Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/1940 E. 2023/2270 K. 07.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1940
KARAR NO : 2023/2270

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2015/1010 Esas – 2020/728 Karar
KARAR TARİHİ : 26/11/2020

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 07/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/11/2023

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davalı … ve davalı … istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1-son cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;

G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü

DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 06/12/2013 tarihinde davalı … kontrolündeki … plakalı aracın Gürçeşme istikametinden Buca istikametine doğru İzban yaya geçidinden geçmekte olan müvekkiline aracının sağ ayna kısmıyla çarpması nedeniyle yaralandığını, kaza mahalline gelen trafik polisleri tarafından tutulan kaza tespit tutanağı ile İzmir 12. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2014/582 sayılı dosyasında alınan 05/01/2015 tarihli rapora göre davalı …’ın 2918 sayılı KTK 52/a-b maddelerine göre kazaya sebebiyet vermesi nedeniyle asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin bu kaza neticesinde Tepecik SSK Hastanesinde ameliyat geçirdiğini, bu olay nedeniyle kalça kemiğinin kırıldığını yapılan ameliyat neticesinde müvekkilinin kalçasına vida takıldığını ancak buna rağmen sağlığına kavuşamadığı gibi bu ameliyattan dolayı müvekkilinin ciğerlerinin sönmesi ve nefes darlığı sebebiyle de yapılması gereken ikinci ameliyatın halen yapılamadığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00-TL maddi tazminatın davalıların tümünden, 3.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … ile …’dan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Tefrik edilen dosyada Davalı … A.Ş cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde bahsi geçen … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla sorumluluklarının sigortalılarının kusuru oranında olduğu, davacının olay tarihinden itibaren faiz talebinin haksız olduğunu belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalılar … ve …’a dava dilekçesinin tebliğ edildiği, davaya cevap vermedikleri görüldü.
DELİLLER :
Ege Üniversitesi ATK roporu, Ankara Adli Tıp Kurumu raporu tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını gösterir araştırma tutanakları, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince eldeki 2015/1010 Sayılı dosyasından maddi tazminata ilişkin talep açısından tarafların sulh olmaları nedeniyle maddi tazminat talebinden feragat etmiş olması sebebiyle maddi tazminat talebine ilişkin dava tefrik edilerek 2020/259 esas sırasında kayıtlanmış . 2020/261 sayılı karar ile Feragat nedeni ile Maddi tazminata talebinin reddine karar verilmiştir.
Eldeki davada İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; davacı …’nin yaya geçidinden geçmekte olduğu esnada yolu bitirmek üzere iken kazanın meydana geldiği, yaya geçidinde öncelik hakkının yaya da olduğu ve kazanın oluş şekli değerlendirildiğinde davalılardan sürücü …’ın tam kusurlu olduğu, davacı …’ye herhangi bir kusur atfedilemeyeceğini , davacının geçici ve sürekli iş göremezlik oranının tespitine yönelik dosya içerisinde yer alan 17/02/2020 tarihli Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulu Raporunda davacının olay tarihindeki yaşına göre %51, rapor tarihindeki yaşına göre %53 oranında Meslekte Kazanma Gücünün azaldığını ve tıbbi iyileşme süresinin 6 ay olduğunu, tarafların asgari ücret düzeyinde gelirlerinin olduğunu, kazanın oluşumunda tarafların kusur oranı, kazanın oluş şekli, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın alım gücü bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacı tarafından talep edilen 3.000,00-TL manevi tazminatın kabulüne karar verildiği gerekçesi ile Maddi tazminata ilişkin davanın feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat davasının kabulü ile 3.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 06/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ile …’dan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı … istinaf dilekçesinde özetle; Kusur oranını kabul etmediklerini, Davacı vekili 26/11/2020 tarihli celsesinde maddi tazminata ilişkin taleplerinden ferafat ettiğini manevi tazminat taleplerinin olduğunu beyan ettiğini, davacı vekilinin eksik beyanda bulunduğunu, kendisinin davacı tarafa hem maddi hem de manevi tazminatı kapsayacak şekilde ödeme yaptığını, davacı ile davalı sigorta şirketi arasında sulh protokolü imzalandığını, davacının buna karşın daha fazla tazminat almak için talepte bulunduğunu, bu durumun sebepsiz zenginleşmeye sebep olacağını, ihlal ve savunma haklarının ihlal edildiğini , tebligatların usulüne uygun yapılmadığını savunarak kararın ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … istinaf dilekçesinde özetle; Davalı … in istinaf başvurusu dilekçesindeki beyanlarını tekrarlayarak kararın ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; İstinafa başvuran davalıların müvekkile elden, manevi ve maddi tazminat bedellerini ödedikleri iddiaları tamamen gerçek dışı olduğunu, İstinaf Kanun Yoluna başvuran davalıların iddia ve beyanları haksız ve hukuka aykırı olduğunu savunarak davalıların istinaf başvurularının reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

