Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/1030 E. 2021/1014 K. 13.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1030
KARAR NO : 2021/1014

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/130
ARA KARAR TARİHİ : 03.03.2021
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Tedbir ve İhtiyati Haciz İstemi (Eser Sözleşmesine Dayalı)
KARAR TARİHİ : 13.09.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 13.09.2021

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03.03.2021 tarih ve 2021/130 Esas sayılı ara kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör başkan … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :
İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talep eden davacı vekili, müvekkili şirketin davalı şirketle yapmış olduğu 23.10.2014 tarihli eser sözleşmesi ile davalı şirketin yüklenimi altındaki …. Beldesinde kurulan termik santralin inşaat yapım işleri kapsamındaki elektrik ekipmanları kablolama ve montaj işlerini alt yüklenici sıfatı ile üstlendiğini, müvekkilinin sözleşme uyarınca üstlendiği tüm edimleri yerine getirdiğini, iş kabullerini sağladığını, müvekkili şirket tarafından yapılan iş için 22 adet hak ediş yapıldığını, bu hak edişlerden davalı tarafından sözleşmenin 7. maddesi uyarınca “teminat amacıyla” yüzde 5 oranında kesinti yapıldığını, işin bitim tarihi itibarı ile toplam hak ediş bedelinin 766.376,06 EURO ve teminat için yapılan hak ediş kesintisinin 38.318 EURO olduğunu, davalının müvekkiline hakedişlerini sözleşmede yer alan tarihe göre ödemediğini, çok daha geç bir tarihte ödediğini ve ödeme yaparken ödeme yaptığı fiili ödeme tarihindeki kura göre değil de hakediş tarihindeki kura göre ödeme yaptığını, hakediş tarihi ile ödeme tarihi arasında ciddi bir kur farkı olduğunu, müvekkili şirketin zarara uğradığını, ayrıca davalının 21. ve 22. Hakediş bedellerini de ödemediğini, yine davalının sözleşmenin 7. maddesi uyarınca müvekkili şirketin teminat amacıyla hakedişlerinden yapılan kesintiyi de iade etmediğini, taraflar arasında yapılan arabuluculuk görüşmesinin 23.11.2020 tarihinde anlaşamama ile sonuçlandığını ileri sürerek, 38.318 EURO iade edilmesi gereken teminat alacağı, 7.747,36 EURO ödenmeyen 21 numaralı hak ediş alacağı, 8.583,77 EURO ödenmeyen 22 numaralı hak ediş alacağının 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarının EURO ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi ile birlikte tahsili, ayrıca fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100,00 TL Kur farkı nedeniyle uğranılan zarar alacağının tahsili talepli davada, davalının banka hesapları, gayrı menkul ve menkul mal varlıkları, alacaklı olduğu icra dosyaları ve diğer mal varlıkları üzerine HMK m. 389 ve devamı uyarınca ihtiyati tedbir konmasına, mahkeme aksi kanaatteyse İİK m. 257 ve devamı uyarınca ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemenin 03.03.2021 tarihli ara kararı ile, ihtiyati haciz talebine konu alacağın varlığı ve miktarını belirlemenin yargılamayı gerektirdiği, bu durumda İİK’ nin 257. ve devamı maddelerindeki ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için gerekli yasal koşulların oluştuğunun belirlenemediği, taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın yargılamayı gerektiği ayrıca para alacağına ilişkin uyuşmazlıklarda ihtiyati tedbirin söz konusu olmayacağı, bu aşamada 6100 sayılı HMK’nun 389 v.d maddelerindeki koşulların oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :
İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talep eden davacı vekili, mahkemenin ara kararında sebep göstermeksizin ve duruşma yapmaksızın, tüm delillerini sunmadan, davalı tarafa tebligat yapılmadan ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerini reddettiğini, dava dilekçesine sundukları belgelerin müvekkilinin tüm iletişim çabasını yaklaşık 5 yıldır olumsuz veya yanıtsız bırakan davalı şirketin müvekkili şirkete ait olan bu parayı haksız yere elinde tutarak müvekkili şirketi zarara uğrattığını açıkça gösterdiğini, dava dilekçelerinin ekinde sunmuş oldukları delillerin HMK 200 anlamında bir alacağın varlığını ortaya koyduğunu, sunmuş oldukları mail yazışmalarının da davalının borç ikrarını ve süre istediğini içerdiğini, sunulan cari hesap kayıtları, faturalar ve diğer delillerin müvekkilin davalıdan alacaklı olduğunu yaklaşık olarak ispat ettiğini, alacak miktarlarının tespitinin yargılamayı gerektirmediğini, belirsiz alacak davası açılmadığını, tüm delilleri ve karşı tarafın delil sunamaması uyarınca mahkemenin talep ettikleri miktarla sınırlı olarak ihtiyati haciz kararı vermesi gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Talep, eser sözleşmesine dayalı olarak açılan alacak davasında ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İhtiyati tedbir; 6100 Sayılı HMK’nın 389. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davanın açılmasıyla hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir kurumu kabul edilmiştir.
HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi veya şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şartlardan birisinin mevcudiyeti halinde, mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmaz hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.
İhtiyati tedbir talep ve kararında, tereddüde yer vermeyecek şekilde, neyin üzerinde ve ne tür bir tedbire karar verildiği yazılmalıdır.
İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir.
Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun ”uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır. (6100 sayılı HMK madde 389/1)
İİK’nın 257/1. maddesi hükmü uyarınca kural olarak rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu için ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. Ancak aynı maddenin 2. fıkrasında yer alan koşullardan birinin varlığı halinde henüz vadesi gelmemiş bir para alacağı içinde ihtiyati haciz talebinde bulunmak mümkündür. Bu koşullar ise şu şekilde düzenlenmiştir; 1-borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa, 2-borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa. Anılan Yasa’nın 258’nci maddenin 1’nci fıkrası uyarınca, “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur…” Bu hükme göre, alacaklı alacağının varlığı ile birlikte alacağın vadesinin geldiğini veya alacağının vadesi gelmemişse, İİK’nın 257/II hükmündeki sebeplerin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermek zorundadır.
Somut uyuşmazlıkta, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talep eden davacı vekili, yüklenici olan müvekkilinin iş sahibi olan davalı taraf ile aralarındaki eser sözleşmesi gereğince yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen davalının 21 ve 22 nolu hakedişleri ödemediğini, sözleşmenin 7. maddesi gereğince kesilen teminatı iade etmediğini, ayrıca bir kısım hakedişleri geç ödeyerek müvekkilini zarara uğrattığını ileri sürerek açtığı alacak davasında, davalının banka hesapları, gayrı menkul ve menkul mal varlıkları, alacaklı olduğu icra dosyaları ve diğer mal varlıkları üzerine HMK m. 389 ve devamı uyarınca ihtiyati tedbir konmasına, mahkeme aksi kanaatteyse İİK m. 257 ve devamı uyarınca ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini istemiştir. Dava konusu alacak istemine ilişkin olup, ihtiyati tedbir istemine konu olan taşınır ve taşınmazlar uyuşmazlık konusu olmadığından dolayı, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olması isabetlidir. İhtiyati haciz talebi bakımından ise, davanın delillerin toplanması aşamasında olduğu, bu aşamada davacı tarafça, alacağın varlığına ve haciz sebeplerine ilişkin olarak İİK’nın 258. maddesindeki yaklaşık ispat koşulunun henüz yerine getirilmediği, muaccel olduğu yaklaşık olarak ispatlanamayan para alacağına dayanılarak İİK’nın 257/2. maddesindeki sebeplerin gerçekleştiğine dair bir delil de ibraz edilmediği sonucuna ulaşılarak, mahkemece ihtiyati haciz talebinin de reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talep eden davacı yönünden istinaf karar harcı olan 97,70 TL peşin alındığından, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talep eden davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 13.09.2021
tarihinde oybirliğiyle karar verildi.