Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/366 E. 2022/1678 K. 07.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/366
KARAR NO : 2022/1678

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1219
KARAR NO : 2020/452
DAVA TARİHİ : 23.10.2018
KARAR TARİHİ : 08.10.2020
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 07.10.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07.10.2022

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.10.2020 tarih ve 2018/1219 Esas, 2020/452 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, davacı şirket ile davalı … A.Ş arasında 05.09.2017 tarihli “Elektrik Danışmanlığı ve Sair İşler Sözleşmesi” imzalandığı, davacı firmanın 21.08.2017 tarihinden itibaren yapılacak olan projelerinin çizimi öncesinde ruhsat almak, projeleri ilgili projelere iştirak, … tarafından belirlenen komisyon ile birlikte teklif değerlendirmek, ihaleyi yapacak firmayı belirlemek taşeron firmaların şartnamelere ve projesine uygun iş yapıp yapmadığını kontrol etmek, elektrik işlerinin danışmanlığı vb. Sözleşmeden doğan edimlerini tam ve eksiksiz yerine getirdiğini, davacı şirketin ekte sunulan cari hesap dökümüne göre, davalı şirketten 23.031,60 TL alacağı bulunduğunu, iki taraf şirket yetkilileri arasında yapılan görüşmelerde davacı şirketin alacağı doğrulanmasına rağmen, davalı tarafça ödeme yapılmayınca davacının İzmir 8. Noterliği’nin 30.07.2018 tarihli, 5490 yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ettiğini, davalı şirket tarafından ödeme yapılmayınca, İzmir 17. İcra Müdürlüğünün 2018/10938 esas sayılı icra takip dosyası ile davalı aleyhine genel haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, davalı firmanın 16.08.2018 tarihinde tebliğ aldığı ödeme emrine, 17.08.2018 tarihinde, alacak ve tüm fer’ilerine itirazda bulunduğunu, iddia, ticari defterlerin ve faturaların incelenmesinden de anlaşılacağı üzere haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, yapılan itirazın iptali ve duran takibin devamını, davalı aleyhine itiraz edilen miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, davalı hakkında İzmir 17. İcra Müdürlüğünün 2018/10938 esas sayılı dosyası üzerinden girişilen icra takibine vaki borca itiraz üzerine davacı-alacaklı tarafından açılmış bulunan işbu itirazın iptali davasına karşı, davalıya ait inşaatlarda, elektrik imalatlarının doğru taşeronlara ihale edilmediğini, taşeron firmalar ile davalı aleyhine işbirliğine gidildiğini, bu gibi nedenlerle işlerde hatalı ve eksik yapıma sebebiyet verdiğini, davacı şirketin alacağı hiç bir zaman doğrulanmadığını, aksine reddedildiğini, sonuçta Akhisar 2. Noterliğinin 18.07.2018 ve 6018 yevmiye numarası ile davacıya gönderildiğini, davacının ihtarı alır almaz davalı ile mutabakata yönelmek yerine cevap ihtarını keşide ettiğini, itirazın iptali davasında tek başına delil teşkil etmeyen davacı iddiaları ve kayıtlarına itibar edilmemesi gerektiğini, davacının 05.09.2017 tarihli ” Elektrik Danışmanlığı ve Sair İşler Sözleşmesi” uyarınca yüklendiği, fakat gereği gibi ifa etmediği hizmetinin varlığı ve hizmeti kapsamında davalı firmanın uğradığı zararın giderim masrafları ve miktarı konusunda inceleme yapılmasını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, “Taraflar arasında 23.08.2017 tarihli sözleşmenin imzalandığı ve bu sözleşmeye göre davacı tarafından davalı şirkete verilecek olan danışmanlık hizmetlerinin ayrıntılı şekilde açıklandığı, verilecek hizmet sonrasında sözleşme gereği edimin yerine getirilmesine müteakip düzenlenecek faturaların hazırlanış yönteminin sözleşmede gösterildiği buna göre davalıya sözleşme süresi içinde verildiği iddia edilen hizmet karşılığı düzenlenen faturaların davalıya teslim edildiği ve davalı tarafından takibe dayanak faturaların davalı defterlerine işlendiği, davalı tarafça her ne kadar sözleşmedeki edimlerin gereği gibi yerine getirilmediği ve bu nedenle sözleşmenin fesih edildiği beyan edilmiş ise de sözleşmesinin feshine kadar davacı şirketin ediminin hangi sebep ve durumlarda yerine gereği gibi getirilmediği hususunun delilendirilmediği, davalı tarafın kendisine teslim