Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/1536 E. 2022/1869 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1536
KARAR NO : 2022/1869

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2015/58 Esas – 2019/603 Karar
KARAR TARİHİ : 16/05/2019
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF TARİHİ : 26/08/2020 Davacı
KARAR TARİHİ : 04/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/10/2022

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davacı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1(b-1/son) cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü
DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında imzalanan 18.07.2013 tarihli işyeri devir sözleşmesi gereğince fatura tahsilat komisyonculuğu faaliyetinde bulunan müvekkilinin Karabağlar, … mahallesi … sokak No:… adresinde bulunan işyerini davalıya 70.000.-TL bedelle devrettiğini, müvekkilinin devir sözleşmesi gereğince tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve davalı devraldığı İşyerinde faaliyete başladığını, hal böyle iken, davalının devir sözleşmesi hükümlerini yerine getirilmediği ve müvekkilinin kendisini dolandırdığı iddiası ile İzmir C.Başsavcılığına müvekkilini şikayet ettiğini, İzmir C.Başsavcılığının 2014/5788 no’su ile yürütülen soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, işbu takipsizlik kararının kesinleştiğini, davalının müvekkilini Savcılığa şikayet etmesinin kendisinin bir anayasal hakkı olduğunun düşünülebileceğini, ancak, davalının bu hakkını tamamen haksız olarak , kötüniyetle ve müvekkilinin zarar görmesine yönelik olarak kullandığını, müvekkilinin davalının bu tutumu yüzünden maddi ve manevi zarara uğradığını, müvekkilinin merkezinin Trabzon’da bulunan …Şti. ile 01.09.2012 tarihinde Ege Bölge Distribütörlük Sözleşmesi imzaladığını, işbu sözleşme gereğince müvekkilinin bu şirketin Ege bölge distribütörü olarak faaliyet göstermeye başladığını, müvekkilinin sözleşme gereğince İzmir’de kurduğu işyerlerinden yukarıda adresi belirtilen işyerini davalıya devrettiğini ve davalının aynı işi sürdürmeye devam ettiğini, ancak davalının müvekkilini kendisini dolandırdığı iddiası ile Savcılığa şikayet ettikten sonra soruşturma sonucunu beklemeden bu durumu müvekkilinin sözleşme yaptığı….Şti.’ne ve İzmir’de aynı iş kolunda faaliyet gösteren kişi ve kuruluşlara duyurduğunu ve müvekkilinin ticari itibarını sarstığını, bu durum üzerine … Şti Trabzon 1.Noterliğinin 2080 Yev.no’lu vs 04.02.2014 tarihli ihtarnamesini tanzim ederek müvekkiline gönderdiğini ve müvekkili ile imzalanan Ege Bölge Distribütörlük Sözleşmesi’ni süre bitiminden evvel fesih ettiğini bildirdiğini, fesih gerekçeleri arasında bir kısım bayiler tarafından müvekkili hakkında suç duyurusunda bulunulmasının gösterildiğini, davalı dışında müvekkili hakkında suç duyurusunda bulunan başka bir bayii bulunmadığını, bu şirket tarafından müvekkili aleyhine açılan Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/120 E. sayılı alacak davası dosyasında yer alan dava dilekçesinde davalı …’ın C.Savcılığına yaptığı suç duyurusundan açıkça zikredildiğini ve dava sebepleri arasına girdiğini, davalının haksız tutumu yüzünden müvekkilinin sözleşme gereğince 01.09.2015 tarihinde bitmesi gereken anlaşması süresinden önce feshedildiğini, müvekkilinin bu sebeple gelir kaybına ve büyük zarara uğradığını, müvekkilinin bu sebeple uğradığı maddi zararının hesaplanarak davalıdan tahsil edilmesini talep ettiğini, süresinden önce anlaşması bozulan müvekkilinin kendi adına iş yapmaya başladığını ve işi ile ilgili olarak bayilikler vermek aşamasında ise olumsuz durumlarla karşılaştığını, zira davalının, haksız ve kötüniyetli olarak müvekkilini karalamaya çalışmasının müvekkilinin ticari itibarını sarsıcı konuşmaları sebebi ile müvekkili ile ticari faaliyette bulunan ve bulunması muhtemel kişiler nezdinde müvekkilinin ticari itibarının sarsıldığını, T.B.K.’nun 57 maddesinde öngörüldüğü gibi, müvekkilinin müşterilerinin azaldığını veya onları kaybetme tehlikesi ile karşılaştığını, bu nedenlerle davalının kusurlu davranışları yüzünden zarara uğrayan müvekkilinin zararının karşılanabilmesini temin için 1.000 TL maddi ve 10.000.