Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/324
KARAR NO : 2023/1182
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/57
KARAR NO : 2020/256
DAVA TARİHİ : Asıl dava;16.01.2017
Karşı dava; 16.02.2017
Birleşen dava; 25.07.2017
KARAR TARİHİ : 30.06.2020
ASIL DAVADA;
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Eser Sözleşmesinin Ayıplı İfasından Kaynaklanan Alacak (Karşı Dava)
BİRLEŞEN İZMİR 4 . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2017/819 E – 2017/1107 K SAYILI DAVADA;
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 08.06.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 09.06.2023
İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.06.2020 tarih 2017/57 E – 2020/256 K sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Asıl davada davacı-karşı davalı vekili, müvekkili şirketle davalı şirket arasında akdedilen sözleşme ile davalı şirkete ait “… Mahallesi …. Sokak No:… … … …” adresine kurulumu yapılan soğutma sistemi ve buna bağlı olarak sisteme dahil olan “acil su besleme yumuşatma sistemi” kurulumu yapıldığını, bu işle ilgili davalı şirkete 59.000,00 Euro tutarlı fatura düzenlendiğini, davalının faturaya itiraz etmediğini, ancak fatura bedelinin 9.000,00 Euro’luk kısmının ödenmediğini, bunun üzerine Kemalpaşa İcra Müdürlüğünün 2016/3589 esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe davalı tarafça itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu, davalı tarafından müvekkiline gönderilen ihtarnamede analiz sonucunda teknik şartnamede belirtilen su sertliği ve iletkenliği değerlerinin müvekkili şirketçe sağlanmadığının ileri sürüldüğünü, ancak bu hususun gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirketle davalı arasında sağlanan mutabakat sonucu soğutma sistemi ve buna bağlı olarak çalışan acil su besleme yumuşatma sistem kurulumunun yapıldığını, ayrıca buna ek olarak sipariş formunda yer almamasına rağmen ilave acil su besleme yumuşatma sisteminin de kurulumunun yapıldığını, tüm işlerin sipariş formu ve sözleşmeye uygun yapıldığını, müvekkili tarafından yapılan işin rayiç bedelinin 85.000,00 Euro olduğunu, itirazın haksız ve alacağın likit olduğunu ileri sürerek, davalının Kemalpaşa İcra Müdürlüğünün 2016/3589 esas sayılı dosyasına yaptığı itirazların iptali ile takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Birleşen davada davacı vekili, müvekkili şirketle davalı şirket arasında akdedilen sözleşme gereği davalı şirkete ait “… … Mahallesi …. Sokak No:… … … …” adresine soğutma sistemi ve buna bağlı olarak sisteme dahil olan acil su besleme yumuşatma sistemi kurulumunun yapıldığını, yapılan bu işle ilgili “kuru soğutucu ve soğutma tesisatı 2. Etap” olarak 23.07.2017 tarih ve 9.440,00 Euro bedelli fatura düzenlendiğini, bu alacak nedeniyle Kemalpaşa İcra Müdürlüğünün 2017/1282 esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu, alacağın likit olduğunu ileri sürerek, davalının Kemalpaşa İcra Müdürlüğünün 2017/1282 esas sayılı dosyasına yaptığı itirazların iptali ile takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Asıl davada davalı-karşı davacı vekili, taraflarca anlaşılan iş bedelinin 59.000,00 Euro olup 50.000,00 Euro’luk kısmının tesisin kurulumu aşamasında ödendiğini, ancak davacının sözleşme konusu tesisi şartnamede belirtilen teknik şartlara uygun olarak teslim edemediğini, ilgili sipariş formu ve teknik şartname uyarınca anlaşma konusu iş kapsamında soğutma grubuna artezyen kuyusundan gelecek nispeten kireçli olan soğutma suyunun soğutulacak sisteme verilmeden önce arıtılarak ve şartlandırılarak belli bir su kalitesinin sağlanmasının esas olup bu husustaki teknik değerlerin davacı tarafından onaylanan ilgili şartnamenin “Su Arıtma Sistemi” başlıklı 4. maddesinde açıkça yer aldığını, müvekkili şirketin kendi imkanları ile yapabildiği kısıtlı analiz ile şartnamede yer alan 18 kalem değerden yalnızca iki tanesini ölçebildiğini ve tesisten sağlanan suyun “toplam sertlik” ve “iletkenlik” değerlerinin sağlanamadığının tespit edildiğini, söz konusu durumun İzmir 21. Noterliğinin 25.10.2016 tarih ve 33242 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bildirildiğini, davacı şirket yetkilisi … tarafından gönderilen e-mail ile “taraflar arasında kurulumuna ilişkin anlaşma sağlanan tesisten, şartnamede belirtilen değerlerde su kalitesinin sağlanmasının mümkün olmadığı”nın