Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2019/869 E. 2021/1360 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/869
KARAR NO : 2021/1360
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/911 Esas – 2018/1341 Karar
KARAR TARİHİ: 04/12/2018
DAVA: Tazminat (Ticari Nitelikte Ayıplı Araç Tamiri )
İSTİNAF TARİHİ: 22/02/2019 – 21/02/2019
KARAR TARİHİ : 30/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/06/2021

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1(b-1/son) cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü
TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ekli faturayla müvekkilinin … plakalı … model … marka aracı davalı şirketin İzmir şubesinde 07/02/2007 tarihinde sıfır km olarak aldığını, aracın kullanımında birçok sorunlarla karşılaşıldığını, bu sorunların başında direksiyon pompası, hidrolik direksiyon kabı, direksiyon kutusunun sürekli arızalandığını, satın alındığından itibaren birçok kez bu sorunların giderilmesi için davalı şirketin servis hizmetinden faydalandığını, ancak araç arızalarının servis hizmetine rağmen tekrar ettiğini,
…Aracın 96673 km de iken 27/07/2010 tarihinde direksiyon pompasından kaynaklanan arıza çıktığını, bu parçanın garanti kapsamında değiştirildiğini, arızanın giderildiği belirtilerek teslim edildiğini,
…1,5 yıl sonra araç 151838 km de iken 22/12/2011 tarihinde yeniden direksiyon pompasından dolayı arıza meydana geldiğini, garanti süresi dolduğundan pompanın ücretli olarak değiştirildiğini, arızanın giderildiğinden bahisle aracın teslim edildiğini,
…Aradan yine 1,5 yıl geçtikten sonra araç 210208 km de iken 20/07/2013 tarihinde yine direksiyon pompasından dolayı arıza meydana geldiğini, davalı servisin arızanın nedenini tespit edemeyince ücret almadan pompayı değiştirdiğini, arızanın giderildiği belirtilerek teslime edildiğini,
…27/03/2014 tarihinde araç 231747 km de iken direksiyon kutusundan dolayı yeniden arızalandığını, direksiyon kutusunun ücretli olarak değiştirildiğini,
…Yaklaşık 1 yıl sonra araç 266862 km de iken 08/06/2015 tarihinde yeniden direksiyon pompasından kaynaklı arıza verdiğini, tekrardan değiştirildiğini,
Dolayısıyla davalı servisin müvekkilin şirketi aracında 4 kez direksiyon pompası, 1 kez direksiyon kutusu değişimini gerçekleştirdiğini ancak Mart 2017 ayında yine direksiyon pompasının arızalanıp aynı problemlerin ortaya çıktığını, bunun üzerine dava dışı bir başka yetkili servis olan …’ne götürüldüğünü, burada yapılan incelemede davalı servisin uygulamalarının hatalı olduğunu ve araca ciddi zararlar verdiğinin tespit edildiğini, öyle ki direksiyon yağ akışını sağlayan kutuda talaş biriktiği, hatalı servis uygulamaları sonucunda pompa değişimi dışında bir çözüm üretilmemesi sebebiyle talaş ve çapakların yağ akışı ile birlikte araç motor mekanizmasına tamamen dağılmış olduğu, sadece pompanın veya kutunun değiştirilmesiyle sorunun çözülemeyeceği, ekte sundukları değişim parça listesinde belirttiği gibi ABC Sistem parçalarının tamamen değiştirilmesi gerektiğinin ifade edildiği,
Bu suretle davalı servisin verdiği hizmetin ayıplı olduğunu ileri sürerek müvekkili şirketin uğramış olduğu 53.696,44 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin vermiş olduğu servis hizmeti davacının talepleri çerçevesinde iş emirleri ve ilgili evraklardan analaşılacağı üzere, servis kontrollerinin gerçekleştirildiğini, araçta gizli yada açık bir ayıba imalat hatasına rastlanmadığını, her seferinde aracın çalışır vaziyette teslim edildiğini, müvekkilinin üzerine düşen edimleri eksiksiz ifa ettiğini, müvekkili şirketin atölye şefinin beyanına göre direksiyon pompasının ortalama 60000 km de ses üretmeye başladığını belirttiğinden imalat hatası olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sonucu verilen kararda özetle; Davacı tarafça davalı şirketten 07.02.2007 tarihinde … plakalı … model … marka aracın satın alındığı, araç satın alındıktan sonra direksiyondan uğultu sesi gelmesi nedeni ile 20.07.2010 tarihinde davalı şirkette garanti kapsamında direksiyon yağ pompası değiştiği, 22.12.2011 tarihinde davalı şirkette bedel karşılığı direksiyon yağ pompası değiştiği, 20.07.2013 tarihinde garanti kapsamında yine direksiyon yağ pompası değiştiği, 27.03.2014 tarihinde davalı şirkette direksiyon kutusu değiştiği, 08.06.2015 tarihinde davalı serviste ABC pompasının değiştirildiği, 21.03.2017 tarihinde …’de direksiyon yağ pompası değişimi yapıldığı, dolayısıyla davaya konu araçta 5 kez direksiyon pompası, bir kez de direksiyon kutusu değişimi yapıldığı anlaşıldığını, davaya konu aracın arızalanması nedeni, arızanın niteliği, değiştirilen parçaların arızayı tamamen giderip gidermediği, davalı tarafça verilen servis hizmetinin kusurlu olup olmadığı, değişmesi gereken parçaların ve parça bedellerinin neler olduğu, servis hizmeti kusurlu ise davacının bir zararının olup olmadığı, var ise miktarı hususlarının tespiti için araç üzerinde yapılan keşif ve bilirkişi raporuna göre sürekli tekrarlayan arızaların gizli ayıp niteliğinde olduğu, değiştirilen parçaların arızayı tamamen gidermediği, dolayısıyla davacının garanti kapsamı dışında değişen parça ve servis bedelleri için ödediği miktarı davalıdan istemekte haklı olduğu, davacının dosyaya sunduğu belgelere göre davacının 27.757,49 TL direksiyon sistemindeki onarım için ödeme yapmış olduğu anlaşılmakla bu miktar üzerinden davanın kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
DELİLLER:
İş emirleri, servis kayıtları,faturalara, keşif, bilirkişi raporu, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını gösterir araştırma tutanakları, tanık beyanları, tüm dosya kapsamı.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Hükme esas alınan bilirkişi raporlarında eksik inceleme ve değerlendirme yapıldığını, 03/05/2018 tarihli raporda müvekkil şirketin zararının 53.696,44 TL olduğu şeklinde iddiada bulunarak dava açtıklarını, ancak bu tutara nasıl ulaşıldığını anlayamadıklarını belirttiklerini, oysa dava dilekçesine ek-5/b belgesinde dava dışı yetkili servis … tarafından verilen araçta değişmesi gerektiği parçaları gösterir Değişim Parça Listesindeki parça bedelleri toplamının 53.696,44 TL olduğunu, nitekim bu servisin aracın arızasının giderilmesi ve sağlıklı olarak kullanılabilmesi için değişimi gereken parça listesi olduğunu, müvekkilinin gerçek zararının ise 53.696,44 TL olduğundan kararın kaldırılmasına, davalarının tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dışı yetkili şirketin müvekkilinin rakibi olan bir firma olduğundan bu firmanın değerlendirmelerine itibar edilemeyeceğini, şirketin hizmetinde kusur bulunmadığını, aracın iddiaların aksine kullanılmamış veya az kullanılmış bir araç olmadığını, ortalama 60000 km de değiştirilmesi gereken olağan aksamın aracın geldiği kilometreler dikkate alındığında değiştirilmesinin dava konusu yapılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, her kontrolde gizli veya açık bir ayıba veya imalat hatasına rastlanılmadığını, aracın çalışır vaziyette teslim edildiğini, atölye şefinin beyanına göre söz konusu parçanın ortalama 60000 km de ses üretmeye başladığını, sonuç olarak arızanın imalat kaynaklı bir durum olmadığını, çalışma koşulları gereğince ekonomik ömrü olan bir aksam olduğunu, parça değişiminin gerçekleştirilmesi işleminin hatalı bir işlem olmadığını, tanık beyanlarının da bunu doğruladığını, bilirkişiler tarafından tespit edilen bedeli kabul etmediklerini, tam teşekküllü laboratuvar ortamında inceleme talebinin değerlendirilmediğini, eksik inceleme ile karar verildiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP:
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davacı taraf istinafa cevap vermemiştir.
