Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/166 E. 2023/293 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/166
KARAR NO : 2023/293

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/357
KARAR NO : 2020/597
DAVA TARİHİ : 18.07.2019
KARAR TARİHİ : 13.10.2020
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 09.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 09.02.2023
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.10.2020 tarih 2019/357 E – 2020/597 K sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı taşeron arasında 25.10.2016 tarihinde sözleşme imzalandığını, davalının .. ili … ilçesi … Mahallesi … mevkiinde …. ada … parselde bulunan 45 bağımsız bölümün alçı sıvası, zemin şapları, iç boyaları, led ışık bantları ve kartonpiyerleri tüm malzemeleri temin ederek işçilik dahil yapmayı taahhüt ettiğini, müvekkilinin sözleşme gereği edimini yerine getirdiğini, ancak davalının işin tamamını yapmadığını, inşaattaki eksikliklerin tespiti ile bu işlere ait belirlenecek bedelin tahsilini talep ettiklerini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, sözleşmede … ili … ilçesi … Mahallesi … mevkiinde … ada … parselde bulunan 15 numaralı bağımsız bölümün iş karşılığı verildiğinin, villanın değerinin 450.000,00 TL olduğunun, ayrıca iş tamamlandığında 40.000,00 TL’nin müvekkiline ödeneceğinin belirtildiğini, müvekkilinin işi eksiksiz bitirdiğini, işin başında davacının müvekkilinden borç para istediğini, müvekkilinin de banka havalesi yoluyla davacıya 175.000,00 TL gönderdiğini, iş bitiminde davacının ödemesi gereken 40.000,00 TL ile birlikte müvekkilinin toplam 215.000,00 TL alacağının bulunduğunu, davacının, müvekkilinin tüm işleri bitirmesinden kısa bir süre sonra mal sahibi … ile uyuşmazlığa düştüğünü, davacının sanık olarak yargılandığı Seferihisar Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/445 esas sayılı dosyasında davacının savunmasında söz konusu villaların inşa işlerinin kendi şikayeti üzerine İzmir İmar ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından durdurulduğunu beyan ettiğini, müvekkilinin söz konusu işleri bitirmeseydi dahi davacının kendisinin yapım işlerini durdurması nedeniyle müvekkiline karşı ileri sürebileceği bir hakkı bulunmayacağını, davacının kaçak ve karot testlerine göre içinde insan yaşaması mümkün olmayan binaların yıkımı için birçok kez Seferihisar Belediye Başkanlığına başvuruda bulunduğunu, davacının bu girişimlerinin ardından yapıları kaderine terk ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının inşaat durduruluncaya kadar sözleşme ile üstlenmiş olduğu edimlerini normal iş akışında yaptığı, inşaat durdurulunca tamamlanması gereken işler öncesinde yapılması gereken iş ve işlemler yapılmadığından kalan işleri tamamlamadığı, faaliyeti durdurulmuş bir şantiyede davalının kalan iş ve işlemleri yapmasının beklenemeyeceği dolayısıyla eser sözleşmesinden kaynaklı olarak henüz temerrüte düşmediği, birkaç bağımsız bölümde inşaatın gelmiş olduğu aşama dikkate alındığında kartonpiyer imalatlarının tamamlanabileceği görülmekle beraber inşaatın durdurulmuş olmasından dolayı tamamlanmadığı ve davalı ekibinin olabildiğince tek seferde iş yapmaya çalışacak olması inşaat sektöründe beklenecek bir davranış olması nedeniyle kartonpiyer imalatlarının bir kısmının yapılmış olmaması inşaatın durdurulmuş olmasından dolayı davalının temerrütü olarak kabul edilmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerekçeli kararın taraflarına 04.11.2020 tarihinde elektronik posta olarak gönderildiğini, ancak 30.10.2020 tarihinde İzmir ve Ege Bölgesini etkileyen deprem nedeniyle özellikle avukat bürolarının bulunduğu Bayraklı’da pek çok binanın yıkıldığını, dayanışma çalışmaları, binalardaki hasar tespitinin tamamlanmamış olması ve artçı depremlerin yarattığı tehlike nedeniyle bürolarda çalışma imkanı kalmadığını, taraflarına ait ofisin bulunduğu bina da ağır hasarlı durumdayken alınan yıkım kararı gereği yıkıldığını, bu