Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2019/802 E. 2021/1421 K. 06.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/802
KARAR NO : 2021/1421
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2014/306 Esas – 2018/905 Karar
KARAR TARİHİ : 23/10/2018
DAVA : Adi Ortaklığın Tasfiyesi
İSTİNAF TALEP TARİHİ: 30/01/2019 Davalı
KARAR TARİHİ : 06/07/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/07/2021
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a bendi uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü
DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılar arasında 28/02/2014 tarihinde ….. isimli dalış amaçlı bir işletme kurulduğunu, müvekkilinin şirket ana sözleşmesinde kendisine düşen görev ve sorumluluklarının bilinci ile elinden gelen tüm gayreti göstermesine rağmen şirket hesaplarından tam olarak haberdar olamadığından düzenli bir şekilde defter tutulmadığından bahisle ortaklardan müteaddit defalar sözlü olarak şirket kayıt ve defterleri ile imzalı demirbaş listesini incelemek üzere talep ettiğini ancak sonuç alamadığını, davadan önce karşılıklı ihtarlar keşide edildiğini,davalıların ortak olarak sorumluluklarını yerine getirmediklerini, ihtarnamelerde de belirtildiği üzere müvekkilinin ortaklığın feshi ve tasfiyesini gerektiren haklı nedenlerin bulunduğunu TBK 639/b.7 gereğince güven ve karşılıklı anlayışı sarsan hallerin varlığının aşikar olduğunu belirtmiş, müvekkilinin ortağı olduğu adi şirket ortaklığının haklı sebepler nedeniyle feshine ve tasfiye memuru vasıtasıyla tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ileri sürürlen hususların doğru olmadığını, davacının tüm toplantılara katılmasana rağmen 29/06/2014 tarihindeki toplantıya kasıtlı katılmadığını, kendisinin erkek arkadaşının tekneye gelmesi nedeniyle aralarında problem çıktığını, davacının toplantılara katılarak bu isteklerini bizzat görmek ve inceleme olanağına sahip olduğu halde kötü niyetli olarak hareket ederek, şirketi tasfiye sürecine zorlamaya başladığını,tasfiye koşullarının gerçekleşmediğini ve davacının haksız olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuşlardır.
D E Lİ L L E R :
28/02/2014 tarihli adi ortaklık sözleşmesi, 02/05/2013 tarihli sözleşme, İzmir 13.İcra Müdürlüğünün 2016/11382 sayılı dosyası, tasfiye memurunun raporları,satış belgesi,İzmir 4.ATM nin 2018/874 Esas sayılı dosyası tüm dosya kapsamıdır.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; davacı tarafça tüm tarafların ortağı olduğu adi ortaklığın haklı nedenlerle fesih ve tasfiyesine yönelik olarak davalılar hakkında mahkememize dava açıldığı, davacı ve davalıların 28/02/2014 tarihli ortaklık sözleşmesi ile ”….. …..” adı altında %33,3 eşit pay olarak adi şirket kurdukları, şirketin devamı esnasında adi şirket ortaklarının birbirlerine karşı güveni kalmadığından ve bu şartlar altında şirketin devamının mümkün olmadığı anlaşıldığından, TBK 639/7 maddesinde belirtilen haklı sebeblerin ve dolayısıyla adi ortaklığın fesih koşullarının oluştuğu ve adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesi gerektiği ,TBK’ nin 644. Maddesi uyarınca gerekli tasfiye işlemlerinin yürütülmesi için mahkememizce tasfiye memuru atandığı, tasfiye memuru tarafından ortaklığın tasfiyesine yönelik tüm işlemlerin usulüne uygun olarak yerine getirildiği, sonuç olarak alınan revize dağıtım raporunda da belirtildiği üzere yapılan işlemler sonucunda dağıtıma esas toplam bedelin 20.359,31 TL tutarında bulunduğu, bu bedelin 12.478,22 TL lik bölümünün davacı …..’a , 5.723,00 TL lik bölümünün davalı …..’a, 2.158,09 TL lik bdağıtıma esas toplam bedelin 20.359,31 TL tutarında bulunduğu, bu bedelin 12.478,22 TL lik bölümünün davacı …..’a , 5.723,00 TL lik bölümünün davalı …..’a, 2.158,09 TL lik bölümünün davalı …..’a isabet ettiği, ayrıca davacı ….. hissesinden 2.984,04 TL lik bölümünün davacının İzmir 13.