Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2019/1826 E. 2022/517 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1826
KARAR NO : 2022/517

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/592 Esas – 2018/1025 Karar
KARAR TARİHİ : 16/10/2018
DAVA : Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF TARİHİ : 29/04/2019 (Davacı)
KARAR TARİHİ : 10/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/03/2022

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davacı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1(b-1/son) cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;

G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü

DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 2014 yılı Mayıs ayında … Cad. No:.. …. … -İzmir adresinde bulunan ve daha önce kasap dükkanı olarak kullanılan atıl durumdaki dükkanı kiralayarak tadilat yapmaya başladığını, müvekkilinin bu dükkanı kiraladığında işyerinin kapısının ve camlarının olmadığını, müvekkilinin yaptığı tadilattan sonra işyerinin hediyelik eşya ve hobi ürünleri satışı amacıyla kullanıldığını, Müvekkilinin bu işyerini kiraladıktan sonra abonelik sözleşmesini de devir aldığını, ancak elektrik faturalarının düşük gelmesi üzerine önce durumu sayaç okumaya gelen davalı şirket görevlilerine şifahi olarak söylediğini, görevlilerin bu hususun çağrı merkezine telefonla bildirilmesi ve ekip çağrılması gerektiğini söylemesi üzerine 2014 yılının Ekim ve Kasım aylarında 2 defa davalı … şirketinin çağrı merkezini telefonla arayıp sorunu ilettiğini, müvekkilinin bu başvurusunun uzun bir süre dikkate alınmadığını, akabinde davalı şirket görevlilerinin müvekkilinin başvurusundan yaklaşık 6 ay sonra 03.03.2015 tarihinde işyerine gelerek kaçak elektrik tutanağı düzenlediğini, müvekkilinin kaçak elektrik faturasına defalarca yazılı ve sözlü olarak itiraz etmesine karşılık sonuç alamadığını, bu arada davalı şirket tarafından müvekkili hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına ‘karşılıksız yararlanma ve mühür bozma’ suçlarından suç duyurusunda bulunulduğunu, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından karşılıksız yararlanma suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olmasına karşılık mühür bozma suçundan ceza davası açıldığını, müvekkilinin bu suçtan yargılamasının İzmir 43. Ceza Mahkemesinin 2015/877 sayılı dosyasında yapıldığını, Mahkemenin 2017/33 sayılı Kararı ile müvekkilinin beraatine karar verildiğini, bu kararın 12.04.2017 tarihinde kesinleştiğini, bu arada davalı şirketin tahakkuk ettirdiği kaçak elektrik faturasının 08.08.2015 tarihinde ödendiğini, Müvekkilinin bu olaylar nedeniyle manevi olarak yıprandığını, yargılama sırasında duruşmaları takip için işyerini kapatmak zorunda kaldığını, işyeri çevresindeki komşularının alay konusu olduğunu, psikolojik sorunları oluştuğunu, mühür bozma suçundan yargılandığı süreçte depresyona girdiğini ve eşinden de boşandığını, davalı şirket çalışanlarının umursamaz, lakayt ve kötü niyetli tutumları sebebiyle müvekkilinin 2 yıl boyunca ceza yargılamasına maruz kaldığını, davalının müvekkilinden haksız yere tahsil ettiği 2.456,-TL’nın ödendiği tarih olan 08.08.2015 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve davalının 10.000 TL manevi tazminat ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın, kendisine haksız işlemler yapıldığını, bu nedenle maddi ve manevi zarara uğradığını iddia ettiğini, ancak müvekkilince yapılan işlemlerin hukuka ve mevzuata uygun olduğunu, müvekkil şirket çalışanlarının 30.03.2015 tarihinde davacının aboneliğinde yaptığı denetlemede davacının sayacının bakanlık ölçü mühürlerinin kopuk olduğu ve sayaç içerisinde bir faz kablosunun kesildiği tespit edilerek 0803 seri nolu kaçak elektrik tespit tutanağının düzenlendiğini, Davacının kaçak elektrik faturasına yapmış olduğu itirazın Konak İlçe Yöneticiliği tarafından incelendiğini, davacının bu işyerini açtığı tarihin Vergi Dairesi yoklama fişinden 01.07.2014 olduğu tespit edilerek kaçak elektrik kıyaslama faturasının 01.07.2014 tarihine dönülerek tekrar düzenlenmesine karar verildiğini, ortada mevzuat gereği yapılması gereken işlemler bütünü bulunduğunu, sayaca müdahale edilmiş olması sebebiyle sayacın eksik tüketim kaydetmesinin kaçak elektrik kullanımı olarak tanımlandığını, kaçak tespitinden sonra suç duyurusunda bulunulmasının da münhasıran davalıya yönelik bir eylem olmayıp herkese yapılan bir işlem olduğunu beyanla haksız açılmış davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER :
Davaya konu fatura, İzmir 43.(Kapatılan) Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/877 E. 2017/33 K.sayılı dosyası, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; davacının kaçak elektrik kullanımı nedeniyle herhangi bir kusuru olmadığından kaçak elektrik faturasından sorumlu tutulamayacağı ve davacının davalıya ödediği (normal tüketim bedeli dışındaki) kaçak elektrik bedelini davalıdan talep edebileceği kanaatine varılarak, davalı tarafça davacıdan tahsil edilen 2.346,90 TL den sayacın arızalı olduğu dönemde eksik tahakkuk eden 135,41 TL eksik tüketim bedelinin mahsubu ile 2.321,49-TL maddi tazminatın ödeme tarihi olan 08/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat isteminin reddine, her ne kadar davacı tarafça hakkında ceza davası açılması ve bu süreçte yıpranmış olması nedeni ile manevi tazminat talep edilmiş ise de; davalı tarafın kaçak elektrik tespiti üzerine mevzuat nedeniyle davacı hakkında şikayetçi olunarak ceza davası açıldığı, yapılan ceza yargılama sonunda da davacının delil yetersizliğinden beraatine karar verildiği, dolayısıyla davalı tarafça somut delillere dayanılarak davacı hakkında suç duyurusunda bulunulduğundan bir kusurunun olmadığı kanaatine varılmakla davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili hakkında ise hiç bir araştırma, soruşturma daha önce buranın kime ait olduğuna dair kendi kayıtlarına bakma gereği dahi duymadan müvekkil hakkında tutanak tutup, İzmir Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, iş bu dava dosyasının içeriğinde yer alan 07.07.2015 tarihli davalıya ait suç duyurusu dilekçesinde müvekkilinin ne aramasından, ne talep üzerine geldiklerinden bahsettiklerini, elektrik dağıtım şirketi tarafından kendi kayıtlarında yapacağı basit bir araştırma ile gerçek suçluların yargılanmalarını sağlayabileceği gibi yine suç duyurusu dilekçesinde olayları tüm gerçekliği ile anlatmaları gerekmektedir.
Olay yerine müvekkilin ısrarlı ihbarlarından 6 ay sonra gelip, müvekkili azılı bir suçlu gibi gösteren matbu dilekçeler ile müvekkil aleyhine suç duyurusunda bulunması şikayet hakkını kullandığı anlamına gelemeyeceği, matbu dilekçeler ile suç duyurusunda bulunan ve kanunun kendine ayrıcalık tanıdığı bir kurumun en azından bu hakkını kullanırken basit bir araştırma yapması ve gerçeği olduğu gibi yansıtmaları gerektiği, diğer tarafdan dava dilekçesinde yer alan hususları tekrar ettiklerini, kararının manevi tazminat talebinin reddine yönelik kısmının kaldırılmasına,

