Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/374 E. 2021/2146 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/374
KARAR NO : 2021/2146

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/592 Esas – 2019/576 Karar
KARAR TARİHİ : 23/05/2019
DAVA : Tazminat (Ticari Nitelikte Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K. Hariç))
İSTİNAF TARİHİ : 26/09/2019 (Davacı)
KARAR TARİHİ : 04/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/11/2021

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davacı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1(b-1/son) cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü
DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket tarafından ilgili mevzuat uyarınca güneş enerjisi ile lisanssız elektrik üretimi amacıyla 15/07/2015 tarihinde davalı şirkete müracaat edildiğini, davalı … şirketinin müvekkiline gönderdiği ancak müvekkiline ulaşmayan 07/08/2015 tarihli yazısında eksikliklerin on işgünü içerisinde tamamlanması halinde teknik yönden değerlendirmeye alınacağının bildirildiğini, eksikleri bildiren listenin ulaşmamış olması sebebiyle müvekkilin ancak 21/10/2015 tarihinde giderildiğini ve davalıya gönderilen 21/10/2015 tarihli yazı ile ‘usulüne uygun bildirimde bulunulmamış olması sebebiyle başvurunun süresi dahilinde değerlendirmeye alınmasının’ talep edildiğini, bu yazıya davalı şirket tarafından gönderilen cevabi yazıda ise; ‘eksiklikleri içeren yazının talep dilekçesinde belirtilen adrese PTT aracılığı ile gönderildiği, Temmuz ayı başvurularının 25/08/2015 tarihinde internet sayfasında yayınlandığı’ belirtilerek taleplerinin kabul edilmediği ve talep edilmesi halinde ilgili yeni dönem başvuruları içerisinde değerlendirme yapılabileceğinin belirtildiğini, müvekkilinin hak kaybının giderilmesi için başvuruların ait olduğu 2015-Temmuz ayına ait sonuçlarda düzeltme yapılmak suretiyle yeniden değerlendirilmesi, bunun mümkün olmaması halinde başvurunun ilgili yeni dönemde ilk sırada değerlendirilmesinin talep edildiğini, 23.03.2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan mevzuat ile, Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine ilişkin Yönetmelikte ve uygulama Tebliğinde değişikliğe gidildiğini, mevzuat değişikliği sonrasında müvekkil şirketin talep ettiği kapasitede bir yatırım gerçekleştirmesinin imkansız hale geldiğini, böylelikle müvekkilinin gerekli tüm planları yapmak ve onayları almak suretiyle yaptığı hazırlık ve masrafların boşa gittiğini, yatırımı yapmış olsa üreteceği elektriğin satışından elde edeceği tüm gelirlerden de mahrum kaldığını, bu nedenle TBK’nun 49. maddesinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğunun doğduğunu, davalı tarafın haksız eylemi sonucu müvekkilinin oluşan maddi zararının Yoksun Kalınan kazancın toplamı olduğunu, bu bedelin de 235.310.371,88 TL olduğundan bahisle zarar ve kar kaybı için fazlaya ve faize ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,- TL’nın maddi tazminat olarak, 70.000,- TL’nın ise manevi tazminat olarak davalıya başvuru tarihinde itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALININ CEVABI:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yasal çerçevede genel olarak değerlendirme sürecinin Yönetmelik ve Tebliğde belirtilen hükümlere göre müvekkil şirketçe kurulmuş komisyon eli ile iki aşamada yapıldığını, öncelikli olarak başvurular için evrak yönünden inceleme yapıldığını, evrakları eksiksiz olan başvuruların ikinci aşamada teknik değerlendirmeye tabii tutulduğunu, teknik değerlendirmeden geçen başvurular için ise …’tan kapasite tahsisinin istendiğini, davacı şirket belgelerinin incelenmesi sırasında ‘başvuru ücretinin yatırıldığına dair dekont’ ile ‘Lisanssız Üretim Başvuru Formunu imzalayan kişinin vekaletli imza sirküleri aslının’ bulunmadığının belirlendiğini, bu tespit üzerine davalı tarafa Yönetmeliğin 8.maddesine göre 10 günlük süre içerisinde tamamlaması için yazılı olarak bildirimde bulunulduğunu, ancak başvuru sahibinin eksik olan evrakları süresi içerisinde tamamlamadığını ve müvekkil şirkete dönüş yapmadığını, davacıya söz konusu tebligatın PTT yolu ile yapıldığını, müvekkil şirketten kaynaklı bir hatanın bulunmadığını, konunun esassına ilişkin bir hususun da …’nin Haziran 2015 sonrası doluluk oranının maksimum kapasiteye ulaşmış olması ve o tarihten bu yana … ile ilgili hiçbir yere çağrı mektubu verilmemiş olması olduğunu, davacı şirketin