Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/323 E. 2021/763 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/323
KARAR NO : 2021/763

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/485 Esas – 2018/183 Karar
KARAR TARİHİ : 06/04/2018
DAVA : Tazminat (Maddi Tazminat)
İSTİNAF TARİHİ : 30/05/2018 (Davalı)
KARAR TARİHİ : 06/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/04/2021

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davalı tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine Dairemizin 29/01/2019 tarih,2018/1620 Esas, 2019/162 Sayılı kararı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi suretiyle; davanın zaman aşımı nedeniyle reddine ilişkin verilen kararın Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 10/11/2020 tarih, 2019/932 Esas, 2020/3812 Sayılı kararı ile bozulması üzerine duruşma yapılarak dosya yeniden incelendi:
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü

DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı bölgede fabrikasının bulunduğunu, 16-17/12/2001 yılındaki yağışlar nedeni ile Çiğli deresinin taştığını fabrikanın sular altında kaldığını, şirketin büyük zarara uğradığını, İzmir 4. İdare Mahkemesinin 2002/1568 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, yıllar süren yargılama sonucunda …nin % 30, …nın % 30, davalının da % 40 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, davalının İdare Mahkemesinde hasım konumunda olduğunu, uyuşmazlık mahkemesinin davalı yönünden Adli Yargının görevli olduğuna karar verildiğini ve bu nedenle idari yargıda yargı yolu nedeni ile davanın reddedildiğini, … ve … tarafından verilen kararların kesinleştiğini, bu nedenle davalı yönünden Adli Yargı yoluna başvurduklarını, davalının kusuruna denk gelen -62.612,00-TL maddi tazminatın 16.12.2001 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki ve görev itirazında bulunduğu, olayın 16-17 Aralık 2001 yılında meydana geldiğini, davacının 30.09.2002 tarihinde ihtarname göndererek zararın ödenmesini istediğini, böylelikle ihtarnamede hem faizi hem zararı öğrendiğini BK nun 60. Maddesinde düzenlenen bir yıllık zaman aşımı süresinin de dolduğunu, davacının basiretli bir tacir gibi davranmadığını, olayın doğal afet olduğunu, bilirkişi raporundaki tespitlerin hatalı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
D E L İ L L E R :
İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015-566 esas 2016/227 sayılı kararı, İzmir 4. İdare Mahkemesinin 2014/619 esas, 2015/772 Karar sayılı kararı, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/-241 E – 299 K sayılı kararı, ihtarname, bilirkişi raporları, tüm dosya kapsamıdır.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; davalının zamanaşımı savunmasına davanın idare mahkemesinin Danıştay kararı üzerine davalı …nin yağmur sonucunda davacının fabrikasında meydana gelen zararın gerçekleşmesinde kusurunun bulunduğu bu sebeple hasım olarak gösterilmesi gerektiği yönündeki karar üzerine davalı olarak gösterildiği, sonrasında … Yönünden davanın adli yargının görev alanına girdiği yönündeki uyuşmazlık mahkemesi kararı üzerine görevsizlik nedeni ile reddine karar verildiği, kararın Danıştay incelemesi neticesinde kesinleştiği ve Mahkemeye intikal ettiği anlaşıldığından itibar edilmediği; kesinleşen İzmir 4.İdare Mahkemesine ait 2014/619 Esas, 2015/772 Karar sayılı ilamında 16-17/12/2001 yılındaki yağışlar nedeni ile davacı fabrikanın zarara uğramasında … nın % 30, …nın % 30, …’nin % 40 kusurunun bulunduğu, bu yağış nedeni ile davacının sel felaketinde zarar gören demirbaşlarına ait hasar bedelinin -8.640,77-TL, mamül yarı mamül ve hammadde stoklarında meydana gelen zararının -117.093,52-TL olduğu, davacı şirketin kazanç kaybının -28.296,67-TL olduğu, fabrika binasındaki boya badana yer döşemeleri ve kapı tadilatı için -4.999,18-TL harcama yaptığı, bu miktarların davalı … ve …nın % 30 ar kusuruna denk gelen miktarların toplamı olarak -93.918,35-TL hesaplandığı, zararın idareye başvuru tarihi olan 07.10.2002 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı idarelerce kusurları oranında tazminine karar verildiği görülmekle davalının kesinleşen 4.İdare Mahkemesinin 2014/619 Esas, 2015/772 Karar sayılı ilamında % 40 kusurlu olduğunun belirlendiği, davacı zararının da -156.530,60-TL olarak belirlendiği ve belirlenen rakamlar üzerinden davalı idarelerin tazmin etmeleri gerektiği yönünde verilen kararın kesinleştiği anlaşıldığından yeni bir inceleme yapılmasına gerek duyulmaksızın davacı zararının davalının % 40 oranına düşen kısmı olan -62.612,24-TL olduğu, davacı isteminin ise -62.612,00-TL olduğu kabul edilmiş olup bu miktar üzerinden alacağın 17/12/2001 tarihinden itibaren yasal faiz ile birlikte tahsiline,ilişkin karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazında bulunduklarını, emsal niteliğindeki Karşıyaka ATM dosyasında verilen zamanaşımından ret kararının Yargıtay’ca onandığını, dava konusu olayın sebebinin doğal afet olduğunu, müvekkilin kusurunun bulunmadığını, bilirkişi raporlarındaki hesaplamaların hatalı yapıldığını belirterek kararın kaldırılmasına, davanın öncelikle zamamaşımı nedeniyle olmadığı takdirde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davacı taraf istinafa cevap vermemiştir.