G E R E K Ç E
Uyuşmazlık, eser sözleşmesi niteliğinde ayıplı otomobil tamiri nedeniyle doğan zararın tazminine ilişkin davadır.
İlk Derece Mahkemesi’ nce yukarıda gösterilen özetle; davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı taraf vekilleri istinaf yasa yoluna başvurmuştur.
6100 Sayılı HMK.nun 355. Maddesi gereğincere’sen gözetilecekler dışında taraf vekillerinin istinaf dilekçesinde gösterdiği sebeplerle sınırlı olarak yapılacak incelemede;
(I)Taraflar arasında kurulduğu anlaşılan ilişki 6098 Sayılı TBK’nun 470 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğindedir.
6098 Sayılı 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi kapsamında, davacının üstlendiği aracın tamir işini özen borcu gereği olarak fen ve sanat kurallarına, sözleşme hükümlerine, kendisine duyulan güvene ve beklenen amaca uygun şekilde eksiksiz olarak yapmakla ödevlidir.
Eser sözleşmesini; vekalet akdi gibi diğer işgörme sözleşmelerinden ayıran en önemli özelliklerinden birisi sonuç sorumluluğu, yani tarafların iradeleri doğrultusunda yüklenici tarafından bir sonucun meydana getirilmesi taahhüdüdür. Bu taahhüdün altına giren yüklenici, TBK’nun 471/1 inci maddesi ve işin mahiyeti gereği, işi sadakat ve özenle yerine getirmek zorundadır. Sadakat borcu, yüklenicinin işsahibinin yararına olacak şeyleri yapması ve ona zarar verecek her türlü eylemden kaçınması anlamını taşır. Buna göre, işi yüklenen yüklenicinin, kararlaştırılan edimleri ifa ederken, mesleğinin tüm kurallarını eksiksiz yerine getirmesi, işsahibinin edim menfaatinin gereğidir.
Eserin; sözleşmede kararlaştırılan niteliklerine ya da işsahibinin beklediği amaca uygun olmaması veya lüzumlu bazı vasıflardan bir ya da birkaçının bulunmaması halinde, ayıplı ifa edildiğinin kabulü gerekir.Ayıp, Kanun ya da sözleşme hükümleri gereğince bir eser veya malda bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır.
Yüklenici, iş sahibine olan borçlarına aykırı olarak imalını yüklendiği eserin ayıplı olması durumunda açık ayıplarda 6098 Sayılı TBK’nun 474. gizli ayıplarda ise 477. maddeleri hükümlerine uygun olarak ihbarda bulunduğu taktirde aynı kanunun 475. maddesinde tanınan haklardan yararlanabilir. Ancak, 475. madde gereğince eser sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanayamacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa eser sahibi bu eseri kabulden kaçınabilir. Ne var ki eserdeki kusur veya sözleşmeye aykırılık yukarıda belirtilen ölçüde önemli değilse eser sahibi eserin değerindeki eksiklik oranında bedeli indirebilir. Eğer kusurların giderilmesi büyük harcama gerektirmiyorsa yükleniciyi onarıma zorlayabilir. Ancak 475. maddede eser sahibine tanınan haklardan birini kullanabileceği mahkemece uzman bilirkişi aracılığı ile yaptıracağı inceleme sonucu ayıbın derecesi belirlenmek sureti ile takdir olunur.
Kural olarak eser sözleşmesinde ayıbın varlığı her türlü delil ile kanıtlanabilir. (Yargıtay 15. HD 06/02/2002 tarih 4689/546 vb. kararlar) 6098 Sayılı TBK’nun 474. maddesi hükmü gereğince iş sahibi eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulmaz, eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmekle yükümlüdür. Sonradan ortaya çıkan gizli ayıplarda ise iş sahibi gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorundadır. Aksi taktirde iş sahibi eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılır ve 475. maddesi hükmünden yararlanamaz. Ne var ki sözleşmede eser için garanti verilmiş ise ayıp ihbarı sürelerine bakılmaksızın 475. madde hükümlerinden yararlanma olanağı mevcuttur.
