Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/1635 E. 2021/1833 K. 01.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1635
KARAR NO : 2021/1833

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2018/1220 Esas – 2019/828 Karar
KARAR TARİHİ : 09/07/2019
DAVA : Menfi Tespit
İSTİNAF TARİHİ: 09/08/2019 (Davacı)
KARAR TARİHİ : 01/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 01/10/2021

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davacı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a bendi uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;

G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü
DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı asil dava dilekçesinde özetle; Davalının kendisinden teminat olarak boş senet aldığını, arsa sahibinin kendisiyle yaptığı müteahhitlik sözleşmesini kötü niyetle iptal ettiğini, inşaata devam edemediğini, hiçbir şekilde daire için para ödemesi yapmadığını, boş teminat olarak verdiği senedi 7.000.000,00 ETL olarak (şu anda liradan altı sıfır atılması nedeniyle 7.000,00 YTL) doldurup İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2006/10649 sayılı dosyasından takibe konulduğunu, senet üstündeki yazı ve rakamların kendisine ait olmadığını ileri sürerek borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davacı 06/07/2018 tarihinden itibaren kendisini bir vekille temsil ettirmeye başlamıştır.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edilmesine rağmen 24/07/2017 tarihinde dava dilekçesi tebliğ edilmesine rağmen davaya cevap veren olmamıştır.
Davalının Ticaret Mahkemesi’nin davanın kabulüne ilişkin 09/07/2019 tarihli kararı ile yine aynı mahkemenin 17/07/2019 tarihli feragat nedeniyle reddine ilişkin ek karar tarihinden önce vefat ettiği, dosyanın istinaf incelemesi sırasında davalının mirasçıları olduğunu söyleyen Av. … vekaletnamesini ibraz ettiği anlaşılmaktadır.
DELİLLER :
Senet, takip dosyası, izale-i şuyu dava dosyası, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; İzmir 4. ATM’nin 2018/1220 E. – 2019/828 K. sayılı 09/07/2019 tarihli kararıyla davanın kabulüne, davacının İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2017/8834 esas sayılı takip dosyasına konulan 14/06/1999 keşide tarihli, 20/09/2003 vade tarihli 7.000,00 TL bedelli bono ile ilgili davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Kararın kesinleşmediği bir aşamada davacı asil 16/07/2019 tarihli dilekçesiyle davadan feragat ettiğini ve davadan feragat nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmesi üzerine İDM’nce dosya ele alınarak 17/07/2019 tarihli ek kararla davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 18/07/2019 tarihli dilekçesiyle kararın kesinleşmesi beklenirken müvekkilinin alkol bağımlılığını bilen davalının oğlu …’in müvekkiline bizzat bulaştığını, davalı babasının aslında büyük bir haksızlık yaptığını, çocukları olarak helalleşmek istediklerini, mahkemeye imza vermesi halince icra dairesine geçip parayı birlikte çekecekleri ve kendisine vereceği şeklindeki aldatmaca ile müvekkilinin sarhoş edecek şekilde içki ısmarlayıp mahkemeye getirdiğini, önceden hazırladığı feragat dilekçesindeki kağıda kalemde hakim katılımı olmaksızın imza attırarak davadan feragat ettirdiğini, hile yoluyla ve sarhoş olarak özgür iradesi dışında feragat dilekçesi verildiğinden ve mahkeme huzurunda olmayıp işin vekille takip edildiği de nazara alınan feragat beyanının geçersiz olduğunu ileri sürerek ek karardan rücu edilmesini, ek karara karşı istinaf yoluna başvurma haklarının saklı tutulmasını talep etmiştir.
Davalı vekilinin bu dilekçesi İDM’nce 02/08/2019 tarihli ikinci ek kararla istinaf dilekçesi olarak değerlendirilmesine karar verilerek davacı vekiline 02/08/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davalılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davada … mirasçıları vekili olarak vekaletnamelerini ibraz ettiklerini, ek karardan rücu edilmesine ilişkin kararın yerinde olmadığını, sarhoş edilme suretiyle aldatılma ihbarını kabul etmediklerini, feragatın HMK 309. maddesinde uygun görülen usullere uygun yapıldığını ve kimlik tespiti yapılmak suretiyle alındığını, dosyada verilen ek kararın kesin olduğunu savunarak vekil olarak kabulüne, istinaf talebi olarak değerlendirilen dilekçenin reddine karar verilmesini savunmuştur.
G E R E K Ç E
Uyuşmazlık, teminat olarak verildiği ileri sürülen bononun anlaşmaya aykırı şekilde doldurulduğu iddiasına dayalı menfi tespit davasıdır.
İDM’nce asıl kararla davanın kabulüne, ek kararla feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 355. maddesi gereğince re’sen gözetilecekler dışında istinaf dilekçesinde gösterilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan incelemede;
(I) 6100 sayılı HMK’nun 55/1. fıkrası gereğince taraflardan birinin ölümü halinde mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hakim gecikmesinde sakınca bulunan hallerde talep üzerine davayı takip için kayyum atanmasına karar verebilir.
6100 sayılı HMK’nun 50/1. fıkrasına göre, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan davada taraf ehliyetine de sahiptir. 51/1. fıkraya göre dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. 114/1. fıkra (d) bendine göre; tarafların taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları, kanuni temsilin söz konusu olduğu hallerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip olması dava şartı olarak öngörülmüştür.