G E R E K Ç E

Uyuşmazlık, 4562 Sayılı Kanun ile kurularak faaliyette bulunan davalı kurumun sunduğu hizmetlerdeki eksik ve kusurundan kaynaklanan sel baskını sonucu uğranılan zararın tahsili isteğine ilişkindir.
İDM ince yukarıda özetlenen gerekçelerle,16-17/12/2001 tarihinde meydana gelen sel baskınında davacının fabrikasının zarara uğramasında, davalının %40 oranında kusurlu bulunduğu kesinleşen 4.İdare Mahkemesinin 2014/619 Esas sayılı dosyasıyla sabit olduğu gibi zarar miktarı da bu dosyada belirlendiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; davalı vekili bu karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Dairemizce yapılan inceleme sonucu; 29/01/2019 tarih, 2018/1620 Esas, 2019/162 Sayılı karar ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin 06/04/2018 tarihli kararının kaldırılmasına, düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi suretiyle; davanın zaman aşımı nedeniyle reddine ilişkin verilen kararın; davacı vekilinin temyiz başvurusu sonrası Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 10/11/2020 tarih, 2019/932 Esas, 2020/3812 Sayılı kararı ile;
“…818 sayılı Kanun’un 134. maddesi; “Müruruzaman müteselsilen borçlu olanlardan veya taksimi kabil olmayan bir borcun müşterek borçlularından birine karşı katedilmiş olunca diğerlerine karşı da katedilmiş olur” kuralını içermektedir. 6098 sayılı Kanun’un 155. maddesi de aynı yönde düzenlenmiştir.
Kural olarak zamanaşımının kesilmesi, ancak borcunu ikrar eden veya adli işleme muhatap olan borçluya karşı hüküm ifade eder. Ancak 818 sayılı Kanun’un 134. ve 6098 sayılı Kanun’un 155. maddesi bu prensibe üç bakımdan istisna koymuştur. İlk olarak, bir müteselsil borçluya karşı kesilen zamanaşımı, diğerlerine karşı da kesilmiş olur. İkinci olarak, bölünemeyen bir borcun birlikte borçlularından birine karşı kesilen zamanaşımı, diğerlerine karşı da kesilmiş olur. Üçüncü olarak ise asıl borçluya karşı kesilen zamanaşımı kefile karşı da kesilmiş olur.
