Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/2962 E. 2022/1281 K. 10.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/2962
KARAR NO : 2022/1281

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2019/1160 Esas – 2021/478 Karar
KARAR TARİHİ : 22/09/2021
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF TARİHİ : 28/10/2021
KARAR TARİHİ : 10/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/06/2022

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davalı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1-son cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;

G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü

DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 01/05/2019 tarihinde evinin önünde oynamakta olan müvekkili …’a ara sokaktan aniden yola çıkan davalı …’nın idaresindeki … plakalı araçla çarptığını ve bacağının üstünden geçerek kırılmasına sebebiyet verdiğini, 11/12/2009 doğum tarihli müvekkilinin kaza geçirmesi nedeniyle fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL bakıcı, 100,00 TL kazanç kaydı, 100,00 TL yol gideri, 1.000,00 TL kazanç kaybı, 100,00 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 2.200 TL maddi tazminatın sigorta şirketi yönünden 29/08/2019 diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 01/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte poliçede gösterilen limitle sınırlı olmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı gerçek kişilerden kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı gerçek kişiler vekili cevap dilekçesinde özetle; esas ve usul yönünden davanın reddine Ceza Mahkemesi kararının bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; kusur durumunun ve maliyet oranının tespiti gerektiğini, maddi tazminatların teminat kapsamında olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER:
Tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; Davacı vekilinin 14/09/2021 havale tarihli dilekçesinde, davadan feragat ettiklerini, davalı sigorta şirketinden hiçbir masraf, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını, davalı sigorta şirketi vekilinin 14/09/2021 havale tarihli dilekçesinde ise, Davalı sigorta vekilinin de yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi olmadığına ilişkin beyan dilekçesi sunduğu görüldü ayrıca arabuluculuk ücreti talep edilmesi durumunda da karşılanacağını bildirerek davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiği görüldüğü,
Davalı … ve … vekili mahkememizin 22/09/2021 tarihli celsesindeki beyanında Feragate bir diyeceklerinin olmadığını ancak yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olduğunu bildirdikleri, davacı vekilinin vekaletnamesinin incelenmesinde davadan feragate dair özel yetkisinin bulunduğu belirlendiği gerekçesiyle davanın feragat nedeniyle reddine hüküm fıkrasının 5 nolu bendinde davalı … ve … vekilinin talebi dikkate alınarak adı geçenler lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca 7.586,00 TL nin davacıdan alınarak adı geçen davalılar vekiline verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; maddi tazminat taleplerini davalıların tamamına manevi tazminat taleplerini ise davalı gerçek kişilere yönelttiklerini, yargılama sırasında davalı sigorta şirketi nezdinde kazaya karışan aracın manevi tazminat açısından da ayrı bir poliçeyle teminat altına alındığı ve ihbar edilen sıfatıyla davalı şirketin davaya dahil edildiğini, yargılama sırasında davalıların kusurlarıyla davanın açılmasına sebebiyet verdiklerinin alınan raporlarla ispat edildiğini, sigorta şirketinin davayı kaybedeceğini anlaması üzerine sulh teklifi sunduğunu, kendilerince kabul edildiğini, feragat beyanlarının ise sulha bağlı olarak verildiğinin açıkça görüldüğünü, bu noktada olması gerekenin sigorta şirketi yönünden feragat nedeniyle, gerçek kişiler yönünden davanın konusuz kaldığına ilişkin hüküm verilmesi gerektiğini, yargılama giderlerinin 331.maddede nasıl hüküm altına alınacağının düzenlendiğini, feragat dilekçesi vermelerinin sebebinin edimin ifa edilmiş olması olduğunu, teknik anlamda feragat olarak değerlendirilmemesi gerektiğini, şarta bağlı sulh olduğunu ileri sürerek davalılara vekalet ücreti ödenmesine kısmın kaldırılmasına karar verilmesini veya bu yolda karar verilmek üzere yerel mahkemeye iadesine karar verilmesini istemiştir.
İSTİNAFA CEVAP:
Davalı gerçek kişiler vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; feragat beyanının kesin hüküm teşkil ettiğini, bu durumda sadece usulden kaynaklı bozma sebebi yapılabileceğini davacının istinaf yoluna başvurarak hakkını açıkça kötüye kullandığını ileri sürerek istinaf talebinin reddine karar verilmesini savunmuştur.
