Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2019/1983 E. 2022/430 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/1983
KARAR NO : 2022/430

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/189 Esas – 2019/460 Karar
KARAR TARİHİ : 11/04/2019
DAVA : Maddi Tazminat
İSTİNAF TALEP TARİHİ : 31/05/2019-03/06/2019 Davalılar
KARAR TARİHİ : 03/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/03/2022

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1(b-1/son) cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü

TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ in, … plakalı … Marka … model Çekici’ nin sahibi olduğunu, 14.05.2015 tarihinde saat 12:30 sıralarında Bornova da bulunan … Şantiyesi …. Döküm alanı mevkiinde, mülkiyeti davalılardan … A.Ş.’ ye ait, davalı …’ ün sürücüsü olduğu, … plakalı Paletli … Marka is makinasının geri geri giderken o esnada park halinde bulunan davacı müvekkiline ait çekinin ön kısmına çarptığını, meydana gelen bu kaza nedeniyle davacı müvekkiline ait çekicide ağır hasar meydana geldiğini, kazanın oluşumunda … plakalı iş makinesini kullanan davalı …’ün park halindeki müvekkiline ait araca çarptığı için % 100 oranında kusurlu olduğunu, müvekkilinin aracının tamir edildiğini hasarın toplam 53.101,79 TL maddi hasarın dava dışı … Sigorta A.Ş. tarafından ödendiğini, ancak 2013 model olan çekicide hasardan dolayı değer kaybı oluştuğu gibi 22 gün tamirde kaldığı süre içinde kazanç kaybı oluştuğundan bahisle zararın 6100 Sayılı HMK’ nun 107.maddesi gereğince tespiti ile fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik; 3.000 TL değer Kaybı, 3.000 TL kazanç Kaybı zararı olmak üzere toplam 6.000, TL’ nin kaza tarihi olan 14.05.2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 19/12/2018 tarihli bedel artırım dilekçesi ile değer kaybına yönelik maddi tazminat miktarını 20.000 TL olarak artırmıştır.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddiaları da incelendiğinde görüldüğü üzere, alacağını basit bir araştırma ile belirleyebilmesinin mümkün olduğundan belirsiz alacak davası açılması koşulları oluşmadığından öncelikle davanın usul yönünden reddine karar verilmesini; esastan ise kazanın oluşunda müvekkilin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, kazanın yaşandığı alan şantiye sahası olup, iş makinesi dışındaki araçların izinsiz ve denetimsiz olarak bu sahada bulunmasının yasak olduğunu, davacıya ait araç yasağa rağmen izinsiz olarak sahada bulunduğundan kusurun tamamen davacı tarafta olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, 90.000 km kullanılmış bir aracın değer kaybının bulunmadığını, yine kabul anlamına gelmemek kaydıyla, aracın günlük net kazancının 700 TL olduğu iddiası gerçeği yansıtmadığını, kaza sonucu hasara uğrayan araç kasko poliçesi ile sigortalı olup, değer kaybı veya kazanç kaybı poliçe kapsamında olduğundan; davada sigorta şirketine de husumet yöneltilmesi gerekirken sadece müvekkiline ve araç maliki diğer davalıya husumet yöneltilmesinin hatalı olduğundan davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça bu davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, somut olayda, kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacı aracı sayesinde günlük 700 TL civarında kazancı bulunduğunu iddia ettiğini ve aracının 22 gün boyunca tamirde kaldığını bildiğini ancak buna rağmen talebini 3.000 TL olarak gösterdiğini, oysa davacının iddia ettiği zararının belirlenebilir nitelikte olup bu şartlarla belirsiz alacak davası açılmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirket … A.Ş. aleyhine açmış olduğu davanın haksız olduğunu, zira müvekkili şirketin bahsi geçen kazada herhangi bir kusuru ve sorumluluğunun bulunmadığından ve kusurun davalı sürücüde olmaması nedeniyle de davanın reddi gerektiğini, kusur ve tazminat incelemesi yapılması gerektiğini, kazalı aracın hafriyat islerinde kullanıldığı ve 90.000 km’de olduğu dikkate alındığında değer kaybının yerinde olmadığını, müvekkili şirket ile … Sigorta A.Ş. arasında akdedilen “2015 Yılı Menkul-Gayrimenkul ve Motorlu Taşıtların Sigortalanması Hizmeti Alımına Ait Sözleşme” uyarınca meydana gelen zarardan yüklenici konumundaki … Sigorta A.Ş.’nin sorumlu tutulması gerektiğinden davanın … Sigorta A.Ş.’ye ihbar edilmesine ve tümden reddine karar verilmesini savunmuştur.
