Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/446 E. 2022/2532 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/446
KARAR NO : 2022/2532
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2018/1109 Esas – 2019/1078 Karar
KARAR TARİHİ : 24/10/2019
DAVA :İtirazın İptali ( Ticari Satımdan Kaynaklanan )
İSTİNAF TARİHİ : 09/01/2020 (Davalı)
KARAR TARİHİ : 07/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/12/2022
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1(b-1/son) cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü
TARAFLARIN İDDİA,SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalılara ait işyerinde 13.02.2018 tarihinde yapılan kontrol sırasında kaçak enerji kullanıldığını tespit ettiklerini, Enerji Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin m. 26’ya uygun olarak 13.02.2018 tarih G104496 seri numaralı tutanağın tanzim edildiğini, davalının müvekkili şirketin bilgisi dışında abonelik kaydı olmayan bir sayacı fiilen kullandıklarını, bu nedenle Enerji Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin md 27 ye göre, kaçak tahakkuk hesaplaması yaptıklarını ve 13.02.2018 tarihli faturanın tanzim edildiğini, bu faturanın bu yönetmeliğe göre tarifenin 1,5 katı olacak şekilde faturalandırıldığını, davalı …’ın faturayı elden aldığını, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundukları bu suç duyurusuyla … ve … hakkında İzmir 26 Asliye Ceza Mahkemesinde 2018/499 Esas sayılı dosya ile dava açıldığını ve bu davada kaçak elektrik kullandıklarını kabul ettiklerini, İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2018/6385 Esas sayılı dosyası üzerinden 10.05.2018 tarihinde icra takibini başlattıklarını, davalıların borca itiraz ettiklerini, tutulan tutanağa göre toplam 57.881,37 TL üzerinden takibe geçildiğini, kaçak elektrik tespit tutanağının kesin delil olduğunu, belirterek itirazın iptali, takibin devamı ve % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ve … cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın … sokak numara … İzmir adresinde bulunan işyerinin sahibi olduğunu, …’ın ise işyerini vekalet ile işleten kişi olduğunu, müvekkilleri hakkında İzmir 26. Asliye Ceza Mahkemesinde 2018 / 499 Esas sayılı dosyasıyla haklarında dava açıldığını, 24.10.2018 tarihli duruşmada …’ın işyerini eşi …’ın işlettiğini beyan ettiğini, …’ın “…” işletmesini işlettiğini ve … isimli firmaya iş yaptıklarını, söz konusu sayacın …’a ait olduğunu, bu sayacı daha sonra söktüklerini, süzme sayaç taktıklarını, usulsüz elektrik kullanılmadığını, EPDK tarafından kaçak ve usulsüz elektrik enerjisi kullanımı durumunda yapılacak işlemlere ilişkin usul ve esaslar hakkında 652 sayılı karar alındığını, hesaplamanın 90 günü geçemeyeceğini bu nedenle yeniden hesaplama yapılmasını ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; … A.Ş. nin abonesi olan … isimli şirketin işyerini terk etmesiyle davalıların …’ın sökülen sayacı yerine kendi süzme sayaçlarını takarak elektrik kullandıklarını ve 13.02.2018 tarihinde … A.Ş.’nin yapmış olduğu kontrolde sözleşmesiz elektrik kullanıldığının tespit edildiği, bu tespit üzerine davalılar hakkında gerek İzmir 26. Asliye Ceza Mahkemesinde karşılıksız yararlanma suçundan dolayı 18.04.2018 tarihinde dava açıldığı ve bu davada yapılan bilirkişi incelemesinde bilirkişinin sayacın tespit edildiği 13.02.2018 tarihinden geriye doğru yapılan hesaplamayla 01.01.2010 tarihinden tespit tarihine kadar yaptığı kullanımın belirlendiği, davalı …’ın ceza dosyasında ki (28.03.2018 tarihli) beyanında yaklaşık 8 yıldır bu şekilde elektrik kullandığı tespit edilmekle ihtilafsız tüketimin kabul edilerek kaçak elektrik faturasının tahakkuk ettirildiği, davalıların borcunun toplam 58.130,48 TL olarak belirlendiği, ( bu hesaplamada 2018 birim fiyatlarının kullanıldığı)…A.Ş.’nin ise 2017 dağıtım birim fiyatlarıyla yapmış olduğu hesaba göre 55.673,97 TL belirlediği ve bu miktarı talep ettiği, başka işletmelerden dolayı tacir sıfatının bulunduğu, (davalı vekilinin 28.02.2019 tarihli duruşmada ki beyanında) gerek İzmir 26. Asliye Ceza Mahkemesinde ki davalarında ve gerekse davalarında ki cevap dilekçesinde tespit edilmiş olduğundan her iki davalıda davacının borcundan sorumlu olduğu kabul edilmekle takibin devamına karar verildiği, ancak alacak likit olmadığından ve yargılamayla belirlendiğinden %20 icra inkar tazminatı talebi kabul edilmemiş, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D E L İ L L E R :