G E R E K Ç E

Uyuşmazlık, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan haksız eylem nedeniyle maddi manevi tazminat isteğine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçelerle maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat davasının kabulüne karar verilmiş; bu karara davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
6100 Sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilir; aynı Kanunun 357. maddesine göre de İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemeyeceği ve istinafta yeni delillere dayanılamayacağına ilişkin maddeleri çerçevesinde inceleme yapılmıştır.
Dava 27/10/2015 tarihinde açılmış, dava dilekçesi ve ekleri davalı …’ a ve …’ a 09/11/2015 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Davalılar süresinde cevap dilekçesi vermemiş 06/02/2016 tarihli ön inceleme duruşmasına katılarak beyanda bulunmuşlardır. Devam eden oturumlara katılmamış iseler de, aşamalarda alınan raporlar tebliğ edilmiştir. Bu durumda somut bir ihlal nedeni belirtilmeksizin iddia ve savunma haklarının ihlal edildiği yönündeki istinaf istemi yerinde görülmemiştir.
Bilindiği üzere; sürücünün trafik kazasının oluşmasında kusurlu bulunması durumunda zarar gören 6098 Sayılı TBK’nun 49.maddesi gereğince sürücüye, 2918 Sayılı Kanunun 85. maddesi gereğince motorlu araç işletenine ve motorlu aracın zorunlu trafik sigortacısına karşı dava açabilir.Araç işleteni ve sigorta şirketi de, zarar görene karşı sürücü ile birlikte müteselsilen sorumludur.
Ayrıca, 6098 Sayılı TBK un 50/1.fıkrası gereğince zarar gören zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altında olup; aynı Kanunun 56/2 inci fıkrasında da, bir kimsenin bedensel bütünlüğün zedelenmesi durumunda veya ölüm halinde zarar görene veya yakınlarına uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebileceği hüküm altına alınmıştır.
Kural olarak, 6098 Sayılı TBK’nun 74 maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen kararlar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir. Ancak, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir, ceza mahkemesince fiilin hukuka aykırılığına yönelik kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olup, taraflar yönünden de kesin delil niteliği taşımaktadır. (Hukuk Genel Kurulunun 17/09/2008 Tarih, 2008/4/564 esas, 2008/536 karar).
Somut olayda 06/12/2013 günü saat 16.30 sıralarında sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile Yenişehir istikametinden Gürçeşme caddesini takiben Buca istikametine doğru seyir halinde iken; Yaya geçidi trafik işaret levhasının bulunduğu yaya geçidine yaklaştığında; gidişe göre yolun sağından yolun sol tarafına yaya kaldırımı üzerinden kaplama alanına ve şeridine giren yaya …’ye aracın sağ yan ayna kısımlarıyla çarpması şeklinde meydana gelen kazada davasının yaralandığı uyuşmazlık dışıdır.
İzmir 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/582 Esas 2015/456 karar sayılı dosyasında mağdur ile ilgili adli rapor, trafik kaza tutanağı, sanığın olayda asli kusurlu olduğuna ilişkin bilirkişi raporu, ve tüm dosya kapsamına göre sanığın eyleminin TCK nun 89/2 maddesinde düzenlenen taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçunu oluşturduğu, bu suçun yakınmaya bağlı olduğu ve mağdurun yakınmadan vazgeçtiği gerekçesi ile davanın düşürülmesine karar verildiği görülmüştür.
Kaza tespit tutanağında 2918 sayılı Kanun’un 52/1-a maddesi (..hızlarını araçlarının teknik özellik, görüş, hava ve yol durumuna göre uyarlamamak) kuralını veihlal ettiğinden araç sürücüsünün asli kusurlu bulunduğu kabul edilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 68/b maddesi uyarınca “Taşıt yolunun karşı tarafına geçmek isteyen yayaların taşıt yolunu, yaya ve okul geçidi ile kavşak giriş ve çıkışları dışında herhangi bir yerden geçmeleri yasaktır. Yayalar, bu yerlerden geçerken; yaya ve okul geçitlerinin bulunduğu yerlerde, geçitte yayalar için ışıklı işaret varsa bu işaretlere uymak, zorundadırlar.” Kanunun 74. Maddesi uyarınca ” Sürücüler, görevli bir kişi veya ışıklı trafik işareti bulunmayan ancak trafik işareti veya levhalarıyla belirlenmiş kavşak giriş ve çıkışları ile yaya veya okul geçitlerine yaklaşırken yavaşlamak, varsa buralardan geçen veya geçmek üzere bulunan yayalara durarak ilk geçiş hakkını vermek zorundadırlar” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu hali ile somut olayda kaza tespit tutanağı , soruşturma aşamasında alınan rapor ile İlk Derece Mahkemesince alınan 27/06/2016 tarihli rapor ile İstanbul Adli Tıp Kurumundan alınan rapordan davalı sürücünün olay mahalli yaya geçidine yaklaşırken aracının hızını asgari seviyeye düşürüp yaya geçidi üzerinden geçişe başlamış veya geçiş için bekleyen yayaların varlığı halinde durarak bu yayalara geçiş hakkını bırakması gerekirken, bu hususlara riayet etmeyerek, yaya geçinden geçmekte olan davacıya çaptığı olayda 2918 sayılı kanunun 74/a ve 52/1-a maddelerini ihlal ettiğinden, asli ve tam kusurlu olduğu , yaya geçinde geçişini tamamlamak üzere olan davacının ise kusurunun olmadığı sabit olduğuna göre davalıların kusura yönelen istinaf istemleri yerinde görülmemiştir.