beyan edildiğini, tüm bu gelişmelerin ardından başlatılan takibe müvekkili tarafından itiraz edildiğini, takibin haksız olduğunu, dava dilekçesinde ek olarak kurulduğunu beyan ettiği “acil su beslemek yumuşatma sistemi”nin açıkça şartnamede yer aldığını, taraflar arasında anlaşılan işe dahil olduğunu savunarak davanın reddini istemiş; karşı dava ile, taraflar arasındaki 25.02.2015 tarihli sözleşme uyarınca 13. madde kapsamında müvekkili şirketin cezai şart talep etme hakkına sahip olduğunun ve 23. madde uyarınca uğradığı her çeşit zararın tazminini talep hakkına sahip olmakla birlikte masrafı satıcıya ait olmak üzere hizmeti üçüncü bir şahıstan tedarik etme hakkına sahip olduğunun açık olduğunu, nitekim müvekkili şirketin ayıplı hizmeti kabul etmediğini, ayıbın giderilmesini istediğini, talebine olumlu yanıt alamayan müvekkilinin sistemin şartnameye uygun olarak yenilenebilmesi için bir başka firmadan teklif aldığını, müvekkili şirketin bu konuda söz konusu firmaya ödemesi gereken toplam bedelin 21.500,00 Euro + KDV olduğunu, dava konusu tesisin davacı-karşı davalının kusurlu hizmeti nedeniyle amacına uygun kullanılamadığını, halen müvekkili şirketin üretim sahasında durduğunu ve müvekkili şirketin bu husustaki zararının her geçen gün arttığını ileri sürerek, müvekkilinin her türlü zarara ilişkin talep ve cezai şart talep hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik tesisin amaca ve şartnameye uygun kullanılır hale getirilebilmesi için gerekli olduğu anlaşılan 21.500,00 Euro + KDV olmak üzere 25.370,00 Euro’nun fiili ödeme tarihindeki TCMB döviz satış kuru üzerinden faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Asıl davada davacı-karşı davalı vekili, davalı-karşı davacının başka bir firmadan aldığı teklifin içeriği ile davalı-karşı davacının müvekkili şirketten talep ettiği ve sonrasında davalıya teslim edilen siparişlerin hem nitelik hem de parasal olarak eşdeğer olmadığını, diğer firmanın içeriği farklı olan sisteminin, müvekkili şirkete sipariş verilen ürünlerle kurulabilmesinin teknik ve ticari olarak işin doğasına aykırı olduğunu savunarak, karşı davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı vekili, davacının taahhüt ettiği işi anlaşılan şartlarda teslim edemediğini, kaldı ki iş bu dava konusu fatura anlaşılan iş bedelinin dahi üzerinde haksız olarak tanzim edildiğini, davacının ek olarak kurulduğunu beyan ettiği “acil su beslemek yumuşatma sistemi”nin açıkça şartnamede yer aldığını, taraflar arasında anlaşılan işe dahil olduğunu, takibin kötüniyetli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davacının davalıya ait sözleşmede belirtilen iş yerinde kurulumunu taahhüt ettiği ”soğutma sistemini” sözleşme şartlarına uygun olarak kurulumunu gerçekleştirdiği, sözleşme gereğince yine davacı tarafça yapılan sisteme bağlı ”acil besleme suyu yumuşatma sisteminin” ise mevcut haliyle çalışmadığı ve bu haliyle ayıplı olduğu, işbu sistemi çalışır hale getirecek 10 bar çalışma basınçlı 4 adet 150 litre iyon değiştiricili acil besleme suyu yumuşatma sisteminin piyasa şartlarında KDV hariç 4.000,00 Euro bedelle kurulumunun yapılabileceği, sözleşme gereği davalının davacı tarafça ayıplı olarak yapıldığı tespit edilen sisteme bağlı ”acil besleme suyu yumuşatma sistemindeki” işbu ayıbın giderilmesi için 3. firmadan teklif alabileceği, dosya içerisinde bulunan ve ayıbın giderilmesi için davalı şirket tarafından 3. firmadan alınan 21.500,00 Euro (KDV hariç) bedelli teklifin piyasa şartlarına uygun olmadığı, çok yüksek olduğu gerekçesiyle, esas davanın kabulü ile davalı borçlunun Kemalpaşa İcra Müdürlüğü’nün 2016/3589 Esas sayılı icra takip dosyasına vaki itirazının iptaliyle 9.000,00 Euro asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren davacı talebini aşmamak üzere 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi gereğince döviz faizi işletilerek takibin devamına, davacının icra inkar tazminatı isteminin yerinde görülmediğinden reddine, Karşı dava açısından ise; davanın kısmen kabulü ile 4.000,00 Euro + %18 KDV’si olan toplam 4.720,00 Euro’nun karşı dava tarihi olan 16.02.2017 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasa’nın 4/a maddesi gereğince döviz faizi işletilerek davacı – karşı davalıdan tahsiliyle davalı-karşı davacı’ya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin yerinde görülmediğinden reddine, Birleşen