Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/886 E. 2021/1304 K. 18.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/886
KARAR NO : 2021/1304

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/317
KARAR NO : 2018/1180
DAVA TARİHİ : 23.03.2017
KARAR TARİHİ : 20.11.2018
DAVANIN KONUSU: Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 18.10.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 22.10.2021

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20.11.2018 tarih ve 2017/317 Esas, 2018/1180 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, taraflar arasında davalı şirketin … Belediyesi’nin … İmalatı ve Montajı işi ile ilgili olarak anlaşma sağlandığını, müvekkilinin işte kullanılmak üzere 11.972 kg malzemeyi 09.12.2016 tarihinde … seri numaralı sevk irsaliyesi ile teslim ettiğini, bu malzemeye ilişkin olarak 10.12.2016 tarihli, … numaralı, 70.634,80 TL bedelli faturayı düzenleyerek davalı adresine gönderdiğini, davalının faturaya itiraz etmediğini, müvekkilinin tüm sorumluluklarını yerine getirmesine rağmen davalının ödeme yapmadığını, sözlü girişimlere de olumlu yanıt alamadıklarını, davalı hakkında İzmir 24. İcra Müdürlüğü’nün 2017/2272 sayılı dosyasında icra takibi başlattıklarını, davalının haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, davalı tarafça takibe konu fatura alacağı kabul edilmiş ise de borcun doğmadığı yönündeki itirazı üzerine müvekkilinin … Belediyesi ile görüşmeleri sonucunda söz konusu işle ilgili doğmuş hak edişlerin davalıya ödendiği bilgisine ulaştıklarını ileri sürerek, davalının itirazının iptaline, müvekkili yararına alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, tarafların 22.10.2016 tarihinde … Belediyesi …daki kent simgesi “… imalatının demir aksamına ilişkin kısmının imalat ve montajının davacı tarafından yapılması” konusunda anlaşmaya vardıklarını, “işin iki hafta içinde tamamlanacağının ve birim fiyatının kg/TL=5,00 TL olacağının” kararlaştırıldığını, aynı gün müvekkili tarafından davacıya 20.000,00 TL ödeme yapıldığını, 28.11.2016 tarihinde de 20.000,00 TL daha ödeme yapıldığını, davacının iki haftalık süre içinde işi tamamlayıp teslim etmediğini, 09.12.2016 tarihinde teslim ettiğini, her ne kadar düzenlenen faturada 11.972 kg malzeme teslim edildiği belirtilmiş ise de müvekkilinin “teslim mutabakatı yapıldıktan sonra kalan borcunu ödeyeceğini” belirterek bu faturayı muhasebe kayıtlarına işlemekte sakınca görmediğini, müvekkilinin beyanına göre faturada belirtilen miktarda demir teslim edilmediğini, kullanılan demir miktarının bilirkişiler tarafından belirlenebileceğini, ayrıca teslim edilen malzemede epoksi boya yapılmadığını, bu eksikliğin müvekkili tarafından giderildiğini, davacının işi geç teslim etmesi nedeniyle … Belediyesi tarafından müvekkili aleyhine toplam 130.000,00 TL gecikme cezası tahakkuk ettirildiğini ve hakediş bedelinden kesildiğini, demir aksanın epoksi boyasının malzeme ve işçilik bedelinin düşülmesi gerektiğini, yine müvekkilinden tahsil edilmiş olan 130.000,00 TL gecikme cezasının ne kadarlık kısmından davacının sorumlu olacağının bilirkişiler tarafından belirlenerek bu miktarın da mahsup edilmesi gerektiğini, davacı ile sözleşme yapıldıktan sonra … Belediyesi tarafından müvekkiline 18.11.2016 tarihli 7 numaralı hak ediş bedeli ödemesinin yapıldığını ve müvekkilinin bu ödemeden sonra davacıya 28.11.2016 tarihinde 20.000,00 TL ödediğini, bu tarihten sonra müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, alacağın likit olmadığını, tazminat istenemeyeceğini savunarak, davanın reddine, müvekkili yararına kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, “…taraflar arasında … Belediyesi’nin … İmalatı ve Montajı işine ilişkin sözleşmenin kurulduğu, ayrıca 28/10/2016 tarihli teklif formunda gösterilen işle ilgili sözleşme ilişkisinin kurulduğu, bu sözleşme ilişkisi kapsamında davacı tarafından davalı adına davanın ve takibin konusu olan 10/12/2016 tarihli, … numaralı, 70.634,80-TL bedelli faturanın düzenlendiği ve tebliğ edildiği, davalının