Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/859 E. 2023/1967 K. 27.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/859
KARAR NO : 2023/1967

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/48
KARAR NO : 2021/346
DAVA TARİHİ : 11.01.2018
KARAR TARİHİ : 08.04.2021

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 27.10.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27.10.2023
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.04.2021 tarihli, 2018/48 Esas ve 2021/346 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, müvekkilinin bir alacağından dolayı davalı aleyhine İzmir 27. İcra Müdürlüğünün 2017/18173 esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, takibin taraflar arasındaki 19.12.2017 tarihli sözleşme gereği ödenmesi gereken 49.849,00 USD’den eksik ödenen bakiye bedel 5.363,00 USD’nin tahsili amacıyla yapıldığını ileri sürerek, davalının itirazının iptali ile %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, müvekkilinin davacıya borcu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, uyuşmazlığı davalı tarafından TL cinsinden yapılan ödemelerin, taraflar arasında USD cinsinden kararlaştırılan sözleşme bedelini karşılayıp karşılamadığı noktalarında toplandığı, Mahkemece usul ve yasaya uygun olması sebebi ile benimsenen bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacı ve davalı taraf arasında 24.04.2017 tarihinde akdedilmiş olan sözleşmeye göre işin bedelinin KDV dahil 49.849.90 USD olarak kararlaştırıldığı, davalı tarafından davacı tarafa Türk Lirası cinsinden yapılmış olan 181.758,67 TL tutarındaki ödemelerin ödeme tarihlerindeki TCMB Merkez Bankası Döviz Cinsi 1 ABD Dolarının TL karşılığı olarak belirlenen Döviz Efektif Satış kuruna göre döviz tutarının 49.386,41 USD olduğu, buna göre davacı tarafın bakiye 463,49 USD tutarında alacağının olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının İzmir 27. İcra Müdürlüğünün 2017/18173 Esas sayılı icra doyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 463,49 USD üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacağın %20’si oranında hesaplanan 351,96 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının kötü niyet tazminatına yönelik talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; son aldırılan bilirkişi raporunda sanki keşide tarihinde çek ödenmiş gibi hesaplama yapıldığını, keşide tarihindeki kura göre hesaplama yapıldığını, önemli olanın fiili ödeme günündeki kur olduğunu, çeklerin hangi tarihte ödendiğinin ilgili bankadan sorularak belirlenecek ödeme tarihlerindeki kur üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, bu konudaki itirazlarının dikkate alınmadığını, yine raporda merkez bankası verilerinin denetime elverişli olarak rapora eklenmediğini, hükme esas alınan rapor ile … tarafından müvekkilinin defterlerinde inceleme yapan rapor arasında çelişki olduğunu, çelişkinin giderilmesi için üçüncü rapor alınması gerektiğini, asıl rapor ve ek raporda alacaklarının 2.339,10 USD olarak belirlendiğini, eksik vekalet ücretine hükmedildiğini, vekalet ücretinin mahkemenin karar tarihindeki kur üzerinden TL’ye çevrilerek karşılığı tarifeye göre belirlenmesi gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacıya hiçbir borcunun bulunmadığını, raporda da belirtildiği üzere davacının takip talebinin defter kayıtları ve belgeler ile doğrulanmadığını, sadece cari hesap ekstresi ile davacının alacaklı olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, ortada fatura dahi olmadığını, müvekkili lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, bir taraf lehine kötüniyet tazminatına hükmedilirken diğer taraf lehine hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, USD cinsinden kararlaştırılan iş bedelinin Türk lirası olarak ödenmesi sonucu oluşan kur farkı alacağının tahsili için yapılan ilâmsız icra takibine itirazın iptâli ve takibin devam istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, icra inkar tazminat talebinin kabulüne ve kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiş; karara karşı taraf vekilleri tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Somut olayda, taraf arasında imzalanan 24.05.2017 tarihli eser sözleşmesi ile iş sahibi davalıya ait iş yerinde sandviç panel çatı kaplama, sandviç panel cephe kaplama ve 30 mm polikarbon aydınlatma paneli yapılması işi konusunda anlaşma sağlanmıştır. Sözleşmede iş bedeli KDV dahil 49.849,90 USD olarak kararlaştırılmış olup bedelin %25’inin peşin, bakiyesinin ise 25.07.2017-05.08.2017-05.09.2017 ve 05.10.2017 tarihli çekler ile ödeneceği kararlaştırılmıştır.
Uyuşmazlık, taraflar arasında yabancı para üzerinden kurulu ilişkide, davalının yaptığı TL çek ödemeleri kapsamında, kur farkı nedeniyle cari hesaptan kaynaklanan alacaktan davalının sorumlu olup olmadığına ilişkindir.
Bu noktada; çek bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi, bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabilir.
Taraflar arasındaki ilişkide kararlaştırılan bedel yabancı para cinsinden olup, davacı, alacağının tahsili için davalı tarafından verilen TL cinsinden düzenlenen çekleri teslim almış olmakla, çekin bir ödeme aracı olması nedeniyle çek üzerindeki bedel dışında herhangi bir kur farkı talep edemez. Kaldı ki taraflar arasındaki sözleşmede de vadeli ödemelerin TL cinsinden yapılması halinde kur riskinin (kur farkının) davalıya ait olacağına dair bir anlaşma bulunmamaktadır.
Davacı tüm alacağının bu bedel üzerinden ödenmesini kabul etmiş bulunmaktadır. Bu nedenle davanın reddi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 08.12.2020 tarih, 2020/2682 esas ve 2020/5731 karar sayılı ilamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 23.05.2023 tarih, 2022/507 esas ve 2023/3185 karar sayılı ilamı)
Davalı her ne kadar kötüniyet tazminatı talebinde bulunsa da, kötüniyet tazminatına karar verilebilmesi için -icra inkar tazminatından farklı olarak- icra takibinin haksızlığının yanı sıra ayrıca alacaklının takibi yapmakta kötü niyetli olduğunun da kanıtlanması gerekmektedir. Somut olayda, kötüniyete yönelik bir ispat bulunmadığından davalının kötüniyet tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekilinin dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmaması nedeniyle, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, yeniden talep hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.04.2021 tarihli, 2018/48 Esas ve 2021/346 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Davanın REDDİNE,
Davalının kötü niyet tazminatına yönelik talebinin REDDİNE,
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL karar harcının 112,68 TL’si peşin olarak alındığından mahsubu ile bakiye 157,17 TL karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davalı taraf kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki avukatlık asgari ücret tarifesine göre belirlenen 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 94,00 TL tebligat giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
HMK’nın 333. maddesi gereğince, yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının ilgili tarafa iadesine,
4-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 269,85 TL’nin peşin alınan 59,30 TL’den mahsubu ile kalan 210,55 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-İstinaf yoluna başvuran davalının ödediği 59,30 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvuran davalıya iadesine,
6-Davacı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı, 16,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 178,60 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 27.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.