davanın kabulü ile davalı borçlunun Kemalpaşa İcra Müdürlüğü’nün 2017/1282 Esas sayılı icra takip dosyasına vaki itirazının iptaliyle 9.440,00 Euro asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren davacı talebini aşmamak üzere 3095 Sayılı Yasa’nın 4/a maddesi gereğince döviz faizi işletilerek takibin devamına, davacının icra inkar tazminatı isteminin yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Asıl davada davacı-karşı davalı ve birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl dava ve birleşen dava kabul edildiği halde vekalet ücretinin eksik hesaplandığını, icra inkar taleplerinin reddedildiğini, karar tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden dava tarihindeki döviz kuru değerinin TL olarak hesaplanması gerektiğini ve bu rakam üzerinden AAÜT’ye göre hesaplama yapılması gerektiğini, mahkemece dava tarihindeki Euro kuru dikkate alınarak hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, Karşı dava yönünden, müvekkili şirket tarafından davalı şirketin talebi üzerine fazladan sisteme monte edilen su tankı bedeli farkı olan 800,00 Euro’nun dikkate alınmadığını, esasen sisteme bağlı arıtma tanklarında sorun olduğu ileri sürülmüş ise de bu durumun sistemin bakımsızlığı, sistemin kurulumundan sonra tüketim malzemesi yenilemesi yapılmadığından kaynaklandığını, itirazın iptali davasına karşı dava açılamayacağından davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, davanın reddedilen kısmı yönünden vekalet ücretinin eksik ve hatalı hesaplandığını, tavzih taleplerinin reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Asıl davada davalı-karşı davacı, birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; karara dayanak 08.05.2020 tarihli ek raporda ayıbın giderim bedeli olarak tespit olunan ve mahkemece hükme esas alınan cüzi rakamın önceki raporlardaki tespitler ile açıkça çeliştiğini, itirazlarının dikkate alınmadığını, bilirkişi heyetinin sistemin bu şartlarda en baştan tasarımının ve kurulumunun yapılması gerektiğinin açıkça tespit olunduğunu, bu kapsamda ayıplı bulunan sisteme bağlı acil su besleme yumuşatma sistemi için herhangi bir bedel isteminde bulunamayacağının, ancak söz konusu sistemin usulüne uygun kurulum ve tesliminin gerçekleşmesi halinde dava konusu fatura bedelleri toplamını talep etmeye hak kazanacağının açıkça belirtildiğini, ancak karara dayanak ek raporun bu noktada diğer raporlar ile açıkça çeliştiğini, bilirkişilerin ayıbın 4.000,00 Euro’ya giderilebileceği yönündeki tespitlerinin mümkün olmadığını, söz konusu rakamın hesabında mevcut ayıplı sistemin tasfiyesi masraflarının mutlaka eklenmesi gerektiğini, üçüncü firma tarafından verilen teklifin fahiş olduğu hususunu hiçbir şekilde kabul etmediklerini, müvekkilinin ayıbı dilediği firma aracılığı ve dilediği bedelle masrafı davacıya ait olmak üzere giderebileceğine dair hakkının açıkça sözleşmede düzenlendiğini, dolayısıyla davada verilen teklif bedelinin tartışılmasının abesle iştigal olduğunu, bu kapsamda esas ve birleşen davanın da kabulüne dair kararın açıkça usulsüz olduğunu, taahhüt edilen sistemin açıkça ağır ayıplı ve çalışamaz durumda olduğu teyit edilmiş iken itirazlarının iptaline karar verilmesinin anlaşılır gibi olmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Asıl davada davacı-karşı davalı ve birleşen davada davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; muhtırada yer alan istinaf harçlarının … şirketi tarafından yatırılmadığını, istinaf talebinin reddi gerektiğini, bu konudaki sürenin kesin olduğunu, 29.01.2021 tarihli harcın tamamlanması yönündeki muhtıra ile ikinci kez kesin süre verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, … şirketi vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Asıl ve birleşen dava, TBK’nın 470 vd. maddelerine göre açılmış, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili konusundaki icra takibine vaki itirazın iptali, asıl davada açılan karşı dava ise eser sözleşmesinin ayıplı ifasından kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kabulüne, karşı davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiş; taraf vekilleri tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Taraflar arasındaki sözleşme, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğindedir. Uyuşmazlığın, eser sözleşmesi hükümlerine göre değerlendirilip çözülmesi gerekli ve zorunludur.
