Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/502 E. 2022/2500 K. 05.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/502
KARAR NO : 2022/2500
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2018/646 Esas – 2019/1164 Karar
KARAR TARİHİ : 14/11/2019
DAVA : Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF TALEP TARİHİ : 20/12/2019
KARAR TARİHİ : 05/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/12/2022
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1(b-1/son) cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü
TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete ait olan … plakalı aracın dava dışı sürücüye kiralandığını, 04.04.2018 günü Bodrumda tek taraflı kaza yapıp aracın hasara uğradığını, ekspertiz raporunda 80.229.94 TL hasar 4.400 TL değer kaybı oluştuğunu ve araç hasarlı haliyle 80.000 TL satıldığını, aracın ikinci el değeri 135.000TL olduğunu, davacı şirketin zararının 55.000 TL olduğunu, yerine yeni aracın alımı süresi 30 gün olup günlük 130.00 TL kiraya verilen araç için 3.900 TL kazanç kaybı olduğunu, davalı şirket davacının aracında oluşan hasar ve zarardan haksız fiilden sorumlu olduğunu ileri sürerek, dava belirsiz alacak niteliğinde olup belirlenebilir hale geldiğinde harç ikmali süreti ile müddeabihi arttırma ve fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile davacı aracında meydana gelen 80.229.94 TL hasar/mal varlığında meydana gelen eksilme zararını şimdilik 55.000 TL ve 3.900 TL kazanç kaybının şimdilik 2.925 TL sı olmak üzere toplam 57.925 TL sının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın öncelikle … Sigorta A.Ş. ihbar edilmesini, davacının açtığı alacak ve hasar davasında yetkili mahkemenin Bodrum Mahkemeleri olduğunu, kaza raporunu incelendiğinde rögar kapağının davalı şirkette ait olduğuna ilişkin nasıl tespit edildiği anlaşılmamakta olduğunu, hasarın meydana gelmesinde davalı şirketin sorumluluğu olmadığını, Karayollarının gerekli önlemi almadığı için kusurlu olduğu kanaatinde olduğunu, rögar kapağı davalı şirkette ait olsa da kazada kusur izafesi mümkün olmadığı, rögar kapağının menteşesi kırılması ile yerinde oynamasına sebep olanların davalı şirkette bilgi vermeden yol çalışması yapan kişi ve kurumlar sorumlu olduğundan davanın husumetten ve esastan reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sonucu verilen kararda özetle; davanın haksız fiilden doğan araç hasar bedeli ve kazanç kaybı bedeli maddi tazminat istemine ilişkin olduğu, yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere, 04/04/2018 günü saat 21:10 sıralarında, davacı şirkete ait dava dışı sürücü … ‘nin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile,Muğla ili, Bodrum ilçesi, Yalıkavak Mahallesi, Hacıyeri Caddesi’nde seyir halinde iken, yol üzerinde bulunan davalı şirkete ait rogar kapağının çıkması nedeniyle direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesi oluşan trafik kazasında, kazanın oluşumunda, rögar kapağının yol üzerinde sabitlenmesi ve taşıt trafiği güvenliğini tehlikeye düşürmemesi gereken kişi, kurum veya kuruluşun kazanın meydana gelmesinde asli ve %100 oranda kusurlu olduğu, dava dışı otomobil sürücünün kazanın oluşumunda kusuru bulunmadığı, kaza sebebiyle davacı aracının onarımının ekonomik olmayacak şekilde hasarlandığı, işbu nedenle davacı aracında 50.000,00 TL gerçek hasar bedeli zarar oluştuğu, davacının pert total sayılan aracının yerine muadil bir aracı piyasa şartlarında 5 günlük sürede alabileceği, işbu nedenle günlüğü 130,00 TL üzerinden 650,00 TL araç mahrumiyet zararının oluştuğu, her ne kadar davalı taraf vekili kazanın oluşumunda müvekkili şirketin kusuru bulunmadığını, yolun kontrol ve denetiminin müvekkili şirkete ait olmadığını, işbu kapağın 3.kişiler tarafından sökülmüş olabileceği bu nedenle müvekkili şirkete kusur izafe edilemeyeceğinden bahisle, davanın reddine karar verilmesini talep etmiş ise de, kazanın oluşumuna sebebiyet veren rogar kapağının davalı şirkete ait olup, davalı şirket ile dava dışı yolun bakımında sorumlu olan … Belediyesi Başkanlığı arasındaki iç ilişkiden kaynaklı defilerin 3.kişi konumunda bulunan davacı şirkete karşı ileri sürülemeyeceği, işbu nedenle davalı şirketin davacıya karşı tazmin sorumluluğu bulunduğu kanaatine varılmakla, davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
D E L İ L L E R :
