Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/766 E. 2021/860 K. 02.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/766
KARAR NO : 2021/860
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/432
KARAR NO : 2021/197
KARAR TARİHİ : 19.02.2021
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 02.07.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 02.07.2021
İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19.02.2021 tarih 2020/432 Esas – 2021/197 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye …… tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, taraflar arasında 18.08.2018 tarihli tekne yapım sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeye göre davalının özellik ve nitelikleri sözleşme yer aldığı üzere balıkçı teknesi yapımı ve tesliminin üstlenildiğini, müvekkili tarafından sözleşme bedelinin ödenmesine karşın müvekkiline teknenin teslim edilmediğini, 8,5 metre boy ve 3,5 metre en ebatında balıkçı teknesinin yapılarak 20.12.2018 tarihinde müvekkiline teslim edilecek şekilde sözleşme akdedilmiş ise de davalı yanca mezkur tarihte herhangi bir teslimat yapılmadığını, bunun üzerine ek protokol imzalandığını, protokole göre teknenin 7,5 metre ve 3 metre en ebatında 20.000,00 TL bedel karşılığında üretilerek 17.01.2019 tarihinde teslim edileceğinin ve asıl sözleşmedeki diğer tüm şartların geçerli olacağının kararlaştırıldığını, müvekkilinin ısrarlı çabaları neticesinde ….. isimli teknenin ocak ayında tamamlandığının iddia edilerek müvekkiline teslim edildiğini, müvekkili tarafından olağan bir gözden geçirme ile teknenin teslim alındığını ve Ayvalık’ta suya atıldığını, suya atılan teknenin bir anda su almaya başladığını, müvekkili tarafından batmaktan son anda kurtarılarak derhal karaya çıkartıldığını, müvekkili tarafından derhal davalının aranarak durumun bildirildiğini, davalı bakmak için geleceğini beyan etmiş ise de gelmediğini, davalının ilgilenmemesi üzerine müvekkilinin davalı ile birlikte çalışan …. isimli şahsı aradığını, şahsın gelerek teknede kontrol yaptığını, hatanın kendilerinden kaynaklandığını belirterek tekneyi hatayı gidermek üzere teslim aldığını, çekici masraflarının da müvekkili tarafından karşılandığını, 27.05.2019 tarihinde tüm eksikliklerin giderildiği söylenerek teknenin yeniden teslim edildiğini, teknenin yeniden suya atıldığını, ne var ki kısa bir süre sonra 06.07.2019 tarihinde yeniden su almaya başladığını ve teknenin batmaktan son anda kurtarıldığını, 09.07.2019 tarihinde teknenin müvekkili tarafından Ayvalık’tan Güzelbahçe’ye götürüldüğünü ve davalıya teslim edildiğini, davalı yanca söz konusu hatanın kendilerinden değil şanzımandan kaynaklandığının ifade edildiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından 9.000,00 TL bedel ile yeni bir şanzıman satın alınarak davalıya teslim edildiğini, davalı yanca teknede hiçbir işlem yapılmadığını ve halihazırda teknenin davalının yedinde tutulduğunu, teknenin birden çok defa batmasına ve su almasına neden olan hususun şanzıman yahut başka bir nedenden kaynaklanmadığı, aksine bizzat davalının tekneyi imal ederken kuru yerine yaş ağaç kullanmasından ve baş tarafta yer alan eğrilerin yanlış monte edilmesinden kaynaklı olduğunun İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/221 değişik iş sayılı dosyasında bilirkişi tarafından tespit edildiğini, müvekkilinin dalgıç olarak hayatını idame ettirdiğini ve yasal dönemlerde deniz canlılarını avlayarak geçimini sağladığını, müvekkilinin tekneyi ticari amaçlar ile kullanmak üzere imal ettirdiğini ileri sürerek, müvekkilinin yaptığı masrafa ve teknenin ayıplı olması nedeniyle uğradığı zarara karşılık 20.000,00 TL maddi tazminatın, ticari kazanç kaybına esas olmak üzere 2.000,00 TL’nin ve 3.000,00 TL cezai şart bedelinin 17.01.2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, sözleşmede ticari tekne imal edileceğine dair bir husus olmadığı gibi teknenin ticari olarak kaydedilmediğini, Tüketici Mahkemesi’nde açılması gereken davanın Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açıldığını, teknenin süresinde sözleşmeye ve tekniğe uygun imal edilerek teslim edildiğini, davacının