İhbar olunan … Sigorta vekili beyan dilekçesinde özetle; davaya konu 14.05.2015 tarihli kazaya karışan … plaka sayılı aracın işleteni …. A.Ş.’ nin … Sigorta A.Ş. nezdine 31.12.2014/2015 vadeli 12358741 sayılı 3. Şahıs Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi mevcut olduğunu, 14.05.2015 tarihli kazanın taraflarına ihbarına istinaden 3115785 no.lu hasar dosyası açılmış ve … Sigorta A.Ş. tarafından rücu edilen 53.101,42 TL lik meblağın sigortalıya ödenmiş olduğunu, değer kaybı hesaplanırken 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni ZMSS poliçesi genel şartları ekine göre hesaplama yapılmasını ve davanın tarafı ve davalısı olunmadığı için ihbar olunan müvekkili şirket aleyhine hüküm kurulmamasını istemiştir.
İlk derece mahkemesince verilen kararda özetle; olay günü saat 12:30 sıralarında davalı … A.Ş.’ye ait olup, davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı … marka paletli ekskavatör ile İzmir-Ankara yolu üzerinde bulunan … Şantiyesinde mıcır döküm sahasındaki ana yolda seyir halindeyken, şantiyedeki kamyon ve makine yoğunluğunu dikkate almaksızın ani olarak makinasını geriye doğru hareket ettirmesi ve bu esnada aynı yöne doğru seyir halinde bulunan, davacıya ait olup, dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı … marka çekici kamyonun korna ile yapmış olduğu ikazları duymayarak, ön kısımlarına paletli ekskavatörün arka ağırlık kısmı ile çarpması ve … plakalı … marka çekicinin sürücü mahalli, ön tampon, farlar ve motor kaputu, ön kapı, ön göğüslük ve motor aksamında maddi hasar meydana gelmesi ile sonuçlanan iki araçlı ve maddi hasarlı bu trafik kazasında gerek makine mühendisi bilirkişi …’in gerekse bilirkişi heyetinin raporunda açıklanan gerekçelerle davalı sürücü …’ün %100 oranında kusurlu olduğu, Yargıtay genel içtihatları gereği, 2013 model davacıya ait römork çekicisinin onarım detayları, marka ve modeli, yaşı, kilometresi, kullanım özellikleri, bahse konu kazada hasar gördüğü kısımlar, bu kazadan 2 ayrı hasar kaydı, ikinci el piyasasındaki genel geçerli uygulamalar dikkate alındığında aracın dava konusu kazadan önceki 2.el değerinin 200.000,00 TL ve kazadan sonraki 2. El piyasa değerinin ise 180.000,00 TL olduğununu bilirkişi heyet raporu ile tespit edildiği, buna göre davacıya ait araçta dava konusu kaza nedeniyle 200.000,00-180.000,00= 20.000,00 TL değer kaybı oluştuğu, kaza nedeniyle davacı aracının 22 günde tamir edildiğinin belirlendiği, hüküm kurmaya elverişli ve yeterli görülen mali müşavir bilirkişinin kök ve ek raporuna göre tamir süresi içinde davacının aracını işletememesi nedeniyle oluşan kazanç kaybının 1.128,16 TL olduğu, meydana gelen bu zararlardan davalı ……A.Ş’nin KTK’nun 85. Maddesi uyarınca işleten sıfatıyla, davalı sürücü …’ün ise haksız fiil faili olarak TBK’nun 49. maddesi uyarınca sorumlu olduğu anlaşılmakla davacının davasının kısmen kabulüne, 20.000,00 TL değer kaybı bedeli ile 1.128,16 KL kazanç kaybı olmak üzere toplam 21.128,16 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 14.05.2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
D E L İ L L E R :
Kaza tespit tutanağı, trafik ve tramer kayıtları, Şirinyer Vergi Dairesi 17/11/2017 tarihli cevabı, hasar dosyası, bilirkişi raporları, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını gösterir araştırma tutanakları, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamıdır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; bu davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, sırf taraflar arasında alacak miktarı bakımından uyuşmazlık bulunmasının, talep sonucunun belirlenmesinin davacıdan beklenemeyecek olduğu anlamına gelmeyeceği, önemli olan objektif olarak talep sonucunun belirlenmesinin davacıdan beklenemeyeceği, davacının talep ettiği alacağı belirlenmesi objektif olarak mümkün, ancak belirleyebildiği alacağını ispat etmesinin, kanunun öngördüğü şekilde ispatı mümkün değilse, burada da belirsiz alacak davası açılacağından söz edilemeyeceği, çünkü bir alacağın belirlenmesi ile onun ispatının ayrı şeyler olduğunu, aynı şekilde bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesi belirsiz alacak davasının açılabilmesi