G E R E K Ç E
Uyuşmazlık, haksız fiil niteliğinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteminden kaynaklanmaktadır.
İDM’nce yukarıda gösterilen gerekçelerle maddi ve manevi tazminat isteminin feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 355. maddesi gereğince re’sen gözetilecekler dışında istinaf dilekçesinde gösterilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan incelemede;
(I) Davacı vekili 11/12/2009 doğum tarihli …’a velayeten annesi … ve babası …’ın verdiği vekaletname ile 2.200,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Yargılama sırasında kusur ve zarara ilişkin raporlar alındıktan sonra davacı vekili 13/09/2021 tarihli dilekçesiyle feragat beyanında bulunmuştur. Bu dilekçenin incelendiğinde; müvekkilinin uğramış olduğu maddi ve manevi zararlarla ilgili olarak sigorta şirketi tarafından gerekli ödemelerin yapıldığı taleplerin yerine getirildiği, karşılıklı her hangi bir hak veya alacaklarının kalmadığı, vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığı, ara buluculuk ücretinin davalı sigorta şirketi tarafından ödeneceği konusunda sigorta şirketiyle sulh olduklarını açıklayarak maddi ve manevi tazminat kapsamındaki taleplerinden ve bunlara bağlı vekalet ücreti ve diğer taleplerinden de feragat ettiklerini, sulh anlaşmaları doğrultusunda arabuluculuk hizmetinin davalı sigorta şirketine yüklenmesini yazılı olarak bildirmiştir.
Bu dilekçenin ekinde sunulan “ibraname ve sulh anlaşması” başlıklı 02/09/2021 tarihli iki ayrı belgede maddi tazminata esas olmak üzere 27.207,53 TL, manevi tazminata esas olmak üzere 15.600,00 TL’nin davalı sigorta şirketi tarafından banka hesabına yatırılması halinde davanın feragat yönünden reddine karar verilmesinin talep edileceği, vekalet yahut yargılama gideri yönünden talepleri olmadığından hüküm kurulmaması yönünde sulh anlaşmasını ibraz etmiştir. Ayrıca sulh sözleşmesi gereğince maddi tazminat bakımından 25.747,21 TL, manevi tazminat bakımından 14.597,28 TL ödemenin sulh sözleşmesinde bildirilen banka hesabına ödendiğine ilişkin makbuzlar ibraz edilmiştir.
Davalı sigorta vekili 14/09/2021 tarihli dilekçesinde davacı ile sulh olmak ve talep konusunda karşılıklı ibralaşmakla; huzurdaki davada vekalet ücreti ve/veya yargılama gideri hususunda hiçbir talebi olmadığını, beyan ettiklerini, davacının feragat beyanında gereğinin yapılmasını talep ettiklerini, arabuluculuk ücretine ilişkin bir talep olmasa da arabuluculuk ücretine hükmedildiği takdirde bu ücretin sigorta şirketinden karşılanacağı beyan edilmiştir.
Davacı vekili 21/09/2021 tarihli mazeret dilekçesinde 13/09/2021 tarihli feragat ve 14/09/2021 tarihli davalı sigorta şirketinin beyan dilekçesine atıfta bulunarak yukarıda belirttikleri şekilde karar kurulmasını talep etmiştir.
Davacıya ait Kemalpaşa 2.Noterliğinin 03/07/2019 tarih ve 5830 ve 11/07/2019 tarih 6219 yevmiye numaralı vekaletnamelerin incelenmesinde davacıya velayeten hareket eden … ile … ‘ın vekillerine açıkça davadan feragata, feragati kabule ve sulh ve ibraya yetkili kılındığı anlaşılmaktadır.
(II) Maddi ve manevi tazminat yönünden olay tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı TBK’nun 61 maddesi gereğince birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları taktirde haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.
Müteselsil borçlulardan birinin alacaklıya karşı sürebileceği defiler varsa bunu diğer borçlulardan bağımsız olarak ileri sürmesi mümkün olup, bu defi sonucu kurtulduğu borç miktarını diğer müteselsil borçlulara karşı da ileri sürebilir. Bu defiler 6098 sayılı TBK 164 maddesinde gösterilen ve şahsi ilişkiler veya mütelsil borcun sebep veya konusundan doğan defiler olup, bunların dışında ileri sürülen defiler müteselsil borçlular arasındaki rücu hakkını kaldırmaz. 6098 sayılı TBK 165. Maddesin uyarınca müteselsil borçlular arasında aksine bir sözleşme bulunmaması taktirde borçlulardan biri diğer borçluların durumunu ağırlaştıramaz. Dış ilişkide alacaklıya karşı sonuç doğurabilen böyle bir işlem, iç ilişkide rücu hakkını kısmen yada tamamen kaldırıcı etkiye sahip değildir.
