Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/321 E. 2021/520 K. 26.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/321
KARAR NO : 2021/520
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/738
KARAR NO : 2020/800
KARAR TARİHİ : 15.12.2020
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 26.04.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 26.04.2021

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15.12.2020 tarih 2020/738 E – 2020/800 K sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, müvekkili ile … – … arasındaki 02.07.2020 tarihli sözleşme ile davalının müvekkiline ait taşınmazda belirlenen tadilatları 150.000,00 TL bedel karşılığı 60 gün içinde yapacağının kararlaştırıldığını, davalının bildirdiği hesaba 08.07.2020 tarihinde 40.000,00 TL, 29.07.2020 tarihinde 5.000,00 TL ödediğini, ayrıca 15.11.2020 keşide tarihli 11.145,00 TL bedelli, 21.11.2020 tarihli 23.855,00 TL bedelli, 19.12.2020 tarihli 45.000,00 TL bedelli ve 25.01.2021 tarihli 20.000,00 TL bedelli çek verdiğini, müvekkilinin kendisine düşen edimleri yerine getirmesine rağmen yüklenicinin işi yarım bırakıp kaçtığını, müvekkilinin eksik kalan işlerin tespiti amacıyla İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/115 değişik iş sayılı dosyası ile tespit talebinde bulunduğunu, müvekkilinin piyasadan aldığı fiyat tekliflerine göre eksik bırakılan işin bedelinin 90.000,00 TL olduğunu, müvekkilinin ödenmiş çeklerle birlikte davalıya ödediği miktarın 80.000,00 TL olduğunu, davalı tarafından yapılan işlerin bedelinin ise en fazla 60.000,00 TL civarında olduğunu ileri sürerek, henüz vade gelmeyen 19.12.2010 tarihli 45.000,00 TL bedelli ve 25.01.2021 tarihli 20.000,00 TL bedelli çekler bakımından müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalıya fazla ödenen 25.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Mahkemece taraf teşkili sağlanmadan dosya üzerinden karar verildiğinden davalının verdiği cevap dilekçesi bulunmamaktadır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava dilekçesi ekinde ibraz edilen davacı ile davalı arasında akdedilen 02.07.2020 tarihli “Sözleşme” başlıklı belgenin incelenmesinde sözleşmeye konu … İli … İlçesi … Mevkiinde bulunan taşınmaza ilişkin “işverene ait ev” ibaresinin bulunduğu, bu anlamda taraflar arasındaki uyuşmazlığın tüketici işlemi sayılması gerektiği, buna göre davaya bakmakla İzmir Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğu gerekçesiyle, davanın HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İzmir Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin ticari işletme olduğunu, uyuşmazlığın müvekkilinin ticari işletmesinden kaynaklandığını, TTK’nın 4. maddesine göre tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıkların ticari dava niteliğinde olduğunu, davada Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğunu, dava dilekçesinin müvekkiline tebliğ edilmediğini istinaf nedenleri olarak ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesine dayalı menfi tespit isteğine ilişkindir. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.
Mahkemece dava dilekçesi ve ekleri davalı tarafa tebliğ edilmeden dosya üzerinden yapılan inceleme ile görevsizlik kararı verilmiş; karara karşı davalı vekili tarafından süresinde yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Mahkemenin görevli olması dava şartıdır (HMK. mad. 114/1-c). Dava şartları ve ilk itirazlar ön incelemede sonuca bağlanır. Ön inceleme ise, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra yapılır (HMK. mad. 137/1, 139/1 ilk cümle). Buna göre, görevsizlik kararı verilebilmesi için; dava dilekçesinin davalıya tebliği, cevap süresinin (HMK. m. 127/1) beklenmesi, süresi içinde cevap verilmesi halinde davacıya tebliği, onun cevaba cevap verme süresinin (HMK. mad. 136/1) beklenmesi, verdiğinde bunun diğer tarafa tebliği ve davalının ikinci cevap süresinin beklenmesi zorunludur. Mahkemenin, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebileceğini öngören aynı Kanun’un 138. maddesi hükmü, dilekçelerin karşılıklı verilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Bu hüküm, hakime, belirtilen hususlar hakkında gerekmiyorsa ön inceleme duruşması yapmaksızın karar verebilme yetkisi tanır. Ön inceleme duruşması yapmaksızın dosya üzerinden karar verilebilmesi için de, davanın ön inceleme aşamasına getirilmiş olması gereklidir. Yasa’nın 137. maddesinin (1.) fıkrasında, ön inceleme dilekçelerinin karşılıklı verilmesinden sonra yapılacağının açıkça öngörülmüş olması karşısında, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında hakim tarafından kendiliğinden gözetileceğine ilişkin 115/1. madde hükmü de, bu hususlarda, davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmeden karar verilebileceğine izin verir tarzda bir yoruma elverişli değildir.
Diğer yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 1086 sayılı Kanun’dan farklı olarak iddia ve savunmanın genişletilmesi yahut değiştirilmesi yasağını dava ve cevap dilekçesinin verilmesiyle başlatmamış; bu yasağı, dilekçelerin karşılıklı verilmesinin tamamlanmasına, bazı hallerde ön inceleme duruşmasına kadar ileriye ötelemiştir.
Tarafların bu haklarını kullanabilmeleri, dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesini veya bunun için kanunda belirlenen sürelerin geçmesini gerekli kılar. Bazı hallerde dava dilekçesindeki talebe göre görevli olmayan mahkemenin, cevap dilekçesi, cevaba cevap dilekçesi veya ikinci cevap dilekçesinin verilmesinden sonra görevli hale gelmesi mümkün bulunmaktadır. Ayrıca 6100 sayılı Kanun, eskisinden farklı olarak, görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi üzerine dosyanın görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etme hakkını davalıya da tanımıştır (mad. 20/1). Görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi halinde davalıya kararı veren mahkemeden yargılama giderlerini talep etme hakkı da vermiştir (m. 331/2 son cümle). Davalının bu haklarını kullanabilmesi, dava dilekçesinin kendisine tebliğ edilmiş olmasını gerektirir.
6100 sayılı HMK’nin 114. maddesi uyarınca dava şartlarından olan görev konusunda aynı Kanun’un 138. maddesi uyarınca dosya üzerinden karar verilebilir ise de, ancak bunun için dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilerek savunma hakkı tanınması gerekir. Dava dilekçesi tebliğ edilmeden dosya üzerinden tensiben görevsizlik kararı verilmesi HMK’nin 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına da aykırılık oluşturmaktadır.
Bu genel anlatımlar ışığında somut olaya gelince; mahkemece davalıya dava dilekçesi tebliğinin yapılmayıp, dilekçeler aşaması tamamlanmadan görevsizlik nedeniyle usulden red kararı verilmesi Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenme hakkına aykırıdır.
Bu nedenlerle Mahkemece 6100 sayılı HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeyip dilekçeler aşaması tamamlanmadan görevsizlik nedeniyle usulden red kararı verilmek suretiyle davalının hukuki dinlenilme hakkına aykırı davranılması usul ve yasaya aykırıdır. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 07.01.2019 tarih, 2018/5467 esas ve 2019/22 karar sayılı ilamı)
O halde Mahkemece yapılacak işlem; usulüne uygun olarak 6100 sayılı HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulup, dava dilekçesi davalıya tebliğ edilip dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra görev hususunda değerlendirme yapılarak ulaşılacak sonuca göre karar vermekten ibaret olacaktır.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması nedeniyle, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15.12.2020 tarih 2020/738 E – 2020/800 K sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
6-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 26.04.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.