Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/1069 E. 2022/1195 K. 27.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1069
KARAR NO : 2022/1195

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/187
KARAR NO : 2018/462
DAVA TARİHİ : 28.07.2015
KARAR TARİHİ : 10.04.2018
DAVANIN KONUSU : Eksik ve Ayıplı İfa Nedeniyle Eser Sözleşmesinden Dönülerek Ödenen Bedelin İadesi-Terditli Ayıplı Malın Ayıpsızı İle Değiştirilmesi- Ücretsiz Onarılması
KARAR TARİHİ : 27.06.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27.06.2022

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10.04.2018 tarih 2016/187 E – 2018/462 K sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, müvekkilinin çiftçilik ile uğraştığını, davalının müvekkili ile aralarında bağıtladıkları 15.08.2014 tarihli “Ayçekirdeği Kurutma Fırını İmalatı ve Satımı Sözleşmesi” uyarınca sözleşme konusu fırını 29.09.2014 tarihli ve 18512 seri numaralı sevk irsaliyesi ile müvekkiline teslim ettiğini, bedelinin eksiksiz olarak ödendiğini, müvekkilinin fırının kendisine tesliminden bir süre sonra sözleşmede belirtilen niteliklerden farklı olduğunu, sözleşmede belirtilen rakamlarla karşılaştırıldığında tükettiği elektrik enerjisi miktarının çok farklı ve saatte kurutabileceği ay çekirdeği miktarının çok az olduğunu fark ettiğini, bunun üzerine davalı tarafa Kemalpaşa 1. Noterliği’nin 29.12.2014 tarih ve 19332 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ayıp ihbarında bulunulduğunu, davalının garanti kapsamı dahilinde bulunan yükümlülüğünü yerine getirmediğini ileri sürerek, öncelikle dava konusu sözleşmeden dönülmesi yoluyla tarafların sözleşme gereği aldıklarının karşılıklı olarak ve bedel bakımından temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte iadesine, olmadığı taktirde dava konusu malın ayıpsız olan benzeri ile değiştirilmesine ya da ücretsiz olarak onarılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, davacının talebi üzerine bir değil iki adet makinenin, sözleşmede belirtilen miktardan daha fazla ikinci ek bir makine eklenerek müvekkili tarafından hazırlandığını, davacı tarafından kısmen ödeme yapıldığını, bakiye borcu ödememek için makinenin belirtilen vasıflarda olmadığı şeklinde gerçek dışı ithamlarda bulunduğunu, satılan makinede kusur olmadığını, sözleşmenin “not” başlıklı kısmında işletmedeki elektrik ve tesisat yükümlülüğünün davacıya ait olduğunun imza altına alındığını, davacının makinenin kullanımının zorunlu kıldığı, yer ve tesisat şartlarına müvekkilinin uyarılarına rağmen aykırı davrandığını, davacının … onaylı tarım amaçlı depoda kullanmamakta direngen davrandığını, bu makinenin bir atölyeye, elektrik tesisatı bulunan yere takılması gerektiği belirtildiği halde davacının makineyi köy meydanına, trafodan kaçak elektrik çekmek suretiyle kullandığını, sözleşmede üstlendiği makinenin kurulacağı yer için uygun elektrik ve tesisat yükümlülüğünü yerine getirmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, raporda eserde hız kontrol sürücüleri olmadığının, diğer yönlerden eserin ayıplı olmadığının, eserin amacına uygun yerde kurulu olmadığının, bu durumun verim kaybına sebep olacağının belirtildiği, yine davacının makineyi çalıştırmak için uygun elektrik aboneliği almadığının belirlendiği, hız sürücüleri ise makinenin dışına montajlı olup eserin teslimi esnasında olup olmadığının kolayca tespit edilebilecek bir eksiklik olup, sevk irsaliyesinde eksik teslime yönelik bir ihtirazı kayıt olmadığı, tüm bu açıklamalara göre, eserin eksik teslim edildiğinin kanıtlanmadığı, eserde ayıp olmadığı, verimin düşük olmasının sebebinin makinenin uygun bir yerde uygun bir elektrik aboneliği ile çalıştırılmamasından kaynaklandığı, davacının ayıp ihbar tarihi dikkate alındığında, 6098 sayılı TBK’nın 477/3. maddesinde belirlenen uygun sürede muayene edilmediği ve ayıp ihbarının makul süreden sonra yapıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkillinin