Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/1644 E. 2022/91 K. 17.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1644
KARAR NO : 2022/91
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2014/1389 Esas – 2016/1176 Karar
KARAR TARİHİ : 08/12/2016

DAVA : Tazminat ( Haksız Fiilden Kaynaklanan )
İSTİNAF TARİHİ : 24/06/2020 (Davacı) – 02/07/2020 (Davalı)
KARAR TARİHİ : 17/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/01/2022
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1-son cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü

DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan …. adına kayıtlı …. plaka sayılı aracın 18/08/2014 tarihinde seyir halinde tekleme yapma, motordan ses gelme ve motor arıza ikazı yanması şikayeti ile davacı şirkete ait servise …. Genel Müdürü …. tarafından getirildiği, serviste gerekli teknik işlerin yapıldığı, mekanik arızaların giderildiği ancak motor arıza lambasının yandığı, bunun giderilmesi için araca motor kontrol ünitesi programının yüklenmesi gerektiği, bu hususun davalı şirket yetkilisine bildirildiği, müşterinin buna onay vermemesi sonucu tüm risklerin müşteriye ait olması kaydı ile aracın sahibine teslim edildiği, tamirat işleminden 39 gün sonra 29/09/2014 tarihinde davalı …. ‘ nın davacı şirket ile iletişime geçmeden …. İli …. İlçesi …. Cad. No:…. ile …. Cad. No: …. arasında …. girişinde bulunan elektronik reklam panosuna aracın altından sıvı akıtmış hali ile bir fotoğraf ve fotoğrafın altında da ” …. ” ibaresi yazılı bir reklam yayınlatmaya başladığı, reklam tabelasının bulunduğu yerin İzmir’ in en işlek kavşaklarından biri olduğu, aynı gün davalının davacı şirkete gelip reklamı şirket adına bizzat kendisinin verdiğini belirterek …. markasını rezil edeceğini belirttiği, reklama ilişkin fotoların davacı şirket çalışanı …. ‘ ya da mail ile gönderildiği, olayın İzmir 31. Noteri vasıtası ile tespitinin yapıldığı, tespitin yapılmasından sonra davalı şirketin reklamı yayından kaldırdığı ve aracı tekrar servise getirdiği, serviste yapılan incelemede aracın su akıttığı ve bu arızanın serviste önceden yapılan işlemlerden kaynaklanmadığının görüldüğü, yapılan işlemin yasa ve yönetmeliklere aykırı olduğu, tüm davalıların iş birliği içinde programlı bir şekilde zarar verme kastı ile hareket ettikleri, haksız saldırı sonucu davacının zarar gördüğü belirtmiş, 1.000.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesinin talep etmiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalılardan …. ile …. ‘ ne husumet yöneltilemeyeceği, davalılardan …. ‘ nın dava konusu eylemi gerçekleştirmiş olması ile davacı şirketin ayıplı servis hizmeti ve servis çalışanlarının gerek davalıya gerekse kızına karşı sergilemiş oldukları olumsuz tutum arasında illiyet bağı bulunduğu, davacının ağır kusuru nedeniyle manevi tazminat talebinde bulunmasının hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğu, davalının tüketici olması nedeniyle duyduğu tepkinin amacının servisin vurdumduymazlığına ve kızına yapılan saygısızlığa olan tepki olduğu, davacının ticari itibarını zedelemek gibi bir amacın söz konusu olmadığı, davalının reklamın yayınına son verdiği tarihten bir gün sonra aracı davacı şirkete götürdüğü, aracın arızasının davacı şirket tarafından tamir edildiği, davalı tarafça tamir işlemi için davacıya ödeme yapıldığı, davacının uğradığı manevi bir zararın söz konusu olmadığı, talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğu, belirtmiş, davanın reddine karar verilmesinin talep etmiştir.