talebinin 31/07/2015 tarihli olup başvuruların değerlendirmeye alındığı Ağustos – 2015 tarihinde incelenmesi mümkün olsaydı dahi talep tarihi itibariyle doluluk oranına ulaşılmış olması nedeniyle başvurunun olumlu sonuçlanmasının mümkün olmayacağını, dolayısıyla mevcut bir ticari faaliyet söz konusu değilken ticari zarardan söz edilemeyeceği gibi maddi zarar tazmininin de söz konusu olmadığını, ayrıca davacının tüzel kişiliğe haiz bir şirket olarak manevi tazminat talebinin de hukuki dayanağının bulunmadığını, zira davacının ne kişilik haklarına bir saldırının söz konusu olduğunu, ne de ticari itibarının zedelendiğinden bahisle , davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
Fizibilite raporu, 07/08/2015 tarihli eksik evrak bildirimi konulu yazı, … nolu PTT gönderi takibi görüntüsü, 04.11.2015 tarihli başvuru konulu yazı, … nolu PTT gönderi takibi görüntüsü, Temmuz 2014 yılına ilişkin başvuru listesi, …. Lisanssız RES/GES Kapasiteleri tabloları, – Ticaret sicili ve faaliyet belgesi , 12/09/2017 tarihli bilirkişi raporu, 08/03/2018 tarihli ek rapor.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk Derece Mahkemesi kararında özetle : ” …nde yenilenebilir enerji kaynakları için ayrılmış olan kapasitenin Ocak-2015 tarihi itibariyle dolmuş olması sebebiyle davalının 31.07.2015 tarihinde yapmış olduğu müracaatından bu bağlantı noktası için olumlu izin veya görüş almasının mümkün görülmediğini, yine davalı … ’nin 17.06.2016 tarihli davaya cevap dilekçesi ekindeki (EK-5) belgesinde de; davacı şirketin 31.07.2015 tarihli başvurusundan önce Haziran – 2015 tarihi itibariyle …nden tahsis edilen 30.000 KW’lık güce karşılık, bu ….indeki dağıtım hatlarına bağlanmak isteyen üreticilerin toplam gücünün; 30.995,95 KW’a ulaştığı görüldüğünü , bu belgeye göre de davacı şirketin başvurusundaki belgelerin tamam olmuş olsa dahi davalı şirket tarafından davacıya olumlu görüş verilmesinin mümkün görülmediğini, …. tarafından gönderilen ‘Başvuru Listesi’ incelendiğinde; davacı şirketin ilk başvurusunun yapıldığı 31.07.2015 tarihinden sonra müracaat edip de başvurusu uygun bulunan ve çağrı mektubu gönderilen hiçbir firma bulunmadığının görüldüğünü , açıklanan nedenlerle; davalı … tarafından davacı şirketin başvurusunun kabul edilmeyerek çağrı mektubu gönderilmemesinde herhangi bir haksızlık bulunmadığı, davacının bu nedenle tazminat ve kar kaybı talep edemeyeceği yönündeki denetim ve hüküm kurmaya elverişli bulunan teknik bilirkişi raporu hükme esas alınarak ” gerekçesi ile davanın reddine , karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Hükümlerine göre hesap ve takdir edilen 8.160,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle : İlk Derece Mahkemesi tarafından yargılama sonucu davanın reddi sebebiyle karşı tarafa nispi vekalet ücreti üzerinden hüküm kurulmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, bilirkişi raporunun davalıya usulsüz bildirimde bulunulup bulunulmadığı ile ilgili bir değerlendirme içermediğini, eksik incelemeye dayanılarak hüküm kurulmuş olduğunu, ret gerekçesinin davanın açılmasından sonra ortaya çıktığı gibi ortada usulsüz bir bildirim de mevcut olduğundan müvekkil lehine muhik bir tazminat ve her halükarda lehlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden bahisle yargılamanın İstinaf Mahkemesince yeniden yapılarak davanın kabulüne, davacı lehine muhik bir tazminata hükmedilmesine, lehlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: cevap dilekçesindeki beyanları tekrarla, davalı şirketçe, … enerjinin bildirim adresi olan başvuru talebinde belirtmiş olduğu adresinin esas alındığını, davalı şirketten kaynaklı bir hatanın söz konusu olmadığını, …’nin Haziran 2015 sonrası doluluk oranının maksimum kapasiteye ulaşmış olması ve o tarihten bu yana … ile ilgili hiçbir yere çağrı mektubu verilmemiş olmasının göz önünde bulundurulması gerektiğini, maddi ve manevi tazminat isteminin yerinde olmadığından bahisle istinaf isteminin reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
G E R E K Ç E
Dava konusu uyuşmazlık lisanssız elektrik üretim tesisi için sözleşme kurulması talebinin kabul edilmemesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
6098 Sayılı TBK’nun 49. maddesi gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür.Yine mülga 818 Sayılı BK un 42 inci yeni 6098 Sayılı TBK un 50/1. fıkra gereğince zarar gören zararını ve zarar verinin kusurunu ispat yükü altındadır.
