Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/737 E. 2022/280 K. 07.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/737
KARAR NO : 2022/280

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/394
KARAR NO : 2017/1087
DAVA TARİHİ : 27.03.2015
KARAR TARİHİ : 09.11.2017
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 07.02.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07.02.2022

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.11.2017 tarih ve 2015/394 Esas, 2017/1087 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, davacı şirketin Medical işiyle uğraştığını ve davalıya ait hastanede MR görüntüleme cihazının montajını yaparak teslim ettiğini, bu hizmet için 24.09.2014 tarih ve 063861 sayılı faturanın düzenlendiğini, yapılan işin bedelinin 57.045,61 TL olup, davalının bu bedele mahsuben 22.000,00 TL ödeme yaptığını ancak bakiye 35.045,60 TL’nin ise ödenmediğini, bu nedenle İzmir 25.İcra Müdürlüğünün 2015/3009 Esas sayılı dosyasında takip yaptıklarını, davalının icra takibine itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, davalının itirazının haksız olması nedeniyle itirazın iptaline ve davalı borçlunun %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, açılan davayı kabul etmediklerini, MR cihazının montaj bedelinin 22.000,00 TL olduğunu ve ödendiğini, ayrıca montajın ayıplı olarak yapıldığını, bu durumun davacı tarafa 19 ve 20 Haziran 2014 tarihlerinde e-mail atılarak bildirilmesine rağmen ayıbın giderilmediğini, MR cihazının montajının ayıplı olması nedeniyle düzgün çalışmadığını, davacının yapılan ihbara rağmen ayıbı gidermediği için … isimli başka bir firmaya yeniden montaj ücreti ödenmek suretiyle cihazın çalışır vaziyete getirildiğin, bu sebeple borçlu olmadıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, “Davacının davalı şirkete MR cihazı kurulum hizmeti vermiş olduğu, cihaz kurulumuna ilişkin taraflar arasında yazılı anlaşmanın mevcut olmadığı bu dönem itibariyle cihaz kurulum bedeli sözleşme ile kararlaştırılmış olduğundan bilirkişi raporu ile belirlendiği şekilde rayiç fiyat üzerinden kurulum hizmet bedelinin tespit edilmesi gerektiği, rapor kapsamına göre kurulum hizmet bedelinin 50.000,00 TL olduğu, davalının yapmış olduğu ödemelerin mahsubundan sonra takip tarihi itibariyle davacı alacağının 28.000,00 TL olduğu, davalı taraf verilen hizmetin ayıplı olduğunu belirtmiş ise de buna ilişkin kayıt ve belgeler dosyaya ibraz edilmediğinden, davalının ayıba yönelik iddiasının davacının hizmet bedelinin tahsilini talep etmesi üzerine ayıp hususunda iddiayı ortaya atmış olduğu bu itirazın yerinde olmadığı, 28.000,00 TL davacı alacağının davalıdan tahsili gerektiği anlaşıldığından davanın kısmen kabulü ile, davalının İzmir 25. İcra Müdürlüğünün 2015/3009 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile, takibin 28.000,00 TL asıl alacak üzerinden ve icra takip tarihinden itibaren asıl alacağa % 11,75 oranında avans faizi ( bu oranlardan aşağı olmamak üzere artan ve azalan oranda) uygulamak suretiyle devamına, alacak likit vasfının bulunmadığından icra inkar tazminatı isteminin reddine, fazlaya ait istemin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde de belirttikleri üzere asıl alacak ve işlemiş faizi ile birlikte toplam 35.345,60 TL üzerinden icra takibi yapıldığını ve davanın da bu miktar üzerinden açıldığını, icra takibinde talep edilen 300,00 TL işlemiş faiz yönünden taleplerinin reddedilmesinin yerinde olmadığını, davalının işlemiş faiz yönünden bir savunmasının bulunmadığını, yerel mahkemece Sağlık Bakanlığına ait sağlık kurumlarına ilişkin yayınlanan 19.10.2010 tarihli genelge doğrultusunda dava konusu MR cihazının montaj işlemine ilişkin bedelin ne kadar olacağının bilirkişilerce hesaplanması yönteminin de hatalı olduğunu, kaldı ki ne müvekkilinin ne de davalı hastanenin