DELİLLER :
Davanın dayanağını oluşturan …. plakalı aracın davacı şirkette ki onarım ile ilgili kayıtları,24/03/2016 tarihli bilirkişi raporu, 30/10/2015 tarihli bilirkişi kurulu raporu tanık beyanları, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği’nin 10. maddesi “reklamlar, hiçbir kişi, kurum veya kuruluşu, endüstriyel, ticari ya da diğer bir faaliyeti veya mesleği, malı yada hizmeti, reklamı veya ticari markayı aşağılayarak yada alay konusu ederek veya benzeri herhangi bir biçimde kötüleyemez.” şeklinde düzenlemenin mevcut olduğunu, …. Marka aracın altındaki yağ akıtma resimlerinin …. ‘ nın isteği üzerine şirket çalışanları …. ‘nin çalışması ile yayınlandığı, …. ‘nın isteği ile de yayından kaldırıldığını, aracın resimlerini bizzat yayınlatan kişinin davalı …. olduğunu, yetkilisi olduğu ve aracın maliki olan …. Adına hareket etmediğini, davalı …. ‘ nin ise sahte olmayan resmi yayınladığını, resimden de reklam şirketi yönünden herhangi bir kötülemenin görülmediğini, yayınlamanın yukarıda belirtilen yönetmeliğin 10. Madde kapsamında kalmadığını, dolasıyla her iki şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, davacı şirketin bir anonim şirketi olup, dünya çapında bilinen otomobil markalarını bünyesinde barındırdığı için çevresinde kazandığı bir itibarının mevcut olduğunu, bu itibarının gerçek olmayan görüntüler ile yayınlanmasının kişilik haklarına yönelik tecavüz olarak kabul edilmesi gerektiğini, davacı şirket tarafından daha önce tamir edilen araç ile ilgili davacı şirketin herhangi bir hizmet kusuru bulunmamasına rağmen davalı …. ‘ nın “…. ” başlığıyla yetkili olduğu şirketin üzerine kayıtlı mavi-beyaz …. marka …. plakalı aracın altından yağ akıtma görüntüsüyle İzmir şehrinin en işlek caddelerinden birinde yayınlatmasının, davacı şirketin ticari itibarını sarsıcı mahiyete olduğunu, kişilik haklarına tecavüz ettiği sonuç ve kanaatine ulaşıldığını, reklamın yayında kaldığı süre, aracın daha önce davacı şirket tarafından tamir edilmesi ve davalı …. ‘ nın mali ve sosyal durumu dikkate alındığında davalı …. yönünden davanın kısmen kabulüne karar verildiği” gerekçesi ile davanın davalı …. yönünden kısmen kabulü ile, 5.000,00-TL manevi tazminatın davalı …. ‘dan alınarak davacı verilmesine, davalı …. yönünde fazlaya ilişkin talebini reddine, davanın diğer davalılar yönünden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmedilen tazminat miktarının hakkaniyetle bağdaşmadığını, bir kısım davalılar yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine dair verilen kararın hatalı olduğunu, kabul edilemeyeceğini, cevaba cevap dilekçesinin süresinde sunulmasına ve bu dilekçede faiz talep edilmesine rağmen mahkemece bu hususun göz ardı edildiğini ve HMK’ya açıkça aykırı bir şekilde davacı lehine faize hükmedilmediğini, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.12.2016 tarih, 2014/1389 Esas, 2016/1176 sayılı hukuka, hakkaniyete, vicdana ve dosya kapsamındaki delillere açıkça aykırı kararının itirazları doğrultusunda kaldırılarak haklı davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili istinaf dilekçesinde özetle; şirkete ait aracın onarımı sonrasında davacı yan çalışanlarının 3.000 TL ödenmediği takdirde ikaz ışığının söndürülemeyeceğini ve aracı bu ikaz lambası yanarken kullanmanın herhangi bir sakıncasının olmadığını söylediklerini, davalının aracı ikaz lambası yanar vaziyette servisten teslim aldığını ancak aradan yaklaşık bir ay geçtikten sonra araçta yeniden arıza meydana geldiğini, servis çalışanlarınca davacının kızına hakaret edildiğini, davacının bu eylemlere bir tepki olarak dava konusu eylemi gerçekleştirdiğini davalının dava konusu reklamı yayınladıktan sonra yaklaşık 30 dakika sonra davacı şirkete gittiğini ve servis çalışanlarına tutumlarının yanlış olduğunu, kendisine ve kızına karşı gösterilen bu tutum nedeniyle dava konusu reklamı yayınladığını ve kendisinden özür dilenmesi halinde reklamı kaldıracağını söylediğini, bunun üzerine servis çalışanları tarafından özür dilendiğini ve aynı gün içerisinde reklamın yayınlanmasından yaklaşık 2 saat sonra reklamın yayına son verdiğini, tarafların bu esnada uzlaştıklarını ve karşılıklı olarak aracın yeniden onarılması hususunda anlaştıklarını, dava konusu olayda davacı yanın gerçekten manevi zarara uğramadığından bahisle İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1389 E. 2016/1176 K. Sayılı dosyası üzerinden 08.12.2016 tarihinde verilen karara karşı istinaf başvurularının kabulü ile kararın müvekkili yönünden kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davalı …. vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın istinaf başvurusunun reddi ile, müvekkili …. yönünden yapmış oldukları istinaf başvurularının kabulü ile, kararın müvekkili …. yönünden kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

G E R E K Ç E

Uyuşmazlık, reklam veya ilan niteliği taşıyan yazılı veya görsel mesajların yayınlandığı teşhir ünitesinde, kişilik haklarına saldırı teşkil edecek görsel mesajın yayınlandığı iddiasıyla haksız eyleme dayalı manevi tazminat istemlidir.