Müteselsil sorumluluğa ve zamanaşımına ilişkin bu genel açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; davacı tarafından … aleyhine idare mahkemesinde 23/12/2002 tarihinde açılan davada alınan bilirkişi raporunda; yağan aşırı yağışlar sonucunda davacı şirketin … içinde bulunan fabrika binasını Çiğli Deresinin taşması sonucu sel sularının basması nedeniyle oluşan zararın meydana gelmesinde … nin dere ıslahını yapmaması nedeniyle % 30 oranında, …nın taşkın riskinin yüksek olduğu dere yatağına … kurulması yönünde yer seçimi nedeniyle % 30 oranında, kanalizasyon sisteminin bakım ve onarımını yapmayan … Yönetiminin ise % 40 oranında kusurlu bulunduğu belirlenmiş, Danıştay 8. Dairesinin 12/12/2013 tarihli bozma ilamı uyarınca sorumluluğu bulunan … ve …nin de hasım (davalı) konumuna alınması yönündeki bozma ilamına uyularak İzmir 4. İdare Mahkemesince verilen 21/04/2014 tarihli ara kararıyla … hasım mevkiine eklenmiş, … yönetiminin davanın adli yargıda görülmesi gerektiği yönündeki görev itirazının reddine karar verilmiş, … yönetiminin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı başvuru üzerine Uyuşmazlık Mahkemesince davanın … ye ilişkin kısmının yargısal denetiminin adli yargı yerinde yapılması yönündeki kararı üzerine idare mahkemesince verilen 29/04/2015 günlü kararla davanın … yönetimine ait kısmının görev yönünden reddine, diğer davalılar yönünden kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davacıya 12/06/2015 tarihinde tebliğ edilmiş, temyiz etmeyerek kendisi yönünden kesinleştiği tarihi takiben 10 günlük yasal süre içinde davacı şirket 15/07/2015 tarihinde eldeki temyize konu davayı … Yönetimi aleyhine adli yargıda açmıştır.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60. maddesi uyarınca haksız eylemden doğan zararın tazminine ilişkin davalar, zarar görenin zararı ve zarar vereni öğrendiği tarihten itibaren bir sene ve her halde haksız fiil tarihinden itibaren on senede zamanaşımına uğrar.
Davaya konu haksız eylem 16-17/12/2001 tarihinde meydana gelmiş, davacı Karşıyaka … Noterliği kanalıyla davalı …’ye gönderdiği 30/09/2002 tarihli ihtarnamede, uğradığı zararın resmi kurumların rapor ve beyanlarıyla tespit edildiğini, olayın nedeninin alt yapı yetersizliği olduğunu, bundan doğan sorumluluğunda …’ye ait olduğunu belirterek, oluşan zararın tazminini istemiştir. Davacının bu haliyle haksız eylem failini ihtarname tarihi olan 30/09/2002 tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekir.
Müteselsil borçlulardan birine karşı zamanaşımının kesilmesi, diğer müteselsil borçlulara karşı da zamanaşımını keser. (818 sayılı BK 134) Bu nedenle davacının müteselsil sorumlulardan … aleyhine 23/12/2002 tarihinde idari yargıda açtığı dava, eldeki davanın davalısı … yönünden de zamanaşımını kesmektedir.
Şu halde; davacının tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarih ile idari yargıda dava açtığı 23/12/2002 tarihi nazara alındığında, eldeki davanın süresinde açıldığı ve zamanaşımı süresinin dolmadığının kabulü ile işin esası incelenerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru olmamış, bölge adliye mahkemesi kararının ile bozulması gerekmiştir. ..”Denilerek oy çokluğu ile bozulmasına karar verilmiş olup; aynı kararın karşı oy gerekçesinde;
“Dava, davacı şirketin … İli … ilçesi sınırları içindeki … de yer alan fabrikasının 16/17 Aralık 2001 günü yağan aşırı yağışlar nedeniyle Çiğli deresinin taşması sonucu sular altında kalması nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş; davalının istinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, davalının istinaf başvurusu kabul edilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Kararı davacı temyiz etmiştir.
Olay 16/17 Aralık 2001 günü meydana gelmiş, davacı şirket müteselsil sorumlulardan …’na karşı 23/12/2002 günü idare mahkemesinde dava açmıştır. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun 134. maddesi uyarınca müteselsil sorumlulardan birine karşı açılan dava zamanaşımını kesse de, olay tarihinden itibaren belediye aleyhine idare mahkemesinde açılan dava tarihine kadar 818 sayılı Borçlar Kanunun 60/1. maddesi uyarınca bir yıllık zamanaşımı süresi dolmuştur.
Davacı tacir olup, davalı … içinde yer alan fabrikasını su bastığında zarara uğradığını ve zarar verenlerden birinin …ndeki alt yapı hizmetlerini sunan davalı olabileceğini; olayın meydana geliş biçimine göre ve olay tarihi itibariyle bilebilecek, dolayısıyla zararı ve zarar vereni olay tarihinde öğrenebilecek konumdadır. Zamanaşımının başlangıç anının olay tarihi olan 16/17 Aralık 2001 olarak alınması gerekir. Bölge Adliye Mahkemesinin, 30/09/2002 tarihinde çektiği ihtarname ile davacının, zararı ve faili öğrendiği, bu tarihten itibaren adli ve idari yargı yerlerinde 1-10 yıllık zamanaşımı süresi içinde dava açılmadığı keza, idare mahkemesinde 21/04/2014 tarihinde davalı olarak eklenmesinin de zamanaşımını kesecek nitelikte olmadığı gerekçesi; 818 sayılı Borçlar Kanununun 134. maddesi ve davacının tacir olup olayın meydana geliş biçimi dikkate alındığında zararı, zararı vereni olay tarihinde öğrenmiş olduğunun kabulü gerekeceğinden hukuka uygun değildir. Açıklanan nedenle, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden sonucu itibariyle doğru olan davanın zamanaşımından reddi kararının gerekçesinin HMK’ nun 370/4. maddesi uyarınca düzeltilmek suretiyle onanması gerektiğini düşündüğümüzden sayın çoğunluğun bozma görüşüne katılmamaktayız.” Hüküm altına alınmıştır.
