Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/2010 E. 2022/2188 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/2010
KARAR NO : 2022/2188

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2019/313 Esas – 2020/236 Karar
KARAR TARİHİ : 03/07/2020
DAVA : İtirazın İptali (Müşterek Ve Müteselsil Sorumluluğa Dayalı Rücu Talebinden Kaynaklanan )
KARAR TARİHİ : 27/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/10/2022
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davalı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1(b-1/son) cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü
DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Elektrik – … ünvanlı iş yeri işçilerinden …’in 11/06/2004 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası sonucu vefat etmesi nedeniyle hak sahiplerine SGK tarafından peşin değerli gelir tahsisi yapılıp cenaze yardımı ödendiğini, kurum tarafından ödemelerin tahsili amacıyla İzmir 5. İş Mahkemesinde açılan dava sonucunda 29/12/2011 tarih 2010/272 E – 2011/727 K sayılı kararı ve 17/06/2011 tarihli bilirkişi raporunda gösterilen kusur oranları neticesinde tahsiline karar verildiğini, bu kararın Yargıtay’ca onanması üzerine kurulu tarafından İzmir 21. İcra Dairesi 2012/12696 sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, dosyaya tarafları, … ve … şirketlerince farklı tarihlerde ödemelerde bulunduğunu, bakiye borç olan 57.286,63-TL’nin müteselsil sorumluluk gereğince 24/12/2012 tarihinde dosyaya ödenip kapatıldığını, anılan takip dosyasına bakıldığında toplam borç tutarının 114.105,21-TL olduğunu, %35 kusuru nedeniyle davalıya düşen sorumluluğun 46.984,50-TL olduğunu, dosya kapatıldıktan sonra yazıya rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını, anılan tutarın üzerine 130,12-TL bakiye harç, ödeme tarihlerinden işleyen 4.193,85-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 51.308,47-TL’nin tahsili için İzmir 2. İcra Müdürlüğü 2013/14899 sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, borçlu vekilince sorumlu oldukları asıl alacak tutarının 24.559,17-TL olduğu gerekçesiyle bu miktarı aşan kısma (22.555,45-TL’na) buna işleyen ve işleyecek faize, takip giderlerine, vekalet ücretine itiraz edildiğini, itirazın haksız ve yersiz olduğunu, alacağın likit ve belirli bulunduğunu ileri sürerek davalı yanın asıl alacağın 22.555,45-TL’lik kısmına ve buna işlemiş ve işleyecek faizi ve bu kısımlar nedeniyle icra giderleri vekalet ücretine yönelik itirazın iptaline, takibin devamına, davalının asgari %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’nun … Sk. No:… a …./ Bornova İzmir adresinde kurulu … Elektrik ünvanlı adi şahıs şirketinin sahibi ve işletmecisi olup tacir olduğunu, 6102 Sayılı TTK 16. maddesi gereğince alacak iddiasında bulunan …’ın da tacir olduğunu, aynı kanunun 5. maddesine göre Asliye Hukuk ve Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğunu ileri sürerek görevsizlik kararı verilmesini, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddini talep etmiş, 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini belirterek zamanaşımı definde bulunmuş, asıl alacağın yargılamayı gerektirdiğini, rucuan istenen 47.114,62-TL’nin fahiş olduğunu, müvekkilinin takip alacaklısına borçlu olduğu tutarın 24.559,17-TL ile sınırlı olduğunu, müvekkilin takip öncesi ödemelerden dolayı temerrüde düşürülmediğini, ödeme emrinin tebliğ tarihi olan 14/10/2013 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini, icra inkar tazminat talebinin hukuki dayanağın bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine, takibin iptaline karar verilmesini, alacaklı aleyhine %20 tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İzmir 5. İş Mahkemesinin 2010/272 E – 2011/727 K sayılı 29/12/2011 tarihli kararı, hükme esas alınan bilirkişi heyetinin 11/06/2011 tarihli raporu, Yargıtay 10. HD 2012/3626 E – 2012/10364 K sayılı 05/06/2012 tarihli onama kararı, bu dosya içerisinde bulunan SGK Teftiş Kurulu Başkanlığı 10/12/2004 tarih 139 sayılı soruşturma raporu, Çalışma ve SGK Bakanlığı’na ait 20/08/2004 tarih FK/57 sayılı raporu, Nazilli ASCM 2004/746 E – 2006/618 K sayılı 27/07/2006 tarihli ceza dosyası, ifade tutanakları, Yargıtay 9. CD 2008/6091 E – 2008/9804 K sayılı 17/09/2008 tarihli HAGB uygulanması bakımından verilen bozma kararı, İzmir 22. İcra Müdürlüğü 2012/12696 sayılı takip dosyası, İzmir 2. İcra Müd. 2013/14899 sayılı takip dosyası, İDM’ce alınan 05/04/2016 tarihli asıl, 12/07/2016 tarihli 1. ek, 24/04/2017 tarihli 2. ek raporu, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/423 Esas, 2017/413 Karar sayılı 12/10/2017 tarihli kararı ile davalının ödemesi gereken miktarın 29.593,36.