6098 Sayılı TBK un 162 ve devamı maddelerinden,müteselsil borçlulardan birinin alacaklıya karşı sürebileceği defiler varsa bunu diğer borçlulardan bağımsız olarak ileri sürmesi mümkün olup, bu defi sonucu kurtulduğu borç miktarını diğer müteselsil borçlulara karşı da ileri sürebilir. Bu defiler 6098 TBK 164. maddesinde gösterilen ve şahsi ilişkiler veya mütelsil borcun sebep veya konusundan doğan defiler olup, bunların dışında ileri sürülen defiler müteselsil borçlular arasındaki rücu hakkını kaldırmaz.Aynı Kanunun 165 inci maddesine göre; müteselsil borçlular arasında aksine bir sözleşme bulunmaması taktirde borçlulardan biri diğer borçluların durumunu ağırlaştıramaz. Dış ilişkide alacaklıya karşı sonuç doğurabilen böyle bir işlem, iç ilişkide rücu hakkını kısmen yada tamamen kaldırıcı etkiye sahip değildir.
Diğer taraftan, 6098 Sayılı TBK 166 maddesine göre “(1)Borçlulardan biri, ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmişse, bu oranda diğer borçluları da borçtan kurtarmış olur. (2)Borçlulardan biri, alacaklıya ifada bulunmaksızın borçtan kurtulmuşsa, diğer borçlular bundan, ancak durumun veya borcun niteliğinin elverdiği ölçüde yararlanabilirler. (3) Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra sözleşmesi, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun iç ilişkideki borca katılma payı oranında borçtan kurtarır.” denilerek, müteselsil sorumlulukta borcun sona ermesi ve diğer müteselsil borçlulara sirayeti düzenlenmiş, yine TBK’nın 168. Maddesinde “(1)Diğerlerine rücu hakkına sahip olan borçlulardan her biri, ifa ettiği miktar oranında alacaklının haklarına halef olur. (1)Alacaklı diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirirse, bunun sonuçlarına katlanır.” denilerek ödemede bulunanın alacaklıya halefiyeti düzenlemiştir. İlgili hükümler çerçevesinde, müteselsil borçlulardan birisi tarafından, alacaklıya yapılan ödeme kadar diğerleri de borcundan kurtulduğu gibi, borçlulardan birisi ifada bulunmaksızın borçtan kurtulmuş ise diğerleri de durumun veya borcun niteliğinin elverdiği ölçüde bundan yararlanabilirler.
Eldeki davada, yargılama devam ederken davacının maddi tazminat isteğine yönelik olarak davalı sigorta şirketi tarafından davacıya 145.400 TL maddi tazminat asıl alacağı , 17.725.00 TL dava vekalet ücreti , 40.000 işlemiş faiz 500 TL yargılama gideri olmak üzere 200.220.76 TL ödeme yapıldığı ve bu ödeme üzerine taraflar arasında 13/03/2020 tarihinde “sulh protokolü,ibraname,feragatname ve makbuz” başlıklı ibraname düzenlendiği, davacının 01/04/2020 tarihli dilekçe ile davalılardan sigorta şirketi hakkındaki davadan feragat ettiğini diğer davalılar yönünden manevi tazminat istemi üzerinden istemin devam ettiğini bildirdiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, davalılar işleten ve sürücünün diğer müteselsil borçlu sigorta şirketinin yaptığı ödeme kadar davacıya karşı maddi tazminat borcundan kurtulduğu, davalı sigorta şirketi tarafından dava devam ederken yapılan ödeme uyarınca davacının maddi tazminat isteğinin konusunun kalmadığı sabittir. Ödemenin manevi tazminatı da kapsadığı yönünde delil olmadığı gibi bu husus davalılar tarafından ispat edilemediğinden , manevi zararın karşılandığına yönelik istinaf istemi de yerinde görülmemiştir.
Davalıların manevi tazminat miktarına yönelen istinaf başvurusuna gelince, 6098 Sayılı TBK’nun 56 ve 58. maddeleri gereğince; hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İBK gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut olayda, olayın gerçekleşme şekli, yeri zamanı, davacının dava dilekçesinde davalıyı tam kusurlu kabul ederek manevi tazminat isteminde bulunması, kazanın gerçekleşmesinde davalının tam kusurlu olması , davacının %53 oranında Meslekte Kazanma Gücünün azalması ve 6 ay tıbbi iyileşme süresi olacak şekilde ağır yaralanması kaza tarihindeki paranın alım gücü, manevi tazminatın haksız zenginleşme ve fakirleşme aracı olmaması, hak ve nesafet kadideleri yukarıda açıklanan ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde; ilk derece mahkemesince davacının manevi tazminat isteminin kabulü ile 3.