Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2019/2524 E. 2022/1170 K. 30.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/2524
KARAR NO : 2022/1170

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2018/363 Esas – 2019/380 Karar
KARAR TARİHİ: 26/03/2019
DAVA : İtirazın İptali (Trafik kazası değer kaybı)
İSTİNAF TARİHİ : 09/07/2019 Davalı
KARAR TARİHİ : 30/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/05/2022
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1-son cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü
DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’nın 21/09/2015 tarihinde idaresindeki … plakalı aracıyla seyir halindeyken kavşaktan geçiş önceliği kuralını ihlal etmesi nedeniyle sağından gelen müvekkili şirkete ait … plakalı araca çarpması sonucu maddi hazarlı trafik kazası meydana geldiğini, yapılan araştırmada değer kaybının 5.000,00 TL meydana geleceğinin tespit edildiğini, İzmir 14. İcra Müdürlüğünün 2015/17348 sayılı dosyasından yapılan icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL değer kaybı üzerinden itirazın iptaline takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 26/10/2018 tarihli dilekçesiyle davanın belirsiz alacak davası olarak devamını ve bedel arttırımına ilişkin verdiği ıslah dilekçesiyle dava değerini 5.000,00 TL arttırarak 21/09/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. 70,00 TL ıslah harcını aynı tarihte yatırmıştır.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı … Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk mahkemesi olduğunu, müvekkiline izafe edilebilecek bir kusur bulunmadığını, davacının kusurlu olduğunu, yokluklarında yapılan tespiti kabul etmediklerini, istenen meblanın fahiş olduğunu, aracın sigortalı olup öncelikli olarak sigorta şirketinin sorumlu bulunduğunu, sigorta şirketine davanın ihbarini talep ettiklerini savunarak davanın reddine en az %20 İcra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle sigorta şirketine başvurması gerektiğinden dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, itirazın iptali davasının kısmi olarak açılamayacağını, icra takibinde 5.000,00 TL değer kaybı yanında 700,00 TL kazanç kaybı talep edildiğini, hüküm kurmaya elverişli rapor olmadığını, istenen bedelin fahiş olduğunu, kazanın davacının kusuruyla meydana geldiğini savunarak davanın reddine, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Takip dosyası, özel rapor, kaza tespit tutanağı, sigorta dosyası, bilirkişi raporu, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; Davanın İİK 67/2 uyarınca açılan itirazın iptali davası olduğu belirtilerek 21/09/2015 tarihli trafik kazasında, davalı sürücünün 2918 sayılı KTK nun 57/1.c-2 maddesince, %100 oranında asli kusurlu olduğu, davacının ise bu kazada kusursuz olduğu, araçtaki değer kaybının 5.000,00-TL olduğu belirtilmekle, dava HMK 107 uyarınca belirsiz alacak davası olarak açıldığından, davalı … Şti vekilinin, artırılan kısım yönünden, zamanaşımı def’i reddedilerek, davanın kabulüne 5.000,00 TL değer kaybının kaza tarihi olan 21/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı şirket vekili istinaf dilekçesinde özetle; Kazanın meydana gelmesinde aracı kullanan şöföre kusur izafe edilemeyeceğini, tramer kayıtlarına dikkat edilmeden değer kaybının fazla belirlendiğini, davacının ıslahına karşı zamanaşımı itirazlarının reddedildiğini ancak davanın aslında itirazın iptali davası olup icra dairesince alacağını belirleyerek itirazın iptali davasını kısmi olarak açtığını, bu husus belirtilmeden zamanaşımı definin reddedildiğini, kaza tarihine göre 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu ileri sürerek kararın bozulmasına veya zamanaşımı itirazları dikkate alınarak davanın esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesini istemiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davacı taraf istinafa cevap vermemiştir.
G E R E K Ç E
Uyuşmazlık, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle değer kaybına ilişkin itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı vekili yargılama sırasında davasını belirsiz alacak davası olarak ıslah edip talep arttırım dilekçesi vermiştir.
