Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/1087 E. 2023/106 K. 16.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/1087
KARAR NO: 2023/106
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/1163 Esas – 2020/141 Karar
KARAR TARİHİ : 13/02/2020

DAVA : İtirazın İptali – Servis Hizmetinden Kaynaklanan
İSTİNAF TARİHİ : 30/03/2020 Davacı
KARAR TARİHİ : 16/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/01/2023

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davacı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1-son cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü
DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … adı altında wolksvagen, Audi, Seat, Scoda gibi araçların tamir, bakım ve servis işlerini yaptığı, davalı firmanın da uzun zamandır müvekkilinden servis hizmeti aldığını, birden fazla aracını müvekkiline getirerek tamir, bakım ve servis işleri yaptırdığını, fakat son zamanlarda borçlarını ödemekten imtina ettiğini, ötelediğini, küçük ödemeler yaparak veya hiç yapmayarak ötelemeye başladığını, takibe konu 13 adet faturanın ödenmesi için defalarca aranmasına rağmen ödenmemesi üzerine İzmir 8. İcra Dairesi’nin 2017/13083 esas sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını, davalının borca itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini istemiştir.
Dava dilekçesinde harca esas değerin 54.560,84 TL olarak gösterilmiş ise de takip dosyasındaki tutar 9.075,47 TL olduğu ve bu tutar üzerinden karar ve ilam harcının yatırıldığı gerekçesiyle İDM’nce bu tutar üzerinden karar verildiği anlaşılmaktadır.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin yerleşim yerinin Ankara olduğunu, 6100 sayılı HMK’nun 5. Maddesi dikkate alındığında, icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğünde yapıldığı gibi, yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin Ankara ATM olduğunu, takip konusu yapılan 13 adet fatura için başlatılan belgelerin incelendiğinde muhasebe kayıtlarına göre; davacı tarafa icra takibinden önce ödendiğini, borç ilişkisi açısından ticari defterler incelendiğinde bunun ortaya çıkacağını, müvekkilinin borcu bulunmadığını savunarak davanın usul ve esastan reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Takip dosyası, tarafların ticari defterlerinin incelenmesine ilişkin bilirkişi raporları, faturalar, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; Davacının icra takibine konu ettiği faturaların tamamının her iki taraf defterinde de kayıtlı olduğu, davacı defter kayıtlarında takibe konu faturalar dışında 13 adet daha 13.084,99 TL bedelli fatura olduğu, davacı defterlerine göre davalının davacıya 14.700,47 TL ödeme yapmış olduğu, her ne kadar davalı kayıtlarında davacıya yapılan ödeme 13.624,00 TL olarak görülmekte ise de; alacaklı olduğunu ispat yükü davacı tarafta olduğundan davacı defterlerinde kayıtlı olan 14.700,47 TL davalı tarafça yapılan ödeme miktarı olarak kabul edilmiş, davacı defterinde kayıtlı 12.09.2017 tarihli fatura takip tarihinden sonra düzenlenen fatura olduğundan bu fatura haricindeki tüm faturalar değerlendirildiğinde; davalı defterinde toplam bedeli 16.916,02 TL olan 22 adet faturanın kayıtlı olduğu, davacı defterlerinde ise davalı defterlerinde kayıtlı olmayan 23.06.2017 tarihli 1.422,45 TL bedelli, 