Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/450 E. 2022/2247 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/450
KARAR NO : 2022/2247

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF TARİHİ : 20/11/2019 (Davalı)
KARAR TARİHİ : 02/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/11/2022
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davalı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1(b-1/son) cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü
DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılar tarafından yapılan kazı çalışması sırasında davacıya ait …. şebekesine ait sisteme zarar verildiğini, KDV dahil 5.902,40 TL olarak belirlenen bu zararın hasar tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsil olarak tahsiline karar verilmesini istemiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı… vekili cevap dilekçesinde özetle; kendilerine husumet düşmediğini, zarardan işi yapan diğer davalının sorumlu olduğunu, fazla zarar isteğinde bulunulduğunu, avans faizi istenilemeyeceğini bildirerek davanın reddini talep etmiştir .
Diğer davalıya dava dilekçesi Tebligat Kanunu 35. Maddesine göre ticaret sicil adresinde tebliğ edilmiş ve davaya cevap vermemiştir.
DELİLLER :
Bilirkişi yemin ve teslim tutanağı, hasar hesap belgesi, hasar detay formu, hasar mahallinde çekilmiş fotoğraflar, tanık beyanları, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; 10/05/2016 tarihinde davacı şirkete ait …. tesislerine, … adına, içme suyu, branşman, yenileme çalışmasını yürüten diğer davalı … tarafından koparılarak hasar verildiğini, davacı şirket elemanlarınca düzenlenen ve dosya içinde bulunan hasar tespit formlarından anlaşıldığını, davaya konu hasar, … yüklenicisi, … Şirketi tarafından giderildiğini, … Belediyesi Aykome Yönetmeliğinin 26/1 maddesinde, “Hafriyat sırasında yol ve kaldırım kesitinde, diğer yeraltı tesislerine zarar verilmemesi için her türlü tedbirin alınacağı, diğer altyapı kurullarından gözlemci isteneceği, kazı sırasında meydana gelebilecek her türlü maddi ve manevi sorumluluğun tranşeyi (kanalı) açan, kurum, kurulul ve şahıslara aittir.” denildiği ve bu şekilde davalı … adına dava konusu olayda içme suyu branşman değişimi için kanal kazısını yapan diğer davalı şirketin; çalışma yapacağı alan ile ilgili olarak, diğer kuruluşların altyapılarını, projesi üzerine işletmemesi, bu kuruluşlardan gözlemci almadan çalışma yürütmesi ve gerekli dikkat ve özeni göstermeden kazı çalışmasını yapmış olması sebebiyle meydana gelen hasardan tümüyle sorumlu olduğunu ve davacı tarafa yüklenecek bir kusurun olmadığını, yerleşmiş Yargıtay kararlarında da; işveren durumunda olan, davalı … ‘nün, ihale ettiği iş nedeniyle işi yapan yüklenici-alt yüklenicileri denetleme, gerektiğinde işi durdurma, hakedişlerini ödeyip ödememe, yapılan işin kapsamını azaltma ya da artırma ve ceza kesme yetkisinin bulunması halinde; meydana gelen hasardan adam çalıştıran sıfatıyla müteselsilen sorumlu olduklarının anlaşıldığını belirterek 10/05/2016 tarihinden itibaren bilirkişi raporuyla hasarın 5.902,40-TL olduğunu belirterek davanın kabulü ile 5.902,40TL tazminatın hasar tarihi olan 10/05/2016 tarihinden itibaren avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı… vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin işbu kararı hatalı ve mevzuat hükümlerine aykırı olup kaldırılması gerektiğini, idarelerinin bir ihale makamı olduğunu, Yapılan ihale sözleşmesi ile dava konusu adreste yüklenici firma olan … firmasının taşeron firması iğer davalı …. ihale edilen işin görülmesi amacıyla kazı çalışması yaptığını, . Yüklenici firma ile yapılan sözleşme hükümleri gereğince; çalışma esnasında oluşacak hasarlarda İdareleri değil, yüklenici firmanin sorumluluğu bulunduğunu, konuda İdarelerinin sorumlu olamayacağını gösteren birçok Yargıtay kararının bulunduğunu, yargıtay kararları gereğince kararın hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, bunların yanında hasarın bizzat davacı işçileri tarafından giderilmesi ve davacı şirkete ait araçların kullanılması nedeniyle işçilik bedeli ve araç giderlerinin de hesaba dahil edilmesinin yanlış olduğunu, ayrıca hükme esas alınan bilirkişi taborunda piyasa araştırması yapılarak bir araştırma yapılmadığını, tamamen davacı şirketin dava dilekçesi ekinde sunmuş olduğeu hasarla ilgili kayıtlardan alıntı yapılarak bedel hesabının yapıldığını, hatalı bilirkişi raporuna dayanarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini ve yeni bir hüküm kurulmasını talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davalı yanın haksız ve hukuka aykırı istinaf talebinin reddine karar verilmesini gerektiğini savunmuştur.