İDM’nce yukarıda özetlenen gerekçelerle ıslah dilekçesi doğrultusunda davanın tam kabulüne karar vermiştir.
(I) İzmir 14. İcra dairesinin 2015/17348 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde davacı alacaklı vekili tarafından davalı borçlu … ile davalı şirket ve dava dışı … A.Ş aleyhine 26/11/2015 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığı, takip talebinde 21/09/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle alınan bilirkişi raporunu takibin dayanağı olarak gösterdiği, fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL değer kaybı ve 700,00 TL kazanç kaybını borçlulardan talep ettiği, ancak sigorta şirketi yönünde sadece değer kaybını istediği anlaşılmaktadır.
Ödeme emri davalı borçlu şirkete 30/11/2015 tarihinde tebliğ edildiği davalı borçlu …’a çıkarılan ödeme emrinin tebliğsiz iade edildiği, borçlu şirketin 03/12/2015 tarihinde sadece değer kaybına , ödeme emri kendisine tebliğ edilemeyen borçlu … borcun tamamına faiz ve ferilerine 02/12/2015 tarihinde “ödeme emri tebliğ edilmiştir” açıklamasıyla borcun tümüne süresinde borca itiraz ettikleri, İcra dairesince 03/12/2015 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği ancak itirazın alacaklı vekiline tebliğine ilişkin bir evrak bulunmadığı anlaşılmaktadır. 2004 sayılı İİK’nun 67/1. Fıkrası gereğince itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde 02/12/2016 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
(II) Davacı vekili yargılama sırasında bilirkişi raporu alındıktan sonra 26/10/2018 tarihli dilekçesiyle dava sebebini değiştirerek davalarının belirsiz alacak davası olarak devamı yönünde ıslah ettiklerini belirterek kısmi itirazın iptali davası olarak açtıkları davada 1.000,00 TL olan taleplerini 5.000,00 TL arttırarak daha önce istemediği faiz talebinde bulunarak kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsilini talep etmiştir.
Davacı vekilinin ıslah dilekçesi davalı borçlulara 16/03/2019 tarihinde tebliğ edilmiş davalı şirket vekili 23/03/2019 tarihli cevap dilekçesinde ıslah talebini kabul etmediklerini kaza tarihine göre arttırılan kesim için 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu savunmuştur.
İDM’nce davalı şirket vekilinin zamanaşımı defi 26/03/2019 tarihli ara kararla belirsiz alacak davası olarak açıldığı gerekçesiyle attırılan kısım için zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 107/1. Fıkrasına göre; Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.
109/1. Fıkrasına göre; Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.
Yargıtay 3. HD’nin 2022/620 E – 2022/3140 K sayılı 05/04/2022 tarihli bir kararında vurgulandığı gibi “itirazın iptali davası borçlunun itirazına uğramış olan alacak için takip alacaklısı tarafından takip borçlusuna açılan alacak davasıyla aynı içerikte bir eda davası türüdür. Davacının itirazın iptali davasına konu icra takibindeki talep miktarını aşmamak kaydıyla, ıslah yoluyla talebini arttırması mümkündür(…)itirazın iptali davasının kısmi dava olarak açılması halinde davacının en geç dava tarihinde davalının itirazını tebliğ aldığının kabul edilmesi gerektiğinden, dava tarihinden itibaren 1 yıllık süre geçtikten sonra yapılan ıslah ile arttırılan talebin dikkate alınması mümkün değildir” denmiştir.
Somut olayda davacı vekili özel olarak alındığı anlaşılan 25/11/2015 tarihli bilirkişi raporuna göre tespit edilen 5.000,00 TL değer kaybına ilişkin raporu esas alarak ilamsız icra takibi başlatmıştır. Diğer bir anlatımla itirazın iptaline konu takipte alacağını belirlemiştir. Ancak itiraz üzerine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL üzerinden itirazın iptali davası açmıştır.
