Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/136 E. 2023/1245 K. 19.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/136
KARAR NO : 2023/1245

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/133
KARAR NO : 2020/630
DAVA TARİHİ : 30.01.2018
KARAR TARİHİ : 03.12.2020
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 19.06.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 19.06.2023

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.12.2020 tarih ve 2018/133 Esas, 2020/630 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, müvekkili firmanın davalı ile, davalıya ait … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parselde yapılacak olan … projesinin, su yalıtımı işinin yapılması konusunda anlaştıklarını, bu anlaşmaya dayalı olarak 23.08.2013 tarihli “Yalıtım İşleri Sözleşmesi” imzaladıklarını, müvekkilinin davalıya yapılan sözleşme gereğince imalatlarını gerçekleştirdiğini, yapılan imalatlara yönelik hakedişler ve faturalar düzenlediğini, müvekkilinin yapmış olduğu imalatlardan kaynaklı olarak 155.905,20 TL alacağının oluştuğunu, davalının buna karşılık 40.000,00 TL’si çekle, 7.350,00 TL’si nakit olmak üzere, toplam 47.350,00 TL ödediğini, kalan 108.555,20 TL’yi 31.10.2015 tarihinden beri ödemediğini, bu davanın açılma sebebinin icra takibine itiraz edilen alacak ve kalan 108.555,20 TL’nin tahsilinin sağlanması olduğunu, bu nedenlerle davalının icra takibine yapmış olduğu haksız ve kötüniyetli itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, davacı şirketin müvekkili şirketten 108.555,20TL asıl alacak ve 21.578,70 TL işlenmiş faiz adı altında toplam 130.133,90TL talep ettiğini, davacının icra dosyasında takip konusu alacağını 31.10.2015 tarihli “cari hesap” kaydına dayandırdığını, dava dilekçesinde ise 23.08.2013 tarihli “Yalıtım İşleri Sözleşmesine” dayandırdığını , ancak müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafça eser sözleşmesinden kaynaklandığı iddia edilen dava konusu taleplerin 6098 sayılı TBK’nın 147/6 maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığını, TBK’nın 154.maddesine göre zamanaşımını kesen bir durumun söz konusu olmadığını, zamanaşımı sebebi ile davanın reddinin gerektiğini, dava konusu uyuşmazlığın 6098 sayılı TBK’nın 470 vd. maddeleri kapsamında eser sözleşmesinden kaynaklandığından, bu tür çekişmelerde sözleşme konusu işin yapılıp bedeline hak kazanıldığının ispat yükünün yükleniciye ait olduğunu, dava konusu olayda yüklenicinin sadece 23.08.2013 tarihli sözleşmesinin fotokopisini sunduğunu, davacı tarafın işin ayıpsız veya eksiksiz olarak işi tamamlayıp tamamlamadığı konusunda bir delil ibraz etmediğini, davacının sözleşme konusu işi yaptığını ve bedeline hak kazandığı ve 130.133,90 TL tutarındaki alacağının varlığını kanıtlayamadığını, davanın red edilmesi gerektiğini, davacının kalan 108.555,20TL sinin ödenmediğini belirttiğini, ancak bunun doğru olmadığını, davacı yüklenicinin müvekkili şirkete 2 ayrı şantiyede yalıtım işi yapmayı üstlendiğini, 1.işin “…“ adlı ortaöğretim binasının su yalıtım işleri olduğu 2.işin “… …” inşaatının çatı yalıtım işleri olduğunu, davacı şirket tarafından sözleşmeler kapsamında yapılan işlerin bedelinin şirket tarafından davacı şirkete ödendiğini, davacının ödenmemiş bir bakiye alacağının bulunmadığını, müvekkili şirkete ait ticari defterler ve muhasebe kayıtları incelendiğinde, müvekkili şirketin davacıya hiçbir borcunun bulunmadığının görüleceğini savunarak davanın reddine kara verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, “Tarafların defterleri arasındaki uyumsuzluğun davacı şirketin 2015 yılı ticari defterlerindeki 08.09.2015 tarih 1049 yevmiye numaralı “… 1-2 nolu 08.09.2015 tarihli hakediş”açıklamalı 155.907,93 TL borç kaydından kaynaklandığı, bu borç kaydına ilişkin davacı tarafça davalı adına düzenlenmiş bir faturanın