Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/1036 E. 2023/121 K. 16.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1036
KARAR NO : 2023/121

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/960 Esas – 2019/271 Karar
KARAR TARİHİ : 06/03/2019
DAVA : Tazminat
İSTİNAF TARİHİ : 02/03/2020 Davalı
KARAR TARİHİ : 16/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/01/2023
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davalı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a bendi uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü
DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
08.07.2016 tarihinde davalı …’ın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç ile seyir halinde iken aracının sağ ön tampon ve sağ dikiz aynası kısımları ile karşıdan karşıya geçmek isteyen …’a çarpması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazadan dolayı …’ın vefat ettiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik davacılar … için 1.000,00-TL, … için 1.000,00-TL,… için 1.000,00-TL maddi, davacılar … için 40.000,00-TL, … için 40.000,00-TL,… için 40.000,00-TL manevi tazminatın davalı … ve davalı sigorta şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsilini, davalı … yönünden kaza tarihinden itibaren, davalı sigorta yönünden dava tarihinden itibaren alacağa faiz yürütülmesini, kazaya karışan mülkiyetinin davalıya ait olduğu … plakalı aracın devredilme ihtimali bulunduğundan araç üzerinde ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı sigorta vekili, cevap dilekçesinde özetle;
Zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, yeni düzenlemeye göre zarar görenlerin doğrudan dava açma hakkının ortadan kaldırıldığını, dava öncesinde sigorta şirketine başvuru zorunluluğu getirildiğini, müteveffanın davacılara destek olduğu hususunun ispatlanması gerektiğini, aleyhe hüküm kurulması halinde dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu tutulmaları gerektiğini, harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle ; öncelikle yetki ve görev itirazında bulunduklarını, davanın asliye hukuk mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, müvekkilinin olayda herhangi bir kusurunun bulunmadığını, kusurun tamamen müteveffada olduğunu, müteveffanın yolu kontrol etmeden çıkış yaptığını ve kendini arabanın üzerine attığını, müvekkilinin hızının 30-40 arası olduğunu, ölenin yaşı ve kusur durumu düşünüldüğünde istenen manevi tazminatın oldukça fahiş olduğunu, olay sırasında müvekkilinin kusursuz olması ve sigorta poliçesinin de kapsamı düşünüldüğünde tüm tazminat taleplerinin sorumluluğunun da diğer davalı sigorta şirketinde olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Fotoğraflar, Bilirkişi raporu, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını gösterir araştırma tutanakları, tanık beyanları, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle;
Davalı sigorta şirketi ile sulh olduğunu, her iki davalı hakkındaki tüm maddi taleplerinden ve davalı sigorta şirketi hakkındaki manevi tazminat taleplerinden feragat ettiklerini, davaya sadece davalı … yönünden manevi tazminat talebiyle ilgili olarak devam ettiklerini, Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminatın araç sürücüsünden tahsiline ilişkin tazminat davası olduğunu, somut olayda; haksız fiilden kaynaklanan maddi ve manevi tazminatın tahsiline ilişkin açılan bu davada; tarafların tacir sıfatına sahip olmaması sebebiyle davanın ticari dava olarak kabul edilemeyeceğini, ayrıca davanın TTK’ nun 4. maddesinde düzenlenen mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığını, TTK’nın 4. maddesindeki yasal düzenlenme karşısında uyuşmazlığın 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğini, Yargıtay 20. HD:’nin 2015/10410 esas, 2015/1025 kara sayılı, 03/11/2015 tarihli, 2015/15241 esas, 2016/788 karar sayılı, 25/01/2016 tarihli yargı yeri belirleme kararlarının, Yargıtay 19. HD’nin 2015/15811 esas, 2016/5002 karar sayılı, 21/03/2016 tarihli kararının da aynı yönde olduğu anlaşılmakla mahkemenin görevsizliğine ilişkin karar vermek gerektiğini, davacı tarafından açılan ve maddi ve manevi tazminat yönünden davalı … hakkında devam edilen iş bu davada mahkemenin görevli olmadığını, görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin yazılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı öncelikle kaza neden ile sigorta şirketine müracat edip daha zararın yada alması gereken tüm tazminat bedellerinin tarafına ödenmesini talep etmesinin gerektiğini, sigorta şirketinin ödeme yapmaması halinde tarafa dava açması gerekmekte iken davacı tarafınan bu usulün yerine getirilmediğini, davacının öncelikle sigorta şirketine müracat etmesi gerektigine yönelik dava şartı sebebi ile yerel mahkeme kararının davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiğini, bozulması ve davanın reddine karar verilmesi için yerel mahkemeye iade edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretininde davacı üzerinde bırakılmasını talep etmişlerdir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davacı taraf istinafa cevap vermemiştir.
G E R E K Ç E
Uyuşmazlık, haksız fiil niteliğinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteminden kaynaklanmaktadır.