Özetle; davacının kısmi itirazın iptali davası açması mümkün olup davacıda bu yolda 5.000,00 TL değer kaybına karşılık 1.000,00 TL değer kaybını talep etmiştir. Özetle davacının itirazın iptaline ilişkin davası nitelik itibariyle kısmi dava olup gerek takip talebi gerek takip talebine dayanak belge ve gerekse itirazın iptali davasının niteliği gözetildiğinde İDM’nce davanın belirsiz alacak olduğuna ilişkin kabulü yerinde görülmemiştir.
(III) Davacının kısmi itirazın iptali davası olarak açtığı davasını rapordan sonra verdiği 26/10/2018 tarihli ıslah dilekçesiyle eldeki davasını alacak davası olarak ıslah etmesi yanında aynı dilekçeyle kısmi alacak davasındaki talebini 5.000,00 TL’ye arttırmıştır.
Davacı ıslah dilekçesini saklı tuttuğu kesim için 2004 sayılı İİK’nun 67. Maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olan (yukarıda belirtilen Yargıtay kararında da gösterildiği gibi) 02/12/2016 dava tarihinden itibaren 1 yıllık süre geçtikten sonra 26/10/2018 tarihinde ıslah etmiştir. Ancak;
Yargıtay 3. HD’nin 2017/9113 E – 2019/5468 K sayılı 17/06/2019 tarihli kararında Yargıtay HGK’nin 26/11/1997 tarih ve 19-761/999 sayılı kararına atıfta bulunarak 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan itirazın iptali davasının ıslah yoluyla alacak davasına dönüştürülmesinin ve alacak davası olarak karara bağlanmasının mümkün ve geçerli olduğu belirtilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 154/2. Fıkrası gereğince alacaklı icra takibinde bulunmuşsa zamanaşımı kesilir. 157/2. Fıkraya göre zamanaşımı icra takibiyle kesilmişse, alacağın takibine ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlar.
Somut olaya gelince kaza tarihi 21/09/2015 olup gerek 6098 sayılı TBK’nın 72 gerekse 2918 sayılı KTK’nin 109. maddesi gereğince alacağın tümü için kaza tarihinden itibaren işlemeye başlamış olan 2 yıllık zamanaşımı süresi 6098 sayılı TBK’nın 154. maddesi gereğince icra takibinin yapıldığı tarih olan 26/11/2015 tarihinde kesilmiştir. Takip dosyasına göre en son yapılan işlem 21/12/2015 tarihli reddiyat makbuzu olup bu tarihten itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresi saklı tutulan dava kesimi için işlemeye devam etmiş ve zamanaşımı süresi 21/12/2017 tarihinde dolmuştur. Davacı ıslah dilekçesini 2 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra 26/10/2018 tarihinde vermiştir.
Bu itibarla davalı şirket vekilinin ıslaha karşı zamanaşımı defi yerinde olup alacağın kısmi alacak davası olarak ıslah edildiğinin kabulü ile arttırılan kesim için istemin zamanaşımı nedeniyle reddi yerine kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
(IV) Davalı şirket vekili kusur ve değer kaybına ilişkin rapora itiraz etmiştir.