-TL manevi tazminat ki toplam 11.000-TL’nin davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıdan tahsil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından müvekkili aleyhine haksız ve kötü niyetle açılan iş bu davanın reddinin gerektiğini, müvekkilinin tarafı olmadığı bir tazminat davasında davacı aleyhine çıkabilecek yüklü bir tazminat bedelinden sorumlu tutulmaya çalışıldığını, merkezi Trabzon’da olan….Şti.’nin yetkili satıcısı aynı zamanda Ege Bölge Distribütörü olduğunu, davacının faaliyet konusunun, … Şirketinin konseptine uygun fatura ödeme merkezlerini İzmir ve Ege bölgesinde alt bayilik vererek çoğaltmak aynı zamanda kendi adına da fatura ödeme merkezi kurmak olduğunu, müvekkili … Şirketinin sözde Ege Bölge distribütörünün davacıdan 01/04/2013 tarihinde 7.000.00.-TL. ödeme yaparak İzmir Çankaya semtinde halen hizmet verdiği … şirketinin bayiliğini aldığını zannederek fatura ödeme merkezi işletmeye başladığını, müvekkilinin daha sonra davacının teklifi ile davacının kendi adına kurduğu yine … şirketinin bayiliği ile fatura ödeme merkezi olarak çalıştırdığını zannettiği Eskiizmir semtindeki işletmeyi 01.08.2013 tarihinde işyeri devir sözleşmesi ile 70,000.00.-TL. ödeyerek devraldığını halen çalıştırdığını, yine müvekkilinin davacıdan 03.12.2013 tarihinde 20.000.00.-TL. ödeme yaparak İzmir Konak ilçesindeki … şirketinin bayiliğini aldığını zannettiği işletmeyi kurduğunu ancak 1 yıl kadar sonra bu işyerini kapatmak zorunda kaldığını, müvekkilinin davacıdan her satışta … Şirketinin bayilik sözleşmesinin kendisi ile yapılması için talepte bulunduğunu ancak davacının her defasında çeşitli bahaneler ile sürekli müvekkilini oyaladığını, bir süre sonra davacının müvekkilini bu taleplerinden vazgeçirmek için, … Şirketinin bayilik sözleşmesinin yapılabilmesi için gayrimenkul teminatı istediğini teminat yoksa bayilik sözleşmesi yapılamayacağını söylemesi üzerine müvekkilinin davacıya gayrimenkul teminatının verebileceğini söyleyerek davacıdan gayrimenkul ipoteği için gerekli evrakları … Şirketinden getirmesini istediğini, bir süre sonra davacının müvekkiline bayilik sözleşmesi şartı olarak sunulan gayrimenkul ipoteği için gerekli … Şirketine ait evrakları ipotek verilmesi için verdiğini, verilen belgeler ile Tapu Müdürlüğüme giden müvekkilinin belgelerde imza bulunmadığı gerekçesiyle … Şirketine bayilik için gerekli gayrimenkul ipoteğini veremediğini, kendisiyle bayilik sözleşmesi yapılması için davacıya yapılan ödemeler ve gayrimenkul ipoteği de dahil olmak üzere tüm vecibelerini yerine getiren müvekkilinin davacının hal ve hareketleri ile kendisini bayilik sözleşmesi konusunda sürekli oyalaması üzerine merkezi Trabzon’daki … Şirketi ile bizzat irtibata geçtiğini, yapılan görüşmede şirket yetkililerinin müvekkiline şirket kayıtlarında … adına bayi kaydı bulunmadığı kendilerine her hangi bir ödeme yapılmadığı, kullandırılan tahsilat programının korsan ya da demo program olabileceği beyan edildiğini, zaman geçirmeden davacı hakkında Savcılığa suç duyurusunda bulunması konusunda telkinde bulunduklarını, müvekkilinin de … Şirketinden aldığı bilgiler ve yaşadığı hayal kırıklığı ile davacı tarafından dolandırıldığı gayesi ile suç duyurusunda bulunduğunu, Savcılık tarafından yapılan hazırlık soruşturması ve alman ifadeler doğrultusunda müvekkili ile davacı arasındaki anlaşmazlığın hukuki nitelikte olduğu ve Hukuk Mahkemelerinde dava yolu ile giderilebileceği kanaati ile yapılan şikayet hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini, müvekkilinin … Şirketi ile bayilik sözleşmesi yapılmaması nedeniyle davacı hakkında maddi ve manevi zararlarının tazmini için dava hazırlığında bulunduğu sırada, davacı müvekkili ve müvekkil gibi mağdur olan bayileri sindirmek için emsal niteliğindeki iş bu davayı müvekkili aleyhine ikame ettiğini, müvekkilinin