için yeterli olmadığını, müvekkili şirketin bahsi geçen kazada herhangi bir kusuru ve sorumluluğu bulunmadığını, davacı tarafça kazanın meydana gelmesinde kusurun tamamen davalı sürücüye ait olduğu iddia edilmiş ise de dosyada bu iddianın dayanağı olacak herhangi bir belge bulunmadığı, bilirkişi raporunda, dava konusu kazanın meydana gelmesinde; dava dışı kamyonun sorumluluğu ve kusur oranlarına etkisi gözardı edilmiş ve değerlendirilmeye alınmamış olması nedeni ile raporun eksik eksik inceleme teşkil edecek nitelikte olmayıp kabulünün mümkün olmadığını, davacıya ait aracın yetkili ve izinli olmadığı halde şantiye alanında bulunuyor oluşu da kazanın meydana gelmesinde doğrudan etkili olup bu husus dava dışı sürücünün kazanın meydana gelmesinde kusursuz olduğu yönündeki değerlendirmeyle açıkça çeliştiğini, Bununla birlikte araçta meydana gelen hasar orijinal parçalarla ve yüksek işçilik bedelleriyle giderilmiş olup, bu haliyle araçta çok büyük değer kaybı oluştuğu iddiası kabul edilemeyeceği, yine aracın tramer kayıtlarında kazadan önce de meydana gelen 2 ayrı hasarın varlığı tespit edilmişken değer kâybının haşarsız emsal değer olarak kabul edilen 200.000.TL üzerinden tespit edilmesinin de hatalı olduğunu, davacı tarafın 14.05.2015 tarihinden itibaren işleyecek faiz talebinin dava öncesinde müvekkil şirkete herbangi bir ihtarda ve talepte bulunulmadığından haksız bir talep olup işbu davanın açıldığı tarihten önce dava konusu taleplere faiz işletilmesi mümkün olmadığını, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın belirsiz dava niteliğinde açılmış olması usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının iddiaları da incelendiğinde görüldüğü üzere, alacağını basit bir araştırma ile belirleyebilmesinin mümkün olmadığını, bu bakımdan öncelikle davanın usul yönünden reddine karar verilmesi gerekirken açıklanan şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğunu, kazanın oluşunda müvekkilin herhangi bir kusuru bulunmadığını, kazanın yaşandığı alan şantiye sahası olup, iş makinesi dışındaki araçların izinsiz ve denetimsiz olarak bu sahada bulunmasının yasak olduğunu, davacıya ait araç yasağa rağmen izinsiz olarak sahada bulunduğundan kusur tamamen davacı tarafta olduğunu, yerel mahkeme tarafından aracın değer kaybı ve davacının kazanç kaybı hususunda çelişkili raporlar esas alınarak hüküm kurulduğunu, davacı, vergi mükellefi bir tacir olup, kazancının tespitinde ticari kayıtlarının esas olduğunu, davacının kazancının tespitinde varsayıma dayalı, afaki hesaplama yapılmış olup kabulü mümkün olmadığını, aynı şekilde kazaya uğrayan aracın modeli, kilometresi, kullanım şekline göre değer kaybının 20.000.-TL olamayacağını, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; uyuşmazlık konusu davada davalı … A.Ş. Kazaya neden olan … plakalı iş makinasının maliki olup, hem malik hem de işleten sıfatıyla Kara Yolları Trafik Kanunu kapsamında meydana gelen hasardan sorumlu olduğunu, yine kaza sırasında davalı şirkete ait iş makinasını kullanan diğer davalı … meydana gelen kazada %100 kusurlu olduğunu, bu hususun yapılan yargılama ve bilirkişi incelemesi ile sabit olduğunu, davalıların bu konudaki itirazlarının mesnetsiz olduğunu, davalıların yerel mahkemece hükmedilen değer kaybı ve kazanç kaybı miktarlarına yönelik itirazları da mesnetsiz olduğunu, bu nedenle istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E

Uyuşmazlık, şantiye içerisinde bulunan ana yolda oluşan hasarlı trafik kazasından kaynaklanan değer ve kazanç kaybı isteklerine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, yukarıda özetlenen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş bu karara karşı davalılar ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bilindiği üzere, sürücünün trafik kazasının oluşmasında kusurlu bulunması durumunda zarar gören 6098 Sayılı TBK’nun 49. maddesi gereğince sürücüye, 2918 Sayılı Kanunun 85. maddesi gereğince motorlu araç işletenine, 6102 Sayılı TTK un 1401 ve devamı hükümleri uyarınca motorlu aracın zorunlu trafik sigortacısına karşı dava açabilir. İşleten ve sigorta şirketi de sürücü ile birlikte zarar görene karşı müteselsilen sorumludur.