İDM’nce aldırılan 01/10/2018 tarihli bilirkişi konusunda uzman (otomotiv ve trafik) iki bilirkişi tarafından hazırlanmış olup rapora göre taraflarca tutulan kaza tespit tutanağı irdelenerek davalının kavşakta ilk geçiş hakkını davacıya tanımaması nedeniyle %100 kusurlu olduğunun kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Sigortadan gönderilen hasar dosyasına göre davalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu kabul edilerek davacı tarafa 7.000,00 TL hasar ödemesi yapıldığı anlaşılmıştır. Kusura ilişkin bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun olduğundan davalı vekilinin kusura yönelen istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
Gerek Yargıtay gerekse Dairemizce de (2019/1380 E – 2021/2437 K sayılı sayılı 03/12/2021 tarihli kararında vurgulandığı gibi) kabul görülen fark kriterine göre davacıya ait aracın kaza tarihinde tarihindeki hasar görmemiş piyasa değerinin 41.000,00 TL onarılmış haldeki piyasa değerinin ise 36.000,00 olduğu kabul edilerek değer kaybının aradaki fark olan 5.000,00 TL olarak hesaplanmıştır. Bu tutar davacının özel olarak aldığı raporu doğruladığından davalı vekilinin aksine yönelen istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun aşağıda gösterilen istinaf sebebi dışında kalan istinaf itirazlarının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.fıkrası (b-1) bendi gereğince esastan reddine,
Davalı vekilinin arttırılan kesime yönelik zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-2) bendi gereğince kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının davalı şirket bakımından kaldırılmasına, kabul edilen istinaf nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek suretiyle,
Davacının isteminin davalı şirket bakımından kısmen kabul kısmen reddine, davalı … bakımından ıslah nedeniyle tam kabulüne, davalı şirket yönünden fazlaya ilişkin istemin reddine,
5.000,00 TL değer kaybının 1.000,00 TL’nin her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen, bakiye 4.000,00 TL’nin davalı …’dan olay tarihi olan 21/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, davalı şirket bakımından fazlaya ilişkin (4.000,00 TL) reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı şirket vekilinin aşağıda gösterilen istinaf sebebi dışında kalan istinaf itirazlarının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin arttırılan kesime yönelik zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-2) bendi gereğince KABULÜNE,
3-İlk Derece Mahkemesi olan İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/363 Esas – 2019/380 Karar sayılı 26/03/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
4-Düzelterek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle;
a)Davacının isteminin davalı şirket bakımından kısmen kabul kısmen reddine, davalı … bakımından ıslah nedeniyle TAM KABULÜNE, davalı şirket yönünden fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
b)5.000,00 TL değer kaybının 1.000,00 TL’nin her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen, bakiye 4.000,00 TL’nin davalı …’dan olay tarihi olan 21/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, davalı şirket bakımından fazlaya ilişkin (4.000,00 TL) REDDİNE,
c)Davacı tarafından peşin yatırılan 29,20 TL ile ıslahla yatırılan 70,00 TL olmak üzere toplam 99,20 TL’nin alınması gereken 341,55 TL karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 242,35 TL harcın 1/5’i olan 48,47 TL kısmının her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen, 4/5’i olan 193,88 TL’nin davalı …’dan alınarak Hazineye gelir kaydına, mahsubuna karar verilen 99,20 TL karar ve ilam harcının 1/5’i olan 19,84 TL kısmının her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen, 4/5’i olan 79,36 TL kısmının davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
ç)Davacı tarafından yapılan 1.393,00 TL yargılama gideri ile hüküm tarihinden sonra yapılan 13,50 TL gerekçeli karar tebliğ gideri olmak üzere toplam 1.406,50 TL’nin 1/5’i olan 281,30 TL kısmının her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen, 4/5’i olan 1.125,20 TL kısmının davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
d)Davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
e)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince; kabul edilip hüküm altına alınan maddi tazminat tutarı üzerinden 5.000,00 TL vekalet ücretinin 1.000,00 TL kısmının her iki davalıdan, 4.000,00 TL kısmının davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
f)Davalı şirket kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince; reddedilen tutar üzerinden 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine,
5-Davalı şirket tarafından peşin yatırılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcının mahsubuyla Hazineye gelir kaydına, toplam 129,80 TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davalı şirkete iadesine,
6-Davalı şirket tarafından yapılan 32,00 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Artan gider avanslarının yatıranlara iadesine,
8-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi’nce yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 30/05/2022 tarihinde, 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-a) bendi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.