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi, ulaşılmak istenilen manevi tatmin doyum için fazla olmadığından davalı sürücü ve davalı işletenin bu yöne değinen tüm istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak İlk Derece Mahkemesince feragat edilen sigorta şirketi yönünden davanın tefriki yerine maddi tazminat yönünden davanın tefriki yoluna giderilerek , 2020/259 esas 2020/261 karar sayılı karar ile tüm davalılar yönünden maddi tazminat isteminin feragat nedeni ile reddine karar verildiğinden eldeki davada sigorta şirketinin taraf olmadığı açıktır. Bu durumda gerekçeli karar başlığında düzeltim yapılarak sigorta şirketinin eklenmesi hatalı olup gerekçeli karar başlığının . davalılar … ve … yönünden maddi tazminat davasının konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, şeklinde hüküm kurularak hüküm kısmının düzeltilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve davalılar … ve .. ‘ ın tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-2) bendi gereğince kararın düzeltilmesi gerektiğinden ; Mahkemenin 26/11/2020 tarihli 2015/1010 E 2020/728 sayılı kararda ; başlık kısmında Davalılardan … A.Ş ‘nin sehven yazılmamış olması nedeniyle re’sen düzeltilerek , davalı … AŞ’nin 3. Davalı olarak başlık kısmına eklenmesi yönündeki tashih şerhinin kaldırılmasına, ilk derece mahkemesi kararının davalılar yönünden maddi tazminat talebi konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığını , manevi tazminat davasının kabulü ile 3.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 06/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …ile …’dan alınarak davacıya verilmesine şeklinde düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar … ve …’ın tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2- 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-2) bendi gereğince kararın düzeltilmesi gerektiğinden İlk Derece Mahkemesi olan İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1010 Esas 2020/728 Karar sayılı 26/11/2020 tarihli kararının resen DÜZELTİLEREK
a)Mahkemenin 26/11/2020 tarihli 2015/1010 E 2020/728 sayılı kararda; başlık kısmında Davalılardan … A.Ş ‘nin sehven yazılmamış olması nedeniyle re’sen düzeltilerek , davalı … AŞ’nin 3. Davalı olarak başlık kısmına eklenmesi yönündeki tashih şerhinin kaldırılmasına,
b)İlk derece mahkemesi kararının hüküm kısmının “Davalılar yönünden maddi tazminat talebi konusuz kaldığından karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
c)Manevi tazminat davasının KABULÜNE
ç)3.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 06/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ile …’dan alınarak davacıya verilmesine ” şeklinde düzeltilmesine
d) Davacı tarafından peşin yatırılan 27,70 TL’den alınması gereken 204.90 TL karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 177.23 TL harcın … ile …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına, mahsubuna karar verilen 27,70 TL karar ve ilam harcının ve 59.90 TL ilk harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
e)Maddi tazminat yönünden tefrik edilen dosya üzerinden yargılama gideri karşılandığından, işbu dosyada manevi tazminat yönünden davacı tarafından yapılan posta gideri olan toplam 17,40-TL yargılama gideri ile 73.50 TL posta gideri toplam 90,90 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
f) Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince; kabul edilip hüküm altına alınan manevi tazminat tutarı üzerinden 3000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalı … tarafından peşin yatırılan 148.60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 54,40 TL karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye150,50 TL karar ve ilam harcının davalı …’ dan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davalı … tarafından peşin yatırılan 148.60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 54,40 TL karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye150,50 TL karar ve ilam harcının davalı … ‘ den alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 49,00 TL istinaf yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Artan gider avanslarının yatıranlara iadesine,
8-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi’nce yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 07/11/2023 tarihinde, 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-a) bendi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.