Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/773 E. 2021/918 K. 13.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/773
KARAR NO : 2021/918
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/531
KARAR NO : 2019/59
KARAR TARİHİ : 13.02.2019
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 13.07.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 13.07.2021
Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13.02.2019 tarih 2017/531 E – 2019/59 K sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, müvekkili tarafından davalı şirket adına yapılan işçilik ve üretimler nedeniyle ekli faturaların kesildiğini, tarafların anlaşmaları gereğince cari hesap oluşturularak bu hesap cetveli mucibince üretimde bulunan müvekkilinin şirkete ödemeler yapılması konusunda anlaştıklarını, müvekkilinin geriye dönük bakıldığında davalı şirketin istediği işleri eksiksiz yerine getirdiğini, ancak davalı şirket tarafından ödemelerin geciktirildiğini, bakiye 594.352,00 TL ücretin ise ödenmediğini, bunun üzerine Karşıyaka 2. İcra Dairesi Müdürlüğü’nün 2017/6821 esas sayılı dosyası ile davalı/borçlu aleyhine icra takibine geçildiğini, davalı şirket tarafından haksız ve kötüniyetli olarak itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, alacaklarının muaccel olduğunu ileri sürerek, icra takibine itirazın iptaline ve %20’den az olmamak üzere tazminata karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, davacı şirkete müvekkilinin borcu bulunmadığını, davacı tarafça iddia edildiği üzere tarafların arasında ticari ilişki bulunduğunu, davacının ödemelerin sürekli aksadığı yönündeki iddialarının asılsız olduğunu, davacının iddia ettiği üzere 594.352,00 TL borcun kalmasının söz konusu olmadığını, davacının nereden elde ettiğini bilmedikleri ve müvekkili şirketi bağlamayan cari hesap ekstrelerine ve icra dosyasına sunmadığı ancak dava dilekçesine eklediği faturalar ile alacağını kanıtlamasının mümkün olmadığını, davacı şirketin hak etmediği bir alacağın peşinde olduğunu, itirazın kötüniyetli olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ticari defterlerini sunamayan davacı şirketin hazırlayarak bilirkişiye sunduğu hesap ekstresi kayıtlarına göre, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 03.05.2016 tarihinde başlayıp 20.06.2017 tarihinde sona erdiği, yasal defterleri incelenemediği için ekstrede belirtilen hususların kayıtlarına işlenip işlenmediğinin tespit edilemediği, bu ekstreye göre davacının davalıdan 590.780,89 TL alacaklı olduğunun gözüktüğü, ne var ki davacı tarafından sunulan dava ve takip konusu alacağın dayanağı olarak gösterilen hesap ekstresinin ticari delil sistemi ilkesi gereğince bir alacağın varlığını ispat için tek başına yeterli olmadığı, davacıya ait yevmiye, kebir defterleri, hatta iş ya da eserin teslimine ilişkin teslim tutanakları ile teyit edilmesi ve tüm belge ve kayıtların uyum içerisinde olması, hatta davalıya ait ticari defterlerde aksi kayıtların bulunmaması gerektiği, bu bağlamda davalı şirkete ait ticari defter kayıt ve belgelerinde, davacının değil aksine davalının davacıdan 40.177,53 TL alacaklı olduğunun gözüktüğü, ticari delil sistemi çerçevesinde dava ve takip konusu alacağını ispatlayamayan davacı vekiline 28.11.2018 tarihli celse 3 nolu ara kararı ile yemin teklif hakkının hatırlatılmasına ve bu hususta 2 haftalık kesin süre tanınmasına rağmen ara kararının tebliğ tarihi 11.12.2018’den itibaren öngörülen süre içerisinde beyanda bulunmadığı, müteakip 13.02.2019 tarihli celsede ise yemin deliline dayanmadığını bildirdiği, böylece davacı tarafın dava ve takip konusu bakiye iş bedeli alacağının varlığını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine ve davalının kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tarafların ticari defterlerini tutan kişinin aynı muhasebeci olması nedeniyle müvekkili tarafından ticari defterlerin sunulamadığını, muhasebeciden ticari defter ve kayıtların alınamadığını, bu fiili imkansızlık nedeniyle defterlerin sunulamadığının dikkate alınmasını talep ettiklerini, dosyadaki ilk bilirkişi raporunda davalı şirketin defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda esasen davalı