mevcut olmadığı, davacının bu alacağını faturalandırılmamış ise de yukarıda açıklanan toplam 51.624,87 euro tutarlı hakedişlere dayandırdığı, her ne kadar davalı vekili bir yandan 2. Hakedişte işveren olarak müvekkilinin onayının bulunmadığını, 2. hakedişin kendisini bağlamayacağını ve davacı tarafça da bu alacak için fatura düzenlenmediğini bildirerek davacının bakiye eser bedeli alacağı bulunmadığını iddia etmiş ise de, diğer yandan 20.03.2020 tarihli bilirkişi heyetinin kök rapora karşı vermiş olduğu itiraz dilekçesinde aynen “raporda, müvekkili şirket yetkilisinin davacı şirket yetkilisine yaptığı 150.000,00 TL’lik ilave ödemeye ilişkin çeklerin dikkate alınmadığını, dava konusu yalıtım işleri ile ilgili olarak, iş sahibinin (… yönetiminin) talep ettiği (normal teknik şartnamesinde yazılı) işlerin, müvekkili şirket tarafından davacı şirkete yaptırıldığını, ancak, müvekkili şirketin yetkilisi …’ın müşteri memnuniyetini önemsemesi ve hassasiyeti sonucu, yaptırılan su yalıtımı işlerinin daha nitelikli ve uzun ömürlü olması için, teknik şartname dışında bazı ilave işlerin davacı şirkete yaptırıldığını, davacı şirket yetkilisi olan …’ın bu ilave işlerin maliyetinin KDV dahil 150.000,00 TL olduğunu söylemesi üzerine, müvekkili şirket yetkilisi … bu bedeli kabul ederek ve kendi şahsi çek hesabından 75.000,00 TL’lik iki, adet çek düzenleyerek davacı şirket yetkilisine 31.10.2015 tarihinde imza karşılığında teslim ettiğini” ifade etmesi karşısında, davalı şirketin 2. Hakedişte işveren olarak onayı bulunmasa bile davacının taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan işler dışında ilave imalatlar yaptığının ve bu imalatlara ilişkin imalat bedelinin 150.000,00 TL olduğunun davalı tarafın kabulünde olduğu, böylelikle davacının ticari defterlerine faturalandırılmayan alacak olarak hakedişlere dayanarak yaptığı bakiye alacak kaydının doğruluğunun sabit olduğu, bu halde tartışılması gereken hususun davalı şirket yetkilisi …’ınn kendi çek hesabından, davacı şirket yetkilisi …’a verdiği iki adet çek bedelinin davacı şirketin bakiye eser bedeli alacağına mahsuben yapılan geçerli bir ödeme olarak kabul edilip edilemeyeceği noktasında olduğu, davalının bildirdiği çeklerin gerek davacı şirketin gerekse davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davaya konu çeklerin davalı şirket tarafından değil … tarafından keşide edildiği, keza çeklerde lehtarın davacı şirket değil dava dışı … olduğu, …’ın davalı şirketin yetkilisi olmasının, çeklerdeki lehtarın da davacı şirketin yetkilisi olmasının, ödemenin davalı şirket adına davacı şirkete yapıldığını göstermeyeceği, davacı şirket yerine şirketin temsilcisine herhangi bir açıklama da yapılmadan keşide edilen bu çekler kanalıyla yapılan ödemenin geçerli ödeme olarak kabulünün mümkün olmadığı, davalının takip talebindeki 108.555,20 TL asıl alacak için davacıya borçlu olduğu, davacı tarafça davalı şirket, TBK 117. md’si uyarınca usulüne uygun olarak gönderilmiş ihtarname ile temerrüde düşürülmediğinden takip tarihine kadar işlemiş faiz talep edemeyeceği anlaşılmakla davacının davasının kısmen kabulüne, 108.555,20 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi için takibin devamına, takip tarihine kadar işlemiş faiz alacağı için davanın reddine, asıl alacak likit olmakla davalının itirazının haksızlığına karar verildiğinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, davacının kötüniyetli olarak icra takibi başlattığı ispatlanamadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece alınan bilirkişi kök ve ek raporlarına göre davanın reddinin gerektiğini, davacı şirketin alacaklı olduğu iddiasını yasal delillerle kanıtlayamadığını, davanın eser sözleşmesinden kaynaklandığını, dava konusu sözleşmenin tarihi 23.08.2013 ve hakedişlerin tarihi ise 2013-2014 iken davacının 2015 yılına ait dava konusu