Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2019/1636 E. 2022/269 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1636
KARAR NO : 2022/269

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/322 Esas – 2019/59 Karar
KARAR TARİHİ : 05/02/2019
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF TARİHİ : 18/04/2019 Davacı , 22/03/2019 Davalı
KARAR TARİHİ : 10/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/02/2022

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1(b-1/son) cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;

G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü

TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı adına … Sk. No:… …/… adresinde kayıtlı … nolu aboneliğin 08/05/2012-19/10/2012 tarihleri arasında 3.560,89 TL’lik borcu ödenmediğinden sayacın 19/10/2012 tarihinde söküldüğünü, müvekkili idarenin 08/11/2013 tarihinde yaptığı araştırma sonucunda davalının kaçak suyu işyeri dahilinde kullandığını tespit ettiğini, söz konusu tespit üzerine 19/10/2012 ile 08/11/2013 tarihleri arası için 12.717,21 TL kaçak su bedeli tahakkuk ettirildiğini, KDV dahil kaçak su bedeli olan 13.571,57 TL ve 2013 yılı 9. ay su bedeli olan 5,82 TL ile birlikte toplan 13.577,39 TL’nin tahsili amacıyla İzmir 2. İcra Müdürlüğünün 2014/5319 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun borcu olmadığını beyan ederek takip dosyasına itiraz ettiğini, yapılan itirazın haksız olduğunu belirterek icra dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına ve %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davaya konu adreste 21/05/2012 ve 19/07/2012 tarihleri arasında faaliyet gösterdiğini, bu işyerinin açılışında müvekkilinin su aboneliğini üzerine aldığını ancak işlerinin kötü gitmesi sebebiyle işyerini 19/07/2012 tarihinde kapatarak dava dışı … isimli kişiye devrettiğini, ayrıca borcu olması sebebiyle su aboneliğini iptal ettiremediğini, işyerine ait sayacın söküldüğünü, 19/10/2012 tarihinde orada olmayan müvekkili hakkında tutanak tutulduğunu ve herhangi bir şekilde durumun müvekkiline tebliğ edilmediğini, aynı şekilde 08/11/2013 tarihinde de yapılan kontrolde müvekkilinin kaçak su kullandığı yönünde bir tutanak tutulduğunu ve cezai işlem uygulandığını, davacı idarenin yaptığı işlemin usule ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, müvekkilinin işyerini kapattığı tarih olan 19/07/2012 tarihinden sonra başka şahısların işyerini işletmeye başladıklarını ve abonelik almadan kaçak su kullandıklarını, ancak davacı kurum görevlilerinin eksik araştırma yaparak bu işyerini kimin işlettiğini ve kaçak su bağlantısını kimin yaptığını araştırmadan 15 ay önce bahse konu işyerini terk eden müvekkiline cezai işlem uyguladıklarından bahisle davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; davalı her ne kadar işyerini kendisinin kullanmadığı ve su kullanımının kendisine ait olmadığını savunmuş ise de; kendi adına olan abonelik kaydı iptal edilmediğinden davacı kurum bünyesinde oluşan borçtan sorumlu olacağından; davanın kısmen kabulü ile 16.184,86 TL su bedelinin, 1.281,31 TL gecikme faizi ,230,64 TL gecikme bedeli KDV’ si olmak üzere toplam 17.696,81 TL üzerinden davalının itirazının iptaline ve İzmir 2.Müdürlüğünün 2014/5319 sayılı takibin devamına, fazla istemin reddine, asıl alacak olarak saptanan 16.184,86 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
D E L İ L L E R :
İzmir 2.İcra Müdürlüğünün 2014/5319 esas sayılı dosyası,İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/36519 hazırlık sayılı evrakı,İzmir 34 Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/656 esas sayılı dosyası, Karşıyaka Vergi Dairesinin 16/06/2016 tarihli yazısı, bilirkişi raporu, tüm dosya kapsamıdır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı kurum personeli kendi ihmali neticesinde sayaç söküldüğü esnada sayacın bulunduğu işyerini kimin tarafından işletildiğini ve dolayısıyla suyun kimin tarafından kullanıldığını tespit etmemiştir. Tespit edilmişse de bu belgeler dosyada mevcut olmadığını, bu çerçevede sayacın sökümüne ilişkin tutanağın dosyaya getirtilmesini talep ettiklerini, müvekkilinin işyerini devrettikten sonra ve akabinde 19.10.2012 tarihinde sayaç söküldükten sonra kağıt üzerinde bir aboneliği olsa dahi fiilen herhangi bir aboneliğinin kalmadığı açıkça ortada olduğunu, idarenin kendi personelinin bilgisizliği eğitimsizliği ve ihmalinin müvekkiline yansıtıldığını, müvekkilinin işyerini 19.07.2012 tarihinde devrettiğini, davacı kuruma ait sayacın 19.10.2012 tarihinde söküldüğünü, bu tarihten sonra kullanıldığı iddia edilen kaçak suyun muhatabının müvekkili olmadığını, müvekkilinin işletmediği, çalışmadığı, aboneliğinin olmadığı bir yerde kaçak veya geçerli bir kullanım yapamayacağını, bu durumun vergi dairesi kayıtları ve dosyada mevcut sözleşmelerle sabit olduğunu, ayrıca dava aşamasında alınan bilirkişi raporları yanlı ve hatalı olup müvekkilinin kaçak su kullanımından dolayı borçlu olduğu yönündeki tespit hukuki değerlendirmeye girmekle yetkisini aştığını beyanla kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesi ve istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı borçlunun itirazında ve istinaf talebinde haksız olduğunu, idarelerince abonenin su borcunun bulunması abonelik sözleşmesinin fesih edilmesine engel olmadığını, davalının da kabulünde olduğu gibi usulüne uygun olarak müvekkili kuruma başvuruda bulunup abone sözleşmesini fesih etmediğini, davanın tüketim bedellerinden sorumlu bulunduğunu, davalı hakkında kaçak su nedeniyle ceza mahkemesinde hakkında 10 ay hapis cezasına hükmedildiğini, fazlaya ilişkin talepleri istinaf miktarının altında kaldığından reddedilen miktar yönünden davalı tarafın talebine katılma yoluyla istinaf ettiklerini kararın kaldırılarak davanın tam kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E