İzmir 26.Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/499 Esas sayılı dosyası, bilirkişi raporu, fotoğraflar, tutanak,tanık beyanları ve tüm dosya kapsamıdır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; konu ile ilgili yasal düzenlemelerin neler olduğunu değerlendirmek, kaçak elektrik tüketim miktarının hesaplanması gerektiğinin kaçak elektrik tüketim miktarının hesaplanmasında ve faturalamada esas alınacak sürenin 12 ayı geçemeyeceğini, iş yerinde ara sayaç olarak kullanılan sayaç müvekkilin gerçek kullanımını yansıtmadığını, eğer tespiti mümkünse bir elektronik mühendisi ile cihaz kayıt tarihlerinin tespiti talep edilmesine rağmen tespitin hukuka aykırı olduğunu,esasen kaçak elektrik değil süzme sayaçtan geçen usulsüz elektrik kullanımı olduğunu, HMK’nın taleple bağlılık ilkesi kapsamında ve dosyaya dayanak yapılan “kaçak tespit tutanağında belirlenen “15.11.2017-13.02.2018” arası toplam “90” gün olarak yapılan tespitin aksine sayın bilirkişinin talebin ve tespitlerin dışına çıkarak bir yıllık kaçak elektirk hesaplamasının da usul ve yasaya aykırı olduğunun-, hükme esas alınan raporunu yetersiz bulunduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalıların istinaf nedenlerinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu,kontrollerde davalıların müvekkiline kayıtlı olmadan sayaçtan kaçak elektrik kullandığının tespit edildiğini ve bu tutanağın davalılardan … tarafından itirazsız imzalandığını, EPDK Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğine uygun olarak tarifenin 1,5 katı olarak hesaplandığını,davalıların ceza dosyasında kaçak elektrik kullandıklarını kabul ettiklerini dolayısıyla belirterek davalıların istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini istemiştir.
G E R E K Ç E
Uyuşmazlık, abonesiz idareye ait olmayan süzme sayaç üzerinden kaçak elektrik kullanıldığından bahisle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali isteğine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş bu karara karşı davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
6100 Sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilir; HMK’nun 357. Maddesine göre de; İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz, maddeleri çerçevesinde inceleme yapılmıştır.
İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2018/6385 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; … tarafından, davalılar aleyhine 10/Mayıs/2018 tarihinde toplam 57.881,31 TL alacağın tahsili amacıyla ve genel haciz yoluyla takipte bulunulduğu, 7 örnek numaralı ödeme emrinin davalılara 18/05/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalıların 28/05/2018 tarihinde 7 günlük yasal süre içerisindeki itirazı üzerine takibin İİK’nun 66. maddesi uyarınca durduğu, itirazın iptali istemli bu davanın da İİK’nun 67. maddesinde öngörülen hak düşürücü nitelikteki bir yıllık sürede açıldığı belirlenmiştir.
6098 Sayılı TBK’nun 49. maddesi gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. 50/1. fıkra gereğince zarar gören zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. 4721 Sayılı TMK’nun 6 ve 6100 Sayılı HMK’nun 190. maddesi gereğince ispat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Bilindiği üzere; kural olarak 6098 Sayılı TBK’nun 74. maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen kararlar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir. Ancak, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir, ceza mahkemesince fiilin hukuka aykırılığına yönelik kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olup, taraflar yönünden de kesin delil niteliği taşımaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 17/09/2008 tarih, 2008/4/564 esas, 2008/536 karar). Bu nedenle bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusunda ceza mahkemesinde kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir.
Somut olayda, davalılar hakkında karşılıksız yararlanma eyleminden dolayı İzmir 26.Asliye Ceza mahkemesine … Mah … Sokak No:… Bornova adresinde bulunan … adına kayıtlı 11193130 abone numaralı iş yerinde 13/12/2018 tarihinde borçtan dolayı aboneliğin iptal edildiği sayacın söküldüğü halde, … şirketine ait şantiyede kaçak elektrik kullanıldığından bahisle 2018/499 Esas sayılı kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, 16/12/220 tarih, 2020/443 sayılı karar ile suça konu hafriyat şirketine ait şantiyede kullanılan elektriğin … A.Ş.’ne kayıtlı olmasa da sayaçtan geçirilmek suretiyle kullanıldığı, aldırılan bilirkişi raporunda sayaca yansıtılan elektrik tüketim miktarı ile kullanılan süre göz önüne alındığında normal değerde olduğu, tamamının bu anlamda sayaca yansıtıldığının tespit edildiği, suçun unsurlarının oluşmadığından bahisle davalıların beraatine karar verildiği, bu kararın İzmir BAM 5.Ceza Dairesinin 2021/284 Esas, 2021/741 sayılı 11/03/2021 tarihli kararı ile istinaf itirazlarının esastan reddi suretiyle kesinleştiği anlaşılmıştır.
Bu karar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değilse de, bu dosya içindeki deliller hukuk hakimi tarafından serbestçe değerlendirilebilir.