(II) Somut olaya gelince; dava konusu yapılan aracın 07/02/2007 tarihinde davalı şirketten satın alınarak 08/02/2007 tarihinde trafiğe çıktığı,
Davacının 16/07/2010 tarihinde araç 94150 km de iken davalı servise direksiyon pompasında ses şikayetiyle başvurduğu, garanti kapsamında 20/07/2010 tarihinde araç 96673 km de iken direksiyon yağ pompasının değiştirildiği,
22/12/2011 tarihinde araç 151838 km de iken yine aynı şikayetle davalı servise başvurulduğu, serviste garanti dışında direksiyon yağ pompasının değişiminin yapıldığı, davacı tarafından 5.308,75 TL ödendiği,
20/07/2013 tarihinde araç 210208 km de iken araç çekici ile servise getirilerek direksiyon yağ pompası değişiminin yapıldığı, garanti kapsamında parçanın ücretsiz değiştirildiği, ancak işçilik ve çekici ücreti olarak 23/07/2013 tarihinde 1.445,45 TL ödendiği,
27/03/2014 tarihinde araç 231747 km de iken yeniden servise başvurulduğu, yapılan tamirat sonrası direksiyon kutusunun değiştiği, KDV dahil 10.987,95 TL ödendiği,
08/06/2015 tarihinde araç 266862 km de iken ABC pompasının değiştirildiği,
Ayrıca 21/03/2017 tarihinde araç 312129 km de iken dava dışı … servisince direksiyon kutusundan uğultu sesi geldiği şikayetiyle başvurulması üzerine direksiyon yağ pompası değişimi yapıldığı, servis kaydına göre direksiyon pompası yağında ince kılcal çapaklar görüldüğünün tespiti yapıldığı, 21/03/2017 tarihli Kalite Raporunda, ABC Sistem Parçalarının hepsinin değişimi gerektiği, teklife rağmen sadece pompanın değiştirildiğinin yazıldığı ve davacının dava dışı servise 10.015,34 TL bedel ödediği anlaşılmaktadır.
Özetle; davacının aracında 1 kez dava dışı … servisinde olmak üzere toplamda 5 kez direksiyon yağ pompası, 1 kezde direksiyon kutusunun değişmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunun 5. sayfası son paragrafında;
…Bu hususun böyle üst segment araçta oluşmasının normal olmadığı, aracın direksiyon sisteminde üretimden kaynaklı gizli bir ayıbın olduğunu gösterdiği, davalı şirket tarafından çeşitli tarih ve kilometrelerde yapılan 5 onarım ve değişimin sorunu tam olarak çözmediği, sadece 60000 km de aşınmasının ve değişmesinin normal olduğunun davalı tarafından açıklandığı ancak iddia edildiği gibi pompanın düzenli olarak sarf ve sarf malzemesi gibi değişimi gerekiyorsa aracın periyodik bakım kitapçığında alıcıya belirtilmesi gerektiği, ancak bu sistemin her değişimin ek tesisatla birlikte yaklaşık maliyetinin 10.000,00 TL olduğu, dava dışı … servisi tarafından düzenlenen iş emri ve kalite raporunda,ABC Sistem Parçalarının hepsinin değişiminin gerektiğinin tespiti yapıldığı belirtilerek direksiyon sisteminin tüm ek ekipmanlarıyla birlikte komple değişiminin sağlıklı olacağı mütalaa edilmiştir. Sonuç olarak, arızanın belli bir kullanımdan sonra ortaya çıkması nedeniyle gizli ayıp olduğu, davalı tarafça verilen servis hizmetinin kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi raporunda da vurgulandığı gibi aracın direksiyon sisteminin direksiyon yağ pompasının 5 kez, direksiyon kutusunun 1 kez değiştirilmesine rağmen arızanın giderilmediği, ABC Sistem parçalarının hepsinin değiştirilmemiş olması nedeniyle davalı tarafından ayıplı hizmet verildiğinin kabulünde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
(III) Davacı vekili dava dilekçesine ekli ek-5/b olarak işaretlediği belgeye dayalı olarak 53.696,44 TL zararının bulunduğunu ileri sürmektedir.
Bilindiği üzere; bir davada, mahkemenin veya tarafların yapmış olduğu usul işlemi ile taraflardan biri lehine ve diğeri aleyhine doğmuş ve buna uyulması zorunlu olan hakka usulü kazanılmış hak denir. Örneğin; bir tarafın bilirkişi raporuna itiraz etmemesi ile diğer taraf lehine usulü kazanılmış hak doğar. Aynı biçimde, mahkemenin Yargıtay bozma ilamına uyması ile bozma kararı, lehine olan taraf bakımından kazanılmış hak doğar.