Ayrıca, 6098 Sayılı TBK’ nın 61 ve 62. maddeleri uyarınca, birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır. 6098 sayılı TBK’nın 162 ve 163. maddeleri uyarınca, müteselsil sorumlu borçluların her biri, borcun tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu olup, zarar gören, zararının giderilmesini, sorumluların tamamından veya bir kısmından isteyebilecektir.
Somut olayda, davalılardan …..AŞ ne ait olan … plaka sayılı paletli iş makinesinin diğer davalı sürücü … idaresinde iken davalı şirkete ait … Şantiye alanında ana yol niteliği taşıyan yol içinde tüm araçların malzeme almak için kullandığı 7 metre genişliğinde,%5 yukarı eğimli şantiye sahası çıkışı yönünde yolun sağ tarafında kaldırım taşı ve yaya yolunun bulunduğu, sol tarafında banket üzerinde malzemelerin olduğu sırada davalı sürücünün idaresindeki iş makinası ile arkasından gelen trafiği kontrol etmeden kontrolsüz ve dikkatsiz olarak ana yoldan geriye manevra yapması üzerine arkasında belirli uzaklıkta ve hareket halinde olmayan davacıya ait çekici niteliğindeki kamyona çarpması nedeniyle kazanın gerçekleşmesinde doğrultu değiştirme manevralarını hatalı yapması nedeniyle asli ve tam kusurlu bulunduğu, davacı sürücünün ise kazayı engellemek için alabileceği bir tedbir olmadığından kusursuz olduğu, hem olay yerinde Jandarma tarafından düzenlenen 14/05/2015 tarihli tutanak içeriği, hem de ilk derece mahkemesince mahallinde yapılan keşif, dinlenen tanık beyanları ile bu yönde uzman bilirkişiler tarafından düzenlenen 13/04/2017 tarihli tek bilirkişi raporu ve 13/09/2017 tarihli üçlü bilirkişi heyeti raporu içeriğinden anlaşıldığından; davalıların ayrı ayrı kusur oranına yönelik istinaf nedenleri usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.
Ayrıca, bir aracın kaza öncesi ikinci el piyasa değeri ile kaza sonrası ikinci el piyasa değerinin birbirinden farklı olacağı, kaza sonrası aracın değer kaybına uğrayacağı tartışmasızdır. Her ne kadar davacıya ait … plaka sayılı Mercedes marka 2013 model kamyon çekici niteliğinde ise de; dava konusu kazada ön göğüs, ön panjur, ön tampon ön cam, sol ön kapı, sol ön taban ve sol ön çamurluk kısımlarından hasara uğradığı bu kaza nedeniyle aracın onarımının 53.101,42 TL ödendiği,kaza sonucu zarara uğrayan kısımların niteliği gereği ikinci el piyasa değerinin düşmesi nedeniyle değer kaybına uğrayacağı yine denetime elverişli bilirkişi raporları ile sabit olduğundan, davalıların ayrı ayrı bu hususa değinen istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Her ne kadar, davacıya ait çekicinin bu kazadan önce de iki hasarının olduğu ve bu hasarlar sonucu sağ ön farın değiştiği ve ön tamponun sağ kısmının lokal olarak boyandığı, dolayısıyla dava konusu kazadaki hasar gören yerler ile önceki kazalardaki hasarın farklı yerlerde olması nedeniyle değer kaybına etkisi olmadığı; nitekim hükme esas alınan denetime elverişli 13/09/2017 tarihli üçlü bilirkişi raporunda bu yöndeki tespitlerin olayın oluş şekline göre yerinde olduğu, ayrıca ilk raporun tek bilirkişi tarafından düzenlenmesi ikinci raporun üçlü bilirkişi tarafından düzenlenmesi ve ilk raporunda irdelenmesi nedeniyle iki rapor arasında çelişki bulunduğundan söz edilemeyeceğinden, davacının aracının bu kaza 20.000 TL değer kaybına uğradığına yönelik tespitler usulüne uygun olduğundan, davalıların anılan hususlara değinen tüm istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Keza, 6100 Sayılı HMK’nun 107 maddesine göre davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının yahut değerinin tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde alacaklı hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar yada değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini arttırabilir.
Davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenilmemesi gerekir. Belirleyememe hali, davacının dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna yada objektif olarak imkansızlığa dayanmaktadır. Maddenin gerekçesinde alacağın belirli veya belirlenebilir nitelikte olması durumunda belirsiz alacak davası açılarak bu davanın sağladığı imkanlardan yararlanmanın mümkün olmadığına işaret etmiştir.
Belirli bir davanın veya belirli kişilerin açtığı davaların baştan belirli veya belirsiz alacak davası olduğundan da söz edilemez. Her davaya konu alacak bakımından belirsiz alacak davasına ilişkin ölçütlerin somut olaya uygulanarak belirleme yapılması gereklidir. 6100 Sayılı HMK ile birlikte belirsiz alacak davası ile kısmi davaya ilişkin yeni düzenlemede sınırın tam olarak tespit edilemediği, birinin diğeri yerine kullanıldığı sıkça görülmektedir. Oysa bu iki davanın amacı ve niteliği ayrıdır. Alacak belirli veya belirlenebilir ise belirsiz alacak davası açılamaz. Ancak şartları var ise kısmi dava açılması mümkündür. 6100 Sayılı HMK’nun 109/1. fıkrasına göre talep konusunun niteliği itibariyle belirlenebilir olduğu durumlarda sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir. Bu arada belirtmek gerekirse, belirsiz alacak niteliği bulunan bir davanın kısmi dava olarak açılması da mümkün olup bunun aksini gösteren yasal bir engel yoktur.
Eldeki davada, haksız eyleme dayandığına ve davacının aracında oluşan değer ve kazanç kaybını tam olarak belirlemesi mümkün olmadığına göre, davanın 6100 Sayılı HMK un 107 inci maddesine göre belirsiz alacak davası olarak açılmasına yasal engel olmadığından ve davacı vekili de dava dilekçesinde konu, değer ve talep sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 107 maddesi gereğince belirsiz alacak davası açtığını açık biçimde belirttiğine göre, belirsiz alacak davası olarak açılıp sonuçlandırılmasında hukuka aykırılık bulunmadığından, davalıların bu hususa değinen istinaf başvurusu da yerinde değildir.
Ayrıca, davacının aracının tamir dönemine ilişkin iş makinası ile elde edemediği gelirinden kaynaklanan zararının 1.128,16 TL olarak mali müşavir bilirkişi tarafından hesaplanıp hüküm altına alınmasında, istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı uyarınca hukuka aykırılık görülmediği gibi haksız eyleme dayanan davada davacı alacağı TBK un 117/2 inci maddesi uyarınca olay tarihinde muaccel hale geldiğinden kaza tarihinden itibaren faiz istenilmesinde ve bu tarihten itibaren faize hükmedilmesinde de hukuka aykırılık görülmediğinden davalıların bu hususlara değinen istinaf başvuruları da hukuka uygun bulunmamıştır.
Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı ve istinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme üzerine ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığından ve davalı … ve davalı …..A.Ş vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalı … ve davalı …..A.Ş vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince istinaf başvurularının ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … tarafından peşin yatırılan 121,30 TL istinaf yoluna başvuru harcı ile toplam 405,25 TL istinaf karar ve ilam harcının alınması gereken 1.443,26 TL’den mahsubuyla, bakiye 1.038,01 TL’nin bu davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı ……A.Ş tarafından peşin yatırılan 121,30 TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 361,00 TL istinaf karar ve ilam harcının alınması gereken 1.443,26 TL’den mahsubuyla, bakiye 1.082,26 TL’nin bu davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Tarafların yaptığı istinaf giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının yatıranlara iadesine,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-a) bendi uyarınca 03/03/2022 tarihinde KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.