Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/186 E. 2022/2018 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/186
KARAR NO : 2022/2018

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2019/103 Esas – 2019/1129 Karar
KARAR TARİHİ : 01/11/2019
DAVA : Alacak
İSTİNAF TARİHİ : 12/12/2019 (Davalı)
KARAR TARİHİ : 18/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/10/2022

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davalı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1(b-1/son) cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü

DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;davalı şirket ile müvekkili şirket arasında 13/11/2015 tarihinde tanzim edilen ve davalıya ait … ili … ilçesi … Köyü …nde bulunan … ada … parselde kayıtlı arsa, fabrika binası ve eklentilerin devri konusunda satış vaadi sözleşmesi düzenlendiğini bu çerçevede müvekkili şirket tarafından davalı şirkete 50.000,00 TL nakit ve 100.000,00 TL bedelli çek olmak üzere 150.000,00TL ödeme yapıldığını, sözleşmenin C bendinin 2.b maddesinde satıcının sözleşmeye konu taşınmaz üzerindeki ipotek haciz ve benzeri sınırlamalardan ari olarak ve temiz bir şekilde alıcıya devir ve temlik etmesi için davalıya 31/12/2015 tarihine kadar süre verildiğini, davalının sözleşmedeki bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, satışın gerçekleşmediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin de hukuken geçerliliğinin bulunmadığını, müvekkili şirketçe ödenen paranın iadesi konusunda davalıya ihtarname göndermelerine rağmen ödemenin yapılmadığını beyanla taleplerinin kabulü ile 150.000,00TL’nin sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsililne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın …nde kurmayı planladığı elektrik santrali için alacağı yatırım teşvik belgesi kapsamında bir taşınmaza ihtiyaç duyması nedeniyle davalıya ait olan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde belirtilen taşınmazı Eylül 2015 tarihi itibariyle 10 yıllığına kiraladığını , bir ay sonra ise taşınmazı almak istediğini beyan ettiğini , bunun üzerine tarafların satış vaadi sözleşmesi yapma yönünde anlaştıklarını ,bu sözleşmeye göre taşınmazın satışının Aralık 2015’de yapılacağı kararlaştırıldığından, 10 yıl süreli kira sözleşmesinin 3 ay süreli yeni bir sözleşme olarak revize edildiğini, kira sözleşmesinin bu şekilde revize edilmesinin sebebinin, davalının taraflarca mutabık kalınan Aralık ayında satış işleminin gerçekleşeceğine olan inancı olduğu; davacı yanın sözleşmeyi noter huzurunda düzenleme şeklinde yapılmasına yanaşmaması nedeni ile resmi şekilde yapılmadığını , yine satış için belirlenen günde de davalının satış işlemlerinin gerçekleşmesi adına tapuda hazır beklediğini, ancak davacı tarafın belirlenen günde tapuya gelmeyerek davalının edimini ifa etmesini engellemiş bulunduğunu, davacı tarafın sözleşmeden dönmesinin asıl sebebinin davalının edimini yerine getirememesi veya şekli sebepler olmayıp; davacı tarafın sözleşmeye konu taşınmaza duyduğu ihtiyacın- dosyaya ekli yatırım teşvik belgesini aldıktan sonra- ortadan kalkmış olması olduğunu, davacının sözleşmeden dönmesinin davalıyı büyük zarara uğrattığını, neticeten davacının sözleşmede ödemiş olduğu bedelin iadesi talebinin M.K 2 anlamında hakkın kötüye kullanılması olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Taraflar arasında düzenlenen 13/11/2015 tarihli taşınmaz satış vadi sözleşmesi sureti,Eylül 2015 başlangıç tarihli kira sözleşmesi, yatırım teşvik belgesi ,Karşıyaka 5. Noterliği’nin 12.01.2016 tarih ve 01081 yevmiye nolu ihtarnamesi, noter ihtarnameleri ve tüm dosya kapsamıdır.