İcra Müdürlüğü dosyasına olan borcu sebebiyle ilgili icra müdürlüğüne gönderilmesi gerektiği, bu miktar düşüldüğünde davacı hissesinin 9.494,18 TL olduğu , ortaklığın devamı esnasında davacı …..’ın adi ortaklığa dışarıdan 131.126,00 TL nakit temin ettiği söz konusu borcun ….. ve davalı ….. arasında imza altına alınan protokol doğrultusunda 1/2 hisse oranında davacı ….. ve davalı ….. tarafından ödenmesi gerektiği, davalı …..’ın herhangi bir ödeme yapmadığı, söz konusu borçtan …..’ın hissesine düşen bedelin 45.563,00 TL tutarında olduğu,bu bedelin TBK 627. md gereğince davalı ….. tarafından davacı ….. ‘a ödenmesinin gerektiği , bu ödemeye mahsuben dağıtım raporunda ….. hissesine isabet eden 2.158,09 TL lik bölümünün davacı ….. hissesine ilavesinin gerektiği, bu ilave ile davacı hissesinin 11.652,27 TL ye ulaştığı , geriye kalan 43.404,91 TL lik bölümünde davacı ile davalı ….. arasında devam eden İzmir 4.ATM nin 2018/874 Esas sayılı itirazın iptali dosyasında değerlendirilmesinin ve ….. …..nın bu şekilde fesih ve tasfiyesi ile tasfiyenin sonuçlandırılması gerektiği incelenen tüm kapsamıyla anlaşılmış adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı ….. vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı ihtarnamelerinde ileri sürdüğü hususlardan dolayı değil, kendi açıkladığı uyuşmazlıktan dolayı ortaklıktaki hissesini satarak ayrılma iradesinde olduğunu yazılı olarak belirttiğini, ileri sürdüğü hususların ortaklığın feshi ve tasfiyesini gerektiren haklı nedenler olmadığını, tüm bu hususlar şirketin işleyiş ve sorumluluğuyla ilgili olup kusuru olanlara şirketin rücu etme olanağı her zaman bulunduğunu, ortaklığın feshini gerektiren haklı nedenler bulunmadığı halde, serbest muhasebeci bilirkişinin görev ve yetkisi olmadığı halde belirttiği hukuki değerlendirmesine dayalı ortakların birbirine güveni kalmadığı gerekçesine dayanılara tasfiye memuru atanmasına karar verildiğini, bilirkişiler tarafından davacının iddia ettiği hususlara ilişkin olarak şirket hesaplarında herhangi bir usulsüzlük veya benzeri olumsuzluk tespit edilmediği halde sırf güvenin kaybolması gerekçesiyle ortaklığın mallarının satışına gerçekleştiğini ve tasfiye işlemi karardan önce zaten tamamlatıldığını, davacının fesih ve tasfiye için ileri sürdüğü hususların ortaklığın feshi ve tasfiyesini gerektiren haklı nedenler olmadığını, davacının T.B.K. m. 639/b.7 gereğince güven ve karşılıklı anlayışı sarsan hallerin varlığından bahsetmiş ise de; bunun kendisi tarafından iddia edildiği ve adi ortaklığın işlememesi için birden fazla gerçeğe aykırı şikayetlerde bulunduğunu, davacı kendi hisselerini diğer ortaklara satmak ve şikayetçi olduğu adi ortaklıktan ayrılmak yerine kötü niyetli olarak sırf diğer ortaklara da zarar verme gayesi ile bu davayı açtığı açık iken mahkemece bu yönde bir değerlendirme yapmadan talebe uygun yargılamayı tamamladığını, adi ortaklığın işleyişinde maddi anlamda herhangi bir sorun olmamasına rağmen sırf davacının erkek arkadaşının ortaklık işlerine haricen katılmasından kaynaklanan uyuşmazlığı kötü niyetle güven eksiliği adıyla gündeme alarak fesih ve tasfiyeye ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ile adi ortaklığın feshine ve tasfiyesine karar verilmesi hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, T.B.K. 643. Maddesinde ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2014/2575 esas ve 2014/4756 Karar saylı kararında belirtildiği üzere, öncelikle ortaklığın borçlarının ödenmesi gerektiğini, ortaklık sözleşmesinin 6/A maddesinde müvekkil …..’