G E R E K Ç E
Uyuşmazlık, davalılarca yapılan içme suyu arıtma tesisi çalışmaları sırasında davacıya at yer altı …. şebekesine zarar verildiğinden bahisle maddi tazminat isteğine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, yukarıda özetlenen gerekçelerle davanın kabulüne, karar vermiş; bu karara karşı davalı …. vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
6100 Sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilir; HMK’nun 357. Maddesine göre de “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” maddeleri çerçevesinde inceleme yapılmıştır.
Bilindiği üzere; 6098 Sayılı TBK. 49 maddesi gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. 6098 Sayılı TBK’nun 50/1 fıkrası gereğince zarar gören zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.
Ayrıca, hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50. maddesi gereğince maddi tazminatın kapsamı gerçek zarar ile sınırlıdır. Mal varlığına yönelik haksız eylemlerde gerçek zarar, mal varlığının haksız eylemden önceki durumuna gelmesi, bir başka anlatımla haksız eylem meydana gelmemiş olsa idi ne durumda olacak ise o duruma getirilmesi için gerekli olan tutardır. Bu durumda, mal varlığında meydana gelen fiili eksilmenin yanında haksız eylem meydana gelmese idi mal varlığın olacağı durumdur.
Somut olayda, davacı şirkete ait …. tesislerine … adına yağmur suyu kanalı çalışması ve içmesuyu şebekesi branşman çalışması sırasında koparılarak 10/05/2016 tarihinde hasar verildiği, davacı şirket elemanlarınca hasar tespit formu düzenlendiği, dinlenen tanık beyanı, bilirkişi raporu ile düzenlenen hasar tespit tutanakları ile sabit olmuştur. İlk derece mahkemesince alınan 25/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda a) 10.05.2016 tarihinde davacı şirkete ait … Mah. …. Sokak No:… Önü Karşıyaka / İzmir adresinde bulunan …. tesislerine verilen hasar onarım bedeli 5.909,67 TL olarak hesaplanmış olup, bilirkişi raporu dosya içeriğine uygun yeterli ve denetime elverişli bulunduğundan hükme esas alınmış olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
İstinaf yoluna başvuran davalı vekilince öncelikle yüklenici firma ile yapılan sözleşme ve genel şartnamedeki maddeler gereği 3.kişilere verilecek zarardan yüklenicinin sorumlu olduğu, kendilerine husumet yöneltilemeyeceği savunulmuştur. 6098 sayılı TBK’nın 61. Maddesi uyarınca; birden çok kişi birlikte bir zarara neden oldukları veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanacaktır. Davalılar arasındaki sözleşmenin sorumluluğa ilişkin hükümleri sözleşmenin tarafı olmayan üçüncü kişiler bakımından geçerli olmayacağından aynı yasanın teselsül hükümlerini düzenleyen 163. Maddesi uyarınca ise; alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir. Somut olayda; davacı haksız eylem nedeniyle zarar gören 3. Kişi konumunda olup, davalı … hem işveren sıfatıyla hem de TBK un 69 uncu maddesi uyarınca yapı maliki sıfatıyla davacının zararının tamamından teselsül hükümleri uyarınca sorumlu tutulmasında hukuka aykırılık bulunmadığından davalı vekillerinin anılan hususlara değinen tüm istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- Davalı tarafından peşin yatırılan 121,30-TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 100,80 TL istinaf karar ve ilam harcının alınması gereken 403,68 TL’den mahsubuyla, bakiye 302,88 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3- Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
5-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-a) bendi uyarınca 02/11/2022 tarihinde KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.