nedenle süresi içinde istinaf kanun yoluna başvuramadıklarını, İzmir Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığının 04.11.2020 tarihli kararı ile taraf vekillerine 15 gün tebligat çıkartılmaması hususunun değerlendirmeye alınması şeklinde karar verildiğini, gerekçeli kararı UETS sisteminde 02.12.2020 tarihinde okuyabildiklerini, deprem felaketinden bir ay sonra engelin ortadan kalkmasını takiben süresi içinde eski hale getirme talebinde bulunduklarını, davalının kötüniyetli bir şekilde inşaat konusundaki dava dışı problemleri bahane ederek borcun ifasından kurtulmaya çalıştığını, sözleşme gereği üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, müvekkilinin üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, inşaatın durdurulmasında müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, önceki müteahhidin ve arsa sahibinin sahte karot testleri vs sebeplerle işlem tesis etmeleri ile inşaatın faaliyetinin durduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik ve hatalı değerlendirmeler içerdiğini, rapora itiraz edildiğini, fakat dosyanın ek rapor için bilirkişiye gönderilmediğini, kapıları kilitli olan villalar hakkında içeriye girilmemesi gerekçe gösterilerek tespit ve hesaplama yapılmamasının da hatalı olduğunu, keşif sırasında tarafların kilitli olan villalarda davalının yapması gereken imalatların üçüncü kişiler tarafından yapıldığını beyan ettiklerini, buna rağmen bilirkişi tarafından hesaplama yapılmadığını, eksik imalat bedelinin düşük hesaplandığını, miktarların hangi rayice göre belirlendiğinin belirtilmediğini istinaf nedenleri olarak ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; deprem tarihinden istinaf süresinin son bulduğu 23.11.2020 tarihi arasında tam 24 gün geçtiğini, eski hale getirme şartlarının oluşmadığını, mahkemenin eksiksiz araştırma yaptığını, davacının keşif sırasında taşınmazların kapısını açamadığını, bilirkişinin inceleme dahi yapamadığını, bilirkişi tespitlerinin davaya verdikleri cevaplarla örtüştüğünü, davacının kendi talebi ile inşaat faaliyetlerini durdurduğu yerde müvekkilinden malzeme ve işçilik bedeli talep etmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. Davacı, iş sahibi(üst yüklenici), davalı ise yüklenici(alt yüklenici)dir.
Mahkemece, davalının sözleşme ile üstlendiği işlerden eksik olanların yapılması için henüz yapım sırasının gelmemesi ve inşaatın da durdurulduğu dikkate alınarak davalının temerrüde düşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; karara karşı davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle eski hale getirme talepli istinaf dilekçesi sunulmuştur.
Öncelikle davacı vekilinin eski hale getirme talebi yönünden gerçekleştirilen incelemede,
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 95. maddesi; “Elde olmayan sebeplerle, kanunda belirtilen veya hâkimin kesin olarak belirlediği süre içinde bir işlemi yapamayan kimse, eski hâle getirme talebinde bulunabilir.
Süresinde yapılamayan işlemle ulaşılmak istenen aynı sonuca, eski hâle getirme dışında, başka bir hukuki yoldan ulaşılabiliyorsa, eski hâle getirme talebinde bulunulamaz.” hükmünü 96/1. maddesi ise; “Eski hâle getirme, işlemin süresinde yapılamamasına sebep olan engelin ortadan kalkmasından itibaren iki hafta içinde talep edilmelidir.” düzenlemesini içermektedir. Sıralanan yasal düzenlemeler, eski hale getirme isteminde bulunabilmek; sürenin arzu ve ihtiyar dışında kaçırılmış olması; yeniden süre elde edebilmek için kanun yollarına başvurmanın olanaksız bulunması; eski hale getirme talebinin HMK’nın 96. maddesinde öngörülen sürede dile getirilmesi koşullarına bağlamıştır.
Davacı vekiline mahkemece gerekçeli karar 04.11.2020 tarihinde elektronik ortamda tebliğe çıkartılmış olup 09.11.2020 tarihinde mevzuat gereği tebligatın alıcı tarafından okunduğu sayılmıştır. O halde hükmün istinaf edilmesi gereken son tarih 23.11.2020 tarihidir. Hüküm davacı vekili tarafından 07.12.2020 tarihinde istinaf edilmiştir.