İDM KARARININ ÖZETİ:
İzmir 12. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından 01/06/2017 tarihinde 2016/545 esas, 2017/182 sayılı karar ile davanın kabulüne karar verildiği kararın istinafı üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesinin 4. Hukuk Dairesi’nin 11/02/2019 tarih 2019/254 esas, 2019/222 karar sayılı ilamı ile Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle dosyanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına karar verildiği ,İzmir 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/02/2019 tarih, 2019/83 esas, 2019/83 sayılı görevsizlik kararı verilerek Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiği görülmüştür.
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; somut olayda resmi olmayan şekilde yapılan satış vadi sözleşmesinin geçerli olmayıp davalının aldığını vermekle yükümlü olduğunu , ihtarnamenin davalıya 09/01/2016 tarihinde tebliğ edildiğini , temerrüt tarihinin 20/01/2016 tarihi olarak tespit edildiğini , her ne kadar davalı taraf 02/05/2019 tarihli dilekçesi ile takas mahsup talebinde bulunmuş ise de, takas ve mahsup talebinin süresinde verilen cevap dilekçesi ile talep edilebileceğini , davalının cevap dilekçesinde takas mahsup talebinde bulunmadığını , davalı tarafından süresinde ileri sürülmeyen takas mahsup talebine davacı tarafın itiraz ettiğini ve takas mahsup talebine muvafakatlarının olmadığını beyan etmeleri karşısında, süresinde olmayan takas mahsup talebinin dava konusu içerisinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, ancak gerekirse davalının bu hususta dava açabileceği kanaatine varıldığı gerekçesi ile davacının davasının kabulü ile, 150.000,00 TL alacağın temerrüt tarihi olan 20/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla davacı tarafın sözleşmeye konu taşınmaza duyduğu ihtiyacın dosyaya ekli yatırım teşvik belgesini aldıktan sonra ortadan kalkmış olması nedeni ile sözleşmenin ifa edilmediğine ilişkin savunmalarının ve bu hususta sunulan delillerin değerlendirilmediğini ,noter ihtarnamesinde görevsiz mahkemeye sunulan dilekçede 02/05/2019 tarihli , yine 31/10/2019 tarihli yazılı beyan dilekçelerinde takas mahsup taleplerinin belirtilerek ; takas mahsup itirazlarının araştırılması ve bu yönde bilirkişi incelemesi yaptırılmasının talep edildiğini , tahkikat aşamasında Mahkemece usul ve yasaya aykırı olacak şekilde bu talepleri ile ilgili olumlu ya da olumsuz hiçbir karar tesis edilmediğini , gerekçeli kararda taleplerinin değerlendirilmediğini , takas mahsup talebinin defi olmayıp itiraz olduğunu ,itiraz sebeplerinin varlığı halinde hakimin resen dikkate alması gerektiğini, takas itirazının değerlendirilmesi gerekli iken süresinde ileri sürülmediğinden bahisle inceleme ve araştırma yapılmadan karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/11/2019 tarih, 2019/103 E.-. 2019/1129 K. sayılı kararının yapılacak olan istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve yeniden yapılacak olan yargılama neticesinde haksız davanın reddi ile; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davacı taraf istinafa cevap vermemiştir.

G E R E K Ç E

Uyuşmazlık, mülkiyet devri vaaadini içeren satış sözleşmesinin geçersizliğine dayanan ödenen bedelin iadesi istediğine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi’nce yukarıda gösterilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
6100 Sayılı HMK’nun 355.md gereğince resen gözetilecekler dışında istinaf dilekçesinde gösterilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan incelemede;
Türk hukuk sisteminde kural olarak sözleşme serbestliği ilkesi kabul edilmiştir. ( Anayasa md. 48, TBK md. 26 ) Bu ilke gereğince taraflar, özel borç ilişkilerini hukuk düzeninin sınırları içinde serbestçe kurabilme ve düzenleyebilme yetkisine sahiptir. Sözleşmeyi karşılıklı olarak ortadan kaldırma veya içeriğini değiştirme yetkisi de akit serbestliği ilkesinin içinde kalmaktadır. Türk Borçlar Kanunu’nun 27. maddesinde sözleşme düzenleme serbestisinin sınırları düzenlenmiş olup; ” Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkansız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.” Batıl sözleşme, baştan itibaren geçersiz bir hukuki işlem olup, sonradan geçerli hale gelmesi de söz konusu olamaz. Batıl bir sözleşme gerek taraflar, gerekse üçüncü şahıslar bakımından hüküm ve sonuç doğurmaz. Yargılama esnasında da hakim, dosya içeriğinden butlan sebebi bulunduğunu fark ettiği takdirde, bu husus taraflarca ileri sürülmese dahi resen göz önünde bulundurması gerekir. Sözleşmenin kanunun öngördüğü şekilde yapılması veya ehliyetsizlik nedeniyle baştan itibaren geçersiz hale gelmesi halinde tasfiyesi TBK ‘ nun sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre yapılacağı kuşkusuzdur.