ın ortaklıkta ayrıca ücretli çalışan kişi de olduğu 2014 yılı itibariyle her ayın 15. İnde aylık 2.000 TL net maaşı olduğu her yıl da artırılması gerektiği hüküm altına alındığını, buna karşın müvekkile herhangi bir maaş ödenmediği gibi, tasfiye sırasında da müvekkilin yazılı başvurusuna rağmen bu borç hiç bir şekilde dikkate alınmadığını, oysa sözleşmede müvekkilin aylık ne kadar ücret alacağı açıkça yazılmış olup, yasal defter ve banka hesaplarını inceleyen tasfiye memurunun bunu dikkate alması gerektiği, yargılama sırasında da müvekkilin bu alacağının dikkate alınması gerektiğine yönelik yazılı başvurularının dikkate alınmadığını, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davacı taraf istinafa cevap vermemiştir.
G E R E K Ç E
Uyuşmazlık, dalış amaçlı kurulan adi ortalığın feshi ve tasfiyesi isteğine isteğine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçelerle, davanın kabulüne,” ….. …..” ın feshine, tasfiye memurunun dağıtımına esas 20.359,31 TL tutarının, 12.478,22 TL lik bölümünün davacı …..’a, 5.723,00 TL lik bölümünün davalı …..’a, 2.984,04 TL lik bölümünün İzmir 13.İcra Müdürlüğüne isabet edecek ve raporda belirtilen şekilde yapılacak ödemeler ile ilgili banka komisyon giderleri de dikkate alınarak dağıtımına ve tasfiyenin bu şekilde sonuçlandırılmasına, davacı tarafça ortaklık borcu için ödenen ve davalı ….. hissesine düşen 43.404,91 TL sının TBK ın 627 inci maddesi hükmü gözetilerek İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/874 Esas sayılı dosyasında değerlendirilmesine; şeklinde karar verilmiş ise de kararın esas ve usul bakımından hukuka uygun olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki; ilk derece mahkemesinin ve tarafların kabulünde olduğu üzere adi ortaklığa dışarıdan davacı …..’ın 131.126 TL borç aldığı, bu borcun davacı ile davalılardan ….. ile birlikte ortak ödeneceğinin yazılı olarak kararlaştırıldığı, davalının payına düşen ortaklık borcunu ödemediğinden bahisle davacı tarafından başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline yönelik açılan davanın İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/874 Esas sayılı dosyasında derdest bulunduğu, bu alacak borç ilişkisinin de adi ortaklığın tasfiyesi kapsamına alınması gerektiği halde, anılan Mahkemece birleştirme isteminin olumlu değerlendirilmediği ve karar tarihi itibariyle anılan dosyanın derdest olduğu anlaşılmıştır. Adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanan hak ve borçların bir kısmının tasfiye dışında bırakılması mümkün değildir. Adi ortaklıkta ortaklar arasındaki kar payı dışındaki alacak iddiası aynı zamanda fesih ve tasfiyeyi gerektireceğinden, fesih ve tasfiye davası devam ederken ileri sürülen alacak iddiasının da ilk davadaki tasfiye sürecinde incelenerek tasfiye kapsamına alınması gerekir. Aksi halde tam bir tasfiyeden söz edilemeyeceğinden sonradan açılan davanın birleştirilmesi isteğinin kabul görmemiş olmasının sonuca bir etkisi yoktur. Aksine bir durum mükerrer tasfiye sonucuna yol açacağından, böyle bir duruma imkan verilmesi hukuken mümkün görülmemiştir.
