Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/931 E. 2021/1557 K. 26.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/931
KARAR NO: 2021/1557

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/480
KARAR NO : 2019/209
DAVA TARİHİ : 21.08.2015
KARAR TARİHİ : 12.04.2019

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 26.11.2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 26.11.2021

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12.04.2019 tarih 2015/480 E – 2019/209 K sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, taraflar arasında 23.02.2015 tarihinde imzalanan sözleşme ile müvekkili şirkete ait “….Köyü …. Mevkii No:…. …./….” adresinde bulunan “…. Otel”in tadilat ve dekorasyon projelerinin çizilmesi, bu projelere uygun iş programının hazırlanması ve hazırlanmış projelere uygun olarak fiyat teklifinde ayrıntılarıyla belirtilen konuların iş programına ve projelere uygun olarak tatbik edilmesinin sağlanması ve tüm kontrollerin yapılarak işin mal sahibine teslim edilmesi hususunda anlaşma sağlandığını, sözleşme uyarınca işin başlangıç tarihinin 24.02.2015, bitiş tarihinin 17.04.2015 olarak belirlendiğini, işin çeşitli sebeplerle aksadığını, müvekkilinin de daha işin başında işi aksatan davalıya 27.02.2015 tarihinde ödemesi gereken ödemesini karşı tarafın edimlerini ifada gecikmesi ve iş planına uymaması nedeni ile geciktirmiş ise de 05.03.2015 davalı şirkete avans olarak 80.000,00 TL ödeme yaptığını, bu esnada davalı şirket çalışanlarının işi bıraktığını, bir müddet çalışmadıklarını, 17 Mart ile 19 Mart tarihleri arasında bir süre daha çalıştıktan sonra 19.03.2015 tarihinde işi tamamen bırakarak hiçbir surette devam etmediklerini, müvekkilinin davalıya defalarca devam etmesi uyarısında bulunmuş ise de davalı tarafından gönderilen Karşıyaka 6. Noterliği’nin 26.03.2015 tarihli ve 05446 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmenin feshedildiğini öğrendiğini, müvekkili şirketin 80.000,00 TL’lik ödeme karşılığında davalı tarafından yapılan harcamaların ayrıntılı dökümünü çıkarmasını ve işin faturalandırılması talep etmiş ise de, davalının işçilik ve malzeme bedelleri de dahil hiçbir ayrıntı ve detay belirtmeden 01.04.2015 tarihli 80.000,00 TL bedelli fatura düzenleyip gönderdiğini, müvekkili şirketin zaman kaybetmeden Edremit Sulh Hukuk Mahkemesi’ne tespit talebinde bulunduğunu, 2015/11 değişik iş sayılı dosyası ile otelde yapılan iş ve işlemlerin neler olduğunun belirlendiğini, mahkemece tadilat ve işçilik bedellerinin toplamının 14.436,75 + KDV olarak belirlendiğini, davalının işi bırakıp gitmesi sebebiyle rezervasyonların iptal edildiğini, bu nedenle 8.520,00 EURO (28.005,24 TL) zarara uğradığını ileri sürerek, fazla ödenen 62.963,34 TL ile birlikte iptal edilen rezervasyonlar nedeniyle şimdilik 1.000,00 TL’nin tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, davacının müvekkilinin iş planına uymadığı ve iş aksattığı yönündeki açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkili tarafından sözleşmenin haklı feshedildiğini, müvekkilinin üzerine düşen edimlerini sözleşmede kararlaştırılan şekilde yerine getirmeye başladığını, edimler yerine getirilirken sözleşme ile birlikte müvekkiline verilen çeklerin, bankadan geri istenildiği belirtilerek müvekkili şirketten istenildiğini ve bu çekler yerine yeni çeklerin verileceğinin ve ödemelerin de sözleşmede belirtilen sürelerde yerine getirileceğinin belirtildiğini, bunun