Mahkemece davanın haksız eylemi işleyen yönünden kısmen kabulüne, davalı araç maliki ve reklam şirketi yönünden ise husumet yokluğu nedeni ile reddine karar vermiştir.
6100 sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilir; HMK’nun 357. Maddesine göre de “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” maddeleri çerçevesinde inceleme yapılmıştır.
6098 Sayılı TBK’nun 49 Maddesi gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. 6098 Sayılı TBK 50/1 maddesine göre zarar gören zararını ve zarar görenin kusurunu ispat yükü altındadır. 6098 Sayılı TBK 56/1 maddesine göre hakim bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda olayın özelliklerini gözönünde tutarak zarar görene uygun biçimde paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. 6098 Sayılı TBK 58 fıkra gereğince kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören uğradığı manevi zarara karşı manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.
Hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir”şeklinde yer almıştır. Anayasanın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. Maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmıştır.
Tüzel kişinin ekonomik faaliyetini yürütürken kazandığı saygınlık, onun kişisel değerleri içinde yer alır. Ticari şeref ve haysiyetin çiğnenmesi, onun ekonomik yaşam içindeki yerini ve durumunu sarsabilir. Ekonomik itibar da tüzel kişinin şeref ve haysiyetinin bir görüntüsüdür. Tüzel kişinin ekonomik faaliyetleri de toplum tarafından değerlendirilmektedir. Tüzel kişinin kişilik haklarından olan onur ve saygınlığı onun korunan değerlerinin başında gelir. Gerçek kişilere özgü olanlar dışında kalan kişilik haklarında tüzel kişilerin de manevi zarara uğrayabileceğini ve bu nedenle manevi tazminat talebinde bulunabileceğini kabul edilmektedir. (HGK 22/01/2016 tarih, 2014/4-213 E., 2016/70 K. sayılı kararı). (HGK 01.02.2012 tarih, 2011/4-687 E. 2012/26 K.) Tüzel kişi kurumsal kültürünün bir parçası olarak sosyal sorumluluk üstlenmiş ise onur ve saygınlığın “sosyal itibar” ve “ticari itibar” yönleri ile birlikte değerlendirilmesi gerekir.
Bilindiği üzere haksız fiil sorumluluğundan bahsedilebilmesi için hukuka aykırı bir fiilin bulunması, kusurun bulunması, hukuka aykırı fiille zarar verilmesi ve hukuka aykırı fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Böylelikle haksız fiilin; hukuka aykırı fiil, kusur, zarar ve uygun illiyet bağından ibaret olmak üzere dört unsuru bulunduğu söylenebilir. Bu unsurların tümünün bir arada bulunmadığı, bir veya birkaç unsurun eksik olduğu durumlarda, haksız fiilin varlığından söz edilemeyecektir.
Yüklenici, iş sahibine olan borçlarına aykırı olarak imalını yüklendiği eserin sözleşmede kararlaştırılan niteliklerine ya da işsahibinin beklediği amaca uygun olmaması veya lüzumlu bazı vasıflardan bir ya da birkaçının bulunmaması yani, ayıplı olması durumunda iş sahibi açık ayıplarda 6098 Sayılı TBK’nun 474. gizli ayıplarda ise 477. maddeleri hükümlerine uygun olarak ihbarda bulunduğu taktirde aynı kanunun 475. maddesinde tanınan haklardan yararlanabilir.
