Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2019/2938 E. 2022/1683 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/2938
KARAR NO: 2022/1683

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/746 Esas – 2019/866 Karar
KARAR TARİHİ : 19/09/2019

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF TALEP TARİHİ : 18/11/2019 Davacı
KARAR TARİHİ : 15/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/09/2022

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davacı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1(b-1/son) cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü

TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı firmanın beyaz eşya sektöründe 40 yılı aşkın süredir hizmet veren saygın ve ticari itibarı oları bir firma olduğunu, 11 Haziran 2018 tarihinde …. tarafından aranan müvekkilinin hesaplarına haciz konduğuna dair bilgi verildiğini, bunun üzerine haczi koyan 16.İcra Müdürlüğü’nün 2016/13358 E. sayılı dosya incelendiğinde davalı tarafın müvekkili firmanın banka hesapları ve tapuları üzerine haciz konması için müvekkili firmanın ünvanı ve vergi nosunu yazılarak talepte bulunulduğunun görüldüğü, haczin kaldırılması için talepte bulunulduğunu, haczin 13/06/2018 tarihinde kaldırıldığını, müvekkilinin çalıştığı bankalara karşı haciz-bloke uygulandığının görülmesinin müvekkilin ticari itibarını zedelediğini ödemeleri olan müvekkil firmanın hesaplarına haciz-bloke olduğu için 50.000-TL civarındaki parasını kullanamadığını, başka kaynaklardan temin etmek zorunda kaldığını, davalının bu işlemleri ağır kusur ve kötü niyetli yapmış olduğunu beyanla haksız fiil-haciz tarihi olan 11/05/2018 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte 30.000TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu icra dosyasında asıl borçlu olan …. ’ye ait dosyada 02.05.2018 tarihinde dosyaya gönderilen talepte sigortalı çalışanları tarafından şirkete ait vergi nosu yazılırken gerçek borçlunun vergi numarası yerine davacı şirketin vergi numarasının son iki rakamına aynı olması nedeniyle yazıldığını, yapılan işlemde hiçbir kasıt olmadan tamamen hata ile davacı şirketin vergi nosunun yazıldığını, sehven 02/05/2018 tarihinde gönderilen talebin icra müdürlüğünce onaylanarak 08/06/2018 tarihinde davacı şirketin banka hesaplarına haciz konulduğunu, bu durumdan kesinlikle haberlerinin olmadığını, davacı şirket vekilince durumun farkedildiğini, 08/06/2018 günü davacı şirketin banka hesaplarına sehven konan haczin kaldırılması konusunda 11.06.2018 tarihinde davacı vekilince icra dosyasına talepte bulunulduğunu, davacı vekilince taraflarına hiç bir bildirim yapılmadığını, dava açılma yoluna gidildiğini, cuma günü sehven yapılan işlemin pazartesi düzeltilmesi konusunda dosyada talebin bulunduğu gözönüne alındığında, davacı şirketin talep ettiği tazminat miktarının hiçbir şekilde kabul edilebilir yanı olmadığını, etik gereği davacı şirket yetkilisine gidilerek ziyarette bulunulduğunu, olayda bir kasıt olmadığı tamamen istem dışı olayın gerçekleştiğinin bildirildiğini ve özür dilendiğini beyanla davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sonucu verilen kararda özetle; davacı tarafından mahkememize haksız fiilden kaynaklı manevi tazminat davası açılmış ise de; TBK nun 58. Maddesinde; Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradıgı manevi zarara karsılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.” şeklinde düzenleme bulunduğu, somut olayda davacının manevi zarar uğradığını iddia ettiği fiilin davalının haksız haczinden kaynaklandığı, icra dosyasının incelenmesinde ve toplanan delillerden davacı şirketin …. Bankası …. şubesindeki hesaplarına 08.06.2018 günü bloke konulduğu ve davacı şirket adına kayıtlı gayrımenkul kayıtlarına haciz konulduğu, bu tarihin Cuma gününe denk geldiği, davalının sehven asıl borçlu dışında başka bir şirket aleyhine haciz tatbik edildiğini öğrenmesi üzerine hafta sonu tatiline müteakiben 11.06.2018 günü yani Pazartesi günü tekrar davacı aleyhine konulan hacizlerin kaldırılması için İcra müdürlüğünden talepte bulunduğu, müzekkerenin aynı gün bankaya ulaşmasına rağmen …. Bankasınca 13.06.2018 günü davacı hesabına konulan blokenin kaldırıldığı, Karşıyaka Tapu Müdürlüğünce de 11.06.2018 günü icrai haciz terkin işleminin yapıldığı, dolayısıyla gerek haciz süresi gerekse de araya hafta sonu girmesi nedeniyle TBK nun 58. Maddesindeki manevi tazminat şartlarının oluşmadığı kanaatine varılarak gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
DELİLLER :
İzmir 16.İcra Müdürlüğü’ nün 2016/13358 E.sayılı dosyası, …. A,Ş cevabi yazıları , tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını gösterir araştırma tutanakları, tanık beyanları, tüm dosya kapsamı.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin kararı usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı kötü niyetli ve ağır kusurlu olarak 02.05.2018 tarihli talep de; dosya ile hiçbir bağlantısı olmayan müvekkilin unvanı ve V.K. No’su davalı tarafça yazılarak Banka-Takbis ve araç haczi talep edilmiştir.Bankalarda kredi kullanan, ticari itibarı zedelenen müvekkilin manevi kaybının değeri maddi karşılığı olmadığını, ancak müvekkilin manevi üzüntüsünü bir nebzede olsa azaltması amacıyla talep edildiğini, çalıştığı banka karşısında itibarı ciddi olarak zedelendiğini, haczin kaldırılması için derhal tarafımızca talepte bulunduğunu, masrafları tarafımızdan karşılanarak hacizlerin kaldırılması yazıları yine sistemden gönderildiğini, ancak haciz yazıları yine sistemden gönderilmiştir.Ancak haciz 13.06.2018 tarihinde kaldırıldığını, bu arada çalıştığı bankalara karşı haciz-bloke uygulandığının görülmesi müvekkilinin ticari itibarını zedelemiş hem de çok zor bir durumda kalmasına sebebiyet verildiğini, bu hususun bankalar nezdinde oluşturacağı güvensizlik ve itibar kaybıyla ilgili bilirkişi raporu alınması dava sebebimizi aydınlatacağını, davalı bu işlemleri Ağır kusur ve kötü niyetli yaptığını ve tam kusurlu olduğunu, borç dosyası ile hiçbir bağlantısı olmayan müvekkilin banka hesaplarına ve gayrimenkullerine haciz koyan davalı T.B.K. 58. Maddesi gereğince manevi tazminattan sorumlu olduğunu, davalı gerçek borçluya 2 sefer hacze gittiğini, farklı bir unvan sahibi ve V.K.No sahibi adres olmasına rağmen talep ile müvekkili firmayı Borçlu haline getiren, Banka ve gayrimenkullerine haciz koyan davalı kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğunu beyanla kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddini, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davacı taraf üzerine bırakılmasını talep etmiştir.