Bu durumda, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 10/11/2020 tarih, 2019/932 Esas, 2020/3812 Sayılı oy çokluğu ile verilen bozma kararı Dairemizce dosya içeriğine, usul ve yasaya uygun bulunmadığından aşağıdaki gerekçelerle, Dairemizin 29/01/2019 tarih,2018/1620 Esas, 2019/162 Sayılı kararında direnilmesine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; haksız fiillerde zamanaşımı, olay tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60.maddesinde,yeni 6098 Sayılı TBK un 72 inci maddesinde düzenlenmiştir.
Anılan maddenin birinci fıkrasında; “Zarar ve ziyan yahut manevi zarar namiyle nakdi bir meblağ tediyesine müteallik dava, mutazarrır olan tarafın zarar ve failine ıttılaı tarihinden itibaren bir sene ve her halde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren 10 sene mürurundan sonra istima olunmaz.” denildikten sonra; aynı maddenin ikinci fıkrasında, ceza dava zamanaşımına yollamada bulunularak; “Şu kadar ki zarar ve ziyan davası, ceza kanunları mucibince müddeti daha da uzun müruruzamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsi davaya da o müruru zaman tatbik edilir.” hükmü getirilmiştir.
Madde metninden açıkça anlaşılacağı üzere, haksız fiillere uygulanacak üç ayrı zamanaşımı süresi belirlenmiştir.
Bunlar, zarar görenin zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlayacak olan 1 yıllık kısa süreli zamanaşımı; fiilin ‘vukuundan’ itibaren işleyecek 10 yıllık kesin süreli zamanaşımı ve fiilin aynı zamanda suç oluşturduğu durumlarda uygulanacak olan uzamış ( ceza davası) zamanaşımı süreleridir.6098 Sayılı TBK un 72 inci mülga BK’nun 60.maddesinin 1.fıkrasına göre, haksız fiil nedeniyle tazminat davası açma hakkı zarar görenin, zararı ve haksız eylemi öğrenmesinden itibaren başlayacak ve bir yılda( 6098 Sayılı TBK 2 yıl) zamanaşımına uğrayacaktır. Burada önemli olan zararı ve tazminat sorumlusunu öğrenmektir. Bir yıllık sürenin başlaması için zarar görenin, zarar ile birlikte tazmin borçlusunu da öğrenmiş olması gerekir. Kusur sorumluluğunda fail, kusursuz sorumlulukta kanunen sorumlu görülen kişinin öğrenilmesi gerekir.
Öte yandan, zamanaşımı bir hakkın kazanılmasında veya kaybedilmesinde kanunun kabul etmiş olduğu sürenin tükenmesi anlamına gelmektedir.Zamanaşımına uğrayan alacak ortadan kalkmamakla beraber, artık doğal bir borç ( Obligatio naturalis ) haline gelmektedir. Ancak belirtmek gerekir ki, alacağın salt zamanaşımına uğramış olması, onun eksik bir borca dönüşmesi için yeterli değildir; bunun için borçlunun, kendisine karşı açılmış olan alacak davasında alacaklıya yönelik bir def’ide bulunması gerekir ( HGK’nun 05.05.2010 gün ve E:2010/8-231, K:255 sayılı ilamı).İşte, zamanaşımı hukuki niteliği itibariyle, maddi hukuktan kaynaklanan bir defi olup; usul hukuku anlamında ise, bir savunma aracıdır ( Kuru, Baki:Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt:IV, İstanbul 2001, Cilt:2, s.1761;Von Tuhr. A.:Borçlar Hukuku ( C.Edege Çevirisi), Ankara 1983, Cilt: 1 -2, s.688 vd.;Canbolat, Ferhatefi ve İtiraz Arasındaki Farklar ve İleri Sürülmesinin Hukuki Sonuçları, EÜHF Dergisi, Cilt:lll, Sayı:1, Kayseri 2008, s.255 vd.; HGK’nun 06.04.2011 gün ve E:2010/9-629, K:2011/70 sayılı ilamı).