Somut olayda, …. ait …. plakalı aracın arızalanması sonucu davacı şirkete ait yetkili servise diğer davalı …. tarafından götürüldüğü, 18/10//2014 tarihinde 62.938 kilometrede açıları iş emrine istinaden yapıları eksantrik zinciri değişim işleminin yapılarak, aracın davalıya teslim edildiği, 5.022,66 TL tutarlı faturanın düzenlendiği, aracın ikaz lambasının söndürülmesi için ayrıca ücret talep edildiği, davalı …. ‘in ek ücreti ödemediği, 30/09/2014 tarihinde 64.724 kilometrede aracın çekici ile servise getirilmesi ve yağ kaçağı olduğu ile ilgili açılan iş emrine istinaden yapıları işlemlerde yağ kaçağı ile ilgili herhangi bir tespit ve onarım yapıldığına dair iş emrinde her hangi bir tespit ve bulgu notu olmadığı, düzenlenen faturada sadece termostat, motor soğutma sıvısı (antifriz) ve bu parçanın değişim işçiliklerinin olduğu, birbirini teyit eden bilirkişi raporunda her iki onarımın markanın üreticisinin yayımladığı talimatlara uygun bir şekilde yapıldığının belirlendiği sabittir.
Bu hali ile davacı şirket tarafından daha önce tamir edilen araç ile ilgili davacı şirketin herhangi bir hizmet kusuru, ayıplı onarımı bulunmamasına rağmen, aracın tekrar arızalanması üzerine davalı …. ‘nın “…. ” başlığıyla yetkili olduğu şirketin üzerine kayıtlı mavi-beyaz …. marka …. plakalı aracın altından yağ akıtma görüntüsüyle …. İli …. İlçesi …. Cad. No: …. ile …. No: …. arasında …. girişinde bulunan elektronik reklam panosunda yayınlattığı, ilanı verenin talebi doğrultusunda yayınlanmasına aracılık eden tüzel kişi …. nin haksız eyleme iştirak ettiği, keza reklam ajanslarının yayınlanmaya aracılık ederken Yönetmelik kapsamında reklamın veya ilan olup olmadığını, reklam ve ilanının genel esaslara aykırı olup olmadığını denetleme görevi bulunduğu, aracın onarımının ayıplı yapıldığı görüntüsü ile ihlal edilen değerin, ticari şirketin onur ve saygınlığına bir saldırı, dolayısıyla davacı şirketin ticari itibarını sarsıcı mahiyete olan görüntünün yayınlaması ile hukuka aykırılık unsurun yayınlatan ve yayınlayan yönünden gerçekleştiği sabittir. Keza buradaki sorumluluk reklam verenin talimatlarına veya aralarındaki sözleşmeye aykırı hareket etmesi halinde doğacak sorumluluk olmayıp, reklam ajansının kendisinin yayınlandığı içeriği kontrol edip hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırma yükümlüğünden doğduğundan davacı vekilinin …. yönünden davanın husumet nedeni ile reddi kararı verilmesine yönelen istinaf istemi yerinde görülmüş, davalı …. ‘nın manevi tazminat koşullarının oluşmadığına yönelen istinaf istemi ise yerinde görülmemiştir.
Uyuşmazlık …. nin, işleten veya iş sahibi sıfatıyla özel hukuk kurallarına göre sorumlu tutulabileceği sözleşmesin ifası sırasında doğan haksız eylem türünden olmadığından, bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasına yönelen istinaf istemi yerinde değildir.
6098 sayılı TBK’nın 58. maddesi hükmüne göre hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Somut olayda;olayın oluş şekli, ihlalin şekli ve süresi, tarafların ekonomik ve sosyal konum ve durumları dikkate alınarak takdiren 5.000,00 TL olarak hükmedilen manevi tazminat elde edilmek istenen doyum için yeterli olacağından tarafların manevi tazminat miktarına yönelen istinaf istemi yerinde görülmemiştir.
6100 Sayılı HMK’nun 141/1.fıkrasına göre taraflar cevaba cevap ve 2.cevap dilekçeleriyle serbestçe iddia ve savunmalarını genişletebilir, yahut değiştirebilirler. Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya savunma genişletilemez, yahut değiştirilemez. 2.fıkraya göre; iddia ve savunmanın genişletilip, değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakatı hükümleri saklıdır düzenlemesinden ön inceleme aşamasına kadar tarafların iddia ve savunmalarını serbestçe (yani karşı tarafın açık muvafakati olmaksızın ve ıslah gerekmeksizin) genişletebileceği, bu aşamadan sonra ise ancak ıslah yoluyla ya da karşı tarafın açık rızasıyla idda ve savunmanın genişletilebileceği yahut değiştirilebileceği anlaşılmaktadır.
