Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/831 E. 2021/1243 K. 08.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/831
KARAR NO : 2021/1243

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/245
KARAR NO : 2019/123
DAVA TARİHİ : 17.04.2017
KARAR TARİHİ : 08.03.2019
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 08.10.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 08.10.2021

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.03.2019 tarih 2017/245 E – 2019/123 K sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı borçlu arasında Ankara ili …. ilçesi …. Üniversitesi …. Kampüsü İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Doğa ve Mühendislik Fakültesi ve Laboratuvarlar Binası, Hukuk Fakültesi ve Teknik Bina İnşaatları ile alt yapı ve çevre düzenlemesi işinde kutu profil merdiven korkuluğu imalatı konusunda 22.02.2016 tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşmeye ilişkin olarak taraflar arasında daha sonra 20.06.2016 tarihli zeyilname imzalandığını, sözleşme gereği müvekkilinin inşaat sahasında gerekli imalatlara başladığını, imalat aşamasında işin geldiği safha itibarı ile muhtelif tarihlerde hakedişler imzalandığını, 3. hakedişin düzenlenmesi esnasında işin bundan sonraki aşamasının artık müvekkili tarafından yapılmayacağının müvekkiline bildirildiğini, müvekkilinin şantiyedeki işine son verildiğini, 3. hakedişin yapılması esnasında müvekkiline ait olup davalının inşaat sahasına indirilen ve henüz imalatta kullanılmayan profil malzemesinin taraflarca varılan mutabakat gereği davalı şirkete bırakıldığını, bu anlaşma doğrultusunda profillerin davalı borçlunun …. Üniversitesi kampüs şantiyesine teslim edildiğini, davalının bu profillerden kaynaklı alacağı önce 26.09.2016 tarihli 3 nolu hakedişte hakediş raporuna dahil ettiğini ve ödemeyi 3 nolu hakediş ile yapacağını belirttiğini, 3 nolu hakedişte 2 nolu kalemde bu hususun gösterildiğini, ancak ödeme esnasında profillerin fiyatı ile ilgili taraflar arasında mutabakat sağlanamadığından bu kalemden doğan alacağın 3 nolu hakediş raporundan çıkarıldığını, bu profillerden kaynaklı alacak müteaddit defalar talep edilmiş ise de davalının oyalama taktiği ile alacağı bugüne kadar ödemediğini, en son yapılan görüşmede profil bedelinin fatura edilerek kendilerine gönderilmesinin istenildiğini, bu talep doğrultusunda 04.12.2016 tarihli faturanın kesilerek davalıya gönderildiğini, davalı şirket ödeme yapmadığı gibi bu faturayı Ankara …. Noterliği’nin 30.01.2017 tarihli ihtarnamesi ile iade ettiğini, bunun üzerine Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğü’nün 2017/3149 esas sayılı dosyasından davalı aleyhine takip başlatıldığını, borçlunun haksız ve kötüniyetli olarak takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere tazminata karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, sözleşme ve zeyilname kapsamında yapılan işlerle ilgili davacının hakettiği tüm ücretin kendisine ödendiğini, müvekkili şirketin cari hesabında davacının sözleşme mucibi kesintisi yapılmış (sözleşme gereği ödeme şartı henüz gerçekleşmemiş) “teminat alacağı” dışında herhangi bir alacağının bulunmadığını, taraflar arasında imzalanan 2 hakediş bulunmakta olup davacının iddiasının aksine karşılıklı imzalanan herhangi bir 3. hakediş bulunmadığını, davacının dilekçesine eklediği hakedişlerin imzasız olduğunu, müvekkili şirketçe kabul edilmediğini, davacının müvekkili şirket şantiyesine getirdiği tüm malzeme ve bu malzeme dahilinde yaptığı imalatın tamamı hakedişe ve faturaya bağlanmış olup bu belge dışında şantiye sahasına teslim edilmiş ve karşılığı alınmamış başka malzeme bulunmadığını, davacının sözleşmesel edimlerinin son bulması ve şantiye sahasından çıkmasını müteakip 2 nolu hakediş evrakı sonrası bizzat davacı yanca müvekkili şirketin yazılı olarak ibra edildiğini, davacının imzasını taşıyan yazılı belge ile davacının sözleşme kapsamında 246.099,32 TL + KDV hakediş yaptığı ve %5 teminat kesintisi dışında alacağı bulunmadığının beyan edildiğini, dava konusu faturanın dayanağını oluşturduğu iddia edilen malzemelerin şantiye sahasına getirildiği hususu ile ilgili olarak sunulu “Tutanak” başlıklı evrakın tarihsiz bir evrak olup alacağı kanıtlamaktan uzak olduğunu, davacı yanca şantiye sahasına getirilen malzemenin tümünün imalatlarda kullanıldığını, karşılığı bedellerin de ödendiğini, davacı tarafından şantiye sahasına getirilmiş olup da imalatta kullanılmayan herhangi bir malzeme bulunmadığını, bu tutanağın daha önce şantiye sahasına getirilip imalatlara kullanılan keza bedelleri ödenen malzemelere ilişkin bir tutanak olduğunun düşünüldüğünü, dava dilekçesine eklenen …. Ltd. Şti’ye ait …. ve …. numaralı sevk irsaliyeleri ile …. Ltd. Şti faturasının 2016 Şubat tarihli olup bu tarih sonrası yapılmış iki hakediş, faturalar ve davacının ibranamesi dikkate alındığında talebin iddiayı ispata yarar olmadığını, eser sözleşmesine bağlı alacakların likit olarak kabulünün mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında kurulan ilişki nedeniyle kullanılmayan ancak davacıya iade edilmeyerek davalıya bırakılması kararlaştırılan boyalı profilin 15462 mt 20x40x2 mt olduğu, profilin malzeme birim fiyatının davacı tarafça sunulan 3 nolu hakediş ve dava dışı ….’