G E R E K Ç E

Uyuşmazlık, haksız haciz iddiasıyla haksız eyleme dayalı manevi tazminat isteğine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bilindiği üzere; 6098 Sayılı TBK’nun 49. maddesi gereğince kasten başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. 6098 Sayılı TBK 50/1 maddesine göre zarar gören zararını ve zarar görenin kusurunu ispat yükü altındadır. Kişilik hakkı hukuka aykırı bir şekilde zedelenen kişinin Aynı Kanunun 58. maddesi gereğince manevi tazminat isteme hakkı bulunmaktadır.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25 inci maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmıştır.
Tüzel kişinin ekonomik faaliyetini yürütürken kazandığı saygınlık, onun kişisel değerleri içinde yer alır. Ticari şeref ve haysiyetin çiğnenmesi, onun ekonomik yaşam içindeki yerini ve durumunu sarsabilir. Ekonomik itibar da tüzel kişinin şeref ve haysiyetinin bir görüntüsüdür. Tüzel kişinin ekonomik faaliyetleri de toplum tarafından değerlendirilmektedir. Tüzel kişinin kişilik haklarından olan onur ve saygınlığı onun korunan değerlerinin başında gelir. Gerçek kişilere özgü olanlar dışında kalan kişilik haklarında tüzel kişilerin de manevi zarara uğrayabileceğini ve bu nedenle manevi tazminat talebinde bulunabileceğini kabul edilmektedir. (HGK 22/01/2016 tarih, 2014/4-213 E., 2016/70 K. sayılı kararı). (HGK 01.02.2012 tarih, 2011/4-687 E. 2012/26 K.) Tüzel kişi kurumsal kültürünün bir parçası olarak sosyal sorumluluk üstlenmiş ise onur ve saygınlığın “sosyal itibar” ve “ticari itibar” yönleri ile birlikte değerlendirilmesi gerekir.
Kural olarak, Anayasa’nın 36. maddesinde “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde dava açmak,icra takibi yapmak hakkına sahiptir. Bu hak kötüye kullanılmadığı sürece hakkı kullananın tazminatla sorumlu tutulması söz konusu olamaz. İcra takipleri başkalarının kişilik haklarını zedeleseler bile belirli ölçüler içinde hukuka uygundur.Bu hukuka uygunluğun dayanağı ,bireylerin yada da kamunun üstün menfaatlerinin korunmasıdır.Ancak bu hak toplumsal görevine aykırı kullanılmışsa ,bu kötüye kullanma davranışı hukuka aykırı kılar.
Ayrıca, haksız haciz nedeniyle manevi tazminat talep edilebilmesi için davalı tarafın kusurunun varlığının davacı tarafından ispat edilmesi gerekir.
Somut olayda İzmir 16. İcra Müdürlüğünün 2016/13358 Esas sayılı dosyasının incelemesinde : ciranta olan davalı tarafından lehtar dava dışı …. , lehtar …. ile keşideci …. hakkında 11/02/2010 tarihinde 29.161, 90 TL alacağın tahsili hususunda kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığı, borçlu …. ‘ nin vergi numarası olmadığı , adresinin Karşıyaka olduğu , 20/08/2010 ve 13/08/2011 tarihinde borçlu şirket adresinde yapılan hacizde ödeme taahhüdünde bulunulduğu, dosyanın takipsiz bırakıldığı , 03/10/2016 tarihinde yenilendiği ve 02/05/2018 tarihinde davalı vekili tarafından talep açılarak davacı şirketin araçları ve hesapları, gayrimenkulleri üzerine haciz konmasını talep ettiği, borçlu şirketin ünvanının …. , vergi numarasının …. olarak yazıldığı , icra