davacı tarafından, yaşanan ticari ilişkide mağdur edildiğini, davacının sözde Ege Bölge Distribütörü olarak hareket ederek müvekkiline bayilik sattığını, ancak sözleşme tanzim etmediği gibi … Şirketine varolan bayilikleri bildirmediğini, davacının müvekkiline fatura tahsilatı için … Şirketi tarafından hazırlanan demo programları yüklediğini hatta kendisine ait korsan tahsilat programlarını kullanması için müvekkiline baskı yaptığını, müvekkilinin davacının Ege Bölge Distribütörü olduğu halde bağlı bulunduğu şirketin bilgisi dışında haksız kazanç elde etmek için yaptığı tüm eylemlerden … Şirketi ile bizzat irtibata geçtiği zaman haberdar olduğunu, davacının müvekkili … olduğunu, … Şirketi ile aralarında görülmekte olan tazminat davasının sorumlusu gibi göstererek mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını, zira davacının delil listesinde Mahkemeye sunulan Trabzon 1. Noterliği’nin 2080 yev.no.lu ihtarnamesinde davacının … Şirketi ile yapmış olduğu 01/09/2012 tarihli A tipi bayilik sözleşmesinin fesih nedeni olarak sözleşmenin hiçbir şartını yerine getirmediğinin 8 madde halinde belirtildiğini, 7. madde de ise davacının müvekkili ile aynı durumda olan 71 adet bayi yi de aynı şekilde mağdur ettiğinin … Şirketi tarafından tespit edildiğini, davacı tarafından müvekkil gibi mağdur edilen 71 adet daha bayinin varlığının … Şirketi tarafından tespit edildiğini, davacının … Şirketi ile var olan sözleşmesinin müvekkilinin haksız fiili ile sona erdiğini iddia etmesi ticari hayatın olağan akışına hiç de uygun düşmediğini, bu nedenlerle müvekkilinin, davacıya ödediği 97.000.00.-TL nin istırdatı , yaşadığı manevi mağduriyetin tazmini için dava haklarının saklı kalması kaydı ile müvekkili aleyhine haksız ve kötü nimetle açılan hukuki mesnetten yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı yana yükünmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER :
Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/81 esas sayılı dosyası, …. tahsil fişi, tapu kaydı, satışa dair resmi senet, Ege Bölge Distribütörlük Sözleşmesi, bilirkişi raporu, yoklama fişi, ihtarname, tanık beyanları, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; davacının, dava dışı şirket ile arasındaki bayilik ve distribütörlük sözleşmesinin davalının suç duyurusu nedeniyle feshedildiğini, bu fesih nedeniyle maddi zarara uğradığını usulüne uygun ve somut delillerle ispat edemediği anlaşılmakla davacının kanıtlanamayan maddi tazminat davasının reddine, davalı tarafından davacı hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına verilen 17.01.2014 tarihli şikayet dilekçesinde geçen söz ve ifadeler bir bütün halinde değerlendirildiğinde, davalının şikayetinin savunma ve hak arama özgürlüğü sınırları içinde kaldığı, davacının kişisel haklarını zedeleyici nitelikte olmadığı anlaşılmakla davacının manevi tazminat talebinin reddine kanaatiyle davacının maddi ve manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı yanın iddialarını reddetmekle, müvekkilin işyeri devir sözleşmesi yükümlülüklerini yerine getirmeyerek kendisini dolandırdığı iddiasını sürdürdüğünü ve davalarının reddini talep ettiğini, mahkeme, 16.05.2019 tarih 2015/ 58 E. 2019/603 K. sayılı kararında davalarının reddine karar verildiğini, mahkemenin gerekçelerinin yerinde olmadığını, davacı müvekkilin, işyerinde asla korsan program kullanmadığını, dava dışı … şirketinden edindiği yasal programlar ile işyerini davalıya devrettiğini, davalının bu iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacı müvekkilin ticari defterlerini sunması, dava dosyasına zararının tespitine ilişkin ispat yönünde bir katkı sağlamayacağını, çünkü müvekkilin zararı kendi adına yürütmeye devam ettiği işi ile ilgili yeni bayilikler vermek konusunda olumsuz durumlarla karşılaşması ve itibarının zedelenmesinin getirdiği kazanç kayıpları olduğunu, ticari defter ile ispat olunabilmesinin mümkün olmadığını, dava sonucu verilen hükmün, davalının kötü niyetli tutumları ile müvekkile verdiği maddi ve manevi