şirketin müvekkili şirkete 392.521,89 TL borçlu olduğunun belirlendiğini, bilirkişi raporları ile yapılan iş karşılığında bedellerin kısmen ödenmesine rağmen büyük bir kısmının ödenmediğinin ortada olduğunu, davalı şirketin kapanış ve açılış beyanlarında gerçek dışı beyanda bulunmak suretiyle müvekkilinin kendisinden olan alacağını göstermeme gayreti içine girmiş ise de bizzat bilirkişi tarafından bu hususun tespit edilerek müvekkili şirketin alacağının kayıt altına alındığını istinaf nedenleri olarak ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın ticari defterlerini sunmadığını, sadece her zaman düzenlenebilecek hesap ekstresi dayanak olmak üzere alacak iddiasında bulunulduğunu, müvekkilinin tüm ticari defter ve kayıtları usulüne uygun tuttuğunu, bu kayıtlar ile birlikte yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde müvekkilinin 40.177,53 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, ticari delil sistemi çerçevesinde dava ve takip konusu alacağını ispatlayamayan davacı vekiline yemin teklifinin hatırlatıldığını, davacı vekilinin yemin deliline dayanmadıklarını bildirdiğini, iddiasını ispatlamakla mükellef olan davacının iddiasını ispatlayamadığını belirterek, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesi niteliğindeki “Fason İşçiliği, Kesim, Dikim, Paket” sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili konusundaki icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş; karara karşı davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun 29. maddesinde ilama dayanmayan takiplerde alacaklı mahkemeye müracaata mecbur kalırsa, peşin alınan harcın kendisine iade olunacağı veya alacaklının isteği üzerine mahkeme harçlarına mahsup edileceği düzenlenmektedir.
Dava dilekçesinin incelenmesinde davacı/alacaklı vekilinin davanın açılışında yatırılması gereken peşin nispi harçtan icra dosyasına yatırılan peşin harcın mahsubu talebinin bulunmadığı görülmektedir.
492 sayılı Harçlar Kanunu hükümlerine göre: Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1)ayılı tarifede yazılı olanları, yargı harçlarına tabidir (2. md.). Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev’i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır (15. md.). Noksan tespit edilen değerler hakkında 30’uncu madde hükmü uygulanır (16/4. md.). Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı nispetler üzerinden alınır (21. md.). (1) sayılı tarifede yazılı nispi karar ve ilâm harcının 1/4 ü peşin alınır (28. md.). Yargılama sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o oturum için yargılamaya devam olunur, takip eden oturuma kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150. maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın işleme konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır (30. md.). Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz (32. md.). HMK 120/1. maddeye göre de davacı, yargılama harçlarını mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.
Davacı tarafından dava açılırken dava değeri 594.352,00 TL olarak gösterilmiş dava dilekçesinde takibe vaki itirazın iptâli ile takibin devamı istenmiştir. Az yukarıda açıklandığı üzere yargı işlemlerinden alınacak harç yatırılmadıkça müteakip işlemler yapılamaz. Davacının icra dosyasına yatırılan peşin harcın mahsubu talebinin bulunmadığı da göz önünde bulundurularak dava değeri olarak gösterilen 594.352,00 TL üzerinden yatırması gereken peşin nisbi harç miktarı 10.150,04 TL olması gerekirken davacı tarafından yatırılan harç miktarı 7.173,53 TL’dir. Bu nedenle mahkemece yapılacak iş; yatırılması gereken bakiye harç miktarı olan 2.976,51 TL’yi yatırmak üzere davacı tarafa süre verilip yatırılması halinde işin esasını inceleyip karar vermek, aksi halde Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi gözetilerek karar vermekten ibarettir.
Bu durumda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-4 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13.02.2019 tarih 2017/531 E – 2019/59 K sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
6-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 13.07.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.