09/05/1960 tarih 1/9 sayılı İBK’da açıklandığı gibi, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda (şimdiki HMK’nunda) usulü kazanılmış hakka ilişkin açık bir hüküm yok ise de; Yargıtay’ın bozma kararlarının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan gayesi ve muhakeme usulünün hakka varma, hakkı bulma amacıyla kabul edilmiş olması yanında, hukuksal anlamda istikrar amacına ulaşmak isteğinin kabul edilmiş bulunması bakımından, usule ait kazanılmış hak durumu usul kanununun dayandığı ana esaslardandır ve kamu düzeni ile de ilgilidir. Esasen hukukun kaynağı sadece kanun olmayıp yargısal içtihatler dahi hukukun kaynağı olduğundan söz konusu usuli kazanılmış hak için kanunda açık hüküm bulunmaması onun kabul edilmemesini gerektirmez. Usulü kazanılmış hak kurumu usul hukukunun vazgeçilmez, düzen ve istikrarı koruyan temel kurallarından olup kamu düzeni ile ilgilidir. (Yargıtay HGK’nun 2014/70 E. – 2015/1680 K. sayılı 17/06/2015 tarihli kararı)
Yargılama sırasında taraflardan birinin bilirkişi raporuna itiraz etmemesi, itiraz eden taraf lehine usulü kazanılmış hak oluşturur. Taraflardan biri bilirkişi raporuna itiraz etmez, diğer tarafın itirazı üzerine ya da mahkemece kendiliğinden yeni bir bilirkişi raporu alınır ve sonuncu rapor, önceki rapora itiraz edenin daha da aleyhine olursa, önceki rapor itirazda bulunmayan yönünden kesinleşeceğinden itiraz eden taraf lehine oluşan usulü kazanılmış hak gereği, mahkemece itiraz edenin lehine olan bilirkişi raporuna göre karar verilir. (Yargıtay 17. HD’nin 2016/14455 E. – 2017/7655 K. sayılı 13/09/2017 tarih ve 2014/1503 E. – 2015/13111 K. sayılı 01/12/2015 tarihli kararları);
Somut olayda, bilirkişiler 03/05/2018 tarihli asıl raporlarında davacının isteyebileceği bedeli 27.757,49 TL olarak hesaplamışlar bu rapor davacı vekiline 15/05/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekili 29/05/2018 tarihli dilekçesinde ek-5/b numaralı belgesinin hükmün tesisinde dikkate alınmasını talep etmekle birlikte sonuç kısmında bilirkişi raporu dikkate alınarak haklı davalarının kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili beyan dilekçesinde sonra 27/09/2018 tarihli oturumda asıl rapora karşı diyeceklerinin sorulması üzerine, “bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep ederiz” demiştir.
Bilirkişilerden 26/10/2018 tarihinde ek rapor alınmış isede, kök raporda herhangi bir değişikliğe gidilmemiştir. Bu rapor davacı vekiline 07/11/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı vekili 04/12/2018 tarihinde ek rapora karşı diyeceklerinin sorulması üzerine “Davamızın kabulünü talep ederiz” demiştir. Ek raporda sonuç değişmediğinden davacı vekilinin asıl ve ek rapora karşı beyanları davalı lehine usulü kazanılmış hak oluşturmaktadır.
Bu itibarla davacı vekilinin dava dilekçesine ekli ek-5/b numaralı belgeye dayalı olarak zararlarının 53.696,44 TL olduğuna ilişkin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Davacı taraf garanti dışında direksiyon pompası arızasının giderilmesi için toplam 27.757,49 TL ödeme yaptığını ispat edebildiğinden anılan tutarın hüküm altına alınmış olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre ; İlk Derece Mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığından taraf vekillerinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Taraf vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından peşin yatırılan 121,30-TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının alınması gereken 59,30 TL’den mahsubuyla, bakiye 14,90-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından peşin yatırılan 121,30-TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 474,40-TL istinaf karar ve ilam harcının alınması gereken 1.896,11-TL’den mahsubuyla, bakiye 1.421,71-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Taraflar tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının yatıranlara iadesine,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-a) bendi uyarınca 30/06/2021 tarihinde KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.