Eldeki davada, davalılarca işletilen “… ” isimli iş yerinde davacı çalışanları tarafından 13/02/2018 tarihinde yapılan kontrol sırasında daha önce aboneliğin borçtan dolayı iptal edildiği ve sayacın söküldüğü, sisteme kayıtlı sayaç olmamasına rağmen şantiye olarak kullanılan mahallinde kayıt dışı sayaç takılarak sayaçtan geçmek suretiyle kaçak elektrik kullanıldığından bahisle 24850 sayılı kaçak elektrik tutanağı düzenlendiği, olay yerinde bulunan davalılardan … tarafından da bu tutanağın imzalandığı, bu tutanağa dayanarak sisteme kayıtlı olmayan sayaçtaki endekse göre toplam 55.673,97 TL kaçak tahakkuk bedeli hesaplandığı ve icra takibine konu edildiği anlaşılmıştır.
Tutanak tarihinde yürürlükte bulunan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından hazırlanan ve 08.05.2014 tarihli 28994 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 26. Maddesinin (b) fıkrasına göre;” Dağıtım sistemine veya sayaçlara veya ölçü sistemine ya da yapı bina giriş noktasından sayaca kadar olan tesisata müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmemiş sayaçtan geçirilerek, mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi,” halleri kaçak tüketimdir. Aynı Yönetmeliğin 28 inci Maddesi uyarınca 26 ncı maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bendi kapsamındaki kaçak olarak tüketilen elektrik enerjisi miktarı, tüm tüketiciler için, öncelikle tüketimi doğru olarak kaydetmiş olan sayaç değerine göre hesaplanır. 29. Maddesine göre 26 ncı maddenin birinci fıkrasının (b) bendi çerçevesindeki tespitlerde, 1) Kullanım yerine ilişkin olarak; perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşma yapılmış olan yerler için, kaçak elektrik enerjisi kullanımına ilişkin olarak yapılacak hesaplamada esas alınacak süre; son endeks okuma ile tutanak düzenlenmiş olması kaydıyla kontrol, mühürleme, kesme-bağlama, sayaç değiştirme işlemleri gibi, sayaç mahallinde dağıtım şirketince gerçekleştirilmiş olan en son işlem tarihi ile kaçak tespitinin yapıldığı tarihe kadar olan süre 12 ayı geçemez. Doğru bulgu ve belgelerin bulunmaması halinde bu süre 90 gün olarak alınır.
Ne var ki eldeki davada, davalıların ceza dosyası içeriğindeki beyanlarından, anılan dosyada yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporundan ve eldeki davada mahallinde yapılan keşif, dinlenen tanık beyanları ile denetime elverişli uzman bilirkişiler tarafından düzenlenen 03/05/2018 tarihli asıl ve 09/08/2018 tarihli ek raporlar uyarınca; davalıların dava konusu iş yerinde daha önce adına abonelik bulunan … isimli şirketin …’a aboneliğinin bulunduğu, davalıların ise süzme saat uyarınca bu şirkete ödeme yaptıkları ancak bu şirketin idareye borcundan dolayı aboneliğin iptal edilip saatin sökülmesine rağmen, davalıların aynı şekilde abonelik olmaksızın kendilerine ait sisteme kayıtlı olmayan saat üzerinden geçerek 13/02/2018 tarihinden geriye doğru 8 yıldır kaçak elektrik kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu süreçte sayacın kaydetmiş olduğu endeks ile (85738 kw) yönetmelik hükümlerine göre 12 ay üzerinden kurulu güç üzerinden yapılan hesaplama ile bulunan tüketim tutarı (69.736,6 kw) arasında önemli sayılabilecek aşırı bir fark bulunmadığına göre; EPDK ın yönetmeliğinin anılan maddeleri uyarınca sayacın kaydetmiş olduğu ihtilafsız tüketim bedeli üzerinden davacının talebi ile bağlı kalınarak 2017 yılındaki birim fiyatları esas alınarak 55.673,97 TL asıl alacak kaçak tüketim bedeli ile 1.278,98 TL gecikme zammı olmak üzere toplam 56.952,95 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmediğinden, davalılar vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Keza, tüketim miktarı belirli olduğundan, tüketim miktarı belirlenemeyen durumlar için geçerli olan tutanak tarihinden geriye doğru 90 günlük tüketim bedeli hesaplanacağına yönelik istinaf istemi ve kaçak değil usulsüz tüketim olduğuna yönelik istinaf nedenleri de anılan yönetmelik hükümleri uyarınca hukuka uygun bulunmamıştır.
Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; 6100 Sayılı HMK un 355 ve 357 inci maddeleri uyarınca yapılan inceleme uyarınca ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve davalılar vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalılar vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılar tarafından peşin yatırılan 148,60 TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 973,00 TL istinaf karar ve ilam harcının alınması gereken 3.890,45 TL’den mahsubuyla, bakiye 2.917,45 TL’nin davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının yatıranlara iadesine,
5-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-a) bendi uyarınca 07/12/2022 tarihinde KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.