6098 Sayılı TBK’nın 470. maddesi, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü; aynı kanunun 471. maddesi,
“Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.” hükmünü; aynı kanunun 479/1. maddesi ise; “İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.” hükmünü düzenlemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 97. maddesi de, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” düzenlemesini içermektedir.
TMK’nın 6. maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup, taraflar iddialarını kanıtlamakla yükümlüdür.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 1978/11-1147).
Somut olayda; taraflar arasında 25.05.2015 tarihinde imzalanan sözleşme ile eser ilişkisi kurulmuştur. Sözleşmenin 2. maddesinde sözleşmenin genel bir çerçeve sözleşmesi olup yüklenici tarafından her bir sipariş için iş sahibine sipariş formu ya da teklif toplama formu gönderileceği açıklanmıştır. Sözleşmenin 28. maddesinde 36 ay garanti süresi belirlenmiştir.
Sözleşmede açık bir şekilde ücret belirlenmemiş, bu husustaki 31. maddede aksi sipariş formunda ayrıca belirtilmediği sürece üzerinde anlaşılan fiyatın KDV dahil fiyat olduğu belirtilmiştir.
Yüklenici … tarafından, “kuru soğutucu soğutma tesisatı” için 58.000,00 (KDV hariç) Euro bedelli sipariş formu düzenlenmiştir.
İş sahibi tarafından, soğutma grubuna artezyen kuyusundan gelecek nispeten kireçli olan soğutma suyunun, soğutulacak sisteme verilmeden önce arıtılarak ve şartlandırılarak sağlanması gereken teknik değerleri sağlamaması nedeniyle işin eksik ve ayıplı ifa edildiği savunmasında bulunulmakta; yüklenici ise işi eksiksiz ve ayıpsız teslim ettiğini iddia etmektedir.
Taraflar arasındaki eser ilişkisi taraf beyanları ve bilirkişi raporlarından anlaşılacağı üzere iki aşamalı yerine getirilmiştir. Bunlardan ilki “Ana Sistem Soğutma Sistemi”, bir diğeri ise bu sisteme bağlı ilave “acil besleme suyu yumuşatma sistemi”dir. “Ana Sistem Soğutma Sistemi” için belirlenen bedel 58.000,00 Euro + KDV olup bu husus ve bu bedel karşılığı iş sahibi tarafından 50.000,00 Euro’nun ödendiği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Hem asıl hem de birleşen davada ödenmeyen bakiye bedel talep edilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda asıl ve birleşen dava konusu olan “ana sistem soğutma sistemi”nin usulüne ve şartnameye uygun yapıldığı anlaşılmakla davacı yüklenicinin bakiye iş bedeline hak kazandığı, böylece iş sahibinin icra takiplerine itirazlarında haksız olduğu sabittir. Mahkemece, bu nedenle asıl ve birleşen davadaki itirazların iptaline karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Ayrıca; asıl ve birleşen davada davacı yüklenici vekili tarafından icra inkar tazminat istemlerinin reddine karar verilmesi hususu istinaf nedeni olarak ileri sürülmüş ise de, itirazın iptâli davalarında borçlunun icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için İİK’nın 67/II. maddesi gereğince borçlunun itirazında haksız ve alacağın likid olması gerekir. Somut olayda alacağın varlığı yapılan yargılama ile belirlenebileceğinden, bu nedenle alacak likit olmadığından asıl ve birleşen davada icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmesinde de usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Asıl davada açılan karşı dava yönünden gerçekleştirilen incelemede ise;
Mahkemece; asıl davada iş sahibi tarafından açılan karşı davanın da kısmen kabulüne dair karar verilmiştir. Karşı dava, yüklenicinin eseri ayıplı imal etmesi nedeniyle aralarındaki sözleşmenin 23. maddesi nedeniyle ayıbın giderilme bedeline yönelik açılan alacak davasıdır.