Karayolları Bölge Müdürlüğü ile … Belediyesi Başkanlığı’na yazılan müzekkere cevapları, 05/09/2019 tarihli rapor,kaza tespit tutanağı ve tüm dosya kapsamıdır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; meydana gelen olaya müvekkili şirketin sebep olmadığından husumet itirazımızın kabul edilerek davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Raporunda eksikliklere ilişkin yapılan itirazların değerlendirilmediğini, kusur raporunun hatalı olduğunu, ayrıca müvekkili şirketin karayollarını tehlikeye sokan durumların tespiti gibi bir sorumluluğunun bulunmadığını, sürücünün kazada atfı kabil kusuru bulunmadığına ilişkin değerlendirmeye katılmanın mümkün olmadığını, bu parametreler birlikte değerlendirilerek bu konuda bir sonuca ulaşılması gerekeceğini, davacının iddiasının ispatla mükellef olduğu hususu açık olduğu, davacı bu iddiasının ispat etmediği gibi sadece kapağın müvekkil şirkete ait olması sebebiyle davanın kabulüne karar verilmesinin mümkün olmadığını beyanla kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E
Uyuşmazlık, davalı şirket ait rögar (menhol) kapağının yerinden çıkması sonucu oluşan trafik kazasında oluşan zararın yapı malikinin sorumluğu kapsamında tazmini isteğine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
6100 Sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilir; HMK’nun 357 inci maddesine göre de, İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz, maddeleri çerçevesinde inceleme yapılmıştır.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı TBK. 49. maddesi gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. 6098 Sayılı TBK’nun 50/1 fıkrası gereğince zarar gören zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.
Ayrıca, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Karayolu Trafik Güvenliği” başlıklı 13. maddesinde, “Karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşlar, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlüdür. Bu çalışmalar sırasında meydana getirilen tehlikeli durum ve engeller bütün sorumluluk, bunları yaratan kişilere ait olmak üzere zabıtaca kaldırılır, yapılan masraflar sorumlulara ödetilir.” hükmüne; “Trafik İşaretleri” başlıklı 15. maddesinde,” .Trafiği düzenlemede kullanılan işaret levhaları, ışıklı ve sesli işaretler, yer işaretlemeleri ile benzeri trafik işaretleri, karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli kuruluşlarca temin ve tesis edilerek sürekliliği ve işlerliği sağlanır. Görülen eksiklikler ilgili kuruluşlara bildirilerek giderilmesi sağlatılır.” hükmüne; “Karayolu Yapısı ve Trafik İşaretlerinin Korunması” başlıklı 14. maddesinde ” Karayolu yapısı ve trafik işaretleri ile ilgili olarak; a) Karayolu yapısı üzerine, trafiği güçleştirecek, tehlikeye sokacak veya engel yaratacak, trafik işaretlerinin görülmelerini engelleyecek veya güçleştirecek şekilde bir şey koymak, atmak, dökmek, bırakmak ve benzeri hareketlerde bulunmak, b) Karayolu yapısını, trafik işaretlerini ve karayoluna ait diğer yapı ve güvenlik tesislerini, üzerlerine yazı yazarak, çizerek veya başka şekillerde bozmak, yerlerini değiştirmek veya ortadan kaldırmak, yasaktır.” hükmüne yer verilmiştir.
Bilindiği üzere, kusursuz zorumluluk türlerinden olan 6098 Sayılı TBK’nun 69. maddesi gereğince bir binanın veya yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden dolayı oluşan zararı gidermekle yükümlüdür.
Yargıtay kararlarında, öğretide bina ve yapı malikinin sorumluluğunun objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan “ağırlaştırılmış” “olağan sebep sorumluluğu” olarak isimlendirilen bir kusursuz sorumluluk halidir. Zarar ile özen eksikliği arasında uygun nedensellik bağının sorumluluk için yeterli olup özel hukuk sorumluluğu bakımından her zaman kusur unsurlarının bulunması zorunlu değildir. Bu gibi durumlarda kusur aranmayacaktır. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir.
Başka bir anlatımla,bir bina ve yapı tesis ve benzerlerinin zarara neden olması durumunda yapı malikinin sorumlu tutulabilmesi için zararın bina ve yapının yapımı veya bakımındaki özen eksikliğinden doğmuş olması zarar ile yapımı veya bakım eksikliği arasında uygun bir nedensellik bağı bulunması yeterlidir. Genel bir tanımla toprağın altında yada üstünde sürekli ya da geçici, doğrudan veya dolaylı olarak toprağa bağlı olan, kurulmuş, dikilmiş, takılmış, döşenmiş, eklenmiş tüm nesnelere yapı eseri denilir.
Her ne kadar davalı yapı maliki olarak kusursuz sorumlu ise de, zarar gören her şeyden evvel yapının davalıya ait olduğunu ve kazanın davalıya ait rögar kapağından kaynaklandığını yani illiyet bağını 6098 Sayılı TBK’nın 50, 4721 sayılı TMK’nın 6, 6100 Sayılı HMK’nın 190.maddesi gereğince öncelikle ispat etmek zorundadır.