2- 10.000,00 tl manevi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının kullanmakta olduğu yerde sayaca yapılan müdahale nedeniyle kaçak elektrik kullanımının tespiti üzerine yapılacak işlemlerin mevzuatta düzenlendiğini, mevzuat hükümlerinin göz ardı edildiğini, ortada mevzuat gereğince yapılması gereken işlemler bütünü olduğunu, davacıya yapılan işlemlerin, münhasıran davacıya yapılan işlemler olmadığını, kaldı ki sayaca müdahale edilmesi nedeniyle sayacın eksik tüketim kaydetmesi mevzuat gereğince kaçak elektrik kullanımı olarak tanımlandığını, bu durumda yapılması gereken işlemler de elektrik hizmetinin kamu hizmeti özelliği de dikkate alınarak emredici şekilde, kişiler arasında ayrım yaratılmasına açık kapı bırakılmadan bağlı ve kesin şekilde düzenlendiğini,
müvekkilinin çalışanlarının kaçak kullanım nedeniyle suç duyurusunda bulunması münhasıran davalıya yönelik bir eylem değil, bu durumda olan herkese yönelik yapılan işlem olduğunu, davacının basiretli bir tacir olduğu hususu değerlendirilmediğini, davacı tarafça yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine, katılma yolu ile istinaf talebimizin kabulüne, usul yönünden maddi vakıalara ve hukuka aykırı olan ilk derece mahkemesinin hükümlerinin ortadan kaldırılarak, yeni bir hükümle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın istinaf dilekçesindeki beyanlarını kabul etmediklerini, istinaf itirazlarının reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
G E R E K Ç E