ın teklif formunda yazılı olan birim fiyat üzerinden günün piyasa koşullarına göne belirlenmesinin olaya uygun düşeceği, buna göre de bu miktarın KDV dahil 56.742,45 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğü’nün 2017/3149 Esas sayılı icra takip dosyasında 56.742,45 TL’ye yapmış olduğu itirazın iptaline, davacı yararına %20 (11.348,49 TL) tazminat verilmesine, fazlaya ilişkin 14.323,05 TL istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sözleşme konusu işin sabit birim fiyat esasına göre yapılacak olup 20*40 2 mm x 40*40 2 mm’den oluşan “Kutu Profil Merdiven Korkuluk İmalat ve Montaj” bedelinin 115,00 TL/mt olduğunu, imalatı üstlenilen işin “anahtar teslim” olup davacıya sözleşme mucibi hak ettiği tüm ücretin ödendiğini, davacının sözleşme gereği yapılan %5 teminat kesintileri haricinde müvekkili şirketten hak ve alacağı bulunmadığına ilişkin ibranameyi imza ettiğini, takibe esas faturanın müvekkili tarafından iade edildiğini, davacının iddiasına dayanak olarak teslim ettiğini iddia ettiği malzemeler için düzenlenmiş “Tutanak” başlıklı tarihsiz bir evrakı ve 3. hakediş raporu adı ile düzenlenmiş imzasız bir belgeyi dosyaya sunduğunu, davacı tarafça sunulan bu evrakların dava konusu alacağı kanıtlamaktan uzak olduğunu, yapımı tamamlanan işler neticesinde taraflar arasında düzenlenmiş iki adet hakediş bulunduğunu, bu hakedişlerin karşı yanca herhangi bir itirazı kayıt dercedilmeksizin imza edildiğini, iddia olunduğu üzere 3. hakedişin bulunmadığını, dava dışı …. Ltd. Şti imzalı teklif formları üzerindeki tarihlerin de davaya konu fatura tarihi olan 04.12.2016 tarihinden sonra olmakla davacının alacağını kanıtlamaktan uzak olduğunu, şantiye sahasına teslim edilmiş olup karşılığı alınmayan başka bir malzeme bulunmadığını, zira davacının sözleşmesel edimlerinin son bulması ve şantiye sahasından çıkmasını müteakip karşılıklı imza edilen 2 nolu hakediş evrakı sonrası bizzat davacı tarafından müvekkili şirketin yazılı olarak ibra edildiğini, dosyadaki bilirkişi raporlarının taraflarınca kabul edilmediğini, yalnızca evrak üzerinden yapılan incelemeyle davacının teslim ettiğini iddia ettiği malların müvekkiline teslim edildiği ancak imalata girmediği yönündeki kanaatin nasıl oluştuğunun anlaşılamadığını, davacı yanca 3. hakediş raporu adıyla dosyaya sunulan imzasız belgenin 26.09.2016 tarihli olup kesin hakediş olan 2. hakediş için düzenlenen faturanın tarihinin ise 04.11.2016 olduğunu, davacı tarafından ihtirazı kayıtsız imzalandığını ve bu hakedişten sonra ibraname imzalandığını, bu aşamadan sonra 3. hakediş raporu adıyla düzenlenmiş imzasız belgeye dayanılarak alacak iddiasında bulunulmasının haksız olduğunu, keşif yapılmadığı da dikkate alındığında soyut iddialara, imzasız belgelere, tarihi çelişkili evraklara istinaden hazırlanan bilirkişi raporları neticesinde davacının alacaklı olduğu yönünde hatalı ve bilirkişilerin şahsi kanaatleri neticesinde tespitlerde bulunulduğunu, bu bilirkişi raporlarının hükme alınmasının, 3. hakediş raporu adındaki imzasız belge ile fatura tarihinden daha sonraki bir tarihte düzenlenmiş dava dışı şirket …. Ltd. Şti’nin teklif raporundaki bedeller esas alınarak alacak hesaplanması ve davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, alacağın likit olmadığı halde icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira davacı alacak iddiasında haksız ve kötüniyetli olduğundan davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, hükümde davacı lehine sehven iki defa vekalet ücretine hükmedildiğini, kısmen kabul ve kısmen ret kararı verilen dava neticesinde taraflarına vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesi gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari ilişkinin varlığına yönelik herhangi bir çekişme olmadığını, dava konusu edilen malzemenin davalı şirket nezdinde kaldığı hususunda da tartışma olmadığını, takibe itirazın kötüniyetle yapıldığını belirterek, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi isteğinde
bulunmuştur.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın, İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali isteğine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
6098 Sayılı TBK’nın 470. maddesi, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü; aynı kanunun 471. maddesi,
“Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.” hükmünü; aynı kanunun 479/1. maddesi ise; “İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.” hükmünü düzenlemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 97. maddesi de, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” düzenlemesini içermektedir.