11.07.2017 tarih 1.218,00 TL bedelli, 17/08/2017 tarihli 704,00 TL bedelli toplam 3.344,45 TL bedelli faturaların olduğu, davacının bu 3 adet faturaya ilişkin davalıya hizmet verdiğini sunulan delillerle kanıtlayamadığı, ayrıca davalı tarafça defterlerine kaydedilip daha sonra 05/10/2017 tarihinde iade faturası düzenlediği 24/08/2017 tarihli 1.784,20 TL bedelli ve 25/07/2017 tarih 1.250,80 TL bedelli, toplam 3.035,00 TL bedelli faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalının bu faturaları davacı tarafa tebliğ ettiğine dair bir delil sunmadığı, yemin deliline de başvurmadığı, dolayısıyla her iki taraf defterinde de kayıtlı olan toplam 22 adet 16.916,02 TL bedelli fatura miktarından davalının yapmış olduğu 14.700,47 TL lik ödeme düşüldüğünde bakiye ödenmeyen 2.215,55 TL kaldığı, yani davacının icra takibi itibariyle davalıdan 2.215,55 TL alacak talep edebileceği, dava açıldıktan sonra davalı tarafça davacıya 1.614,83 TL ödeme yapıldığından bu ödemenin icra müdürlüğünce infazda göz önünde bulundurulması gerektiği gerekçesiyle
Davanın kısmen kabulü ile;
Davalı borçlunun İzmir 8. İcra Müdürlüğünün 2017/13083 esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, takibin; 2.215,55 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Dava açıldıktan sonra davalı tarafça yapılan 1.614,83 TL ödemenin icra müdürlüğünce infazda göz önünde bulundurulmasına,
2.215,55 TL üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Raporların birbiri ile çelişkili olduğunu, 13/11/2019 tarihli dilekçenin 2. Sayfası 14 nolu maddesinden başlamak üzere sundukları itirazın dikkate alındığına ilişkin gerekçede bir yer verilmediğini, 12/09/2017 tarihli faturanın takip tarihinden sonra düzenlenen fatura olduğu gerekçesine yer verilmiş ise de takip tarihinin 10/10/2017 olduğunu, bu sebeple gerekçenin yerinde olmadığını, öte yandan mahkemenin 23/06/2017 tarihli 1.422,45 TL bedelli, 11/07/2017 tarih 1.218,00 TL bedelli, 17/08/2017 tarih 704,00 TL bedelli toplam 3.344,45 TL tutarlı faturaların ise davaya hizmet verildiğinin sunulan delillerle kanıtlanamadığı gerekçesiyle kabul görmediğini, oysa tüm faturalarda eksiksiz ve teslim alanın adı ve imzasının bulunduğunu, bu faturaların davalının defterlerine kaydedilmemesi nedeniyle alacaklı olarak bu duruma katlanmak zorunda olmadıklarını, iade faturalarına itibar edilmemesinin yerinde olduğunu, dosyadaki duruma uygun tek ve gerçek raporun 31/05/2018 tarihli rapor olduğunu, davadan sonra yapılan 1.614,83 TL ödemenin ise İcra Müdürlüğü’nce infazda göz önünde tutulması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasına, itirazın iptaline, 1.614,83 TL ödemenin icra dairesince göz önünde bulundurulmasına, davalının takip tutarının %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davalı taraf istinafa cevap vermemiştir.

G E R E K Ç E

Uyuşmazlık, alınan araç servis ve bakım hizmeti nedeniyle düzenlenen faturaların ödenmemesine dayalı itirazın iptali isteminden kaynaklanmaktadır.
İDM’nce yukarıda gösterilen gerekçelerle itirazın iptali isteminin kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilir; aynı Kanunun 357. maddesine göre de İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemeyeceği ve istinafta yeni delillere dayanılamayacağına ilişkin maddeleri çerçevesinde inceleme yapılmıştır.