Uyuşmazlık, ticarethane aboneliği bulunan iş yerinde kaçak elektrik kullanımı nedeniyle ödenen bedelin istirdadı ile haksız şikayet nedeni ile manevi tazminat isteğine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yukarıda gösterilen gerekçelerle davanın kısmen kabul kısmen reddine reddine karar verilmiş; bu karara karşı davacı vekili ile davalı katılma yoluyla istinaf yasa yoluna başvurmuştur.
6100 sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilir; HMK’nun 357. Maddesine göre de “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” maddeleri çerçevesinde inceleme yapılmıştır.
Bilindiği üzere; 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi gereğince kasten başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. Kişilik hakkı hukuka aykırı bir şekilde zedelenen kişinin aynı Kanunun 58. maddesi gereğince manevi tazminat isteme hakkı bulunmaktadır.
Öte yandan, şikayet hakkı başka bir anlatımla hak arama özgürlüğü Anayasanın 36’ıncı maddesinde “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde düzenlenerek güvence altına alınmıştır. Yine Anayasanın “Temel Haklar ve hürriyetlerin niteliği” başlığını taşıyan 12 inci maddesinde ve 17 inci maddesinde herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma, geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmıştır. Keza, 4721 Sayılı TMK un 24 ve 25. maddeleri kişilik haklarına yapılan saldırının sınırları ve korunması, 6098 Sayılı TBK un 58. maddesinde de saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Keza, hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda, hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılması veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir.
Somut olayda; davacı aleyhine davalı … tarafından suç duyurusunda bulunulması üzerine, İzmir 43.(Kapatılan) Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/877 Esas sayılı dosyasından, yapılan yargılama sonunda 17.01.2017 tarih ve 2017/33 sayılı kararı ile CMK.nun 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verilmiştir. Verilen karar İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesinin 2017/857 Esas ve 12/04/2017 tarihli kararı ile onanmasına karar verilerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince alınan 16/05/2018 tarihli elektrik mühendisi bilirkişi raporunda, Davacının kaçak elektrik kullanmadığı, sayacın üzerindeki ölçü ayar mühürlerini kopararak sayaç içerisine müdahale eden ve kaçak elektrik kullanan birinin, kendisini ihbar anlamına gelecek şekilde; ‘sayacın arızalı olduğunu ve fatura gelmediğini’ davalı … şirketine bildirmesi, hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi, akla ve mantığa da uygun olmadığını, davalı … tarafından davacıdan işlemiş faiz dahil 08.08.2015 tarihinde tahsil edilen kaçak elektrik faturası tutarının 2.456,90 TL olduğu ancak davaya konu üç fazlı sayacın yeni sayaç ile değiştirildiği 25.03.2015 tarihine kadar geçen dönemde sayaç içerisindeki bir faz iletkeninin kesik olması sebebiyle eksik tüketim kaydettiğini, sayacın kaydettiği eksik tüketimin bedelinin 135,41 TL olarak hesaplandığı, bu durumda davacıdan … Elektrik Dağıtım A.Ş. tarafından haksız ve fazladan tahsil edilen kaçak elektrik bedelinin 2.321,49 TL olarak bulunduğunu belirttiği, davalıların şikayetini haklı gösterecek emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa var olduğu, bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere, üç fazlı sayacın yeni sayaç ile değiştirildiği 25.03.2015 tarihine kadar geçen dönemde sayaç içerisindeki bir faz iletkeninin kesik olması sebebiyle eksik tüketim kaydettiği, davalı kurum konumunda bir başkası da olsa davalı gibi davranabileceği, şikayetin davacıya zarar vermek kastıyla değil, Anayasal hak arama hürriyeti ve şikayet hakkı kapsamında kaldığı, beraat kararının CMK.nun 223/2-e maddesine göre verildiği anlaşıldığından; ilk derece mahkemesince davacı yararına 6098 Sayılı TBK un 58 inci maddesi uyarınca manevi tazminat koşulları oluşmadığından davanın reddine, fazla tahsil edilen 2.321,49 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, davacı ile davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve davacı ve davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı vekilinin ve katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunan davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından peşin yatırılan 121,30 TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının alınması gereken 80,70 TL’den mahsubuyla, bakiye 36,30 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından peşin yatırılan 121,30-TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 39,64 TL istinaf karar ve ilam harcının alınması gereken 158,58TL’den mahsubuyla, bakiye 118,94 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Taraflarca tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının yatıranlara iadesine,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-a) bendi uyarınca 10/03/2022 tarihinde KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.