TMK’nın 6. maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup, taraflar iddialarını kanıtlamakla yükümlüdür.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 1978/11-1147).
Somut olayda; taraflar arasında imzalanan 22.02.2016 tarihli “Eser Sözleşmesi” ile yüklenici …. Mühendislik Ltd. Şti ile taşeron …. – … arasında yüklenicinin Ankara ili …. ilçesi …. Üniversitesi …. Kampüsü, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Doğa ve Mühendislik Fakültesi ve Laboratuvarları Binası, Hukuk Fakültesi ve Teknik Bina İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi işi kapsamında “Kutu Profil Merdiven Korkuluğu İmalatı” işi konusunda sabit birim fiyatlı (20*40 2 mm x 40*40 2 mm’den oluşan kutu profil merdiven korkuluk imalat ve montaj bedeli: 115,00 TL/mt KDV hariç) yapımı kararlaştırılmıştır.
Mahkemece, sunulan deliller ve bilirkişi raporları dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davacının talebi davalı şirkete ait Çubuk Şantiyesindeki imalatlarından kaynaklı alacak olmayıp, davacının davalıya ait şantiyede bulunan malzemelerinin aralarındaki iş aktinin davalı tarafça feshinden sonra davacı tarafça geri alınmayıp bu malzemelerin davalı şirkete bırakılması ile oluşan alacak talebidir. İddia, bırakılan bu malzemelerin şantiyede çalışan başka taşeronlar tarafından kullanıldığı yönünde olup başka taşeronlara kullandırılan profillerin ödenmeyen bedeli talep edilmektedir.
Mahkemece öncelikle, davacı tarafından davalı üst yükleniciye toplam kaç mtül 40*20 2 mm profilin teslim edildiğinin netleştirilmesi gerekmektedir. Mahkeme tarafından “….” …. San ve Tic Ltd Şti tarafından düzenlenen 26.02.2016 tarihli fatura ve sevk irsaliyelerindeki toplam 24.300 mtül 20*40 2 mm profilin davalıya teslim edildiği kabul edilerek düzenlenen rapor hükme esas alınarak karar verilmiştir. Halbuki “….” …. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından düzenlenen fatura ve sevk irsaliyesi davacı adına düzenlenmiş olup bunların tamamının davalıya teslim edildiği sonucu çıkartılamaz.
Teslim olgusu hukuki fiil ve maddi vakıa olup tanık dahil her türlü delil ile ispatlanabilir. Yazılı delille ispat zorunluluğu yoktur. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/217 esas ve 2017/486 karar sayılı ilamı, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2015/4930 esas ve 2016/3399 karar sayılı ilamı ve Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2015/5543 esas ve 2016/1833 karar sayılı ilamı)
O halde mahkemece, davacının tanıklarını mal teslimine dair dinletmek istediği de dikkate alınarak tanıklar ve tutanak mümzileri …. ve …. dinlenmek suretiyle davacı tarafından davalı şirkete teslim edilen 20*40 2 mm profil miktarı ve davacı tarafından inşaatta kullanılan profil miktarı netleştirilerek sözleşmenin feshinden sonra davalının şantiyesinde kalan davacıya ait 20*40 2 mm profil bulunup bulunmadığı varsa bedeli hesaplanarak hüküm verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması nedeniyle, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.03.2019 tarih 2017/245 E – 2019/123 K sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan 969,02 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
6-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 08.10.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.