Somut olayda taraflar arasında düzenlenmiş … ili … ilçesi … Köyü …nde bulunan … ada … parselde kayıtlı arsa, fabrika binası ve eklentilerin devri konusunda satış vaadi sözleşmesinin geçersizliği hususunda taraflar arasında itilaf bulunmaktadır. Gerçekten de şekil yönünden; TMK 706 da; taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olmasının, resmi şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlı olduğu, TBK 237 maddesinde taşınmaz satım vaadinin resmi senede bağlanmadıkça geçerli olmayacağı, Tapu Kanunu m 26 da; mülkiyete ilişkin resmi senetlerin tapu sicil müdürleri veya memurları tarafından tanzim edileceği, Noterlerce düzenlenen satım vaadine ilişkin sözleşmelerin tapuya şerh edilebileceği, Noterlik Kanunu m 60/3 de; noterlerin görevlerinden birinin de, taşınmaz satım vaadi sözleşmesi düzenlemek olduğu, m 89 ‘da taşınmaz satım vaadinin düzenleme şeklinde yapılması gerektiği belirtilmiştir. TBK’ un 12/2 (BK m 11/2) gereği de; kanunda öngörülen şekilde yapılmayan sözleşme geçersizdir.
Sözleşmeden doğan yükümlülüklerin ihlali ; kusurlu ifa imkansızlığı , borcun hiç ifa edilememesi ve temerrüt olup , söz konusu hükümler geçerli sözleşmelerde uygulama alanı bulmaktadır.
Bu hali ile taraflar arasındaki mülkiyet aktarımını içeren satış vaadi sözleşmesi resmi şekle uygun yapılmaması nedeniyle geçersiz olduğundan ve taraflarını bağlayıcı olmadığından , sözleşmenin feshi istenemeyeceği gibi tarafların kusurlarından da söz edilemez. Geçersiz ya da bağlayıcı olmayan sözleşme gereğince taraflar diğer tarafın mal varlığına artı değer katmış ise 6098 Sayılı TBK 77 ve izleyen madde hükümleri ile haksız iktisap uyarınca diğer tarafa kazandırılanın ya da bedelinin iadesini isteyebilir. Ayrıca aynı kanunun 526. ve izleyen madde hükümleri gereğince vekaletsiz iş görme konusu olan görülen işin iş bedeli de iş sahibinden istenebilir. Bu hali ile mahkemece geçersiz sözleşme gereğince ödendiği sabit olan 150.000 TL nin tahsili yönünde verilen karar usul ve yasaya uygun olup , satış parasının iadesi isteminde sözleşmenin hangi tarafının kusurlu eylemi ile ifa edilemediğinin tespiti yönünde delil toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması eksik inceleme olarak görülmemiştir. Davalı tarafın bu yöndeki istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Yargıtay 15. HD’nin 2010/6374 E – 2011/7212 K sayılı 07/12/2011 tarihli ilamında vurgulandığı gibi “sözleşmenin geçersiz olması sebebiyle tarafların müspet zararları talep etmeleri mümkün olmayıp, verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri istemeleri mümkün olduğu gibi menfi zararlarını da diğer taraftan talep edebilirler.