Haksız fiil sorumluluğu, bir kimsenin hukuka aykırı ve kusurlu bir davranışla diğer bir kimseye vermiş olduğu zararın giderilmesini düzenleyen sorumluluk türüdür. Haksız fiilin kurucu unsurları fiil, zarar, uygun illiyet bağı, kusur ve hukuka aykırılıktır.
Elektrik Piyasasinda Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmeliğin Uygulanmasına Dair Tebliğin başvuruların değerlendirilmesi başlıklı 10. Maddesinde; “İlgili Şebeke İşletmecisi, 8 inci madde çerçevesinde kendisi tarafından kabul edilen başvurular ile bölgesindeki İl Özel İdarelerinden, kendisine yönlendirilen ve başvuruya ilişkin belgeleri eksiksiz olan başvuruları bir araya getirerek teknik değerlendirmeye alır.” denilmektedir.
02/10/2013 tarihli, Elektrik Piyasasinda Lisanssiz Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmeliğinin “bağlantı esasları” başlıklı 6/1. Maddesine göre ; “Bu Yönetmelik kapsamına giren üretim tesisleri, dördüncü fıkra kapsamında belirtilen istisnalar dışında, dağıtım sistemine bağlanır. İlgili Şebeke İşletmecisi, üretim tesisinin teknik özelliklerine ve bağlantı noktası itibarıyla dağıtım sisteminin mevcut kapasitesine göre üretim tesisini YG veya AG seviyesinden dağıtım sistemine bağlayabilir. Bağlantı başvurusu talebi, ancak İlgili Mevzuat ve İlgili Teknik Mevzuat hükümleri kapsamında reddedilebilir.” Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmeliğinin “Bağlantı başvurusunun değerlendirilmesi ve sonuçlandırılması” başlıklı 8/4. Maddesine göre; “İlgili Şebeke İşletmecisi tarafından Şebekeye bağlantısı yapılacak olan üretim tesisinin bağlantısına ilişkin değerlendirmede; a) Başvuruya konu üretim tesisinin yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı olması, b) Başvuruya konu üretim tesisinin kojenerasyon tesisi olması, c) Başvuru sahibinin son bir yıl içindeki tüketim miktarının diğer başvurulardan yüksek olması, ç) Başvuruya konu üretim tesisinin tüketim tesisi ile aynı yerde olması, d) Başvurunun tüketim birleştirme hükümleri kapsamındaki başvuru olması, e) Başvuru sahibinin önceden olumlu bağlantı görüşü verilmiş bir başvurusunun olmaması, kriterleri sırasıyla uygulanır. “
Somut olayda davacı … tarafından, … İli, … İlçesi, … Mahallesi … Mevkii, … Pafta, … parsel üzerinde bulunan 183.000,00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz üzerinde, her biri 999 kWe gücünde 10 adet güneş enerjisine dayalı elektrik üretim tesisinin Lisanssız elektrik üretimi kapsamında kurulması amacıyla 31/07/2015 tarihinde ilgili şebeke işleticisi (…. şirketi) olan … ‘ne başvuruda bulunduğu , davacı şirketin … ‘ne başvuru evrakları içerisinde … ‘ne yapılan başvuruya ait“Başvuru Ücreti Dekont” ve başvuru formunu imzalayan kişinin vekaletnamesi ve imza sirküleri de bulunmadığının evrak inceleme aşamasında davalı … tarafından tespit edildiği, tamamlanması için 07/08/2015 tarihinde bildirim yapıldığı, bildirimin adrese ulaşmadığından bahisle davacı tarafından 21/01/2015 tarihinde eksik evrakın gönderildiği, … tarafından gönderilen 04/11/2015 tarihli yazı ile Temmuz ayı başvuru sonuçlarının, 25/08/2015 tarihinde internet sayfasında da yayımlandığını, eksik evrakları tamamlanan başvuruların talep etmeleri durumunda ilgili yeni dönem başvuruları içerisinde değerlendirmeye alınabileceğinin bildirildiği görülmüştür. Dosya kapsamına sunulan deliller ile Ocak 2015 tarihi itibariyle davacı şirketin müracaatta bulunduğu …nde yenilenebilir enerji kaynakları için ayrılan kapasitenin dolmuş durumda olduğu, Haziran 2015 tarihi itibariyle …nden tahsis edilen 30.000 KW’lık güce karşılık, bu ….ndeki dağıtım hatlarına bağlanmak isteyen üreticilerin toplam gücünün; 29.995,95 KW’a ulaştığı, davacının yapmış olduğu başvurunun zamanında eksik belge tamamlanmış olsa dahi ilgili mevcut hat kapasitesine ilişkin teknik değerlendirme ve güç kapasitesinin yetersizliği gerekçesiyle reddedileceği hususu itilafsız olup, davacının 31/07/2015 tarihli başvurusun, eksik evrak nedeni ile süresinde işleme alınmamış olmasının yürürlükteki kanun ve yönetmeliklere uygun olduğu, tebligat usulsüzlüğünün sonuca etkili olmayacağı gibi tebliğin yapılmamış olmasının, salt davalının eksik veya yanlış adres yazmış olmasından kaynaklandığının da kabul edilemeyeceği, başvuru sonucunun internet ortamından takip edilmesinin mutat uygulama olduğu, davacı şirketin ilk başvuru tarihi olan 31/07/2015 tarihinden sonra müracaat edip, çağrı mektubu gönderilen hiçbir firma bulunmadığı belirlendiğinden, haksız eylemin koşulları oluşmadığından mahkemece davanın reddine ilişkin verilen kararı usul ve yasaya uygundur. Dolayısıyla davacının lehlerine tazminata hükmedilmesi gerektiği yönündeki istinaf istemi yerinde değildir.
