Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/1678
KARAR NO : 2021/1258
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/188 Esas – 2018/198 Karar
KARAR TARİHİ : 15/02/2018
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF TALEP TARİHİ: 16/03/2018 Davacı
KARAR TARİHİ : 17/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/06/2021
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davalı / davacı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1(b-1/son) cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü
DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin iş ortaklığı çerçevesinde taşeronu konumundaki davalının müvekkili şirketten fazla para aldığını,yapılan fazla ödemenin dayanağının bulunmadığını,davalının yapmadığı işten fazla para aldığını,ortada sözleşmeye aykırılık ve sebepsiz zenginleşme bulunduğunu,fazla ödenen miktarın 155.579,00 TL olduğunu ve İzmir 14.İcra Müdürlüğünün 2016/55 sayılı takip dosyası ile takip yaptıklarını,davalının takibe itiraz ettiğini,bu nedenlerle davalının itirazının iptaline ve takibin devamına,ödediği paranın istirdatına karar verilmesin ve davalının kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iş ortaklığını oluşturan tüm gerçek veya tüzel kişilerin davacı olması gerektiğini, davacının tek başına dava açma ehliyeti bulunmadığından dava şartı bulunmayan davanın reddinin gerektiğini,davacı tarafa bir borçlarının bulunmadığını,davacı şirket ile davalı … firmasının ortaklarının sahip olduğu,….Ltd.Şti sözleşmeye göre…. Müdürlüğünün ihale ettiği,Yeni belediye hizmet Binasının tadilatının yapılması işinin iş ortaklığı tesis edilerek üstlendiklerini,bu hususta ihale yapım işi için 24.02.2014 tarihli 06237 yevmiye nosu ile Adi Ortaklık Sözleşmesi akdedildiğini, iş ortaklığı kuran … firmasının diğer iş ortağı … firmasından alacağının olduğunu,bu alacak içersinde alacaklı … firmasının borçlu … firmasına icra takiplerinde bulunduğu,davacı … firmasının 20.12.2014 tarihinde davalı şirkete para gönderdiğini,ve 155.000,00 TL artıya geçtiğini,davalı müvekkilinin de bu parayı iş ortaklığına gönderdiğini,daha sonra bu paranın … firması ile … firmasının ortak banka hesabına gönderildiğini,sonuçta davacının talep ettiği paranın kendisine ödendiğini ve davacının ortak olduğu iş ortaklığına paranın girdiğini,davacının aslında uhdesinde bulunan parayı yeniden talep ettiğini,bu nedenle davanın reddine ve ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Sözleşme ,banka ekstreleri ,icra takip dosyası, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; davacı … şirketi ile davalı … şirketinin ortaklarının kurduğu … Ltd.Şti isimli bir şirketin bulunduğu,davacı … şirketi ile … Ltd.Şti:nin birlikte bir Belediye Hizmet binasının yenilenmesi işi için adi ortaklık kurdukları,davalı şirketin de bu işin yerine getirilmesi çin taşeron şirket olduğu,davacının bu iş nedeni ile 155.000,00 TL davalı taşeron şirkete fazla para gönderdiği,bu arada davacı şirketin dava dışı … Şirketine de borcunun bulunduğu ve … şirketinin alacağının tahsili için davacı aleyhine icra takibine giriştiği,davalı şirketin 155.000,00 TL parayı … şirketi ile davacının ortak banka hesabına gönderdiği,dolayısı ile fazla ödenen paranın davacıya geri iade edilmesi gerekirken iş ortaklığına gönderilmesinin doğru görülmese de davacının da bu nedenle icra takibi başlattığı, ancak zaten gönderilen hesabın davacı ile ortak olan hesaba gönderilmesi nedeni ile davacının uhdesine de girdiğinden davacının ayrı bir takip yapmakta ve dolayısıyla dava açmakta bir hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar vermek gerektiği,davalının kötüniyet tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede; dava konusu miktar likit olsa da ,davalının davacıya parayı iade etmek yerine … şirketinin davacıdan alacaklı olduğu düşüncesi ile iş ortaklığına parayı iade etmesinin basiretli bir tacir davranışı sergilemediği,zira burada taraflar dolayısı ile takas mahsup söz konusu olamayacağı,bu nedenle davalının kötüniyet tazminat talebinin yerinde olmadığı anlaşılmakla, kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının aksine huzurdaki davada şirketlerin hukuki yararının bulunduğunu, zira dava konusu alacağın iş ortaklığının değil bizzat şirketlerinin davalı şirketten olan alacakları olduğunu, davalı şirketin kendisine fazladan ödenen dava konusu alacağı bir cebinden alıp diğer cebine koyduğunu, davalı şirket eliyle düzenlenen faturalarda davalı şirket tarafından bizzat şirketleri ile sözleşmesel ilişkiye girildiğinin tasdik edilmesine rağmen huzurdaki davada dava konusu alacağın dava dışı iş ortaklığının alacağı olduğunun iddia edilmesinin mantığa sığmadığını, ilk derece mahkemesi kararında şirketleri ile davalı şirket arasında iş ortaklığından ayrı bir sözleşmesel ilişki olduğu ve dava konusu alacağın da iş bu sözleşmesel ilişkiden kaynaklandığının göz ardı edildiğini, huzurdaki dava bakımından şirketlerinin hukuki yararı bulunduğundan aksi yöndeki kararın hukuka aykırı olduğunu, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davalı taraf istinafa cevap vermemiştir.