6908 Sayılı TBK’nın 139. maddesinin ilk iki fıkrası “İki kişi, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir. Alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebilir.” hükmünü içermektedir. Takas ve mahsup birbirinden farklı kavramlardır. Mahsupta, birbirinden ayrı ve bağımsız iki alacak mevcut olmayıp, alacak miktarından belli olgular dolayısıyla indirme talebi bulunmaktadır. Alacaktan indirilecek olan meblağ bir karşı alacak değildir. Mahsup, alacağın gerçek değerini belirlemek üzere yapılan bir işlemdir. Mahsup itirazının karşı dava olarak ileri sürülmesine gerek olmadığı gibi, ayrı bir davada istenmesi zorunluluğu da bulunmamaktadır. Takasta, birbirinden bütünüyle ayrı ve bağımsız, karşılıklı iki alacak (borç) vardır. Ayrıca, takas edilecek alacakların muaccel, dava edilebilir olması ve takas hakkının kanunla veya tarafların yapmış oldukları bir sözleşmeyle ortadan kaldırılmaması gerekir. Bu alacak sahiplerinden her biri takas ileri sürebileceği gibi, bu yola gitmeksizin alacaklarını ayrıca dava konusu edebilirler. Takas savunmasında bulunan taraf, hem kendi, hem de karşı tarafın alacağını ortadan kaldırmayı istediğinden, her iki alacak üzerinden de etkin olur. Bu niteliği ile takas, inşai bir haktır. Mahsup ise bir inşai hak ya da def’i olmayıp, bir itirazdır. (YHGK’nın 24.05.1950 gün ve 74 E., 31 K. sayılı ilamı bu yöndedir.
Davalının, dava dayanağı olayı ve borcun varlığını inkâr etmeden, borçlu bulunduğu edimi, özel bir sebebe dayanarak yerine getirmekten kaçınmasına imkan veren hakka defi denir. Defiler, dava dilekçesine cevap verilirken ileri sürülmelidir. Aksi halde, davalı “savunmanın genişletilmesi yasağı” ile karşılaşabilir.Takas bir defidir. Taraflarca ileri sürülmedikçe kendiliğinden dikkate alınamaz. Takas, karşılık dava olarak ileri sürülebileceği gibi, defi olarak da ileri sürülebilir. Takasın defi olarak ileri sürüldüğü davada, takas ve mahsup sonucu kalan ve hüküm altına alınan miktar üzerinden yargılama harcı alınacak, takas ve mahsup defi nedeni ile reddedilen miktar üzerinden ileri süren yararına vekalet ücreti ve yargılama giderine karar verilecektir.
Somut olayda davalı taraf Karşıyaka 5. Noterliği’nin 12.01.2016 tarih ve 01081 yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklandığı iddiası ile 550.000 TL zararları olduğunu , davacının ödediği 150.000 TL nin düşülmesi ile 400.000 TL ‘ nin kendilerine ödenmesi halinde çeklerin iade edileceğini, cevap dilekçesinde zarardan kaynaklı talep ve dava haklarının saklı tutulduğunu beyan etmiştir. 02/05/2019 tarihli dilekçesi ile takas defi ileri sürülmüş, davacı vekili süresinde ileri sürülmeyen takas definin savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında olduğundan itiraz edildiğini ve muvafakat edilmediğini beyan etmiştir. Davalı vekilinin mahsup değil takas talebi söz konusu olduğundan , böylesi bir definin mahkemece dikkate alınabilmesi için, karşı tarafın buna muvafakat etmiş olması gerektiğinden, davacı tarafça takas defi’nin dilekçeler aşamasında ileri sürülmediğinden bahisle muvafakat edilmediği beyan edildiğinden, takas definin dikkate alınmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf isteminin de reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı tarafından peşin yatırılan 121,30-TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 2.562,00-TL istinaf karar ve ilam harcının alınması gereken 10.246,5‬0-TL’den mahsubuyla, bakiye 7.684,5‬0-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının (karar kesinleştiğinde) yatıranlara iadesine,
5-İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 18/10/2022 tarihinde 6100 Sayılı HMK’nun 361/1 ve 362/1-a Maddeleri uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta süre içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.