işlerle hiçbir ilgisi bulunmayan hakediş tutanaklarını bu davadaki alacağın dayanağı olarak sunmasının tamamen haksız ve kötüniyetli olduğunu, davacı tarafından dosyaya sunulan 31.07.2015 ve 08.09.2015 tarihli iki adet hakediş tutanağının bu davanın konusu olan yalıtım işiyle herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, 08.09.2015 tarihli hakediş tutanağında müvekkili şirketin işveren sıfatıyla onayı ve imzasının bulunmadığını, ayrıca taraflar arasında hesap mutabakatının da mevcut olduğunu, keşif metrajları net olup taraflarca da imzalandığını, 23.08.2013 tarihli yalıtım sözleşmesi uyarınca yüklenicinin inşaatta kullandığı yalıtım malzemesine ilişkin 05.08.2014 tarihli garanti belgesinin de bizzat davacı tarafından verildiğini, bu durumun davacı yüklenicinin sözleşme konusu işleri 2014 yılında ikmal edip hakediş özetlerine göre alacaklarını tamamen tahsil ettiğinin açık bir ispatı olduğunu ve davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca alacak likit olmayıp davacı lehine takdir edilen %20 icra inkar tazminatının da yerinde olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davacı vekili istinafa cevap vermemiştir.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş alacağına dair itirazın iptali isteğine ilişkindir.
İddia olunan sözleşme ilişkisinin kurulduğu tarih ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan, 6098 Sayılı TBK’nın 470. maddesi, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü; aynı kanunun 471. maddesi,
“Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.” hükmünü; aynı kanunun 479/1. maddesi ise; “İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.” hükmünü düzenlemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 97. maddesi de, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” düzenlemesini içermektedir.

TMK’nın 6. maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup, taraflar iddialarını kanıtlamakla yükümlüdür.
TBK’nun 480.maddesinde;”Bedel götürü olarak belirlenmişse yüklenici, eseri o bedelle meydana getirmekle yükümlüdür. Eser, öngörülenden fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile yüklenici, belirlenen bedelin artırılmasını isteyemez.Ancak, başlangıçta öngörülemeyen veya öngörülebilip de taraflarca göz önünde tutulmayan durumlar,taraflarca belirlenen götürü bedel ile eserin yapılmasına engel olur veya son derece güçleştirirse yüklenici,hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı veya karşı taraftan beklenemediği takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir.”
TBK’nun 481. maddesinde;”Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.”
Hükümleri düzenlenmiştir.
23.08.2013 tarihli sözleşmenin incelenmesinde; işverenin … Sanayi A.Ş., yüklenicinin ise … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. olduğu, sözleşmenin konusunun işverene ait … İli, … İlçesi, … Mahallesi … ada, … parselde mevcut arsa üzerinde yapılacak olan … projesinin su yalıtımı işlerinin yapılmasına ilişkin olduğu, keşif bedelinin 1. etap için yaklaşık 205.000,00 TL olduğu ve bu bedelin sözleşmenin imzalanması ile birlikte (o günkü TCMB efektif satış kuruna göre) %10’u 20.500,00 TL ‘nin peşin, %70’i 143.500,00 TL’nin sözleşme tarihinden itibaren 90 gün vadeli çek ile ödeneceği bakiye %20’sinin ise, işin bitimi ile birlikte yapılacak olan kesin hesap mutabakatının ardından ortaya çıkacak tutarın 15 gün içerisinde nakit olarak yükleniciye aktarılması şeklinde ödeneceği, 2. Etap keşif bedelinin yaklaşık 75.000,00 TL olduğu, bu bedelin malzeme sipariş talimatı ile birlikte o günkü TCMB efektif satış kuruna göre %60’ı olan 45.000,00 TL’nin 90 günlük çek, bakiye %40’ının ise işin bitimi ile birlikte yapılacak olan kesin hesap mutabakatının ardından ortaya çıkacak tutarın 15 gün içerisinde nakit olarak yükleniciye ödeneceğinin karalaştırıldığı anlaşılmaktadır.