üzerine çeklerin iade edildiğini, bu hususta tutanak tanzim edildiğini, müvekkilinin tüm sözlü taleplerine rağmen 10.03.2015 tarihli 70.000,00 TL’lik nakit ödemenin ve 15.03.2015 tarihli 47.500,00 TL’lik ödemenin yapılmadığı gibi alınan çekler yerine verilecek çeklerin de verilmediğini, davacının üzerine düşen edimleri yerine getirmediğini, ayrıca davacı şirket ile ilgili Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2014/724 esas sayılı dosya ile iflas erteleme talepli dava açıldığını öğrendiklerini, bunun üzerine sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini, müvekkili şirketçe 01.04.2015 tarihli ve 80.000,00 TL bedelli faturanın davacı şirkete gönderildiğini, süresinde itiraz edilmediğini, tespit raporuna itiraz ettiklerini, bu nedenle hükme esas alınamayacağını, tespitte belirlenen imalatların düşük hesaplandığını, sırf hazırlanan proje bedelinin 40.000,00 TL + KDV olduğunu, proje bedelini davacının da kabul ettiğini, müvekkilinin alacaklı olduğunu, rezervasyon iptali olsa dahi sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, hükme esas alınan 13.02.2018 bilirkişi raporunda da görüldüğü üzere, davacı iş sahibinin yükümlülüğünün öncelikle iş bedelini ödemek olduğu ancak ödemelerini sözleşmede belirtilen tarihlerde yapmadığı, dolayısı ile bizzatihi temerrüde düştüğü, davalı yüklenicinin bu sebeple sözleşmeyi feshetmekte haklı olduğu, davacının haksız feshe dayalı olarak cezai şart isteminin yerinde olmadığı ayrıca iş sahibinin davalıya fazla ödeme yapıldığından bahisle yapılan fazla ödemenin iadesi isteminin de davalının yapmış olduğu iş bedelinin 88.068,12 TL olarak belirlenmesi ve davacının 80.000,00 TL ödemiş olması karşısında yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının iş planına uymayarak işi çeşitli sebeplerle aksattığını, müvekkilinin de davalıya 27.02.2015 tarihinde ödemesi gereken ödemesini karşı tarafın edimlerini ifada gecikmesi ve iş planına uymaması nedeniyle geciktirmiş ise de 05.03.2015 tarihinde 80.000,00 TL ödeme yaptığını, işin bütününe göre eksik bırakıldığını, davalının sözleşmeyi feshinin haksız olduğunu, müvekkili şirketin ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğinden davalının feshinin haklı görülüp davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin yapılan iş bedelinden fazla ödeme yaptığının sabit olduğunu, bilirkişi raporunda sıhhi tesisat işlerinin %40’ının yapıldığının kabulünün haksız olduğunu, hesaplamaya dahil edilen 8 odada sadece PVC pis su borularının döşendiğini, başkaca imalat da bulunmadığını, bilirkişi raporunun keşif yapılmaksızın salt dosya kapsamındaki bilgi ve veriler kapsamında düzenlenmiş olduğundan neye göre sıhhi tesisat işlerinin %40’ının tamamlandığının tespit edildiğinin anlaşılamadığını, seramik işlerine ilişkin yeni imalat varmışcasına hesaplama yapılmasının da hatalı olduğunu, raporda ilave işlere ilişkin tespit ve değerlendirmelerde bulunulmasının da hatalı olduğunu, davalının ilave işlere ilişkin açıklamalarını ilk kez 20.10.2017 tarihli dilekçesinde ileri sürdüğünü, cevap dilekçesinde böyle bir savunması bulunmadığını, savunmanın genişletilmesine muvafakat etmediklerinin beyan edildiğini, bu kapsamda taleple bağlılık ilkesi ihlal edilerek hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, ilave işlerin mahalde görülmeden neye göre tespit edildiğinin anlaşılamadığını, birbirini takip eden günlere ilişkin rezervasyonlardan 23.04.2015 ve 24.05.2015 tarihli