yasal 8 günlük süre içerisinde fatura içeriğine itiraz etmediği ve faturayı kendi defterlerine kaydettiği, böylece davalının fatura içeriğini yani faturanın miktar ve fiyat yönünden içeriğini kabul etmiş sayıldığı, işin 26/12/2016 tarihinde yapılan geçici kabulünde 29 adet eksik ve kusurlu imalatın belirlendiği, bunların 16/02/2017 tarihinde tamamlanarak işin bitirildiği, davalı vekili her ne kadar davacının gecikmeye sebebiyet verdiğini ileri sürmüş ise de; ihale konusu iş için yükleniciye verilen en son sürenin 25/09/2016 olması, teklif formunun ise bu tarihten sonra yani 28/10/2016 tarihinde düzenlenmiş bulunması karşısında gecikmeye davacı yüklenicinin sebebiyet verdiği konusunda bir kanaate ulaşılmadığı, davalı tarafın takas ve mahsuba konu alacağının ispatlanamadığı, diğer yandan; davalıya belediye tarafından hak edişinin ödenmiş olması nedeniyle davacı yüklenicinin de dava konusu alacağa hak kazandığı anlaşıldığından, haklı görülen davanın kabulüne…” şeklindeki gerekçe ile davanın kabulü ile; İzmir 24. İcra Müdürlüğü’nün 2017/2272 sayılı dosyasında davalının 30.000,00 TL borca itirazının iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, bu miktara takip tarihinden itibaren ticari faiz yürütülmesine, 30.000,00 TL’nin % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece takip sebebine göre tarafların tüm delillerinin değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, davacı tarafından gönderilen faturaya itiraz edilmemiş olmasının yeterli sayılarak hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya uygun olmadığını, eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu sabit ise de davacının sözleşmeye konu edimini gereği gibi yerine getirmiş olduğunu ispat etmesi gerektiğini, proje üzerinden alınan uzman görüşü ile kullanılan malzeme miktarının faturada belirtilen miktar ile uyumlu olmadığını, faturada 11.972 Kg’lık malzeme kullanıldığı belirtildiği halde kullanılan malzemenin 6.934,30 Kg olduğunun saptandığını, bu hususun mahallinde yapılacak keşif ile saptanması gerektiğini, mahkemenin müvekkilinin aldığı iş için verilen sürenin 25.09.2016 olması ve davacı ile 28.10.2016 tarihinde sözleşme düzenlenmiş olması nedeniyle davacının gecikmeden kaynaklı cezadan sorumlu olamayacağı gerekçesinin de yerinde olmadığını, ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmaksızın hüküm kurulmuş olmasının de doğru olmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; işin kesin kabulünün yapılmış olması nedeniyle davalının işin eksik yapıldığına ilişkin savunmasının yerinde olmadığını, teklif formunda belirtilen demirin uygulama aşamasında fire vermesinin olağan olması nedeniyle mahallinde yapılacak keşif ile kullanılan demir miktarının saptanmasının mümkün olmadığını, verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili istemi ile yapılan icra takibine itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Davacı ödenmeyen iş bedelinin tahsili istemi ile yapılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın haksız olduğunu belirterek eldeki davayı yasal süresi içerisinde açmıştır.
Davalı faturada belirtilen demir miktarının yapılan iş ile uyumlu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm yukarıda belirtilen nedenlerle istinaf edilmiştir.
Somut olayda; davacı yüklenici (taşeron), davalı ise (asıl yüklenici) iş sahibidir. Taraflar arasında, davalının yüklenicisi olduğu, … Belediyesi’nin … imalatı ve montajı işi ile ilgili kısmının davacı tarafından KDV dahil 82.398,00 TL bedel karşılığı yapımı konusunda sözleşme düzenlendiği, davacının ise iş bedeli karşılığı 10.12.2016 tarihinde düzenlediği 70.364,80 TL tutarındaki faturayı davalıya gönderdiği, tebliğine rağmen yasal 8 günlük süre içerisinde itiraz edilmediği, davalının ödeme planına göre bir kısım iş bedelini ödediği, bu faturanın davalı defterine de kayıt edildiği dosya kapsamı ile sabit olup, uyuşmazlık konusu da değildir. Uyuşmazlık davacının faturada belirtilen iş bedelinin tamamına hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.