(I) İzmir 8. İcra Dairesi’nin 2017/13083 esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 10/10/2017 tarihinde başlatılan ilamsız icra takibinde davacı tarafın 13 adet faturadan dolayı 9.075,47 TL üzerinden ödeme emri düzenlendiği, ödeme emrinin davalı borçluya 13/10/2017 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 7 günlük süre içerisinde 16/10/2017 tarihinde müvekkilinin herhangi bir borcu bulunmadığı gerekçesiyle borç ve işlemiş faize itiraz ettiği, icra takibinin 18/10/2017 tarihinde durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
İtirazın alacaklı vekiline tebliğine ilişkin bir evrak bulunmadığından davanın 2004 sayılı İİK’nun 67/1. Fıkrası gereğince; 1 yıllık hak düşürücü süre başlamadan yani süresinde 19/10/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Davalı vekili mahkemenin yetkisine itiraz ederken aynı zamanda icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğünde yapıldığını ileri sürmüş ise de yukarıda belirtildiği gibi icra dairesinin yetkisine açıkça itiraz bulunmadığından takibin yetkili yerde yapılmış olmasına ilişkin özel dava şartının inceleme yerinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
(II) Bilindiği üzere itirazın iptali davalarında takip tarihi itibariyle haklılık durumu incelenerek bir karar verilmelidir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde 13 adet fatura alacağına ilişkin başlatılan takibe itiraz edildiği beyan edildikten sonra açıkça “icra dosyasına dayanak belgeler incelenmiş olup, müvekkil şirketin muhasebe kayıtlarına göre davacı tarafa icra takibinden önce ödenmiştir” şeklinde ödeme def’inde bulunmuş, diğer bir anlatımla ispat külfetini üzerine almıştır. Bu durumda davacının dayandığı faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmaması bu faturalara dayalı hizmetin verilmediği sonucunu doğurmayacaktır. Zira davalı hizmet aldığını fakat takibe konu faturaların bedelini ödediği ileri sürmüşse de davalının defterlerinde ödeme kaydı bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Davalı şirket vekili ticari defter yanında yemin deliline de dayanmışsa da davalının defterinde kayıtlı iade faturaları bakımından davacıya yemin teklif etme hakkının hatırlatılması bakımından davalı vekiline çıkartılan tebligat 24/12/2019 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen icabet etmediği göz önüne alındığında yemin teklif etme hakkının hatırlatılmasının artık gereksiz kalacağı sonucuna varılmıştır.
Takip dayanağı 13 adet fatura toplamı takip tutarı kadardır. Ancak dayanak gösterilen fatura bedelleri ve tarihleri ile davalının borçlu olduğunun tespit edildiği fatura bedelleri ve tarihleri birebir aynı değildir. Diğer bir anlatımla taraflar arasında ticari ilişkinin cari hesap ilişkisi olarak devam ettiği fatura karşılığı birebir ödeme yapılmadığı, davacının iş yapıldıkça yapılan iş tutarında , buna karşılık davalının ise ödeme yapıldıkça yapılan ödeme tutarında fatura düzenlendiği gerçeği de göz önüne alındığında takip tarihi itibariyle ödeme yapılmayan faturadan ziyade ödeme yapılmayan borç tutarı 7.460.00 TLdır.
Davacının doğru kabul ettiği 31.05.2018 tarihli raporda da davacının alacağı 7.460.00 hesaplanmıştır. Tarafların her ikisinin defterleri karşılaştırılarak sunulan nihai ve son 31/10/2019 tarihli raporda da 3.035,00 TL iade fatura tutarlarının hesaba katılması halinde davacının alacağının (4.425.00+ 3.035,00=) 7.460.00 TL olarak hesaplandığı anlaşılmaktdaır.