olanların iptal edildiğinin kabul edilmesi ve fakat arada kalan 24.04.2015 tarihli rezervasyona ait 15 odanın ve 25.04.2015 tarihli 35 odanın daha rezervasyonlarının iptal edildiğinin kabul edilmemesinin hatalı olduğunu, dosyadaki raporlar arasındaki çelişkinin giderilemediğini istinaf nedenleri olarak ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin sözleşmeye uygun davrandığını, davacının edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin feshedildiğini, sıhhi tesisat yönünden müvekkili tarafından kırım işleminin yapıldığını, eski vitrifiye malzemelerinin söküldüğünü, eski atıksu tesisatının söküldüğünü, yeni atıksu tesisatının döşendiğini, müvekkilinin imalatlarının tespit edilenden fazla olduğunu, seramik işlerinin oda bazında gerçekleşme oranlarının yazıldığını, ilave iş talepleri ile ilgili dosyada sürekli imalatların ve bedellerinin eksik tespit edildiğinin belirtildiğini, savunmanın genişletilmediğini, sözleşmenin feshi haklı olduğundan davacının rezervasyon iptallerinden kaynaklı zararı varsa da bunda müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, davacının yargılama aşamasında sunmadığı delili bu aşamada sunmasına da muvafakatlerinin bulunmadığını, davanın reddine dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, taraflar arasındaki eser sözleşmesinin feshi ile ödenen bedelin iadesi ve yoksun kalınan kara dayalı maddi tazminat isteğine ilişkindir.
Mahkemece, yüklenicinin iş sahibi tarafından ödenen iş bedelinden daha fazla iş yaptığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; karara karşı davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
6098 Sayılı TBK’nın 470. maddesi, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü; aynı kanunun 471. maddesi,
“Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.” hükmünü; aynı kanunun 479/1. maddesi ise; “İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.” hükmünü düzenlemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 97. maddesi de, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” düzenlemesini içermektedir.
TMK’nın 6. maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup, taraflar iddialarını kanıtlamakla yükümlüdür.
Somut olayda; davacı iş sahibi ile davalı yüklenici arasında 23.02.2015 tarihli sözleşme ile davacının işlettiği …. Köyü …. mevkii No:…. …./…. adresinde bulunan …. Otel’in tadilat ve ve dekorasyon projelerinin çizilmesi, (genel yerleşim planları, mobilya detay çizimleri, gereken üç boyutlu tasarım çizimleri) bu projelere uygun iş programının hazırlanması ve projelere uygun olarak fiyat teklifinde belirtilen konuların iş programına ve projelere uygun 653.025,00 TL götürü bedel ile yapılması kararlaştırılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi, ödemelerin sözleşmede kararlaştırılan tarihlerde ifa edilmemesi nedeniyle davalı yüklenici tarafından Karşıyaka 6. Noterliği’nin 26.03.2015 tarih ve 05446 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile feshedilmiştir.
Nakit bedel karşılığı eser sözleşmeleri yönünden sınırlayıcı istisnai bir kural bulunmadığından mahkeme kararına gerek olmaksızın tek taraflı irade beyanı ile sözleşmeden dönme mümkündür. Hukuk Genel Kurulu’nun 08.11.2006 tarih 2006/15-702 Esas, 2006/691 Karar sayılı kararı ve Yargıtay 15.H.D.’nin 04.06.1998 tarih 1998/513 Esas, 1998/2377 Karar sayılı kararında da bedel karşılığı eser sözleşmesinden dönme için tek taraflı irade beyanının yeterli olduğu benimsenmiştir.