zararın yanına kâr kalmasına sebebiyet verdiğini, neticeten tüm dosya kapsamı incelendiğinde haklı davalarının kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine dair hüküm kurulmasının hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığını, istinaf incelemesi neticesinde yerel mahkemenin 16.05.2019 tarih ve 2019/603 K. sayılı kararının ‘kaldırılmasını’ ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davalı tarafından müvekkile verilen fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi zararın tazmini ve davalıdan tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacının istinaf başvurusunun reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına, istinaf harç ve giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E
Uyuşmazlık; davacının dava dışı … Şti ile aralarındaki bayilik sözleşmesinin davalının suç duyurusunda bulunması nedeniyle feshine neden olduğu iddiasından kaynaklanan haksız şikayet nedeni ile maddi ve manevi zararlarının tahsiline ilişkin tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçelerle; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı taraf vekilleri istinaf isteminde bulunmuşlardır.
6100 sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilir; HMK’nun 357. Maddesine göre de “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” maddeleri çerçevesinde inceleme yapılmıştır.
Bilindiği üzere; 6098 Sayılı TBK’nun 49. maddesi gereğince kasten başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür.6098 Sayılı TBK’nun 50/1 fıkrası gereğince zarar gören zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Kişilik hakkı hukuka aykırı bir şekilde zedelenen kişinin Aynı Kanunun 58. maddesi gereğince manevi tazminat isteme hakkı bulunmaktadır.
Kural olarak, şikayet hakkı başka bir anlatımla hak arama özgürlüğü Anayasanın 36’ıncı maddesinde “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde düzenlenerek güvence altına alınmıştır. Yine Anayasanın “Temel Haklar ve hürriyetlerin niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde ve 17. maddesinde herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma, geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmıştır. Keza, 4721 Sayılı TMK’ un 24 ve 25. maddesi kişilik haklarına yapılan saldırının sınırları ve korunması, 6098 Sayılı TBK’un 58. maddesinde de saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda, hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz.
Bir hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasının veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların olması zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bu olgu veya emarelere dayanılarak, başkalarının da böyle bir olay karşısında, diğer bir anlatımla orta düzeydeki kişinin davrandığı gibi davranacağı ve bu çerçevenin içinde kalan şikayet hakkının yerinde kullanıldığı kabul edilecektir. Kişi hakkında yapılan soruşturma sonucunda takipsizlik veya beraat kararı verilmesi olgusu tamamen yargı görevinin yasalara göre takdir hakkı kullanmak suretiyle yerine getirilmesine ilişkin olup çatışan hakların sınırının belirlenmesinde kişilik hakları zarar gören lehine değerlendirilecek nitelikte bir delil teşkil etmeyecektir. Takipsizlik veya beraat kararı hiçbir zaman şikayet hakkının kişilik haklarına zarar verecek şekilde hukuka aykırı kullanıldığının ölçüsü olamaz.
Kişinin gerçek bir olaya dayanan iddiasını kısmen ya da tamamen doğrulayacak kanıtlara dayanarak (bu kanıtlar dava açılması ve mahkumiyet için yeterli olmasa dahi) resmi mercilere başvurması ya da ceza davası açılması hukuka uygun bir davranış olarak kabul edilmelidir. Aksi halde, her ihbar ve şikayetin yapılabilmesini ve ceza davası açılabilmesini her koşulda mahkumiyet için yeterli delil ikamesine bağlı tutmak; özellikle delillerin takdiri sonucu beraat ya da takipsizlik kararı verilmesi halinde de şikayetçiyi manevi tazminat tehdidi altında bırakmak hak arama özgürlüğünü sınırlamak ve kişilik hakları karşısında bu özgürlüğü yok etmek anlamına gelir.