müdürlüğünce 11/06/2018 tarihinde yazılan haciz yazısında şirketin ünvanının …. , vergi numarasının …. olarak doğru yazıldığı , ancak haciz konulacak taşınmazların …. vergi nosu ile sorgulanması nedeni ile dava dışı şirkete ait taşınmazlar olarak yazıldığı, ,11/06/2018 tarihinde …. vergi nolu …. vekilinin hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği , 11/06/2018 tarihli haciz ihbarnamesinde borçlu şirketin ünvanının …. , vergi numarasının …. olarak düzeltildiğinin … Bankası ve …. Bankasına bildirildiği , yazıldığı, … vergi nolu …. nin ise üçüncü şahıs olarak yazıldığı , …. ‘ nin davacı şirketin 8694.99 TL bakiyeli hesabına 08/06/2018 tarihinde haciz tatbik edildiğin , 11/06/2018 tarihli düzeltme yazısı gereğince haczin kaldırıldığının 13/06/2018 tarihli yazı ile bildirildiği görülmüştür.
Kusur sorumluluğu adalet duygularına uygun olup gerekçesini , kusurun , zarar verenin ahlaki veya hukuki yönden kınanabilir bir davranışı olarak nitelendirilmesinde bulmaktadır. Zararlı sorucu pasif durumda olan zarar gören değil , hukuken onaylanmayan davranışı ile zarar veren meydana getirdiğinden sonuçlarına katlanması adalet duygularını tatmin eder. ( F.Eren Borçlar Kanunu Genel Hükümler s 495 ) Kişilerin, kurallara aykırı davranmaları sonucu ortaya çıkabilecek tehlikeli sonuçların yol açacağı haksızlığa neden olmamaları bakımından, davranışlarında özenli olmaları gerekir. Davranışında özenli olmak, tedbirli, dikkatli olmak, meslek ve sanatta acemi olmamak emirlere ve nizamlara uymak demektir. Özensiz davranarak başkalarının çıkarlarına istemeden zarar veren bir kişi bu davranışının sonuçlarına katlanmak zorundadır. (Hafızoğulları, Zeki-Özen, Muharrem: Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler)
Somut olayda, haczin haksız olduğu anlaşılmakla birlikte davalının kusuru çok hafiftir. Keza borçlu şirket ile davacı şirketin ticari ünvanlarının benzer , vergi numaralarının birbirine çok yakın olduğu sabit olup , yanlış vergi numarasının bildirilmesi meslekte acemilikten çok koşullar gereği yapılan yanlışlık , yani hata düzeyindedir. Haksız hacizlerde maddi tazminat isteminde kusur aranmamakta ise de, manevi tazminat için kötüniyetli ve ağır kusurunun varlığının davacı tarafından ispat edilmesi gerekir. Fiili haciz uygulanmamış , mevduat ve taşınmaz haczi çok kısa süre sonra kaldırılmıştır. Bu durumda haciz uygulaması davacının ticari itibarı zedeleyecek düzeye ulaşmadığından manevi zararı da oluşmamıştır .Bu nedenle ilk derece mahkemesince manevi tazminat isteminin reddine dair kararı usul ve yasaya uygundur. Davacının istinaf istemi yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından peşin yatırılan 121,30-TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 44,40-TL istinaf karar ve ilam harcının alınması gereken 80,70-TL’den mahsubuyla, bakiye 36,30-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının yatıranlara iadesine,
5-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-a) bendi uyarınca 15/09/2022 tarihinde KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.