Somut olayda; 04/04/2018 tarihinde Bodrum Yalıkavak Mahallesi Hacıyeri Caddesi No; 17 önünde meskun mahalde, düz eğimsiz yolda, saat 21.10 sularında davacıya ait … plaka sayılı araç sürücüsünün davalıya ait olduğu …’den gelen 25/10/2018 tarihli yazı içeriği ve üzerinde bulunan davalının unvanından anlaşılan kapağının bulunduğu yere yeterince iyi sabitlenmemesi nedeniyle yerinden çıkarak davacının aracının sol arka lastiğini patlatması nedeniyle aracın sola yönelerek ters dönerek gerçekleşen trafik kazasının davalının kendisine ait rögar kapağının bakım, onarım ve kontrolünü yeterince iyi yapmamasından kaynaklandığı, davacının kazanın gerçekleşmesinde kusuru bulunmadığı Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi ile dosyadaki ikili rapor içeriği ve kaza tespit tutanağıyla sabit olduğundan; ilk derece mahkemesince davacının zararından davalının TBK un 69 uncu maddesi uyarınca yapı maliki olarak sorumlu tutulmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Olayda davacı taraf kusursuz olduğundan, dava dışı kişilerin kusurunun araştırılması yönündeki davalı itirazları davacıya karşı olan tam sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağından, davalı vekilinin husumete, sorumluluğa değinen tüm istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Öte yandan, hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir. Gerçek zarar, kişinin isteği dışında gerek malvarlığında ve gerekse kişi varlığında meydana getirilen bir eksilmedir. Miktarı ise malvarlığında hukuka aykırı tecavüzün meydana gelmeden önceki ve sonraki durumları arasındaki fark olarak tanımlanabilir. Malvarlığındaki eksilmenin saptanması için zarar bırakıcı eylemden sonra meydana gelen durum ile bu davranış yapılmasa idi gösterecek olduğu durumun karşılaştırılması gerekir. Zararın varlığı ile tutarının belirlenmesi tazminatın saptanmasından önceki bir evredir ve onun dayanağını oluşturur. Tazminat miktarı hiçbir zaman meydana gelen gerçek zarar tutarını aşmamalıdır. Zarar gören oluşan zararın üstünde bir yarar sağlayamaz.
Bu kapsamda; davacının aracının bu kaza nedeniyle en ve arka kısımları ile ayrıca mekanik aksamlarından araç gövdesinde ve sökülebilir takılabilir parçalarda ve büyük şiddetle hasar olacak derecede darbe alması nedeniyle parça ve işçilik dahil 67.991,48 TL hasar oluştuğu ve onarımının ekonomik olmadığı hem sigorta eksperinin raporu ile hemde eldeki dava dosyasında alına22/03/2019 tarihli ikili heyet raporu, hem de Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 9306 sayılı raporlar içeriğiyle sabit olduğundan pert total işlemine tabi tutulmasında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Nitekim, davacının … model …. dizel otomobilin kaza tarihinde 8.900 km de olduğu, bu kazadan önce başka bir hasar kaydı bulunmadığı, kaza olmadan önceki ikinci el rayiç değerinin 130.000 TL olacağı,kaza sonrası pert total kabul edilmesi suretiyle 80.000 TL sovtaj değeri belirlendiği ve davacının da bu miktar üzerinden İzmir 21.Noterilğinin 30/05/2018 tarih, 499901 yevmiye numaralı satış sözleşmesi ile üçüncü kişiye sattığından davacının kaza nedeniyle gerçek zararının 50.000 TL olduğu, aynı nitelikte bir aracı 5 gün içinde yeniden alabileceğinden günlüğü 130 TL den 650 TL de ikame araç gideri bulunduğu yine denetime elverişli adli tıp kurumu raporu ile bu raporu teyit eden diğer ikili heyet raporu içeriğinden anlaşıldığından, davanın bu miktarlar üzerinden kısmen kabulüne karar verilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık görülmediğinden, davalı vekilinin hasar miktarına değinen istinaf istemi de yerinde görülmemiştir.
Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; 6100 Sayılı HMK un 355 ve 357 inci maddeleri ile istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı uyarınca istinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme uyarınca; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık görülmediğinden ve davalı vekilinin istinaf nedenleri yerinde bulunmadığından istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK un 353/1 inci maddesinin (b-1) bendi uyarınca esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı tarafından peşin yatırılan 121,30 TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 865,07 TL istinaf karar ve ilam harcının alınması gereken 3.459,90 TL’den mahsubuyla, bakiye 2.594,83 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının yatıranlara iadesine,
5-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-a) bendi uyarınca 05/12/2022 tarihinde KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.