Eser sözleşmelerinde sona erme üzerine, her iki tarafın da talep edebileceği tasfiyenin dayanağı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 125/III. maddesidir. Bu maddeye göre sözleşmeden dönme halinde taraflar karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulur ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Sözleşmenin fesih ya da dönme suretiyle sona ermesi halinde geriye etkili sonuç doğuracağı yani, sözleşme hiç yapılmamış gibi başa dönüleceğinden, taraflar sözleşme ile üstlendikleri borçlarını ifa etme yükümlülüğünden kurtulacakları gibi, daha önce ifa ettikleri edimleri, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteyebileceklerdir. Davacı iş sahibi, ödemeleri zamanında yapmadığından sözleşme uyarınca üstlendiği edimlerini sözleşmeye uygun şekilde yerine getirmediğinden sözleşmeden dönmede kusurlu olup, sözleşmenin sona ermesi sebebiyle uğradığı zararının tazmini talep edemez ise de, sözleşmeden dönmede haksız olsa dahi, fazla ödenen iş bedelinin iadesini yükleniciden isteyebilir. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 15.06.2020 tarih, 2019/3463 esas ve 2020/1571 karar sayılı ilamı)
Davacı iş sahibi tarafından yükleniciye 05.03.2015 tarihinde 80.000,00 TL ödendiği konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin bedeli, 6098 sayılı TBK 480. (818 sayılı BK 365. maddesi) maddesinde düzenlenen götürü bedel olarak kararlaştırılmıştır. Götürü bedelli sözleşmede, yüklenici işi kararlaştırılan götürü bedelle yapmak zorunda olduğundan yüklenicinin hakettiği imalât bedelinin, fiziki oran yöntemi ile başka bir ifadeyle yüklenicinin sözleşme kapsamında gerçekleştirdiği imalâtların eksik ve ayıpları da dikkate alınarak işin tamamına göre fiziki oranının tespit edilip, bulunacak bu oranın götürü iş bedeline uygulanması suretiyle saptanması ve bulunacağı kabul edilmektedir. (Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin 14.11.2019 tarih, 2019/1350 esas ve 2019/4613 karar sayılı ilamı)
Götürü bedelli sözleşmede, iş sahibinin fazla ödemesinin bulunup bulunmadığı fiziki oran yöntemi ile başka bir ifadeyle asıl sözleşme kapsamında yapılan işin eksiklikler gözetilerek tüm işe göre fiziki oranı bulunmalı ve bu oran sözleşme bedeline uygulanmalı, ilave yani sözleşme dışı işlerle ilgili olarak da yapıldığı yıl mahalli serbest piyasa rayici ile hesaplama yapılıp (serbest piyasa rayici içerisinde KDV bulunduğundan ayrıca KDV ilave edilmemelidir.) her iki kalemin toplamı yüklenicinin hakkettiği iş bedeli olarak bulunmalı, iş sahibinin ödediği bedel iş bedelinden mahsup edilmelidir.
Dosyada bilirkişi raporları alınmıştır. Ancak, sözleşme götürü bedelli (653.025,00 TL) olmasına rağmen raporda götürü usul uygulamasına göre orantılama yapılmamıştır. Sözleşmede iş bedeli TBK’nın 480. maddesinde düzenlenen götürü bedel olarak kararlaştırılmış olup davalı yüklenicinin sözleşme ilişkisinin devam ettiği sürede yaptığı işe göre davacı iş sahibinin fazla ödemesinin bulunup bulunmadığının, fiziki oran kurularak saptanması gereklidir. Buna göre; bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak asıl sözleşme kapsamında yapılan işin, eksiklikler gözetilerek tüm işe göre fiziki oranı bulunmalı ve bu oran sözleşme bedeline uygulanmalı, ayrıca sözleşme dışı ve fazla işler yönünden ise iş yapılmış ve bunun iş sahibinin yararına olması durumunda TBK’nın 529. maddesine göre vekâletsiz iş görme hükümleri uyarınca işin yapıldığı tarihteki mahalli piyasa rayiçlerine göre belirlenecek bedel (KDV hariç) gözetilmeli, böylece yüklenicinin hakettiği iş bedeli bulunmalı, bu bedel ile davacı iş sahibinin ödediği iş bedeli göz önünde bulundurularak davacı iş sahibinin somut olayda talep edebileceği alacağın bulunup bulunmadığı belirlenmelidir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması nedeniyle, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12.04.2019 tarih 2015/480 E – 2019/209 K sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan 1.092,34 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
6-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 26.11.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.