6098 Sayılı TBK 166. Maddesine göre sorumlulardan birinin zararı ödemesi halinde diğeri bu oranda borçtan kurtulur. Ancak müteselsil borçluların borçtan tamamen veya kısmen kurtulabilmeleri alacaklının bilfiil tatmin edilmiş olması gereklidir. Bunun aksinin kabul edilebilmesi için alacaklının açıkça davadan (davanın özünden) feragat etmiş olması veya böyle bir feragatın durumdan kesin olarak anlaşılması lazımdır. Yine 6098 Sayılı TBK 168 madde hükmüne göre, rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlulardan her biri ödediği miktar oranında alacaklının haklarına halef olacağına ve alacaklının diğerleri zararına müteselsil borçlulardan birinin durumunu iyileştirdiği taktirde bu fiilin sonuçlarına şahsen tahammül edeceği hükmünü içermektedir. (Yargıtay 17.HD’nin 2012/14317 E- 2013/16116 K sayılı 20/11/2013 tarihli kararı)
Somut olayda davalı sigorta şirketi ile davacı arasında düzenlenen 02/09/2021 tarihli iki ayrı sulh sözleşmesinin maddi tazminat yönünden 27.207,53 TL, manevi tazminat yönünden 15.600,00 TL tutarın ödenmesi koşuluyla davacının davalı sigorta şirketini ibra edeceği yönünde imzalandığı, bu tutarların brüt olarak hesaplandığı, KDV ve stopaj kesintisinden sonra maddi tazminat bakımından 25.747,21 TL , manevi tazminat bakımından 14.597,28 TL nin ibranamede gösterilen davacı tarafın banka hesabına 10/09/2021 tarihinde ödendiği anlaşılmaktadır.
Anılan sözleşmede davalı gerçek kişiler taraf değil ise de yukarıda yer verilen düzenlemeler gereğince davalılarında 6098 sayılı TBK’nın 166.maddesi gereğince ödeme tutarında borçlarının sona ereceği tabidir.
İDM’nce davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş ise de Yargıtay 17.HD’nin 2014/9955 E – 2016/8876 K sayılı 13/10/2016 tarihli kararında vurgulandığı gibi somut olayda davacı vekilinin feragat beyanı niteliği itibariyle 6100 sayılı HMK’nın 307.maddesinde gösterilen biçimde teknik anlamda bir feragat değildir. Zira davacı vekili hakkın özünden feragat etmemiş sigorta şirketinin sulh sözleşmesi gereğince ödeme yapması üzerine davadan feragat etmiştir. Diğer bir anlatımla feragat ödemeye dayalıdır. Bu durumda 6100 sayılı HMK’nın 331.maddesi gereğince ödenen tutarlar bakımından davanın konusuz kalıp kalmadığı değerlendirilerek bir karar verilmesi yerine feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Ancak karara karşı sadece davacı tarafça davalı gerçek kişiler yönünden vekalet ücreti bakımından istinaf kanun yoluna başvurduğundan sigorta şirketi yönünden herhangi bir inceleme yapılmamıştır.
6100 sayılı HMK’nın 331/1.fıkrasına göre davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakim davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini taktir ve hükmeder.
Davacı vekili 2.200,00 TL maddi tazminat istemiş sigorta şirketi tarafından bu tutardan daha fazla olarak fazlasıyla 25.747,21 TL ödemiştir. Dosya kapsamına göre davalı gerçek kişiler kusuruyla eldeki davayı açmalarına sebebiyet verdiklerinden davacı aleyhine adı geçenler lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Manevi tazminat istemine gelince;davacı vekili 50.000,00 TL manevi tazminat istemiş 15.600,00 TL üzerinden davalı sigorta sirketiyle sulh sözleşmesi imzlamış ve kesintiler sonrası davacı taraf hesabına 14.597,28 TL ödenmiştir.