-TL’ye tekabül ettiğini, davalı taraf takibe itiraz dilekçesinde borcun 24.559,17.-TL’lik kısmını (asıl alacak olarak) kabul ettiğinden, davacı tarafın 5.034,19.-TL asıl alacak ve (yine bilirkişi tarafından 12/07/2016 tarihli ek rapordaki hesaplamaya göre) 2.807,98.-TL işlemiş faiz talep edebileceği sonucuna varıldığını, alacak belirlenebilir (likit) olduğundan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı da hüküm altına alınması gerektiği belirtilerek karar verilmiş, reddedilen miktar açısından kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 22/11/2018 tarih ve 2018/277 Esas 2018/1774 Karar sayılı ilamıyla davalının tacir olup, olmadığı hususu araştırılıp Mahkemenin görevli olup olmadığının tespiti yönünden karar kaldırılmıştır.
İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 23/05/2019 tarih 2019/4 esas 2019/24 karar sayılı görevsizlik kararı sonrasında ,
İlk Derece Mahkemesi İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin gerekçeli kararında özetle :davacının İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2012/12696 Esas sayılı dosyasında 07/11/2012 tarihinde 11.101,45 TL ve 25/12/2012 tarihinde 57.286,63 TL olmak üzere toplam 68.388,08 TL ödeme yaptığını , 14/03/2013 tarihindeki son kapak hesabı dikkate alınarak davacı ve davalının sorumlu olduğu miktarların belirleneceğini , davacının sorumlu olduğu miktarın 114.508,57 TL ÷ %85 x %15 = 20.207,39 TL, davalının son kapak hesabı hesap tarihindeki sorumluluğunun ise; 114.508,57 TL ÷ %85 x %35 = 47.150,58 TL olduğunu , takipte 47.114,62 TL asıl alacak talebinde bulunulduğundan asıl alacağın tamamı yönünden itirazın iptali gerektiğini , ödeme tarihi olan 25/12/2012 ile takip tarihi olan 20/12/2013 tarihi arasındaki geçen sürenin 362 gün olduğu dikkate alınarak 4.205,46 TL işlemiş faizin hesaplandığını , davacı tarafça takip talebi ve buna bağlı olarak düzenlenen ödeme emrinde 4.193,85 TL talep edilmiş olduğundan işlemiş faizin somut olaya ve yasal norma uygun olarak talep edildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile, davalı tarafın davaya konu İzmir 2. İcra Müdürlüğü’nün 2013/14899 sayılı dosyasında 22.555,45-tl asıl alacak ile ferilerine yaptığı kısmi itirazın iptali ile; takibin 22.555,45-TL asıl alacak ile bu alacağa ilişkin işlemiş faiz ve ferilerin tamamı yönünden devamına, asıl alacağın %20’si oranındaki 4.511,09-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafın kötü niyet tazminatı isteminin reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın niteliğine göre zamanaşımının başlangıç tarihinin doğan zararın zarar görene ödendiği tarih olduğunu , davacının peyderpey yaptığı ödeme tarihlerinden itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresini de geçirerek dava açtığından zamanaşımı itirazında bulunduklarını , davalının , davacı tarafından ödenen 57.286,63TL ile, Mahkemeler veznesine yatırılan bakiye karar harcı olan 3.481,50TL bedelin, %40,25’ine tekabül eden 24.559,17TL ile sınırlı sorumlu olduğunu , Mahkemenin dosyaya atadığı ve aleyhlerine rapor veren mali müşavir bilirkişiye, ara kararı ile ihsas-ı rey yasağına aykırı davranmak suretiyle, vermiş olduğu teknik direktifler doğrultusunda rapor düzenlenmesini istediğini , gerekçeli kararda bu davalı aleyhine oluşturulmuş “aykırılık”, isim değiştirerek, “ek rapor alınması halinde hesaplamanın nasıl yapılacağının mahkememizce izah edilmesi” olarak betimlendiğini . Davalının adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ,takip talebinde talep edilmeyen faize davada hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, alacağın müvekkili açısından likit olmadığını, yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ileri sürerek kararın kaldırılmasına, yeniden esas hakkında talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
G E R E K Ç E
Uyuşmazlık, davalının çalışanı olan dava dışı ölen sigortalı işçinin hak sahiplerine kurum tarafından yapılan ödemelerin tahsili konusunda açılan davada hüküm altına alınan tazminatın tahsilinden sonra müteselsil sorumlulardan birinin yaptığı ödemenin diğerine rucüen tahsiline ilişkin itirazın iptali davasıdır.