edildiğini kabul ettiği faturalara yasal süresi içinde herhangi bir itirazda bulunmaksızın ticari defter ve kayıtlarına işlendiği, TTK mad. 21/2 uyarınca faturanın teslimden itibaren 8 gün içinde fatura içeriğine itiraz yükümlülüğünün olduğu, tarafların tacir olduğu dikkate alınarak davalının fatura içeriğine itiraz etmemiş olduğu hususu dikkate alındığında fatura içeriğini kabul etmiş sayıldığı, davacı tarafından dayanılan faturaların davalı defterlerine işlendiği hususunun bilirkişi raporu ile de tespit edildiği, düzenlenen raporun dosyaya sunulan davacı kayıtları ve davalı tarafından incelemeye sunulan davalı kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlendiği ve hükme esas alınabilir nitelikte olduğu, davacı tarafça her ne kadar icra takibine kadar işlemiş faizin ve ihtar giderinin de tespit edilen alacağa eklenmek sureti ile takip yapılmış ise de ihtar masrafının dava konusu alacak içinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, davalı tarafın icra takibinden önce temerrüdü konusunda her ne kadar ihtarname düzenlenmiş ise de Mahkememizce kısa kararda bu hususun sehven dikkate alınmadığı, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği kuralı dikkate alınarak hüküm kurulması gerektiği bu hali ile davalının itirazında haksız olduğunun kabulü gerektiği, alacağın faturaya dayalı olduğu ve belirlenebilir nitelikte olduğu görülmekle likit olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatı isteminin kabulüne” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesinde tanık deliline dayandıklarını, davacı tarafından işlerin tam ve gereği gibi ifa edilmemesi ve bu nedenle müvekkilinin uğradığı zararın ispatı yönünden tanık dinletmek istediklerini, ancak mahkemece taleplerinin reddedildiğini, taraflar arasında görülmekte olan İzmir 4. Asliye ticaret mahkemesinin 2019/59 Esas sayılı dosyasında dinlenen tanıkların davacının eksik ve hatalı işlerine ilişkin beyanlarda bulunduğunu, müvekkili ile davacı firma arasında imzalanan elektrik danışmanlığı ve sair işler sözleşmesi gereğince davacı firmanın kontrolörlük görevini üstlendiğini ancak diğer dosyada dinlenen tanık beyanlarından da anlaşıldığı üzere kendi şirketlerinin yetkilisi ile eski çalışanı …’ın birlikte davacının yapması gereken kontrolörlük işlemlerini yaptıklarını, davacının zamanında ve yerinde kontrol işlemlerini yerine getirmemesi sebebiyle davalının zarara uğradığını, mahkemece davacı tarafından işin zamanında teslim edilip edilmediği, işin tam ve gereği gibi yapılmaması nedeniyle davalı müvekkilinin uğradığı zararın ve yine işin gecikmesinden kaynaklı olarak müvekkilinin uğradığı maddi kayıpların mahkemece araştırılmadığını, mahkemece alınan raporda bilirkişi olarak görev yapan … yeminli mali müşavir olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığı inceleyebilecek uzmanlığa sahip olmadığını, taraflar arasındaki uyuşmazlığın sebebinin taraflar arasındaki alacak miktarı değil müvekkilinin davacının işini tam ve gereği gibi yerine getirmemesi sebebiyle ödeme yapmaktan haklı olarak kaçınması olduğunu, bilirkişi raporunda cevap ve beyan dilekçelerinde belirttikleri hiçbir husus dikkate alınmadan yalnızca alacak miktarı üzerinden hesaplama yapıldığını, bu şekilde eksik incelemeye dayalı hüküm kurulduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; mahkemece alınan bilirkişi raporu ile de ispatlandığı üzere davacının davalı firmaya toplam 22 adet fatura tanzim ettiğini ve söz konusu faturaların her iki tarafın ticari kayıtlarında yer aldığını ve her iki şirketin ticari hesap kartlarının birbiri ile uyumluluk gösterdiğini, davalının savunmalarının davanın konusuyla ilgili olmadığını, davacının taşeron firmalar ile organik bağ kurduğu, taşeron firmalardan komisyon aldığı, davalı firmanın taşeron şirketlere yüksek bedel ödemesine sebep olunduğu ve bu şekilde zarara uğradığı yönünde savunma yapılmış ise de, davalının TTK’nun 21/2 hükmüne göre kendisine gönderilen faturalara itiraz etmeyerek ticari defterlerine kaydedip daha sonra da bu şekilde savunmalar yapmasının yerinde olmadığını, ayrıca davalının bu iddialarına ilişkin ayrı bir dava açarak iddialarını ispatlaması gerektiğini, davalının istinaf dilekçesinde bildirdiği İzmir 4. Asliye ticaret mahkemesinin 2019/59 Esas sayılı dosyasında başka tanıkların da dinlendiğini, bu tanıkların ise davacının sözleşmeye göre görevini eksiksiz yerine getirdiğinin anlaşıldığını, davalının ticari kayıtlarında da yer alan alacaklarının tahsiline ilişkin yerel mahkemece verilen karar yerinde olup, davalının istinaf talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali isteğine ilişkindir.
