Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/2847 E. 2023/151 K. 20.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/2847
KARAR NO : 2023/151

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/116
KARAR NO : 2022/622
DAVA TARİHİ : 07.02.2022
KARAR TARİHİ: 13.09.2022
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (İİK 89/3)
KARAR TARİHİ : 20.01.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20.01.2023

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13.09.2022 tarih ve 2022/116 Esas, 2022/622 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, davalı-alacaklı şirket tarafından, dava dışı …Şti ile … aleyhine, İzmir 1. İcra Müdürlüğü’nün 2020/1714 Esas sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, takibin kesinleşmesi üzerine, davacıya icra dosyası kapsamında 1. ve 2. haciz ihbarnamelerinin tebliğ edildiğini, müvekkili tarafından bu ihbarnamelere ilişkin itiraz sürelerinin kaçırıldığını, 24.01.2022 tarihinde tebliğ edilen 3. haciz ihbarnamesi ile, güncel borç olan 59.255,04 TL’nin müvekkilinin uhdesinde olduğu kabul edilerek tebliğden itibaren 15 gün içerisinde ödeme yapılması veya menfi tespit davası açılması gerektiğinin bildirildiğini, ancak müvekkili ile dava dışı şahıslar arasında yahut davacı ile davalı arasında herhangi bir hukuki ilişkinin bulunmadığını, icra dosyası borçlularından …’nın davacının kardeşi olduğunu, müvekkilinden alacağı olduğuna dair hiçbir belgenin bulunmadığını, iddialarının soyut olduğunu, ispat yükünün alacaklı tarafta olduğunu belirtilerek İİK’nın 89. maddesi gereğince müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, dava dışı borçlular aleyhine yürütülen icra takibinin kesinleşmesi üzerine davacıya haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini, davacı tarafından süresi içerisinde 1. ve 2. haciz ihbarnamelerine itiraz edilmemesi üzerine gönderilen 3. haciz ihbarnamesinin yasal düzenlemeye uygun olduğunu, borçlu … Şirketinin borçlu … ile davacı …’ya ait olduğunu, takip dosyasına verilen cevap ile borçlu şirketin temsilcisinin … olduğu, ancak ortaklık yapısının 200,00 pay 5.000,00 TL ile … ve 600,00 pay, 15.000,00 TL ile … olduğunun belirlendiğini, davacıya gönderilen ihbarnamenin borlu …’nın kardeşi olduğu için değil, borçlu şirketin ortağı olduğu için gönderildiğini, ispat yükünün de davacıda olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davanın görevsizlik nedeni ile 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, 6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi gereği kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde iş bi dosya resen ele alınarak mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafça, İzmir 1. İcra Müdürlüğü’nün 2020/1714 Esas sayılı dosyası ile dava dışı …. Şti. ile yine dava dışı … aleyhine, dayanak kambiyo senedi ile icra takibine girişildiğini, söz konusu takibin kesinleşmiş olduğunu, davalı alacaklı tarafın talebiyle bahsi geçen icra dosyasının borçlularının mallarına haciz konulmasına dair verilen kararın kesinleşmesinin akabinde ise davacı müvekkiline 1. ve 2. haciz ihbarnamelerinin tebliğ edildiğini, müvekkilinin bu ihbarnamelere itiraz süresini kaçırmış olması nedeniyle 24.01.2022 tarihinde, 3. haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiğini, müvekkilinin davalı yana böyle bir borcu bulunmaması nedeniyle İİK’nın 89. maddesi gereğince menfi tespit davasının açıldığını, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, yasının 4. Maddesine göre; her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a), b), c), d), e) ve f) bentlerinde sayılan davaların ticari dava olarak adlandırıldığını, kambiyo senetlerinin TTK’da düzenlenmiş olması sebebi ile 4. maddenin a bendi uyarınca, davaya konu takibin kambiyo senedinden kaynaklı bir takip olduğu dikkate alındığında, derdest davada görevli mahkemenin, Asliye Ticaret Mahkemesi olacağını, bu sebeple; üçüncü kişinin açacağı menfi tespit davasında yetkili mahkemenin İİK’nın 89/3. gereği takibin yapıldığı ya da üçüncü kişinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesi ve görevli mahkeme kural olarak asliye hukuk mahkemeleri olmakla birlikte takibin kambiyo senedine dayanması halinde görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; uyuşmazlık konusundaki görevli mahkemenin tayininde, mahkemenin gerekçesinin haklı ve yerinde olduğunu, zira davacı … ile davalı müvekkili şirket arasında doğrudan ticari bir ilişki bulunmadığını, eldeki uyuşmazlığın, davacı tarafın takip hukuku kapsamında kendisine gönderilen haciz ihbarnamelerine süresi içinde itiraz etmemesi nedeniyle salt takip hukukundan doğduğunu, bu açıdan uyuşmazlığın genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemelerinde çözümlenmesi gerektiğini, emsal yargı kararlarının da bu yönde olduğunu belirterek, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 89/3. maddesi gereğince açılan menfi tespit isteğine ilişkindir.
Mahkemece, görev dava şartı yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen nedenlerle istinaf edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 1/(1) maddesinde “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 114/(1)-c maddesine göre, görev hususu dava şartlarından olup, aynı kanunun, 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması ve gözetilmesi gerekmektedir.
İİK’nın 89. maddesi ; “Hamiline ait olmıyan veya cirosu kabil bir senetle müstenit bulunmıyan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malı haczedilirse icra memuru; borçlu olan hakiki veya hükmi şahsa bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödiyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin muteber olmadığını veya malı elinde bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle taşınır malı ancak icra dairesine teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesini, aksi takdirde malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını bildirir (Haciz ihbarnamesi).Bu haciz ihbarnamesinde, ayrıca 2, 3 ve 4 üncü fıkra hükümleri de üçüncü şahsa bildirilir.
Üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş veya kusuru olmaksızın telef olmuş veya malın borçluya ait olmadığı veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, keyfiyeti, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur.
(Değişik üçüncü fıkra: 17/7/2003-4949/22 md.) Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir.
Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkûm edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir….” şeklindedir.
Her ne kadar davacı vekili anılan kararı yukarıda belirtilen nedenlerle istinaf etmiş ise de; dosyaya sunulan belgelere göre, alacaklının davalı şirket, borçluların ise dava dışı … Şirketi ve … olduğu, kambiyo senedine dayalı olarak 28.01.2020 tarihinde başlatılan takibin kesinleştiği, 1., 2. ve 3. haciz ihbarnamelerinin davacıya tebliği üzerine, İİK’nın 89/3. maddesi gereğince eldeki davanın açıldığı sabit olup, davanın takip konusu senetler ile ilgisi bulunmadığı gibi davanın da davacı adına açılmış olması nedeniyle görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan, mahkemece verilen kararda dairemizce de bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile kalan 99,20 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile, istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 20.01.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.