İlk Derece Mahkemesi’nce yukarıda gösterilen gerekçelerle itirazın iptali isteminin kabulüne karar verilmiştir.
İzmir 2. İcra Müdürlüğü’nün 2013/14899 sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine, 47.114,62.-TL asıl alacak, 4.193,85.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 51.308,47.-TL üzerinden başlatılmış ilamsız icra takibi olduğu, ödeme emrinin davalı borçluya 14/10/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 7 günlük itiraz süresi içerisinde, 21/10/2014 tarihinde yapmış olduğu kısmi itiraz üzerine takibin durduğu, davanın açılış tarihi nazara alındığında 2004 Sayılı İİK.’nun 67. maddesinde öngörülen 1 yıllık hakdüşürücü süre içerisinde davanın açılmış olduğu sonucuna varılmıştır.
İzmir 5. İş Mahkemesinin 2010/272 E – 2011/727 K sayılı 29/12/2011 tarihli kararında” vefat eden sigortalının hak sahipleri …, …, … ve … bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değeri ile sosyal yardım zammının toplamı 68.772,61 TL, hak sahiplerine ödenen cenaze giderinin ise 182,10 TL olduğu, davacı Kurum toplam %85 kusur oranına göre bağladığı gelir miktarının taleple bağlı kalınarak 58.456,73 TL olduğu, cenaze gideri olarak da 154,78 TL olduğu anlaşıldığından” gerekçesi ile birleştirilen dosyadaki taleple bağlı kalınarak; 58.456,73 TL gelirin onay tarihi olan 29/08/2006, 154,78 TL cenaze giderinin ödeme tarihi olan 30/06/2006 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı … dışındaki asıl ve birleştirilen dosya davalılarından müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa ödenmesine, asil dosya üzerinden yapılan fazla talebin reddine, davalı …’ın kişisel kusuru olmadığından bu davalı aleyhine açılan davanın reddine, karar verildiği anlaşılmaktadır. Ölen işçinin alt taşeron olan işvereni “… – …’ dur.
İzmir 22. İcra Müdürlüğü’ nün 2012/12696 esas sayılı takip dosyasında alacaklı … Başkanlığı tarafından borçlular … Şti., … , … , …. A.Ş, ve … A.Ş. hakkında 22/10/2012 tarihinde İzmir 5. İş Mahkemesinin 2010/272 E -2011/727 K sayılı ilamına dayanılarak ; 58.456,73 TL asıl alacak 32.355,80 TL işlemiş faiz 154,78 TL asıl alacak 87,92 TL işlemiş faiz ,6.697,00 TL ilam vekalet ücreti , 492,23 TL işlemiş faiz ,985,38 TL yargılama gideri , 72,43 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 99,302,27 TL alacağın tahsili hususunda ilamsız icra takibinde bulunulduğu, … Şti. tarafından 23/11/2012 tarihinde 33.470,23 TL, … Şti. tarafından 23/11/2012 tarihinde 13.388,08 TL ve 25/03/2013 tarihinde 405 TL, davacı tarafından 07/11/2012 tarihinde 11.101,45 TL ve 25/12/2012 tarihinde 57.286,63 TL ödeme yapıldığı , ödemeler, icra masraf ve vekalet ücreti dahil ödeme emri tarihi itibariyle toplam borcun 113.264,42 TL olduğu , takip dosyasına en son ödemenin yapıldığı 25/03/2016 tarihinde toplam ödeme miktarının 114.510,21 TL olduğu anlaşılmıştır.