Somut olayda; olay yani sel basması ve davacının fabrikasının zarara uğraması 16-17 Aralık 2001 tarihinde gerçekleşmiş olup, davacı şirketin diğer zarar gören … İle birlikte Karşıyaka …Noterliğinin 30/09/2002 tarihinde davalıya … yevmiye numaralı ihtarnameyi keşide ederek zararın 15 gün içinde faiziyle ödenmesini istediği, böylece davacının hem zararı hem de faili bu tarihte öğrendiği sabit olmasına rağmen; olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı BK un 60 ıncı maddesinde öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresinde ve 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içerisinde, gerek adli yargı, gerekse idari yargı yerinde davalı hakkında usulünce bir dava açılmış değildir. İzmir 4.İdare Mahkemesine davalı hasım gösterilmeksizin dava dışı … aleyhine 23/12/2002 tarihinde açılan 2014/619 Esas 2015/772 Sayılı karar ile sonuçlanan dava dosyasına, Danıştay 8.Dairesinin 12/12/2013 tarihli bozma ilamı uyarınca davalının 21/04/2014 tarihinde davada taraf olarak eklenmesi ve bu dava sonucunda davalı hakkındaki davanın adli yargı yerinde açılacağına yönelik görevsizlik kararı verilmesi zamanaşımını kesecek nitelikte olmayıp sonuca etkili değildir. Kaldı ki idare mahkemesinde davalının taraf olarak eklenerek davalı olarak gösterildiği 21/04/2014 tarihinde 818 Sayılı BK un 60 ıncı maddesinde öngörülen 1 ve 10 yıllık zamanaşımı süresi geçmiştir. O halde, davalının süresinde zamanaşımı def’inde bulunduğu göz önüne alınarak , İDM ince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken; davanın esastan incelenerek kabulüne karar verilmesi isabetsiz olduğundan, davalı vekilinin bu yöne değinen istinaf başvurusu yerinde bulunmuştur.
Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; h Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 10/11/2020 tarih, 2019/932 Esas, 2020/3812 Sayılı oy çokluğu ile verilen bozma kararı Dairemizce dosya içeriğine, usul ve yasaya uygun bulunmadığından, Dairemizin 29/01/2019 tarih, 2018/1620 Esas, 2019/162 Sayılı kararında direnilmesine ( her ne kadar kısa kararda 06/01/2017 tarih 2017/13 Esas – 2017/16 Karar sayılı yazılmış ise de bu husus maddi yanılgıya dayandığından sonuca etkili değildir) davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,6100 Sayılı HMK un 353/1 inci maddesinin (b-2) bendi uyarınca İlk Derece Mahkemesinin 06/04/2018 tarihli kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasını gerektirecek bir eksiklik bulunmadığından; düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi suretiyle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dairemizin önceki 06/01/2017 tarih 2017/13 Esas – 2017/16 Karar sayılı kararında DİRENİLMESİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-2) bendi gereğince KABULÜNE,
3-İlk Derece Mahkemesi olan Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/485 Esas – 2018/183 Karar sayılı 06/04/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
4-Düzeltilerek Yeniden Esas Hakkında Hüküm Kurulmak Suretiyle;
5-Davanın ZAMANAŞIMI NEDENİYLE REDDİNE,
a)Davacı tarafından peşin yatırılan -1.069,26-TL’den alınması gereken -44,40-TL karar ve ilam harcının mahsubuyla Hazineye gelir kaydına, fazla yatan -1.024,86-TL’nin talebi halinde davacıya iadesine,
b)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
c)Davalı tarafından yapılan -119,40-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
d)Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince; -7.237,32-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı taraf istinaf duruşmasında kendisini vekille temsil ettirmiş olması nedeniyle A.A.Ü.T. uyarınca -2.040,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı tarafından peşin yatırılan -98,10-TL istinaf yoluna başvurma harcının mahsubuyla Hazineye gelir kaydına, -4.277,78-TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davalıya iadesine,
7-Davalı tarafından yapılan -57,78-TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
İlişkin davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı duruşmalı yapılan inceleme sonunda 06/04/2021 tarihinde 6100 Sayılı HMK’nun 361/1 ve 362/1-a Maddeleri uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta süre içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.