İDM’nce yukarıda özetlenen gerekçelerle, davanın sigorta şirketi yönünden tefrik edilerek asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğundan bahisle göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulen reddine karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Dairemizce inceleme, 6100 Sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilir; aynı Kanunun 357 inci maddesine göre de İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz, maddeleri çerçevesinde yapılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1483/1. maddesinde, sigortacıların diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere faaliyet gösterdikleri dalların kapsamında bulunan zorunlu sigortaları yapmaktan kaçınamayacakları belirtilmiş; aynı Kanunun 4/1-a maddesinde, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, TTK’da öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı düzenlenmiştir. TTK’nın 5. maddesi ise aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemelerinin, tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda; davacılar tarafından, haksız fiil teşkil eden trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin olarak, araç sürücüsü olan davalı ile ZMMS sigortacısı olan sigorta şirketlerine karşı birlikte açılmıştır. Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında görevli mahkeme, genel hukuk mahkemesi olan asliye hukuk mahkemesi ise de; dava, gerçek kişiler ile birlikte karşı tarafın ZMMS yaptırdığı sigorta şirketine karşı da açılmıştır. Davalı sigorta şirketi, sigorta poliçesi nedeniyle sorumlu tutulmuş olup, zorunlu sigortalar, TTK’nın 1483 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. TTK’nın 4/1-(a) ve 5. maddeleri gereğince mutlak ticari nitelikteki bu davada asliye ticaret mahkemesi görevli bulunmaktadır.
Aynı davada, bir kısım davalılar hakkında genel mahkemenin, diğer davalılar hakkında ise uzman olan özel mahkemenin görevli bulunması halinde, uyuşmazlık aynı olaydan kaynaklanıyor ve zarar tek ise ya da taleplerden birisi yönünden verilecek karar diğerini doğrudan ilgilendirecek nitelikte bulunuyorsa; sözkonusu özel mahkeme ile genel mahkeme arasında “Yargılama usûlüne” ilişkin esaslı farklılıklar bulunmaması kaydıyla, bütün taraflar ve talepler yönünden uzman olan özel yetkili mahkemece yargılama yaparak uyuşmazlığın çözülmesi gerekir. Bu husus, hukukun öngörülebilir olmasının, usûl ekonomisinin ve davaların makul süre içinde bitirilmesi yükümlülüğünün de gereğidir.
Hemen belirtmek gerekir ki mahkemece birlikte görülmesi gereken davaların sonradan tefrik edilmesi, göreve ilişkin kuralları değiştirmez. (Yargıtay 20. HD 2017/10685 E – 2017/10685 K sayılı 18/12/2017 tarihli, 2017/9248 E – 2017/7849 K sayılı 16/10/2017 tarihli yargı yerinin belirlenmesine ilişkin kararları).
İDM’ce müteselsil sorumluluğa ilişkin 6098 Sayılı TBK’nun 61, usül ekonomisine ilişkin 6100 Sayılı HMK’nun 30, ihtiyari dava arkadaşlığına ilişkin 6100 Sayılı HMK’nun 57 ve 58. maddeleri, davaların ayrılmasına ilişkin 167. maddesi, 6102 Sayılı TTK 4/1 – (a) ve 5. maddelerine aykırı biçimde önce tefrik sonra görevsizlik kararı verilmesi usül ve yasaya aykırı görülmüştür.
O halde, gerek davalı araç sürücüsü ve gerekse de davalı sigorta şirketinin sorumluluğu aynı maddî olaydan kaynaklanmış ve zarar tek olmakla, davaların birlikte görülmesi zorunlu olup sigorta şirketi bakımından sulh olunması bu zorunluluğu ortadan kaldıracak bir neden değildir. Bütün talepler yönünden ihtilafın özel mahkeme olan asliye ticaret mahkemesince çözüme kavuşturulması gerekir. Mahkemece, birlikte görülmesi gereken davaların sonradan tefrik edilmesi, göreve ilişkin kuralları değiştirmeyeceğinden davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Hal böyle olunca açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre, davaya bakmaya asliye ticaret mahkemesinin görevli olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK.’nun 355. maddesi gereğince kabulü ile aynı Yasanın 353/1 inci fıkrasının (a-3) üncü bendi ve (1-a) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin kararının esası incelenmeden kaldırılmasına, dosyanın görevli ve yetkili İzmir 4. Asliye Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/960 Esas – 2019/271 Karar sayılı, 06/03/2019 tarihli kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1 fıkra (a-3) bendi gereğince ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalının peşin yatırdığı 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının istek halinde iadesine, 148,60-TL istinaf yoluna başvuru harcının mahsubu ile Hazineye gelir kaydına,
5-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği ve harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 Sayılı HMK’nun 353. Maddesi (1-a) bendi uyarınca 16/01/2023 tarihinde KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.