Uyuşmazlık, abonelik sözleşmesi bulunan iş yerinde borçtan dolayı sayacın sökülmesi sonrası kaçak su kullanımından kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali isteğine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İzmir 2.İcra Müd. 2014/5319 esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 18/04/2014 tarihinde başlatılan ilamsız icra takibinde alacaklının 16.283,38 TL asıl alacak, 1.322,05 TL işlemiş faiz, 237,97 TL faizin KDV’si olmak üzere toplam 17.843,40,36 TL’nin takibe konu edildiği, ödeme emrinin davalı borçluya 05/05/2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 09/05/2014 tarihinde süresinde borca itiraz ettiği, takibin 15/05/2014 tarihinde durdurulmasına karar verildiği, itirazın alacaklı vekiline tebliğine ilişkin bir evrak bulunmadığından davanın 2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince süresinde açıldığının kabulü gerekmiştir.
6100 Sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilir; HMK’nun 357. Maddesine göre de “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” maddeleri çerçevesinde inceleme yapılmıştır.
Kural olarak, 6098 Sayılı TBK. 74 maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen kararlar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir. Ancak, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir, ceza mahkemesince fiilin hukuka aykırılığına yönelik kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olup, taraflar yönünden de kesin delil niteliği taşımaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 17/09/2008 Tarih, 2008/4/564 esas, 2008/536 karar).
Somut olayda; İzmir 34. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen 2014/656 Esas,2015/522 Sayılı 29/09/2015 tarihli karar ile olay tarihinde belediye görevlileri tarafından 08/11/2013 tarihinde yapılan tespitle sanık tarafından kaçak su kullanıldığı saptanıp sonrasında bununla ilgili herhangi bir ödemenin yapılmadığı, halen sanığın toplam borcunun 20.966,36 TL olduğu anlaşıldığından karşılıksız yararlanma suçunu işlediğinden bahisle TCK un 163/3 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verildiği, bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 18.Ceza Dairesinin 2016/4342 Esas, 2017/423 sayılı,19/01/2017 tarihli kararı ile süresinde temyiz edilmediğinden temyiz isteminin reddine karar verilmesi suretiyle kesinleştiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, ceza mahkemesinde kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından bağlayıcı olduğu gibi taraflar bakımından kesin delil niteliği taşıdığına göre, davalının abonesi olduğu iş yerinde su borcundan dolayı su sayacının söküldüğü 19/10/2012 tarihinden tespit tarihi olan 08/11/2013 tarihine kadar kaçak su tüketimi yapıldığı sabittir.
Nitekim, su sayacının söküldüğü tarihte davalının ödenmeyen su borcunun 3.467,83 TL olduğu gibi bu tarihten 08/11/2013 tarihine kadar geçen süre içinde kaçak su borcunun 12.717,03 TL olduğu böylece davalının takip tarihi itibariyle normal su kullanımı ile kaçak su kullanımı kaynaklı toplam 16.184,86 TL borcu bulunduğu gibi takip tarihine kadar 1.281,31 TL işlemiş faiz ve 230,64 TL gecikme zammının da borca dahil edilmesi gerektiği denetime elverişli bilirkişi raporu ile hesaplandığından davacı vekilinin ve davalı vekilinin dava konusu miktara yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Her ne kadar, davalı iş yerinin aboneliğinin kendisi adına olmasına rağmen işletmenin kendisi tarafından kullanılmadığını kaçak su kullanımı yapıldığının tespit edildiği tarihinden 16 ay öncesinde iş yerini başkasına devrettiğini, fiilen iş yerini kullanmadığı için kaçak su bedelinden sorumlu tutulmamasını savunmuş ise de; iş yerinin abonelik sözleşmesinin davalı adına yapılmış olması nedeniyle sözleşme iptal edilmediği sürece fiilen başkası dahi kullansa davacıya karşı davalının sözleşme kapsamında sorumlu olması nedeniyle davalının bu savunması ve istinaf başvurusu yerinde olmadığından, ilk derece mahkemesince davalının takip konusu borçtan sorumlu tutulmasında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Ancak, davalının davacıya karşı sözleşmeden kaynaklı olarak sorumlu tutulması davalının fiili kullanıcıdan bu borcu rucuen tahsil etmesine engel değildir.
Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve davacı ile davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı ile davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf istemlerinin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından peşin yatırılan 121,30TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının alınması gereken 80,70 TL’den mahsubuyla, bakiye 36,30 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından peşin yatırılan 121,30 TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 302,21 TL istinaf karar ve ilam harcının alınması gereken 1.208,86 TL’den mahsubuyla, bakiye 906,65 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Taraflar tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının yatıranlara iadesine,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-a) bendi uyarınca 10/02/2022 tarihinde KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.