taraflar arasındaki eser sözleşmesinde tacir kabul edilerek yargılamanın Ticaret Mahkemesinde devam etmesinin hatalı olduğunu, ayrıca olaya TTK hükümlerinin uygulanmasının hatalı olduğunu, mahkemece eksik inceleme ile karar verildiğini, ülkemiz gıda mevzuatının esasını olusturan ve 05.06.2004 tarih ve 25483 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, “Gıdaların Üretimi Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Degistirilerek Kabulü Hakkında 5179 Sayılı Kanun” ile gıdaların tamamen hijyenik ortamlarda üretilmeleri gereği, gıdaların temasta oldugu tüm yüzeylerle ilgili yasal zorunluluklar ve standartlar getirildiğini, ayrıca Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği ile gıda ve gıda ile temas eden madde ve malzemelere ilişkin asgari teknik ve hijyen kriterlerinin belirlendiğini, dava konusu makinenin bu yasal hükümlere uygun olup olmadığının denetlenmediğini, makinenin kanun ve tüzük hükümlerine uygun olmayan maddelerden yapılmış olup bu yönüyle de ayıplı olduğunu, dava konusu makinenin görevini yapmadığını, tükettiği enerji miktarına göre kuruttuğu ayçiçek miktarının çok düşük olduğunu, makinede hava sisteminin eksik olduğunu, sözleşmede garanti süresinin iki yıl olduğunun belirlendiğini, müvekkilinin 29.12.2014 tarihli ihtarname ile sözleşmeden dönmek istediğini, aksi halde makinenin sözleşmede yazılı şartlara uygun hale getirilmesini ya da sözleşmede yazılı özellikte bir makine ile değiştirilmesini ihtar ettiğini, makinenin beklenen faydayı sağlamamasının imalattan kaynaklandığını, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak makinenin yapıldığı materyalin incelenmesi, Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği’ne uygunluğunun araştırılması gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; tarafların tacir olduğunu, dava konusu makinenin davacının ticari işletmesi için satın alındığını ve kullanıldığını, makinenin bulunduğu yerde keşif yapıldığını, makinenin elektrik kullanımının davacı tarafından gerektiği gibi yapılmadığının anlaşıldığını, kurutma fırınının açık alanda bulunduğunu, kapalı korunaklı bir alanda çalıştırılmasının daha doğru olacağını, davacıya ait elektrik projesinin makinenin tam kapasite çalışması için yeterli olmadığını, harici panonun bulunmadığını, rapora göre makinedeki tek eksiğin motor hız kontrol sürücüsü olduğunu, bunun da malı ayıplı yapmayacağını, eksik ürün teslimi sayılacağını, bunun değerinin de 700,00 TL olduğunu, makinenin verimini düşürenin davacının kusurlu davranışları olduğunu belirterek, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan eksik ve ayıplı imalat nedeniyle sözleşmeden dönülerek ödenen bedelin iadesi, olmadığı taktirde seçimlik hakların kullanılması isteğine ilişkindir. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; karara karşı davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Taraflar arasındaki ilişki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, uyuşmazlığın bu hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği açıktır.
Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir. Eser yüklenicinin sermayesi, sanat ve becerisini kullanarak gerçekleştirdiği sonuçtur. İş sahibi ısmarladığı eserin belli nitelikler taşımasını, amacını karşılamasını arzu eder. Şayet ısmarlanan eser iş sahibinin beklentisini karşılamıyorsa sözleşmenin yararlar dengesi iş sahibi aleyhine bozulur. Bu bakımdan eser, fen ve sanat kurallarına uygun ve iş sahibinin amacını karşılar nitelikte imâl edilmelidir. Aksi halde eser ayıplıdır ve yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluğu ortaya çıkar. Bir tanımlama yapmak gerekirse; yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluk borcu, yüklenicinin eseri teslim borcunun tamamlayıcısı olarak, meydana getirdiği eserde ortaya çıkan ayıp ve eksiklikleri üstlenme borcudur. Bu gibi durumlarda eserde dürüstlük kuralları gereğince bulunması gereken niteliklerin yokluğu söz konusudur.
Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, 6098 sayılı TBK’nın 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiştir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içersinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde ayıp halinde iş sahibine üç seçimlik hak tanınmıştır. Bunlar eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme hakkıdır.
Eser sözleşmesi ilişkilerinde sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu, TBK’nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. Bu hükümler gereğince gerek açık gerek gizli ayıplarda iş sahibinin ihbar zorunluluğu bulunmakta ise de, yüklenici eserdeki işçilik, malzeme ve yapımla ilgili açık ve gizli ayıplardan dolayı sorumluluğu garanti etmiş ise, garanti ettiği süre için önceden kabul ettiğinden yüklenici lehine olan iş sahibinin ihbar zorunluluğunu aramaktan vazgeçtiği ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları ücretsiz olarak gidermeyi sözleşme tarihinde peşinen kabul ve taahhüt ettiği kabul edilmektedir.
Somut olayda; taraflar arasında imzalanan 15.08.2014 tarihli eser sözleşmesi ile 30.000,00 TL + KDV bedel karşılığında 220 ve 380 elektrikle çalışabilecek saatte 1 ton kurutabilecek “Ay çekirdeği Kurutma Fırını” imalatı hususunda anlaşma sağlanmıştır. Sözleşme ile işletmedeki elektrik ve tesisatın davacıya ait olduğu, imalat hatalarından dolayı 2 yıl garantili olduğu belirtilmiştir. Dava konusu makine 29.09.2014 tarihinde davacı iş sahibine teslim edilmiş; davacı tarafından keşide edilen Kemalpaşa Noterliği’nin 29.12.2014 tarihli ihtarnamesi ile ayıp ihbarında bulunulmuştur.
6100 sayılı HMK’nın 1/(1) maddesinde “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 114/(1)-c maddesine göre, görev hususu dava şartlarından olup, aynı kanunun, 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması ve gözetilmesi gerekmektedir.
Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 28.07.2015 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
Dosya kapsamından davacının tacir olup olmadığı anlaşılamamakta olup mahkemece ilgili birimlerden getirtilecek kayıtlarla ve yapılacak araştırmayla davacının tacir olup olmadığı tespit edilerek, tacir olmadığının anlaşılması halinde davaya bakmakta görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması gerektiğinin dikkate alınması gerekmektedir.
Mahkemece görevli olduğunun anlaşılması halinde ise; davacı tarafından eserin eksik ve ayıplı imal edildiği ve eserden yararlanılamadığı gerekçesi ile sözleşmeden dönülerek ödenen bedelin iadesi, olmadığı taktirde seçimlik hakların kullanılması talebi ile eldeki dava açılmıştır. Sözleşme ile imal edilecek makinenin hız kontrol sürücülü olması gerektiği belirtildiği halde mahkemece keşfen yapılan incelemede belirtilen hız kontrol sürücülerinin makine panosunda bulunmadığı tespit edilmiştir. Hız kontrol sürücülerinin faydalarının motoru aşırı akım ve gerilimlere karşı koruyacağı, duruş ve kalkışlarda meydana gelebilecek mekanik ve elektriksel zorlanmaları minumum seviyeye indireceği, enerji tasarrufu sağlayacağı, motoru ilk kalkış anında yüksek akım çekip yumuşak yol vererek motorun ömrünü uzatacağı şeklinde belirtilmesine karşın hız kontrol sürücülerinin eksikliğinin eserin reddini gerektirip gerektirmeyeceği hususunda bir değerlendirmede bulunulmamıştır.
Mahkemece; TBK’nın 475. maddesinde belirtilen seçimlik haklara göre ayıbın niteliği, başka deyişle eserin reddini gerektirip gerektirmediği hususu netleştirilmeksizin, bilirkişi raporunda bu hususta bir değerlendirme yapılmaksızın karar verilmesi de hatalıdır.
Belirtilen nedenlerle, istinaf başvurusunun, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-4. ve 353/1-a-6. maddeleri uyarınca kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10.04.2018 tarih 2016/187 E – 2018/462 K sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-4. ve 353/1-a-6. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan sehven temyiz karar harcı olarak yatırıldığı anlaşılan 54,40 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan sehven temyiz yoluna başvurma harcı olarak yatırıldığı anlaşılan 267,80 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
6-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere 27.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.