Davacı vekili süresinde verdiği cevaba cevap dilekçesinde başlangıçta talep etmediği faizin haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsilini talep ettiğinden, davacının dilekçeler aşamasında sunduğu cevaba cevap dilekçesi de gözetilerek haksız fiil tarihinden itibaren faize hükmedilmesine karar verilmesi gerekirken, faiz istemi dikkate alınmadan karar verilmiş olması da doğru görülmemiştir. Davacı vekilinin faiz taleplerinin hükümde dikkate alınmadığına yönelen istinaf istemi yerinde görülmüştür.
Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; davalı …. vekilinin istinaf istemi yerinde olmadığından 6100 Sayılı HMK un 353/1 inci maddesinin (b-1) bendi uyarınca esastan reddine; Davacı vekilinin …. yönünden davanın husumet nedeni ile reddi kararı verilmesine ve faize hükmedilmemesine yönelen istinaf istemleri dışındaki istinaf istemi yerinde olmadığından 6100 Sayılı HMK un 353/1 inci maddesinin (b-1) bendi uyarınca esastan reddine, Davacı vekilinin …. yönünden davanın husumet nedeni ile reddi kararı verilmesine ve faize hükmedilmemesine yönelen istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-2) bendi gereğince kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, kabul edilen istinaf nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek suretiyle; davanın …. yönünden reddine, diğer davalılar yönünden kısmen kabulü ile 5000.00 TL manevi tazminatın 29/09/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı …. ve …. ‘dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı …. vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- Davacı vekilinin …. yönünden davanın husumet nedeni ile reddi kararı verilmesine ve faize hükmedilmemesine yönelen istinaf istemleri dışındaki istinaf istemi yerinde olmadığından 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
3- Davacı vekilinin …. yönünden davanın husumet nedeni ile reddi kararı verilmesine ve faize hükmedilmemesine yönelen istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-2) bendi gereğince KABULÜNE,
4-İlk Derece Mahkemesi olan İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1389 Esas – 2016/1176 Karar sayılı 08/12/2016 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
5-Düzelterek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle;
6-Davanın …. yönünden REDDİNE, diğer davalılar yönünden KISMEN KABULÜNE,
a) 5.000,00 TL manevi tazminatın 29/09/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı …. ve …. ‘dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
b) Davacı tarafından peşin yatırılan 17.077,50 TL’den alınması gereken 341,55 TL karar ve ilam harcının mahsubuyla Hazineye gelir kaydına, fazla yatan 16.735,95 TL’nin talep halinde yatırana iadesine, mahsubuna karar verilen 341,55 TL karar ve ilam harcının davalı …. ve …. ‘dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
c) Davacı tarafından yapılan 2.008,00 TL yargılama giderinden, davanın kabul oranı olan binde 5’e göre hesaplanan 10,04 TL’nin davalı …. ve …. ‘dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
ç) Davalılar tarafından yapılan 9,00 TL yargılama giderinin davanın ret oranı olan binde 95’e göre hesaplanan 0,85 TL’nin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
d) Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince; kabul edilip hüküm altına alınan manevi tazminat tutarı üzerinden 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalı …. ve …. ‘dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
e) Davalılar …. ve …. kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince; reddedilen manevi tazminat tutarı üzerinden 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
f)Davalı …. kendilerini vekil ile temsil ettirmiş olmaları ve red gerekçesinin farklı olması nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre maktu 1.800,00-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
7-Davacı tarafından peşin yatırılan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcının mahsubuyla Hazineye gelir kaydına, 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacıya iadesine,
8-Davalı …. tarafından peşin yatırılan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 90,00 TL karar ve ilam harcının alınması gereken 341,55 TL’den mahsubuyla, bakiye 251,55 TL karar ve ilam harcının davalı …. ‘dan alınarak Hazineye gelir kaydına,
9-Davacı tarafından yapılan 11,00 TL istinaf yargılama giderinden, davanın kabul oranı olan binde 5’e göre hesaplanan 0,05 TL kısmının davalı …. ve …. ‘dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
11-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 17/01/2022 tarihinde 6100 Sayılı HMK’nun 361/1 ve 362/1-a maddeleri uyarınca davacı yönünden kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta süre içinde, temyiz yoluna başvurulması halinde davalılar yönünden temyiz dilekçesinin tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta süre içinde katılma yoluyla Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.