İddia olunan sözleşme ilişkisinin kurulduğu tarih ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan, 6098 Sayılı TBK’nın 470. maddesi, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü; aynı kanunun 471. maddesi,
“Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.” hükmünü; aynı kanunun 479/1. maddesi ise; “İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.” hükmünü düzenlemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 97. maddesi de, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” düzenlemesini içermektedir.

TMK’nın 6. maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup, taraflar iddialarını kanıtlamakla yükümlüdür.
TBK’nun 480.maddesinde;”Bedel götürü olarak belirlenmişse yüklenici, eseri o bedelle meydana getirmekle yükümlüdür. Eser, öngörülenden fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile yüklenici, belirlenen bedelin artırılmasını isteyemez.Ancak, başlangıçta öngörülemeyen veya öngörülebilip de taraflarca göz önünde tutulmayan durumlar,taraflarca belirlenen götürü bedel ile eserin yapılmasına engel olur veya son derece güçleştirirse yüklenici,hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı veya karşı taraftan beklenemediği takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir.”
TBK’nun 481. maddesinde;”Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.”
Hükümleri düzenlenmiştir.
23.08.2017 tarihli elektrik danışmanlığı ve sair işler sözleşmesinin incelenmesinde; işverenin … A.Ş., yüklenicinin … A.Ş. olduğu, işveren firmanın 21.08.2017 tarihinden itibaren yapacağı inşaatların elektrik projelerinin ve öncesinde projesi yapılmamış işlerin ve ruhsat alma projelerinin 2.000,00 TL bedel ile çizileceği ve ilgili kuruma onaylattırılacağı, ruhsat projeleri yapılmış ve uygulaması işveren tarafından yapılacak olan işlerin makine yerleşim durumuna göre orta gerilim, alçak gerilim ve zayıf akım projelerinin yapılarak çıkarılan keşifler üzerinden yapımını üstlenecek olan elektrik müteahhidi ile EMO asgari ücret tarifesi üzerinden %30 tenzilat yapılarak hazırlanan ve ilgili kurumlarca onayı yapılmış projelerin bedelinin elektrik uygulamasını yapan elektrik müteahhidinden ilk hakediş bedelinden kesilerek yükleniciye ödemesinin yapılacağı, işveren firmanın uygulama projeleri yapılmış ve keşif özetleri çıkarılmış ve teklif alma sistemi ile yapım bedellerinin işveren tarafından belirlenmesi içinde, yüklenici şirketin yetkilisi olan …’in de bulunduğu komisyon tarafından alınan tekliflerin değerlendirileceği ve ihaleyi alacak olan firmanın belirleneceği, ihalesi verilmiş olan işlerin takibinin de bu komisyon tarafından yapılacağı, yüklenicinin yetkilisi olan …’in işin şartnamelere uygun yapılıp yapılmadığını şantiyede kontrol edeceği ve hazırlanan hakedişlerin komisyon tarafından onaylanacağı, bu işlerin yapılmasının karşılığı olarak işverenin 01.09.2017 tarihinden başlamak üzere … tarafından düzenlenecek olan 2.000,00 TL + KDV avans fatura bedelini ödeyeceği ve yapılacak olan işlerden yüklenici tarafından alınacak olan kontrollük komisyonu toplam bedellerinden o aya kadar ödenen avans bedellerin toplamının kesileceği, her işin ayrı olarak işveren tarafından yapılacak olan işlerin elektrik yapım toplam bedeli 5.000.000,00 TL ve üstü kadar olan işlerden %2 kontrol bedeli komisyonu + KDV’nin düzenlenecek fatura karşılığı …’a yapılacağı, ancak bu bedellerden o güne kadar alınan avans bedeli toplamının kesileceği, işin süresinin 01.09.2018 tarihinde sona ereceği ve sözleşmende belirtilen hususun gerçekleşmesi durumunda ise sözleşmenin 01.09.2019 tarihine uzayacağı yönünde hükümler bulunduğu anlaşılmaktadır.
İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün 2018/1219 Esas sayılı dosyasının incelemesinde; alacaklının … A.Ş., borçlunun … A.Ş. olduğu, 23.031,60 TL asıl alacak, 110,74 TL işlemiş faiz, 261,50 TL ihtar gideri olmak üzere toplam 23.403.84 TL’nin tahsili yönünde 23.08.2017 tarihli sözleşme ve 30.07.2018 tarihli cari hesap özetine dayalı olarak ilamsız icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin tebliğinden sonra davalı şirket vekili tarafından süresinde verilen 17.08.2018 tarihli dilekçe ile borca, faize ve diğer ferilerine itiraz edildiği, İcra Müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği, kararın davacı alacaklıya tebliğ edilmediği, dava tarihi dikkate alındığında davanın süresinde olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacı yüklenici, davalı işverendir.
Davacı yüklenici 23.08.2017 tarihli sözleşme uyarınca danışmanlık sözleşmesi kapsamındaki kendisine yüklenen işleri yerine getirmiş olmasına rağmen bakiye 23.031,60 TL iş bedelinin işveren tarafından kendisine ödenmediğini iddia etmektedir.
Davalı işveren ise 23.08.2017 tarihli sözleşme kapsamında yüklenicinin vermiş olduğu danışmanlık hizmeti ile sözleşme kapsamındaki yapılması gereken işler ile yapılan işe ilişkin kontrolörlük hizmetlerini tam olarak yerine getirmediğini, bir kısım hizmetlerin ayıplı ve eksik olduğunu, davacının danışmanlık hizmeti kapsamında bulduğu müteahhitler ile fahiş fiyatlara anlaşmak suretiyle kendisini zarara uğrattığını, bu nedenle bakiye iş bedelini ödemediğini, yüklenicinin bu bedeli hak etmediğini beyan etmektedir.
Taraflar arasında cari hesaba dayalı iş ilişkisi bulunmaktadır. Yine taraflar arasında imzalanan 23.08.2017 tarihli sözleşme kapsamında yüklenicinin vermiş olduğu danışmanlık hizmetleri ile yapılacak olan ihalelerden hakedeceği bedellere ilişkin düzenleyeceği faturaların davalı işverence yükleniciye ödeneceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında 23.08.2017 tarihli sözleşme kapsamında işin yapıldığı, hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak davalı işveren tarafından davacı yüklenicinin sözleşme kapsamında verilen danışmanlık hizmeti ile kontrolörlük hizmetinin tam olarak yerine getirilmemesi nedeniyle zarara uğratıldığı iddia edilmektedir. Davalı işveren oluşan zararın muhteviyatı ve niteliğini de açıklanmak suretiyle eksik ve ayıplı işlerin nelerden ibaret olduğuna dair somut bir beyan ve ispatta bulunmamıştır. Bu itibarla yerel mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken istinaf karar harcı 1.573,28 TL olup, peşin alınan 393,32 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.179,96 TL karar harcının ilk derece mahkemesince davalıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
3-Davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir KAYDINA,
4-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti taktirine YER OLMADIĞINA,
6-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen TEBLİĞE ÇIKARILMASINA,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 07.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.