Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/310 E. 2022/419 K. 25.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/310
KARAR NO : 2022/419

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MANİSA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/1380
DAVA TARİHİ : 17.12.2021
ARA KARAR TARİHİ : 21.12.2021
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Haciz (İnanç Sözleşmesine Dayalı Tapu İptali ve Tescil)
KARAR TARİHİ : 25.02.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 25.02.2022

Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21.12.2021 tarih ve 2021/1380 Esas sayılı ara kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP:
İhtiyati haciz talep eden davacı vekili, müvekkil şirket ile davalı şirket arasında kurulan ortaklık ilişkisine istinaden akdedilen harici taşınmaz satım vaadi sözleşmesine dayalı olarak, tapu iptali ve tescil, bu talebin yerinde görülmemesi hâlinde ise, terditli olarak alacak davasında, çekişmeli taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir veya davalıdır şerhi konulmasını ve ilaveten dava değeri kadar, davalı aleyhinde ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili, taraf şirketler arasında ortaklık bulunmadığını, şirketlerin tüzel kişiliklerinin dışına çıkılarak şirket yetkililerinin taraf olarak gösterilmeye çalışıldığını, davaya dayanak olarak gösterilen … Şti ile davacı ve davalının taraf olduğu üçlü sözleşme ve 07.03.2019 vade tarihli ve 5.000.000 TL bedelli teminat senedinin davacının davasını ispata elverişli olmadığını, sözleşmede davanın taraflarının müşterek alıcı olarak belirtildiğini, bu belgenin resmi şekil şartını taşımaması nedeniyle hukuken taşınmaz satış vaadi olamayacağını, sözleşmenin dava konusu taşınmazın dava dışı 3. kişiden satın alınması hususunda yapıldığını, tüm ödemelerin müvekkili tarafından yapıldığını, davacı tarafça ödeme belgesi sunulmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece 21.12.2021 tarihli ara kararı ile; davanın nitelik olarak sözlemeye dayanan tapu iptali ve tescil ve bu mümkün görülmediği takdirde tertidli olarak alacağın tahsiline ilişkin olduğu, taşınmazın 1/2’sinin üzerine ihtiyati tedbir konulmasının talep edildiği, taşınmazın 3. kişilere devredilmesi halinde davacı açısından telafisi güç veya imkansız zararlara uğranması ihtimalinin bulunduğu gerekçesiyle, taşınmazın davalı adına kayıtlı olması halinde 1/2’sinin 3. kişilere devrinin engellenmesi ve davalı tarafından bu hisse üzerinde tasarruf edilmemesi için HMK’nun 389 ve devamı maddeleri gereğince dava değerinin %20’si oranında teminat yatırılması halinde ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiş, ihtiyati haciz talebi bakımından ise, davanın terditli olarak kabul edilmesi durumunda alacağın varlığının ispatının yargılamayı gerektirdiği, senedin sözleşmeye bağlı olarak düzenlendiği, teminat senedi olduğu, sözleşmenin neden ifa edilmediği hususunda ancak deliller toplandıktan sonra karar verilebileceği ve yaklaşık ispat şartının oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :
İhtiyati haciz talep eden davacı vekili, dava dilekçesi ekinde dosyaya ibraz edilen sözleşme sureti, senet sureti ile, icra mahkemesi kararı, taraflar arasındaki hesap mutabakatları ile, davaya konu alacaklarının varlığı ve davadaki haklılıkları konusunda, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için gereken ölçüde ispatı sağlayabildiğini, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın yargılamayı gerektirmemesi şeklinde bir koşul da kanunda öngörülmediğini, zaten her iddianın, az veya çok yargılamayı gerektirdiğini, tedbir kararı, alacağın tahsilini güvence altına almak bakımından, ihtiyati haczin yerini ve işlevini tutamayacağından, bu süreç zarfında, davalı şirketin başkaca alacaklıları tarafından, taşınmazda ve başkaca malvarlığı unsurlarında tatbik edilebilecek muhtemel haciz ve ihtiyati hacizler karşısında, davacının, hukukî bakımdan dezavantajlı bir konumda bulunması gibi menfii bir hukukî netice ile karşılaşılabilmesinin muhtemel olduğunu, yaklaşık ispat bulunduğunu, talebe konu alacağın da muaccel olduğunu, rehin veya başkaca bir teminat ile de güvence altına alınmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Talep, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil talepli davada ihtiyati haciz istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
İİK’nın 257/1. maddesi hükmü uyarınca kural olarak rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu için ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. Ancak aynı maddenin 2. fıkrasında yer alan koşullardan birinin varlığı halinde henüz vadesi gelmemiş bir para alacağı içinde ihtiyati haciz talebinde bulunmak mümkündür. Bu koşullar ise şu şekilde düzenlenmiştir; 1-borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa, 2-borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa. Anılan Yasa’nın 258’nci maddenin 1’nci fıkrası uyarınca, “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur…” Bu hükme göre, alacaklı alacağının varlığı ile birlikte alacağın vadesinin geldiğini veya alacağının vadesi gelmemişse, İİK’nın 257/II hükmündeki sebeplerin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermek zorundadır.
Somut uyuşmazlıkta, ihtiyati haciz isteyen davacı vekili, taraflar arasındaki sözleşme gereğince davalının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini ileri sürerek, alacağını teminen davalı borçlunun taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir. Alacağın varlığına ve haciz sebeplerine ilişkin olarak İİK’nın 258. maddesindeki yaklaşık ispat koşulunun henüz yerine getirilmediği, muaccel olduğu yaklaşık olarak ispatlanamayan para alacağına dayanılarak İİK’nın 257/2. maddesindeki sebeplerin gerçekleştiğine dair bir delil de ibraz edilmediği sonucuna ulaşılarak, mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-İhtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati haciz talep eden davacı yönünden istinaf karar harcı olan 133,00 TL’den peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 52,30 TL’nin ihtiyati haciz talep eden davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle ihtiyati haciz talep eden davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 25.02.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.