Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/37
KARAR NO : 2023/560
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1281
KARAR NO : 2020/436
DAVA TARİHİ : 09.11.2017
KARAR TARİHİ: 10.07.2020
DAVANIN KONUSU : Teminat Mektuplarının İadesi ve Alacak
KARAR TARİHİ: 17.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 17.03.2023
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.07.2020 tarih 2017/1281 E – 2020/436 K sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, tarafların 05.09.2011 tarihli sözleşme ile … ili … – … – …. ilçeleri arıza onarım ve bakım işleri hususlarında anlaştıklarını, sözleşme gereği müvekkili şirketin davalı şirkete … A.Ş Balıkesir Şubesinin 25.08.2011 tarihli 100.000,00 TL bedelli ve … Bankası A.Ş Balıkesir Şubesinin 26.08.2011 tarihli 10.873,00 TL bedelli teminat mektuplarını verdiğini, müvekkili şirketin yüklendiği işi 30.10.2013 tarihinde tamamlandığını, 10.12.2013 tarihli hizmet işleri kabul tutanağı ile müvekkili şirketin sözleşme ve eklerine uygun şekilde yüklenilen işi eksiksiz ve kusursuz ifa ettiğinin belirtilerek aralarındaki hukuki ilişkinin sonlandırıldığını, ancak davalı şirketin teminat mektuplarını iade etmediğini, davalı tarafa 21.03.2014 tarihinde ilişkisiz belgesi ile yapılan başvuruya 06.05.2014 tarihli cevabi yazıda, davacı şirket çalışanlarının açtığı alacak davalarının sonuçlanması gerektiğini belirterek taleplerinin red edildiğini, davalı şirketin teminat mektuplarını iade etmediğini, hatta 18.915,81 TL için … A.Ş’ye teminat mektubunun paraya çevrilmesi için yazı yollandığını, bunu önlemek için 06.06.2017 tarihinde davalı tarafa 18.915,81 TL ödediklerini, davalının sözleşme hükümlerine aykırı davrandığını ileri sürerek, teminat mektuplarının iadesine, iadesinin mümkün olmaması halinde hükümsüzlüğüne ve ödedikleri 18.915,81 TL’nin ödeme tarihindeki en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, iadesi talep edilen teminat mektubunun “… İl Müdürlüğü …, …. ve …. İlçeleri Arıza Onarım Bakım Hizmet Alım İşi” için alındığını, bu işin 05.09.2011 – 30.11.2013 tarihleri arasında davacı şirket tarafından yürütüldüğünü, kesin kabulün yapılabilmesi için çalışanların özlük haklarına ilişkin bilgi ve belgelerin istenildiğini, istenilen evraklardan kıdem tazminatı ödendiğine dair banka dekontları, yıllık izin bordro/dekontları ve ibranameler tamamlanmadığı için işin kesin kabulünün yapılmadığını, davacı çalışanları tarafından müvekkili şirket aleyhine Salihli İş Mahkemesinin 2016/466 esas, 2016/296 esas, Manisa 1. İş Mahkemesinin 2014/308 esas, 2016/284 esas sayılı dosyalarının derdest olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davanın açıldığı tarih itibari ile taraflar arasındaki sözleşme gereğince işçiler tarafından gerek yalnız davalı aleyhine ve gerekse davalı ile birlikte davacı ve sorumluluğu bulunan diğer alt işverenlere karşı davalar açıldığı, bu davaların tamamının sonuçlanmadığı, sonuçlananlara ilişkin sorumluluğun tamamının karşılanmadığı, davacı tarafın sözleşmeden doğan sorumluluklarını belirleyecek olan davalar sonuçlanmadan ve bunlara ilişkin sorumluluklar ifa edilmeden teminat mektuplarının iade edilmesinin taraflar arasındaki sözleşmeye göre mümkün olmadığı, davacının davalıya göndermiş olduğu bedelin davalının mahkeme kararı gereğince yapmış olduğu ödemeye ilişkin olup davanın açıldığı