UYAP’tan çıkarılan nüfus kayıt örneğine göre davalının asıl karar tarihi olan 07/09/2019 ve ek karar tarihi olan 17/07/2019 tarihinden önce 19/06/2019 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davalının karar tarihinden önce vefat etmesi nedeniyle 4721 sayılı TMK’nun 28. maddesi gereğince taraf ehliyeti son bulmuştur. Bu nedenle davaya ölen tarafa karşı devam edilmesine imkan yoktur. Ölen tarafın mirasçılarına karşı davaya devam edilip edilemeceğini tesbitiçin bir ayrım yapmak gerekir. Yalnız öleni ilgilendiren yani mirasçılara geçmeyen haklara ilişkin davalar tarafların ölümü ile konusuz kalır. Buna karşılık mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların mal varlığını etkileyen haklar tarafın ölümü ile konusuz kalmaz. Bu durumda ölen tarafın mirasçıları mecburi dava arkadaşı olarak hep birlikte davayı takip ederler. Ölen taraf davalı olduğundan davacı ancak davalının mirasçılarının hepsine karşı birlikte devam ettirebilir.
İDM’nce davanın konusuz kalmadığı ve 6100 sayılı HMK’nun 50, 55 ve 4721 sayılı TMK’nun 28. maddesindeki düzenlemeler göz önünde tutularak davalının mirasçılarına tebligat yapılmak suretiyle taraf teşkili sağlanarak karar verilmesi gerekirken asıl ve ek kararın mirasçıların yokluğunda karar verilmiş olması dava şartına aykırıdır. Ancak ek kararın ve davacı vekilinin istinaf dilekçesinin mirasçılara tebliği üzerine mirasçıların aynı vekile vekaletname vermek suretiyle istinaf aşamasında taraf teşkili tamamlandığından sadece yapılan yanlışlığa işaret etmekle yetinilmiştir.
(II) 6100 sayılı HMK’nun 307/1. fıkrası gereğince feragat davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.
309/1. fıkraya göre feragat dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. 2. fıkra gereğince feragatın hüküm ifade etmesi, karşı tarafın veya mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. 4. fıkraya göre feragat kayıtsız ve şartsız olmalıdır.
310/1 fıkra gereğince feragat ve kabul hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. 7251 sayılı Kanun’un 29. maddesiyle değişik 310/2. fıkrasına göre, feragat hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya Bölge Adliye Mahkemesi feragat doğrultusunda ek karar verir.
311/1. fıkra gereğince, feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hallerinde feragatin iptali istenebilir.
Somut olayda, asıl karar tarihi olan 09/07/2019 tarihinden sonra davacı asil 16/07/2019 tarihli dilekçesiyle davadan feragat ettiğini, feragat nedeniyle reddine karar verilmesini istemiş, dilekçenin altına el yazısıyla tarih, adı soyadı, adresi yazılmış, imzalanmış ve yazı işleri müdürü tarafından dilekçenin davacıya ait olduğu tasdik edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 311. maddesi gereğince davadan feragat 6100 sayılı HMK’nun 303. maddesinde öngörülen şekilde maddi anlamda kesin hüküm doğurur. Davacının davasından feragat etmesi nedeniyle dava konusu uyuşmazlık sona erer. Bu nedenle mahkemece henüz feragat nedeniyle davanın reddine karar vermemiş olsa bile davacı feragattan dönemez (rücu edemez), feragati ile bağlıdır.
Ancak; davacı vekili müvekkilinin davalının oğlu tarafından sarhoş edilerek özgür iradesi dışında feragat beyanının alındığını, bu beyanda vekil olarak kendisinin ve hakimin katılımının olmadığını ileri sürmüştür. Yani, feragatla ortaya çıkan sonucun buna sebep olan rızayı sakatlayacak bir nedenle malul olduğunu kanıtlarsa, doğurduğu sonuç bakımından hileye maruz kalan kimseye talep hakkı doğuracağı kuşkusuzdur. Bununla birlikte, diğer maddi hukuk işlemlerinde olduğu gibi 6098 sayılı TBK’nun 23. ve devamı maddeleri gereğince hile nedeniyle feragatin feshi (iptali) için dava açılabileceği gibi, feragatın hile nedeniyle geçersiz olduğunu aynı davada savunma yoluyla ileri sürebilir. (6100 Sayılı HMK’nun 311. maddesi)
Bu durumda İDM’nce asıl karardan sonra davacı tarafından verilen feragat beyanının hileyle alındığı yönündeki iddianın 6100 sayılı HMK’nun 162 ve 163. maddeleri gereğince önsorun (hadise) şeklinde aynı dava içerisinde her türlü delille ispatının mümkün olup bu yöndeki tarafların delillerinin toplanması ve doğacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği açıktır.Ancak İDM’nce dosya üzerinden ek kararla feragat nedeniyle reddine karar verildiğinden bu yolda bir inceleme yapılmamış daha doğrusu ek karardan sonra iradenin sakat olduğu ileri sürüldüğünden yapılamamıştır.
Bilindiği üzere, 7251 sayılı Kanunla Değişik 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (a-6) bendinde; “mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması” halinde kararın esasının incelenmeden kararın kaldırılmasına, duruşma yapılmadan kesin olarak karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre ; ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek davacının feragat beyanının hile ile alındığına ilişkin delilleri toplanmadan, ek kararla davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin ek kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (a-6) bendi gereğince esası incelenmeden kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2- İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/1220 Esas – 2019/828 Karar sayılı, 17/07/2019 tarihli ek kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1 fıkra (a-6) bendi gereğince ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacının peşin yatırdığı 44,40-TL istinaf karar ve ilam harcının istek halinde iadesine, 121,30-TL istinaf yoluna başvuru harcının mahsubu ile Hazineye gelir kaydına,
5-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği ve harç iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 Sayılı HMK’nun 353. Maddesi (1-a) bendi uyarınca 01/10/2021 tarihinde KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.