Sözleşmenin 23. maddesinin son cümlesi ile iş sahibinin ayıplı ürünleri masrafı yükleniciye ait olmak üzere üçüncü bir şahıstan tedarik etme hakkına sahip olduğu kararlaştırılmıştır.
Mahkemece alınan bilirkişi raporları ile yüklenici tarafından iş sahibine teslim edilen ana sisteme bağlı acil besleme suyu yumuşatma sisteminin ayıplı olduğu sabittir. Bilirkişi tarafından ayıbın açık ayıp niteliğinde olduğu belirlenmiş olup sözleşmedeki garanti süresi de dikkate alındığında karşı davanın garanti süresi içinde açıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle karşı davada davacı iş sahibinin mahalli piyasa rayicine göre ayıp giderim bedelini talep etmekte haklı olduğunun kabulü gerekmektedir. Karşı davada davalı-yüklenici tarafından istinaf başvurusunda sisteme fazladan monte edilen su tankı bedel farkı olan 800,00 Euro’nun hesaplama yapılırken dikkate alınmadığını ileri sürmüş ise de aşamalarda yüklenicinin takas-mahsup talebinin bulunmadığı ve 18.06.2018 tarihli dilekçelerinde sözleşme dışı ilave işler yönünden talep haklarını saklı tuttuğunun anlaşılması karşısında bu istemi yerinde görülmemiştir.
Ancak; hükme esas alınan 08.05.2020 tarihli bilirkişi raporunda ayıp giderim bedeli olarak mahalli piyasa rayicine göre 4.000,00 Euro (KDV hariç) bedel gerekeceği belirlenmiş ve mahkemece bu bedele KDV eklenerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, ayıpların giderim bedelinin mahalli piyasa rayicine göre, mahalli piyasa fiyatlarına KDV ve yüklenici karı dahil olduğundan piyasa rayicine göre belirlenecek miktara KDV ve yüklenici karı eklenmeksizin ayıp giderim bedelinin belirlenmesi gerekeceğinden karşı davanın 4.000,00 Euro üzerinden kabulünün gerektiğinin gözetilmemesi hatalı olmuştur.
Ayrıca, asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından karar tarihi itibarıyla efektif satış kuru üzerinden TL’ye çevrilerek vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği hususu istinaf konusu yapılmış ise de yabancı para borcu ile ilgili alacaklarda talep edilen yabancı paranın dava tarihindeki efektif döviz kuru karşılığı Türk Lirası üzerinden karar tarihindeki tarifeye göre avukatlık ücretinin hesaplanması gerektiğinden asıl ve birleşen davada davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 12.09.2022 tarih, 2022/4717 esas ve 2022/6342 karar sayılı ilamı)
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuran asıl ve birleşen davada davalı, asıl davada karşı davacı vekilinin dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmaması nedeniyle, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine, asıl ve birleşen davada davacı, karşı davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, yeniden talep hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl ve birleşen davada davalı-asıl davada karşı davacı vekilinin istinaf başvurusu ile asıl ve birleşen davada davacı, karşı davada davalı vekilinin asıl dava yönünden ve birleşen dava yönünden istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Asıl ve birleşen davada davacı, karşı davada davalı vekilinin karşı dava yönünden istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.06.2020 tarih 2017/57 E – 2020/256 K sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Asıl dava açısından;
a)Davanın KABULÜYLE; davalı borçlunun Kemalpaşa İcra Müdürlüğü’nün 2016/3589 Esas sayılı icra takip dosyasına vaki itirazının iptaliyle 9.000,00 Euro asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren davacı talebini aşmamak üzere 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi gereğince döviz faizi işletilerek takibin devamına,
Davacının icra inkar tazminatı isteminin yerinde görülmediğinden REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 2.320,21 TL nispi karar ve ilam harcından başlangıçta yatırılan toplam 403,63 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.916,58 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 439,63 TL peşin harç ile, tebligat ve posta gideri 480,30 TL, keşif ulaşım gideri 320,00 TL ve 1.250,00 TL bilirkişi ücreti, olmak üzere toplam 2.050,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.094,90 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
HMK’nın 333. maddesi gereğince, yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının ilgili tarafa iadesine,