İDM’nin 12/09/2017 tarihli 1.900,00 TL bedelli faturanın takip tarihi olan 10/10/2017 tarihinden öncesine ait olduğu halde takip tarihinden sonra olduğu gerekçesiyle bu fatura bakımından davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Davacının defterlerinde bulunan fakat davalının defterlerinde kayıtlı olmayan 23/06/2017 tarihli 1.422,45 TL bedelli, 11/07/2017 tarih 1.218,00 TL bedelli, 17/08/2017 tarih 704,00 TL olmak üzere toplam 3.344,45 TL tutarlı faturalar karşılığı davalıya hizmet verildiği kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddedilmiş ise de davalının cevap dilekçesinde ödeme def’inde bulunduğu fakat ödeme iddiasını gereği gibi ispat edemediği gözden kaçırılarak anılan faturalar bakımından da davanın kabulü yerine reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüştür. Aynı şekilde İDM’nin değişik gerekçesiyle hesaba almadığı, ancak takip tarihinden öncesi ait olduğu fakat yine davalının defterinde kaydı olmayan 12/09/2017 tarih 1.900,00 TL bedelli fatura bedelinin ilavesiyle genel toplamda 5.244,45 TL bakımından davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Takip tarihi itibariyle davacı davalıdan 7.460.00 TL alacaklı olduğu, davalı tarafından dava tarihinden sonra 06/12/2017 tarihinde yapılan 1.614,83 ödemenin icra müdürlüğünce infazda göz önünde tutulabileceğinden davanın 7.460.00 TL üzerine kısmen kabulü yerine 2.215.55 kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-2) bendi gereğince kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kabul edilen istinaf nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek suretiyle;
Davanın Kısmen Kabul-Kısmen Reddine,
Davalının İzmir 8. İcra Dairesi’nin 2017/13083 sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 7.460,00 TL’lık kısmının iptaline, takibin takip tarihinden itibaren işleyecek takip talebinde gösterilen oran üzerinden işleyecek faizi ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin (1.615.47 TL) istemin reddine,
7.460,00 TL faturaya dayalı likit olan asıl alacak tutarının % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
Davalı tarafından dava tarihinden sonra 06/12/2017 tarihinde yapılan 1.614,83 ödemenin icra müdürlüğünce infazda göz önünde bulundurulmasına
Davacının tehiri icra kararı nedeniyle yatırdığı teminatın reddedilen tutar ve ferilerini aşan kısmının talep halinde yatırana iadesine, karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-2) bendi gereğince KABULÜNE,
2-İlk Derece Mahkemesi olan İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1163 Esas 2020/141 Karar sayılı 13/02/2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
3-Düzelterek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle;
a)Davanın KISMEN KABUL-KISMEN REDDİNE,
b)Davalının İzmir 8. İcra Dairesi’nin 2017/13083 sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 7.460,00 TL’lık kısmının iptaline, takibin takip tarihinden itibaren işleyecek takip talebinde gösterilen oran üzerinden işleyecek faizi ile birlikte DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
c)7.460,00 TL faturaya dayalı likit olan asıl alacak tutarının % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
ç)Davalı tarafından dava tarihinden sonra 06/12/2017 tarihinde yapılan 1.614,83 ödemenin icra müdürlüğünce infazda göz önünde bulundurulmasına,
d)Davacı tarafından peşin yatırılan 931,77 TL’den alınması gereken 509,59 TL karar ve ilam harcının mahsubuyla Hazineye gelir kaydına, fazla yatan 422,18 TL’nin talebi halinde davacıya iadesine, mahsubuna karar verilen 509,59 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e)Davacı tarafından yapılan 1.431,40 TL yargılama gideri, 45,38 TL icra dosyasında peşin alınan harç ve 11,00 TL gerekçeli kararın tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.487,78 TL’nin, davanın kabul oranı olan %82’ye göre hesaplanan 1.219,97 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
f)Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
g)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince; kabul edilip hüküm altına alınan tutarı üzerinden 7.460,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
ğ)Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince; reddedilen tutar üzerinden 1.615,47 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından peşin yatırılan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcının mahsubuyla Hazineye gelir kaydına, 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Taraflar tarafından yapılan istinaf yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Artan gider avanslarının yatıranlara iadesine,
7-Davacının tehiri icra kararı nedeniyle yatırdığı teminatın reddedilen tutar ve ferilerini aşan kısmının talep halinde yatırana İADESİNE, iade işlemlerinin İDM’nce yapılmasına,
8-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi’nce yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 16/01/2023 tarihinde, 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-a) bendi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.