Kural olarak, 6098 Sayılı TBK. 74 maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen kararlar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir. Ancak, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir, ceza mahkemesince fiilin hukuka aykırılığına yönelik kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olup, taraflar yönünden de kesin delil niteliği taşımaktadır (Yargıtay HGK’nun 17/09/2008 Tarih, 2008/4/564 esas, 2008/536 karar). Ancak, maddi olgunun belirlenmesi bakımından kovuşturmaya yer olmadığına yönelik kararların hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olmadığının kabulü gerekir.
Somut olayda; İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/5788 soruşturma sayılı dosyasında davalı …’ın davacı hakkında dolandırıcılık suçundan dolayı şikayetçi olduğu, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma neticesinde davacı hakkında iddia edilen eylemin hukuki anlaşmazlık niteliğinde olduğundan takipsizlik kararı verilmiştir. Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/81 esas sayılı dosyasında görülen asıl davada davacı … Sözleşmeye aykırılık nedeni ile cezai şart tazminatı, teminat alacağı ve tazminat talep etmiş, birleşen dosya davalısı dava dışı … Şti. şirket ile davalı şirket arasında Ege Bölge Distribütörlük sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile davalı, müvekkil şirket adına fatura tahsilatı yapmak ve bunun için alt bayilikler oluşturmak üzere yetkilendirildiğini, sözleşme çerçevesinde bu hak ve sorumlulukları belirlenmiş ve sınıflandırılmış olduğunu. Davalının gönderilen ihtarda belirtilen sözleşmeye aykırı tutum ve davranışlarını düzeltmek yerine şirkete karşı haksız rekabette bulunacak şekilde şirket bayilerine yazılımı kendine ait olan programlar kurmak ve bu programlar üzerinden tahsilat yaptırmak, kurmuş olduğu programlardan kendi hesabına paralar yatırmak, davacı şirket aradan çıkararak kendi tahsilat yetkilisiymiş gibi kendi bayiliklerini oluşturacak faaliyetler içerisinde olmak ve bayilerden şirketlerinin adını kullanarak sözleşme harici paralar tahsil ederek kendi hesabına aktarmak suretiyle birçok bayiyi dolandırmış olduğundan ve aynı zamanda müvekkil şirketi de dolandırarak haksız kazançlar temin ettiğinden ve itibarlarını zedeleyecek şekilde şirket aleyhine ithamlarda bulunarak bayilerini yanlış yönlendirecek biçimde hareket ettiğinden 04/02/2014 tarihinde Trabzon 1. Noterliği’nin 02080 yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmesi fesh edilerek sözleşme gereği yatırmış olduğu teminat irad olarak kaydedildiğini, yetkili satıcı, … tarafından bildirilen ilke ve standartlara ve genel iş ahlakına aykırı hareketlerde bulunması halinde yetkili satıcının yetki belgesi … tarafından tek taraflı olarak fesh edilerek, aşınan bedel irad kaydedilerek yetkili satıcı hakkında işlem tesis edileceğinin de sözleşme ile hüküm altına alındığını belirterek maddi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/81 esas sayılı dosyasında taraflar arasında davalı – karşı davacı … Şti tarafından sağlanan sistem marifetiyle fatura tahsilatına ilişkin distribütörlük anlaşması imzalandığı, bu anlaşma imzalanırken davacı- karşı davalı … tarafından 20.000,00 TL teminat verildiği, ilerleyen safhada davalı … tarafından sözleşmenin gereği yerine getirilemediği iddiasıyla feshedildiği, uyuşmazlığın sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi nedeniyle sözleşmeden kaynaklanan alacakların ve cezai şartın talebine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafından yargılama öncesi İzmir 12. Asliye Ticaret Mahkemesi ve Karşıyaka 1. Sulh Hukuk Mahkemesi kanalıyla delil tespiti yapıldığı, tespit sonucunda alınan bilirkişi raporunda davalı … tarafından davacının distribütörlük alanı içerisinde üçüncü şahıslara fatura tahsilatı yetkisinin verildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafa her ne kadar sözleşmede … tarafından distribütörlük alanı içerisinde yeterli sayıda alt bayi açmadığı ve … tarafından kullandırılan alt yapı sistemi kullanılmaksızın başka fatura tahsilat sistemi ile sözleşmenin feshedildiği, ancak bu iddialara yönelik davalı … tarafından