G E R E K Ç E
Uyuşmazlık, davacı ile dava dışı ….Ltd.Şti arasındaki adi ortaklık ilişkisi tarafından davalıya yaptırılan işler nedeniyle davacı tafından davalıya yapılmış ödemelerden kaynaklanan alacak iddiası ile başlatılan icra takibine itirazın iptali isteğine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur.
6100 Sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilir; HMK’nun 357. Maddesine göre de “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” maddeleri çerçevesinde inceleme yapılmıştır.
Davacı, dava dilekçesinde iş ortaklı çerçevesinde taşeron olarak iş yapan davalıya yapmış olduğu ödemeleri takip ve dava konusu yaptığını bildirmiştir. Taraflarca sunulan deliller, ticari defterler ve banka kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu hazırlanan 16.10.2017 tarihli bilirkişi raporu içeriğine göre davacı şirket tarafından düzenlenen faturaların toplamının 295.000,00 TL davacı tarafça yapılmış ödemeler toplamının ise 450.000,TL olduğu, aradaki 155.000,00 TL farkın 5.000,00TL sının şirket çalışanına 150.0000,00 TL sının ise adi ortaklık hesabına gönderilmiş olduğu belirlenmiştir. Davacı kendisi tarafından yapılan fazla ödemenin adi ortaklık hesabına değil doğrudan kendisine iade edilmesi gerektiği iddiası ile istekte bulunmaktadır. Ancak ne var ki dava dilekçesinde de açıkça belirtmiş olduğu üzere davalının adi ortaklık için yaptığı işler karşılığı olarak ona yaptığı fazla ödemeleri istemektedir. Davalı fazla ödeme iddiasına itiraz etmeyerek yapılan fazla ödemeleri ortaklık hesabına iade etmiş olması nedeniyle davacıya karşı ayrıca iade ile sorumlu olmadığını savunmaktadır.
Davacı şirket ile davalı şirket ortaklarının yan şirketi olduğu bildirilen dava dışı … LTD Şti arasındaki adi ortaklık ilişkisinin tasfiye edilerek sonlandırıldığı ve sonrasında tasfiye alacağından kaynaklanan uyuşmazlık bulunduğu davalı cevap içeriğinden anlaşılmaktadır. (İlk derce mahkemesince bu yönde inceleme yapılmamışsa da cevap dilekçesi ekindeki belgeler göre yapılan UYAP sorgulamasında İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 206/178 esas 2018/540 karar sayısı ile davanın reddine karar verildiği ve Dairemizin 16.02.2021 tarih 2019/32 esas 2021/319 karar sayılı kararı ile davacının istinaf itirazlarının reddi kararının temyiz aşamasında olduğu da görülmüştür.)
Davacının dava ve cevaba cevap dilekçelerinde, davalının adi ortaklık için yaptığı işler için ödeme yaptığını bildirmiştir. Bu iddia şekline ve davalının kabulüne göre taşeronluk anlaşmasının davalı ile adi ortaklık arasında olduğunun kabulü gerekecektir. Bu halde adi ortaklık ile olan sözleşmeye göre yapacağı işler nedeniyle, adi ortaklık adına kendisine yapılan ödemelerin fazla olan kısmını adi ortaklığa ait hesaba gönderilmiş olan davalı iade borcunu yerine getirmiş durumdadır. Davacı, adi ortaklık adına yaptığı ve adi ortaklık hesabına iade edilen ödemleri, adi ortaklık içindeki talep haklarını kullanarak elde etme hakkına sahiptir. Davacının adi ortaklığın aktifine giren bu parayı ortaklık hakları kapsamında talep hakkı bulunduğu halde, adi ortaklığa karşı iade borcun yerine getiren davalıdan istemesini gerektiren başkaca bir yasal neden ise mevcut değildir.
Davacı 31/10/2017 tarihli beyan dilekçesinde alacağın iş ortaklığından kaynaklanan bir alacak olmadığını, davalı şirket ile bizzat sözleşmesi olduğunu iddia etmiş ise de itirazın iptali davası açarken dayandığı deliller ile bağlı olup dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesinde taşeron olarak yapılan işin gider kalemlerinin şişirildiğini ve fazla fatura kesildiğini iddia ederek adi ortaklık ilişkisi nedeniyle ödeme yaptığını bildirmiştir.Davacının adi ortaklık ilişkisi dışındaki, davalı ile arasında başka bir iş ilişki olduğu konusundaki son beyanları aynı zamanda, dava dilekçesindeki iddia şekli itibarıyla iddianın genişletilmesi niteliğinde olup, davalının açık izni bulunmadığından dikkate alınması da mümkün değildir. Buna göre, davacı tarafça adi ortaklık adına yaptığı fazla ödemeler adi ortaklık hesabına iade edilmiş olması nedeniyle davacının ayrıca talep hakkı bulunmadığından, davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmemiş ve davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından peşin yatırılan 98,10-TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 35,90-TL istinaf karar ve ilam harcının alınması gereken 59,30 TL’dan mahsubuyla, bakiye 23,40-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 17/06/2021 tarihinde 6100 Sayılı HMK’nun 361/1 ve 362/1-a Maddeleri uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta süre içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.