6100 sayılı HMK’nın 326. maddesi gereğince, kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Kural olarak, haksız dava açan veya haksız olarak aleyhine dava açılmasına sebebiyet veren kişi, bütün yargılama giderlerinden sorumlu olacaktır. Davada haklı çıkan tarafın davasını vekille takip etmesi durumunda, lehine hükmedilen vekalet ücreti de bir tür yargılama gideri olduğundan, sorumluluk HMK’nın 326. maddesine ve açıklanan kurala göre belirlenecektir. Davacı vekili dilekçesinde açıkça haksız fiil hükümlerine göre uğradığı zararın tazminin davalıdan talep etmiş olup, davalının kusursuz sorumluğunun olmadığı gibi , kusuru ile meydana gelmiş bir zarar da bulunmadığından, açtığı davada haksız çıkan davacının yargılama giderinden sorumlu tutulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı kabul edilmiştir.
Ancak hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/3. fıkrasına göre manevi tazminat davalarının tamamın reddi durumunda avukatlık ücreti tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.
Somut olayda davacı tarafın 70.000,00 TL manevi tazminat istemi tümden reddildiğine göre tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde öngörülen vekalet ücreti 2.725,00 TL olduğu halde davacı aleyhine davalı lehine 8.160,00 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin vekalet ücreti dışında kalan diğer istinaf sebeplerinin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi gereğince esastan reddine, vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-2) bendi gereğince kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kabul edilen istinaf nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek suretiyle,
1-Davanın reddine,
2-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden İDM hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince manevi tazminat yönünden 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
3-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden İDM hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince maddi tazminat yönünden 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı vekilinin vekalet ücretine yönelen istinaf istemleri dışında tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin vekalet ücretine yönelen istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-2) bendi gereğince İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/592 Esas – 2019/576 Karar 23/05/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
3-Düzelterek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle;
a) DAVANIN REDDİNE,
b)Alınması gerekli 44,40-TL harcın peşin olarak alınan 1.212,51-TL’den mahsubuyla bakiye 1.168,21-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
c)Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, artan avansın taraflara iadesine
d)Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Hükümlerine göre hesap ve takdir edilen 2725.00 0 -TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
e)Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Hükümlerine göre hesap ve takdir edilen 1000 .00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından peşin yatırılan 121. 30 TL istinaf yoluna başvurma harcının Hazineye gelir kaydına , 44.40 -TL istinaf karar ve ilam harcının davacıya iadesine
5-Davacı tarafından yapılan 25.20 TL istinaf giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 04/11/2021 tarihinde 6100 Sayılı HMK’nun 361/1 ve 362/1-a Maddeleri uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta süre içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.