Mahkemece faturaya itiraz edilmediği ve davalı defterine kayıt edildiğinin de kabul edildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de;
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2). Fatura düzenleyen tacirin TTK’nın 21/2. maddede belirtilen karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdî ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır. Bu nedenle faturanın TTK’nın 21. maddesi gereğince kesinleşmiş ve tarafları bağlayıcı olduğunun kabul edilebilmesi için, fatura konusu işle ilgili yanlar arasında sözleşme yapıldığının yasal delillerle kanıtlanması ve bedeli uyuşmazlık konusu işin de kabul edilebilir yeterlikte iş sahibine teslim edildiğinin yüklenici tarafından kanıtlanmış olması zorunludur. Sadece faturanın karşı tarafa tebliğ edilmiş ve itiraz edilmemiş olması yanlar arasında akdî ilişkinin kurulmuş ve iş bedelinin istenebilir olduğunu kanıtlamaz.
Ancak faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp sözleşmenin ifası safhasıyla ilgili olduğundan, faturanın sözleşmeyi değiştirir nitelikte olmaması ve sözleşmeye uygun biçimde düzenlenmesi gerekir. Bu nedenle, sözleşmeye aykırı düzenlenmiş faturaya itiraz edilmemesi aleyhe sonuç doğurmaz. Ancak fatura kabul edilerek ticari defterlere işlenmiş ise, faturadaki miktar kadar iş bedeli bulunduğunu iş sahibi kabul etmiş sayılacağından ticari defterlere itibar edilerek iş bedeli miktarı belirlenir. Ticari defterlerin kesin delil olması da bu sonucu gerektirir. Zira, faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. Fatura karşı tarafça ticari defterlerine kayıt edilmiş ise burada delil olan fatura değil ticari defterlerdir. Ticari defterler uyumlu olmadığı için lehe delil değeri bulunmasa dahi, karşı çıkılan faturanın ticari deftere kayıt edilmiş olması halinde ticari defter aleyhe delil oluşturacaktır.
Belirtilen nedenle, taraflar arasında faturaya konu iş ile ilgili olarak sözleşme ilişkisinin bulunduğu hususunun uyuşmazlık konusu olmamasına, iş bedelinin götürü olarak kararlaştırılmış bulunmasına, tarafların tacir olmasına göre ticari defterlerin kesin delil niteliğinde bulunmasına, davacı tarafından gönderilen faturaya davalı tarafından yasal süre içerisinde itiraz edilmemiş olmasına, davalı şirketin bu faturayı ticari defterine kaydının yapıldığını kabul etmiş olmasına, götürü bedel olarak kararlaştırılan sözleşmeye esas teklif belgesinde de kullanılacak demirin fire oranı gösterilmiş olup, sadece bu iddianın işin eksik ve ayıplı iş olarak kabul edilmesi sonucunu doğurmayacağına ve götürü bedel olarak belirlenen iş bedelinden mahsup yapılmasını gerektirmemesine göre takibin devamına karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamakta ise de alacağın davanın eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanması ve alacağın varlığının yargılamayı gerektirmesi nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru olmamıştır.
HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesinde, “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise, düzelterek yeniden esas hakkında…” duruşma yapılmadan karar verileceği hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, talebin ve istinaf sebeplerinin niteliğine göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-2. maddesi uyarınca kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının belirtilen nedenle kaldırılarak, yeniden karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun KABULÜNE,
2-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20.11.2018 tarih ve 2017/317 Esas, 2018/1180 Karar sayılı kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
-Davanın KABULÜ ile; İzmir 24. İcra Müdürlüğü’nün 2017/2272 Esas sayılı dosyasına konu icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin 30.000,00 TL üzerinden devamına, bu miktara takip tarihinden itibaren ticari faiz yürütülmesine,
-Uyuşmazlığın eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmasına ve alacağın varlığının yargılamayı gerektirmesi nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
-Verilen karar gereğince alınması gerekli 2.049,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 362,33 TL’nin mahsubu ile kalan 1.686,97 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
-Davacının yatırmış olduğu 31,40 TL başvurma harcı ile 362,33 TL nispi harç toplamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Davacının yapmış olduğu 107,80 TL tebligat-posta giderinden ibaret yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 4.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabul edilmiş olması sebebiyle davalı tarafından 01.02.2019 tarihinde yatırılan 44,40 TL ile 11.03.2019 tarihinde yatırılan 512,00 TL olmak üzere toplam 556,40 TL istinaf peşin karar harcının istek halinde davalıya geri verilmesine,
4-Davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun kabul edilmiş olması sebebiyle, davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 14,00 tebligat gideri, 9,00 TL elektronik tebligat giderinden oluşan toplam 144,30 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-HMK’nın 333/(1) maddesi uyarınca, davacı tarafından yatırılan artan gider avansının davacıya; artan delil-gider avansının davalıya geri verilmesine,
6-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 18.10.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.