dosyaya sunulan herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı anlaşılmıştır. Tüm bu hususlar nazara alındığında dava konusu uyuşmazlığın sözleşmenin haklı olarak fesih edilip edilmediği noktasında toplandığı görülmektedir. Her ne kadar davalı-karşı davacı … karşı tarafın sözleşme hükümlerin ihlal ettiği iddiasıyla sözleşmeyi feshetmiş ise de aynı sözleşmenin 7. Maddesi gereğince yetkili satıcının sözleşme hükümlerinden herhangi birisine uymaması halinde kendisine yapılacak yazılı ihbar tarihinden itibaren 30 gün içinde yükümlülüklerini yerine getirmediği takdirde sözleşmeyi feshedebileceği, ancak davalı … tarafından belirtilen süre verilmeksizin sözleşmenin feshedildiği, diğer yandan davacı tarafın yaptırmış olduğu delilde nazara alındığında davalı … tarafından sözleşmeye aykırı hareket edildiği, dolayısıyla sözleşmenin feshinin haksız olduğu, haksız fesih dolayısıyla her iki tarafın da tacir olması nazara alınarak, davalı … ‘ in sözleşmeden kaynaklanan cezai şartı ödemekle yükümlü olduğu yine sözleşmenin tasfiyesi dolayısıyla davacı …’in teminat olarak verdiği 20.000,00 TL ‘ nin de iade edilmesi gerektiğinden bahis ile davanın kısmen kabulüne, davalı birleşen dosya davacısının açtığı tazminat davasının da zarara ilişkin bilgi ve belge sunulmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Her ne kadar davalı şirket Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/81 esas sayılı dosyasında diğer deliller ile birlikte kendine ait olan programlar kurmak ve bu programlar üzerinden tahsilat yaptırmak, hususuna dayanmış ise de devamında paralar yatırmak, davacı şirket aradan çıkararak kendi tahsilat yetkilisiymiş gibi kendi bayiliklerini oluşturacak faaliyetler içerisinde olmak ve bayilerden şirketlerinin adını kullanarak sözleşme harici paralar tahsil ederek kendi hesabına aktarmak suretiyle birçok bayiyi dolandırmış olduğundan ve aynı zamanda müvekkil şirketi de dolandırarak haksız kazançlar temin ettiğinden ve itibarlarını zedeleyecek şekilde şirket aleyhine ithamlarda bulunarak bayilerini yanlış yönlendirecek biçimde hareket ettiği iddialarına da dayanmışsa da, mahkemece ihtarda belirtilen 30 günlük süre verilmeden sözleşme feshedilmesinden davanın kısmen kabulüne karar verilerek haksız fesih nedeniyle zarar iddiası kanıtlanamadığından buna ilişkin fazla talebin ise reddine karar verildiği görülmüştür.
Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/81 esas sayılı dosyasında istenilen zararın, davalı ile aralarındaki alt bayilik ilişkisinden kaynaklanan şikayet ve … şirketine yapılan başvurular nedeniyle davalıdan ayrıca istenildiği anlaşılmaktadır. Davalının eylemi davacı ile aralarında ortaya çıkan uyuşmazlık nedeniyle şikayetçi olmaktan ibaret olup, yapılan şikayet yada söylemlerinin ticari ilişki kapsamında hak arama amaçlı iddiaları desteklemek için olağan ifade özgürlüğü sınırları içinde kaldığı, davacının kişilik haklarını zedeler nitelikte olmadığı, başkası da olsa davalı taraf gibi davranabileceğinden Anayasal şikayet hakkı ve hak arama hürriyetinin sınırlarının aşılmadığı davacının da basiretli bir tacir gibi şikayete konu iddia edilen hususlarda savunabileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Kaldı ki, davalı eylemi ile davacının müşterilerinin azalması ve kaybetme tehlikesine girdiği hususu ile maddi zararının doğduğu ispatlanmadığı gibi, sözleşmenin tarafı olan dava dışı şirket tarafından yasal fesih hakkının kullanılmış olmasının davalı eylemi ile bağlantısı yasal deliller ile kanıtlanamadığından ve davalının şahsen sorumluluğu gerektiren başkaca bir neden bulunmadığından; ilk derece mahkemesince davacı yararına TBK un 58 inci maddesi uyarınca maddi ve manevi tazminat koşulları gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından peşin yatırılan 148,60-TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının alınması gereken 80,70-TL’den mahsubuyla, bakiye TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 04/10/2022 tarihinde 6100 Sayılı HMK’nun 361/1 ve 362/1-a Maddeleri uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta süre içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.