b) Karşı dava yönünden ise; davanın KISMEN KABULÜYLE; 4.000,00 Euro’nun karşı dava tarihi olan 16.02.2017 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasa’nın 4/a maddesi gereğince döviz faizi işletilerek davacı – karşı davalıdan tahsiliyle davalı-karşı davacı’ya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin yerinde görülmediğinden REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 1.069,24 TL nispi karar ve ilam harcının başlangıçta yatırılan toplam 1.671,80 TL harçtan tahsili ile hazineye gelir kaydına, bakiye artan 602,56 TL harcın karar kesinleştiğinden talep halinde yatırana iadesine,
Karşı davacı tarafından başlangıçta yatırılan ve davacıdan alınmasına karar verilen 1.187,32 TL peşin harç ile, tebligat ve posta gideri 11,60 TL, bilirkişi ücreti 750,00 TL olmak üzere toplam 761,60 TL’nin karşı davanın kabul edilen kısmına tekabül eden 120,07 TL’sinin davacı -karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine, bakiye kısmın davalı-karşı davacı üzerinde bırakılmasına,
Karşı davanın kabul edilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı- karşı davacıya verilmesine,
Karşı davanın reddedilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 13.380,00 TL nispi vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine,
HMK’nın 333. maddesi gereğince, yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının ilgili tarafa iadesine,
Birleşen dava açısından;
Davanın KABULÜYLE; davalı borçlunun Kemalpaşa İcra Müdürlüğü’nün 2017/1282 Esas sayılı icra takip dosyasına vaki itirazının iptaliyle 9.440,00 Euro asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren davacı talebini aşmamak üzere 3095 Sayılı Yasa’nın 4/a maddesi gereğince döviz faizi işletilerek takibin devamına,
Davacının icra inkar tazminatı isteminin yerinde görülmediğinden REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 2.301,84 TL nispi karar ve ilam harcından başlangıçta yatırılan toplam 450,18 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.851,66 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 486,18 TL peşin harç ile, 2 adet tebligat gideri olmak üzere toplam 32,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.054,55 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
HMK’nın 333. maddesi gereğince, yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının ilgili tarafa iadesine,
4-Asıl ve birleşen davada davacı-karşı davada davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
5-Asıl ve birleşen davada davalı-asıl davada karşı davacı açısından;
Asıl dava yönünden istinaf karar harcı olan 2.320,21 TL’den peşin alınan 580,00 TL’nin mahsubu ile kalan 1.740,21 TL’nin;
Karşı dava yönünden istinaf karar harcı olan 179,90 TL’den peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile kalan 125,50 TL’nin;
Birleşen dava yönünden istinaf karar harcı olan 2.301,84 TL’den peşin alınan 521,06 TL’nin mahsubu ile kalan 1.780,78 TL’nin
asıl ve birleşen davada davalı-asıl davada karşı davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Asıl dava yönünden 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, karşı dava yönünden 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, birleşen dava yönünden 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Asıl ve birleşen davada davacı- karşı davada davalı açısından;
Asıl dava yönünden istinaf karar harcı olan 179,90 TL’nin peşin alınan 54,40 TL’den mahsubu ile kalan 125,50 TL’nin;
Birleşen dava yönünden istinaf karar harcı olan 179,90 TL’nin peşin alınan 54,40 TL’den mahsubu ile kalan 125,50 TL’nin;
asıl ve birleşen davada davacı- karşı davada davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Karşı dava yönünden 296,83 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvuran asıl ve birleşen davada davacı- karşı davada davalıya iadesine,
Asıl dava yönünden 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, birleşen dava yönünden 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 297,20 TL istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Karşı dava yönünden 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı 5,50 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 154,10 TL’nin asıl ve birleşen davada davalı-asıl davada karşı davacıdan alınarak asıl ve birleşen davada davacı, karşı davada davalıya verilmesine,
7-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 08.06.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.