davaya konu tekneyi hiçbir limana kayıt ve tescil ettirmediğini, davacının kendisine ve teknesine ait av tezkeresi veya su ürünleri istihsaline dair izin belgesi olmadığından avcılık veya balıkçılık yapmasının mümkün olmadığını, bu nedenle kazanç kaybı iddiasının doğru olmadığını, teknenin su almasının müvekkilinin hatasından değil davacının hatalı motor seçiminden kaynaklandığını, motor ve şanzımanın müvekkilinin sorumluluğunda olmadığını, davacı teknesinin hasarlanmasından sonra müvekkilinin imalathanesine bıraktığını, daha sonra askere gittiğini, askerden döndüğü halde teknesini almaya gelmediğini, davacının halen 28.03.2019 vade tarihli 1.000,00 TL bedelli senet borcunu ödemediğini, İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne verilen raporun hatalı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ile davalı arasında balıkçı teknesinin yapımına ilişkin sözleşme bulunduğu, ancak davalının sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmediği, bu nedenle davacının uğramış olduğu zararları tazmin etmesi gerektiği iddiası ile iş bu tazminat davasını ikame ettiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklandığı, uyuşmazlığın niteliğine göre dava mutlak ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği gibi İzmir, Balıkesir ve Ayvalık Ticaret Sicil Müdürlüğü, İzmir, Balıkesir ve Ayvalık Vergi Dairesi ile, İzmir, Balıkesir ve Ayvalık Esnaf ve Sanatkarlar Odası cevabı yazılarına göre davacının tacir olarak ticaret siciline kayıtlı olmadığı, vergi ve esnaf kaydı bulunmadığı, bu nedenlerle davacının tacir olarak kabul edilemeyeceği, davacı tarafından davalıya karşı ileri sürülen talep ve talebin dayanağı olan maddi olgular bakımından her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş olması şartı gerçekleşmediğinden davanın nisbi ticari dava olarak kabulüne de olanak bulunmadığı, ayrıca somut olayda TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceği, dava konusu uyuşmazlığın balıkçı teknesine ilişkin olması ve davacının mesleki maksatla hareket etmesi nedeniyle uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görev kapsamında kaldığı gerekçesiyle, dava dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine, görevli mahkemenin İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olması nedeniyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin söz konusu tekneyi ticari amaçlar ile kullanmak üzere imal ettirdiğini, ancak davalı yanca mezkur teknenin usul ve yasaya uygun olarak teslim edilmemesi nedeni ile müvekkili tarafından söz konusu teknenin ruhsatının dahi çıkarılamadığını, bu nedenle sicile kaydının yapılamadığını, teknenin müvekkili tarafından ticari amacına uygun olarak kullanılamadığını, davalı tarafın ise İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne tacir olarak kayıtlı olduğunun Balçova Vergi Dairesi kayıtları ve İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları ile sabit olduğunu, yargılama konusu işin ticari bir iş olduğu ve görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olduğunun açıkça ortada olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesi sunmamıştır.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak, kazanç kaybı, ayıp giderim bedeli ve cezai şart alacağı isteğine ilişkindir.
Mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş; karara karşı davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi gereğince istinafa konu dava mutlak ticari dava değildir. Uyuşmazlık eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Davacı, tacir sıfatına haiz bulunmamakta olup, 6102 sayılı TTK’nın 5. maddesi uyarınca ticari nitelikli olmayan davalara bakma görevi genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesine ait bulunduğu için, mahkemece görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle, HMK’nın 114/1-c, 115/2. maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş olması isabetlidir. Davacının mesleki faaliyeti nedeniyle alacak talep etmiş olması nedeniyle, Tüketici mahkemesinin görevli olduğu da ileri sürülemez.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 02.07.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.