Davada, rücuen tahsil amaçlandığından, ödeme tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımı süresi uygulanacağından , 2012 yılında ödemelerin yapılması , iki yıl içinde davaya konu icra takibini başlatılması karşısında zamanaşımı gerçekleşmemiş olup , davalı vekilinin zamanaşımı itirazının reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararı yerindedir.
İlk Derece Mahkemesi’nce alınan bilirkişi raporunda ; davalının ilamda belirtilen kusura müteveffaya yükletilen %15 kusurun dağıtıldığında davacının kusurunun %18,75 davalının kusurunun % 38.75 olacağı , ödeme emri tarihi itibariyle toplam borcun 113.264,42 TL’nin belirtilen kusur oranlarına göre davacının sorumlu olduğu miktarın 21.237,08 TL, …’nun ise 43.889,96 TL olduğu , borcun 24,559,17 TL kısmı kabul edildiğinden kalan 19.330,79 TL daha sorumlu olduğunu , 3.895,99 TL işlemiş faiz hesaplandığını mütalaa edilmiştir.
6100 Sayılı HMK ‘nun bilirkişinin görev alanının belirlenmesi başlıklı 273. maddesi uyarınca Mahkeme, tarafların da görüşünü almak suretiyle bilirkişinin görevlendirilmesine ilişkin kararında, inceleme konusunun bütün sınırlarıyla ve açıkça belirlenmesi ile bilirkişinin cevaplaması gereken sorulara yer vermek zorundadır.
İlk Derece Mahkemesi’ nin ” hangi miktardaki alacak bölümünün hangi borçlu tarafından ödendiği tek tek açıklanmak ve özellikle davacı …’ın yaptığı ödemelerin tarih ve miktarları ile toplam miktarlarının hesaplanmasından sonra davacının İzmir 2 icra müdürlüğünün 2013/14899 esas sayılı dosyasında yaptığı icra takibinde ilamda belirtilen kusur oranları ile alacak miktarı ve ilamın tahsil edildiği icra dosyasındaki alacak miktarları göz önünde tutularak talep edilen asıl alacak ile işlemiş faizin usul, yasa ve dosya kapsamına göre belirlenmesi” yönündeki ara kararı HMK’nun 273. maddesi uyarınca hakim tarafından yasal yükümlülük olarak bilirkişinin görev alanının belirlenmesinden ibarettir. Hakimin, bilirkişinin görev alanını belirlemek için duruşmada belirttiği hususlar ihsası rey olarak değerlendirilemez.
İlk Derece Mahkemesi’ nce toplam ödenen miktar 114.508,57 TL üzerinden davalının sorumluluğunun belirleneceğini , davalının son kapak hesabı hesap tarihindeki sorumluluğunun 114.508,57 TL ÷ %85 x %35 = 47.150,58 TL olduğunu kabul edilerek karar verilmiştir.
Davalı ile davacı arasında yazılı sözleşme ilişki yok ise de ; sonuç olarak asıl işveren alt işveren ilişkisi mevcut olup , 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 162. ve devamı maddeleri uyarınca Müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. Borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir. Borçlulardan birinin yaptığı ödeme kadar, müteselsil sorumluların alacaklıya karşı sorumlu oldukları toplam miktar eksilmiş olur. Borcun tamamı borçlulardan biri tarafından ödenirse, diğer borçlular da alacaklıya karşı borçtan kurtulur. Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra anlaşması, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun borca katılma payı oranında borçtan kurtarır. Müteselsil borçlulardan biri, kendi davranışıyla diğerinin durumunu ağırlaştırama. Müteselsil borçlu, alacaklıyı tatmin ettiği oranda diğer müteselsil borçlulara karşı alacaklının halefi olur ve alacaklının hakları ona geçer. Borçlu yalnızca kendi payına düşen kısmı ödemişse, diğer müteselsil borçluya rücu edemez. Müteselsil sorumlular arasındaki iç ilişki, sözleşmesel ilişkiler bakımından TBK 167. madde de düzenlenmiş olup , aksi yönünde bir kararlaştırma olmadığında alacaklıya yapılan ödemeden eşit payda sorumlu olacak ise de somut olayda haksız eylem yönünden tespit edilen kusur oranlarına göre talepte bulunulduğundan taleple bağlı kalınarak inceleme yapılmıştır.