İzmir 21. İcra Müdürlüğünün 2017/12735 Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı … Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. tarafından borçlu … Ticaret A.Ş. aleyhine 31.10.2015 tarihli 1 adet cari hesap alacağına dayalı olarak 108.555,20 TL asıl alacak, 21.578,70 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 130.133,90 TL alacağın tahsili yönünde ilamsız icra yoluyla takip yapıldığı, ödeme emrinin borçlu şirkete 21.11.2017 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu şirket vekilinin 23.11.2017 havale tarihli dilekçesi ile borca, işlemiş faize, faiz oranına, takip dayanağı olan cari hesap ekstresine itiraz ettiği ve takibin 29.11.2017 tarihinde durdurulmasına karar verildiği, itirazın iptali davasının da yasal süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Somut olayda; davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
Taraflar arasında davalı iş sahibine ait … İli, … İlçesi, … Mahallesi … ada, … parsel sayılı arsa üzerine yapılacak olan … Projesinin su yalıtımı işlerine ilişkin yaklaşık 2.535,00 m² metrajlı temel altı su izolasyonları, yaklaşık 1.090,00 m² metrajlı bodrum perdelerinde su izolasyonları, yaklaşık 196,00 m metrajlı su ile genleşen su tutucu şerit uygulaması imalatlarının malzeme, işçilik ve nakliye dahil olmak üzere yapılması yönünde 23.08.2013 tarihli sözleşme imzalandığı, sözleşmenin 8. maddesinde yapılacak imalatların m² birim fiyatlarının ayrı ayrı belirlendiği ve sözleşmenin 9. maddesinde de yapılacak imalatlara ilişkin olarak yaklaşık keşif bedelleri belirlenmek suretiyle toplam imalat bedelinin 1. etap ve 2. etap başlığı altında gösterilmek suretiyle KDV dahil 332.009,09 TL olarak belirlendiği anlaşılmaktadır.
Davacı yüklenici, davalı iş sahibi ile imzalanmış olan 23.08.2013 tarihli sözleşme kapsamında imalatı gerçekleştirmiş olmasına rağmen icra dosyasında takibe konu cari hesaba dayalı bakiye 108.555,20 TL iş bedelinin ödenmediğini iddia etmektedir.
Davalı iş sahibi ise; davacı yüklenici ile 23.08.2013 tarihli sözleşmeye konu okul inşaatının … … İlçesindeki … ilişkin olduğunu, davacı yüklenici ile ayrıca … … İlçesindeki okul inşaatı ve ayrıca müvekkili şirkete ait plaza inşaatının da su yalıtım işlerinin yapılması hususunda sözleşmeler yapıldığını, dava konusu sözleşmede belirtilen okul inşaatına ilişkin imalat bedelinin tamamının davacı yükleniciye ödendiğini ve bir borcunun bulunmadığını savunmaktadır.
Davalı iş sahibi vekili, mahkemece yapılan keşif sırasında, keşfin yapıldığı adresteki … isimli binanın davacı tarafından dava konusu … sözleşmesi kapsamında su yalıtım işinin tam ve eksiksiz olarak yapıldığını imzalı beyanı ile bildirmiş olduğundan, davacı yüklenici tarafından sözleşmeye konu imalatın bitirilerek davalı iş sahibine teslim edildiği hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Davacı iş sahibi her ne kadar itirazın iptaline ilişkin dava dilekçesi ile icra takibine konu alacağın taraflar arasında imzalanmış 23.08.2013 tarihli yalıtım işleri sözleşmesinden kaynaklandığını beyan etmiş ise de; dilekçesinin açıklama kısmında icra takibine konu alacağa ilişkin davalı borçlunun itirazının iptalini talep etmekte olup icra takibinin dayanağı ise, cari hesaba dayalı alacaktır.
Dosya içeriğine göre; taraflar arasında 23.08.2013 tarihli … … … inşaatının yalıtım imalatına ilişkin sözleşmenin dışında … inşaatının yatılım imalatına ilişkin bir sözleşmenin de bulunduğu, bu şekilde taraflar arasında cari hesaba dayalı ilişki olduğu sabittir.