tarih itibari ile devam eden davalar olduğu gibi sonrasında karar verildiği halde mahkeme kararları gereğince ödenmesi gereken tazminatların ödenmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirket aleyhine açılan tek bir dava bulunmadığını, davalı şirketin müvekkilinin personellerini hile ve baskı ile istifa ettirdiğini, söz konusu personellerin aynı yerde aynı hizmeti davalı şirket ile bağı bulunan diğer şirketlerde çalışmaya devam ettiklerini, bu personeller ile davalı şirket arasında açılan davalar olduğunu, davalının bu davalara müvekkili şirketi dahil etmeye çalıştığını, müvekkilinin davalı şirkete bütün personelin istifa dilekçesini ve ibranamelerini ibraz ettiğini, müvekkilinin davalı şirkete davaların tarafı olmadığı halde teminat mektuplarının paraya çevrileceği baskısı ile ödemeler yaptığını, bu dekontların dosyaya sunulduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesi sunmamıştır.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, taraflar arasındaki 05.09.2011 tarihli “… İl Müdürlüğü …, … ve … İlçeleri Arıza Onarım Bakım Hizmet Alım İşi”ne istinaden verilen … A.Ş Balıkesir Şubesinin 25.08.2011 tarihli 100.000,00 TL bedelli ve … Bankası A.Ş Balıkesir Şubesinin 26.08.2011 tarihli 10.873,00 TL bedelli teminat mektuplarının iadesi ve davalı şirkete ödenen 18.915,81 TL’nin faiziyle tahsili isteğine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 12.4.1 maddesinde; kesin teminat mektubunun taahhüdün, sözleşme ihale dokümanı hükümlerine uygun olarak yerine getirildiği, yüklenicinin bu işten dolayı idareye herhangi bir borcunun olmadığı tespit edildikten ve SGK’dan ilişiksiz belgesinin getirildiği saptandıktan sonra alınmış olan kesin teminatın garanti süresi öngörülmesi halinde yarısının, garanti süresi dolduktan sonra kalanının, garanti süresi öngörülmeyen hallerde ise tamamının yükleniciye iade edileceği belirlenmiştir.
Teminat mektubunun amacı, yüklenicinin iş verenden aldığı iş nedeniyle, işveren aleyhine oluşacak maddi zararları karşılamak olup, teminat mektubu ile banka veya finans kuruluşu, başkasının edimi nedeniyle oluşacak rizikoyu taahhüt altına almaktadır. Bu nedenle teminat mektubunun teminat kapsamına aldığı rizikonun gerçekleşip gerçekleşmediği veya gerçekleşme ihtimalinin değerlendirilmesi gerekir. Teminat mektubu özelliği gereği teminat fonksiyonlarının devam ettiği sürece iadesi talep edilemez ve teminat mektuplarının iadesi şartlarının da sözleşme yazılı hükümlere göre belirlenmesi gerekir.
Somut olayda; taraflar arasında imzalanan sözleşme maddeleri karşısında ve bu sözleşmeyi imzalayan davacının basiretli bir tacir olduğu ve sözleşme maddelerinin içeriğini bilerek imzaladığı, dava tarihi itibari ile davacı şirketin bünyesinde sözleşme konusu işte çalıştırılan kimi tazminat konulu davaların kabullerine karar verildiği, bir kısım işçi davalarının ise derdest olduğu, davalının bu davalarda asıl işveren sıfatı ile davalı olduğu, davaların sonucuna göre davacıya rücu hakkını kullanabileceği, bu nedenlerle sözleşmenin 12.4.1 maddesinde öngörülen davalıya borçlu olmama şartının gerçeklemediği anlaşılmakla mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 179,90 TL’nin peşin alınan 54,40 TL’den mahsubu ile kalan 125,50 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 17.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.