İzmir 5. İş Mahkemesinin 2010/272 E – 2011/727 K sayılı 29/12/2011 tarihli kararında hüküm altına alınan alacak davalıların kusur oranına isabet eden kısım olduğundan , yani vefat eden işçinin % 15′ e isabet eden kusuru dışlanarak karar verilmiş olduğundan, işçinin kusurunun rücu ilişkisinde eşit oranda dağıtılması gerektiğine yönelik savunma yerinde olmadığı gibi , her bir borçlunun sorumlu olduğu miktar , ve ödeme yapan borçluların ödeme yaptıkları miktara göre , her bir borçlunun kendi payına düşen kısmı ödeyip ödemediğinin tespiti hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hal olarak kabul edilemeyeceğinden , görevsiz mahkemede alınan rapor , ek rapor , Mahkemece alınan rapor olmak üzere birden çok bilirkişi raporu alındığından ,ilk derece Mahkemesi’ nin “taraflar ve dava dışı borçlular tarafından kapak hesabına yönelik olarak şikayet yoluna gidilmemesi karşısında uyuşmazlığın çözümünün yalnız bir matematik hesabı ile davacının kusur oranına göre sorumlu olduğu miktarı belirlemek ve ayrıca işlemiş faizin hesabı ile alacağın ferilerinin yasal hükümlere uygun olarak talep edilip edilmediğini belirlemek suretiyle uyuşmazlık çözülmesi olduğu” yönündeki tespitinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Buna göre işçinin isabet eden kusuru dağıtıldığında davalının iç ilişkideki kusur oranının % 41, 17 olarak, diğer müteselsil sorumlular payına düşen kısımları ödemiş olduğundan davalının durumunu ağırlaştırdığı yönünde delil olmayan davacının sorumlu olduğu miktardan fazla yapılan ödemenin ödediği miktara göre 47.150,58 TL olarak hesaplanmasında , temerrüt tarihinden takip tarihine kadar asıl alacağa işlemiş faizin uygulanmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalının sorumlu olduğu miktara ve belirleme yöntemine yönelen tüm istinaf istemlerinin reddi gerekmiştir.
İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesi hükmüne göre, itirazın iptaline karar verilmesi halinde alacaklı taraf yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için alacaklı tarafın haklılığının tespit edilmiş olması yeterli olmayıp alacağın da likit ve muayyen, başka bir deyişle taraflarca önceden belirlenmiş veya basit bir işlemle hesaplanabilecek nitelikte olması, miktarının belirlenebilmesi için yargılamanın gerekmemesi zorunludur. Eldeki dava hizmet sözleşmesinin ifası sırasında meydana gelen iş kazası nedeni ile hak sahibi üçüncü kişilere yapılan ödemenin tahsili için TBK 167 ve 168 Maddelerdeki müteselsil sorumlular arasındaki iç ilişki kurallarına göre açılmış rücuen alacak davasıdır. Davacının kendisi sigortalı çalıştırmaksızın işi bölerek, ihale suretiyle farklı kişilere verdiği , dolayısıyla asıl işveren olmayacağından, alt – asıl işveren ilişkisi de bulunmayacağı kabul edilecek olsa bile haksız fiile dayalı olarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun madde 61 ve 62. ile müteselsil sorumluluk esaslarına göre haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanacaktır. İzmir 5. İş Mahkemesinin 2010/272 E – 2011/727 K sayılı dosyada davacı ve davalı taraf olarak yer aldıklarından , kusur ve miktar söz konusu dosyada belli olduğundan icra takibine konu alacak likittir. Somut olayda miktar yargılama sırasında alınan bilirkişi raporları ile tespit edilmemiştir. Dolayısı ile ilk derece mahkemesinde alacağın likit olduğu kabul edilerek icra inkar tazminatına hükmedilmiş olmasında da usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı tarafından peşin yatırılan 148,60-TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 418,23-TL istinaf karar ve ilam harcının alınması gereken 1.677,91-TL’den mahsubuyla, bakiye 1.259,68 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının yatıranlara iadesine,
5-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-a) bendi uyarınca 27/10/2022 tarihinde KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.