Ayrıca, taraflar arasındaki 28/02/2014 tarihli adi ortaklık sözleşmesinin 6 ıncı maddesinin A bendine göre davalılardan …..’ın dalış merkezi sorumlusu olarak aylık 2.000 TL net ücret ile sigortalı çalışacağı hüküm altına alındığına ve tasfiye aşamasında bu davalının ücretlerinin ödenmediği savunmasında bulunduğuna göre, başka bir anlatımla ortaklardan birinin adi ortaklıktan alacaklı olduğu iddiası bulunduğu halde bu hususta ilk derece mahkemesince ve tasfiye memurunca bir değerlendirilme yapılmadığı, bilakis 18/01/2018 tarihli 2 numaralı tasfiye raporunun 6.sayfasında 4 numaralı bendinde ” 28/02/2018 tarihinden dava tarihine kadar olan 5 aylık süre için olmak üzere ” bu iki tarih arasında 2.000 TL üzerinden maaş hesabı yapıldığında davalının (2014/ mart,nisan,mayıs,haziran, temmuz) olmak üzere 5 aylık 10.000 TL alacağı olduğu düşünülmekte ise de, bu husus yargılamayı gerektirdiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,”
Şeklinde hatalı bir değerlendirme yapıldığı, ilk derece mahkemesince de tasfiye memurunun bu hatalı değerlendirmesinin düzeltilmediği ve bu hususta tarafların delillerinin toplanmadığı ve değerlendirilmediği belirlenmiştir.
Bu eksiklikler, 6100 Sayılı HMK un 353/1 inci maddesinin a-6 ıncı bendi kapsamında kalmaktadır.
Bilindiği üzere; 7251 Sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra a-6 ıncı bendinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması (maddi olayda olduğu gibi adi ortaklığın borcunun tasfiye kapsamında değerlendirilmemesi, ortaklardan birinin ortaklık kapsamında ücretli çalışmasından kaynaklanan adi ortaklıktan alacağı olup olmadığı yönünde tarafların ilgili delilleri toplanmadan ve değerlendirilmeden, gerekirse SGK dan hizmet ve pirim dökümü getirtilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi) ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş” olması halinde kararın esasının incelenmeden kararın kaldırılmasına karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; davalı ….. vekilinin istinaf istemi anılan yerinde olduğundan kabulüne, 6100 Sayılı HMK un 353/1 inci fıkrasının (a-6) bendi kapsamında İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/874 Esas sayılı dosyasının, adi ortaklığın tasfiye kapsamında değerlendirilmemesi, ortaklardan birinin ortaklık kapsamında ücretli çalışmasından kaynaklanan adi ortaklıktan alacağı olup olmadığı yönünde tarafların ilgili delilleri toplanmadan ve değerlendirilmeden, gerekirse SGK dan hizmet ve pirim dökümü getirtilmeden, tasfiye memurundan anılan yönlerde değerlendirme yapılması suretiyle tasfiye işlemi tamamlanmadan eksik inceleme ile karar verilmesi esas ve usul bakımından hukuka aykırı olduğundan ilk derece mahkemesinin 23/10/2018 tarihli kararının 6100 Sayılı HMK un 353/1 inci maddesinin (a-6) esası incelenmeden kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davalı ….. vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek ve yer olmadığına ilişkin
karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı ….. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/36 Esas – 2018/905 Karar sayılı, 23/10/2018 tarihli kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1 fıkra (a-6) bendi gereğince ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı ….. vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
5-Davalı …..’ın yatırdığı 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının istek halinde iadesine, 121,30 TL istinaf yoluna başvuru harcının mahsubu ile Hazineye gelir kaydına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği ve harç iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 Sayılı HMK’nun 353. Maddesi (1-a) bendi uyarınca 06/07/2021 tarihinde KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.