Bu durumda davacının 50.000,00 TL manevi tazminatın 15.600,00 TL’nın kabul edildiği, bakiye kısmından ise sulh sözleşmesi gereğince feragat edildiği anlaşılmaktadır. Diğer bir anlatımla manevi tazminat isteminin 15.600,00 TL kısmı bakımından ödeme nedeniyle konusuz kalmış, fazlaya ilişkin 34.400,00 TL lik kısmı yönünden 13/09/2021 Tarihli dilekçesiyle feragat ettiğinin kabulü zorunludur. Bu durumda reddedilen bölüm için davacı vekilince hakkın özünden feragat edilmiş olması nedeniyle hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 6 ve 10/2 fıkrası gereğince davalılar lehine 4.080,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği açıktır.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin davalı gerçek kişiler lehine vekalet ücreti hükmedilmemesi gerektiğine yönelik istinaf başvurusunun manevi tazminat yönünden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1.fıkra (b-1) bendi gereğince esastan reddine, manevi tazminat bakımından vekalet ücreti tutarı ile maddi tazminat yönünden vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğine yönelik istinaf başvurusunun 353/1. fıkrası (b-2) bendi gereğince kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kabul edilen istinaf nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek suretiyle;
Davacının her iki tazminat bakımından isteminin davalı sigorta şirketi yönünden kesinleşen önceki hüküm gereğince feragat nedeniyle reddine,
Davacının maddi tazminat isteminin davalı gerçek kişiler yönünden ödeme nedeniyle konusuz kaldığından esas hakkından bir karar verilmesine yer olmadığına,
Davacının manevi tazminat isteminin davalı gerçek kişiler yönünden kısmen ödeme nedeniyle konusuz kaldığından esas hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına, fazlaya ilişkin istemin feragat nedeniyle reddine,
Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kesinleşen önceki hüküm gereğince üzerinde bırakılmasına,
Davalı sigorta şirketi lehine her iki tazminat bakımından kesinleşen önceki hüküm gereğince vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,
Kendilerini bir vekille temsil ettiren davalı gerçek kişiler lehine reddedilen manevi tazminat tutarı üzerinden önceki hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 4.080,00 TLvekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı gerçek kişilere eşit şekilde ödenmesine, maddi tazminat yönünden davalılar lehine vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,
1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kesinleşen önceki hüküm gereğince 6183 sayılı Kanun gereğince davacıdan tahsiline,
karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin davalı gerçek kişiler lehine vekalet ücreti hükmedilmemesi gerektiğine yönelik istinaf başvurusunun manevi tazminat yönünden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin manevi tazminat bakımından vekalet ücreti tutarı ile maddi tazminat yönünden vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğine yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-2) bendi gereğince KABULÜNE,
3-İlk Derece Mahkemesi olan İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/1160 Esas – 2021/478 Karar sayılı 22/09/2021 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
4-Düzelterek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle;
a)Davacının her iki tazminat bakımından isteminin davalı sigorta şirketi yönünden kesinleşen önceki hüküm gereğince feragat nedeniyle REDDİNE,
b)Davacının maddi tazminat isteminin davalı gerçek kişiler yönünden ödeme nedeniyle konusuz kaldığından esas hakkından bir KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
c)Davacının manevi tazminat isteminin davalı gerçek kişiler yönünden kısmen ödeme nedeniyle konusuz kaldığından esas hakkında bir KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, fazlaya ilişkin istemin feragat nedeniyle REDDİNE,
ç)Davacı tarafından peşin yatırılan 178,29 TL’den alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının mahsubuyla Hazineye gelir kaydına, artan 97,59 TL harcın davacıya iadesine,
d)Davalı sigorta şirketi lehine her iki tazminat bakımından kesinleşen önceki hüküm gereğince vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,
e)Kendilerini bir vekille temsil ettiren davalı gerçek kişiler lehine reddedilen manevi tazminat tutarı üzerinden önceki hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 4.080,00 TLvekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı gerçek kişilere eşit şekilde ödenmesine, maddi tazminat yönünden davalılar lehine vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,
f)1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kesinleşen önceki hüküm gereğince 6183 sayılı Kanun gereğince davacıdan tahsiline,
g)Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kesinleşen önceki hüküm gereğince üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından peşin yatırılan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcının mahsubuyla Hazineye gelir kaydına, 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacıya iadesine,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Artan gider avanslarının yatıranlara iadesine,
8-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi’nce yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 10/06/2022 tarihinde, 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-a) bendi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.