Davacı vekilinin eski hale getirme talebinde belirttiği gibi 30.10.2020 tarihinde İzmir ilinde meydana gelen deprem nedeniyle davacı vekilinin ofisinin bulunduğu bina ile ilgili yıkım kararı alınması ve İzmir Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığının 04.11.2020 tarihli kararı ile taraf vekillerine 15 gün tebligat çıkartılmaması hususunun değerlendirmeye alınması şeklinde verilen karar dikkate alındığında eski hale getirme koşullarının oluştuğu anlaşılmakla, talebin kabulüne karar verilerek istinaf isteminin incelenmesine geçilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşme, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğindedir. Uyuşmazlığın, eser sözleşmesi hükümlerine göre değerlendirilip çözülmesi gerekli ve zorunludur.
6098 Sayılı TBK’nın 470. maddesi, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü; aynı kanunun 471. maddesi,
“Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.” hükmünü; aynı kanunun 479/1. maddesi ise; “İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.” hükmünü düzenlemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 97. maddesi de, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” düzenlemesini içermektedir.
TMK’nın 6. maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup, taraflar iddialarını kanıtlamakla yükümlüdür.
Somut olayda; taraflar arasında imzalanan 25.10.2016 tarihli sözleşme ile … ili … ilçesi … Mahallesi … ada … parsel sayılı taşınmazdaki 45 adet bağımsız bölümün alçı sıvası, zemin şapları, iç boyaları, led ışık bantları ve kartonpiyerlerin malzeme ve işçilik olmak üzere davalı alt yüklenici … tarafından yapılması, karşılığında 15 numaralı bağımsız bölümün 450.000,00 TL karşılığı verilmesi, işlerin teslim alınmasından sonra bakiye 40.000,00 TL’nin davalıya ödeneceği kararlaştırılmıştır. Sözleşme doğrultusunda 15 numaralı bağımsız bölüm davalı …’a tapuda devredilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin bedeli götürü bedel olarak kararlaştırılmıştır. Götürü bedelli sözleşmede, yüklenici işi kararlaştırılan götürü bedelle yapmak zorunda olduğundan yüklenicinin hakettiği imalât bedelinin, fiziki oran yöntemi ile başka bir ifadeyle yüklenicinin sözleşme kapsamında gerçekleştirdiği imar, fen ve sanat kuralları ile tekniğine uygun imalâtların eksik ve ayıpları da dikkate alınarak işin tamamına göre fiziki oranının tespit edilip, bulunacak bu oranın götürü iş bedeline uygulanması suretiyle saptanması ve bulunacağı kabul edilmektedir. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 14.11.2019 tarih, 2019/1350 esas ve 2019/4613 karar sayılı ilamı)
Götürü bedelli sözleşmede, iş sahibinin fazla ödemesinin bulunup bulunmadığı fiziki oran yöntemi ile başka bir ifadeyle asıl sözleşme kapsamında yapılan işin eksiklikler gözetilerek tüm işe göre fiziki oranı bulunmalı ve bu oran sözleşme bedeline uygulanmalı, yüklenicinin hakkettiği iş bedeli olarak bulunmalı, iş sahibinin ödediği bedel iş bedelinden mahsup edilmelidir.
Götürü bedelli işlerde eksik ve ayıplı işlerin bütün işe göre oranı belirlenerek bu oranın tahsili yoluna gidilmesi gerektiği halde hükme esas alınan rapor buna elverişli olmadığı gibi mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Bu nedenle Mahkemece, mahallince yeniden keşif icra edilerek yüklenici tarafından tamamlanan ya da eksik bırakılan işlerin tespiti ile bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak sözleşme kapsamında yapılan işin, eksiklikler gözetilerek tüm işe göre fiziki oranı bulunmalı ve bu oran sözleşme bedeline uygulanmalı, bu bedel ile iş sahibinin ödediği ispatlanan iş bedelinin mahsubu ile davacının somut olayda talep edebileceği alacağının bulunup bulunmadığı belirlenmelidir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması nedeniyle, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.10.2020 tarih 2019/357 E – 2020/597 K sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
6-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere 09.02.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.