Yerel mahkemece 23.08.2013 tarihli sözleşmeye konu okul binasında keşfin yapıldığı, bilirkişi heyetince ibraz edilen kök ve ek raporlara göre; davacı yüklenici ile davalı iş sahibi arasında 23.08.2013 tarihli sözleşmeye konu … … … inşaatının su yalıtım imalatının yapılması dışında yine davalı iş sahibine ait … isimli iş yerinin su yalıtım işlerinin ve yine dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’ne ait … … İlçesi … okul inşaatının su yalıtım imalatının yapılması işlerinin davacı yüklenici tarafından üstlenildiği, bu nedenle dosyamızın tarafları ile dava dışı şirket adına yapılan imalatlar yönünden cari hesap oluşturulduğu ancak davacı yüklenicinin davalı iş sahibi ile dava dışı şirkete ait cari hesapların birbirine karıştığı, ödemelere ilişkin kayıtlarda açıklama notlarının bulunduğu, davacı yüklenicinin ticari defter ve kayıtlarına göre davalı iş sahibinden 155.907,93 TL alacaklı olduğu, ancak bu alacağın faturalandırılmamış … A.Ş. işverenli … projesi isimli ve 51.624,87 Euro tutarlı hakedişten kaynaklandığı, bu hakediş raporunun da dosya içerisinde mevcut olduğu, mahkemece keşfi yapılan … olarak adlandırılan 23.08.2013 tarihli sözleşmenin 1 nolu hakedişinin 15.12.2013 tarihinde düzenlendiği ve bu hakedişe karşılık olarak toplam 248.708,92 TL KDV dahil fatura düzenlendiği, yine 2 nolu hakedişin ise; 30.06.2014 tarihinde düzenlendiği ve bu hakedişe karşılık olarak toplam 150.013,72 TL KDV dahil tutarında fatura düzenlendiği, bu fatura bedellerinin davalı işveren tarafından ödendiği, davacı ve davalının ticari yasal defter kayıtlarında da fatura ve ödemelerin mevcut bulunduğu, davacı yüklenici tarafından faturalandırılmayan hakediş bedeline ilişkin davacı yüklenicinin 2015 yılı yevmiye defterinde … Giyim 1-2 nolu 08.09.2015 tarihli hakediş açıklamasının bulunduğu, bu hakediş miktarı da 155.907,93 TL olup, … projesi isimli imalatın karşılığı olduğu bildirilmiştir.
Bu duruma göre; İzmir 21. İcra Dairesinin 2017/12735 Esas sayılı dosyasında icra takibinin dayanağı taraflar arasındaki cari hesap olup, açılan itirazın iptali davası da icra dosyasının devamı niteliğinde olduğundan taraflar arasındaki imalata dayalı tüm sözleşmeler dikkate alınmak suretiyle ihtilafın çözümlenmesi gerekir. Bu itibarla, taraflar arasında akdedildiği anlaşılan … projesi isimli inşaatın su yalıtım işleri sözleşmesinin de dosyaya ibrazı yönünde davacı vekiline süre verilerek bu sözleşme dosyaya ibraz edildikten sonra dosyada görev alan bilirkişi heyeti ile birlikte … projesi isimli binada keşif yapılmak suretiyle bu projeye ilişkin davacı yüklenicinin sözleşme kapsamında gerçekleştirdiği imalat bedelinin ne kadar olduğu ile taraflar arasındaki cari hesap kapsamında davalı iş sahibi tarafından ispatlanan ödemeler de mahsup edilmek suretiyle davacı yüklenicinin alacağının bulunup bulunmadığının tespiti yönünde denetime elverişli rapor alınmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm kurulmuş olması yerinde olmamıştır.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması nedeniyle, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca davalının istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.12.2020 tarih ve 2018/133 Esas, 2020/630 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 1.853,86 TL nispi istinaf karar harcının istek halinde davalıya ilk derece mahkemesince İADESİNE,
5-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde DİKKATE ALINMASINA,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı lehine vekalet ücreti taktirine YER OLMADIĞINA,
7-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen TEBLİĞE ÇIKARILMASINA,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere 19.06.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.