kamu hastanesi olmadığını, bu nedenle taraflar arasındaki ihtilafın Sağlık Bakanlığına ait genelge kapsamında olmadığını, müvekkilinin cihaz kurulumu için kestiği fatura bedelinin tamamı olan 57.045,61 TL serbest piyasa koşullarına göre bu cihazın montajı için ödenmesi gereken bedel olduğunu, davalının 22.000,00 TL ödeme yapması üzerine geriye kalan 35.045,60 TL’lik müvekkilinin alacağı kaldığını, mahkemece bu miktarın tamamına hükmedilmesi gerekirken ve yine davalının itirazının haksız olması nedeniyle asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatına da hükmedilmesi gerekirken davanın kısmen kabulüne ve icra inkar tazminatının reddine dair verilen karar yerinde olmadığından ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi heyetince hazırlanan kök raporda mali yönden yapılan açıklamada davacı tarafın müvekkili şirketten bir alacağının olmadığının açıkça beyan edildiğini, yine bilirkişi raporunun teknik yönden yapılan değerlendirmede ise eksik inceleme yapıldığını, delil listelerinin 6. ve 7. maddelerinde belirttikleri MR cihazının montajı yapıldıktan sonra çalışmadığı ve bu nedenle davacı tarafından da bildirilmesine rağmen müdahale edilmemesi üzerine ayıplı yapılan montajın bu kez 3. şahıs … isimli bir firmaya yaptırıldığını, teknik Medical bilirkişi tarafından montajın ayıplı olup olmadığı, cihazı çalıştıran 3. Kişi … firmasının hazırladığı teknik raporda belirtilen hususların ayıplı montaja ilişkin olup olmadığı hususlarının değerlendirilmediğini, MR cihazının dosyadaki faturadan da anlaşılacağı üzere 230.277,00 TL olduğunu, bilirkişiler tarafından MR cihazının 1/4 oranına tekabül eden montaj bedelinin 50.000,00 TL olacağının kabul edilmesini hayatın olağan akışına aykırı olacağını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davacı vekili ve davalı vekili istinafa cevap vermemiştir.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, Eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağa ilişkin yapılan icra takibine itirazın iptali isteğine ilişkindir.
TBK’nun 470. maddesinde; “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.”
TBK’nun 474/1. maddesinde;” İşsahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır.”
TBK’nun 475. maddesinde;” Eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hâllerde işsahibi, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme.
2. Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere, eserin ücretsiz onarılmasını isteme.”
TBK’nun 477. maddesinde; “Eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur; ancak, onun tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek olan ayıplar için sorumluluğu devam eder.
İşsahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş sayılır.
Eserdeki ayıp sonradan ortaya çıkarsa işsahibi, gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorundadır; bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır.
TBK’nun 479. maddesinde;” İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.
Eserin parça parça teslim edilmesi kararlaştırılmış ve bedel parçalara göre belirlenmişse, her parçanın bedeli onun teslimi anında muaccel olur.”
TBK’nun 480. maddesinde; “Bedel götürü olarak belirlenmişse yüklenici, eseri o bedelle meydana getirmekle yükümlüdür. Eser, öngörülenden fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile yüklenici, belirlenen bedelin artırılmasını isteyemez.Ancak, başlangıçta öngörülemeyen veya öngörülebilip de taraflarca göz önünde tutulmayan durumlar,taraflarca belirlenen götürü bedel ile eserin yapılmasına engel olur veya son derece güçleştirirse yüklenici,hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı veya karşı taraftan beklenemediği takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir.”
TBK’nun 481. maddesinde;”Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.”
Hükümleri düzenlenmiştir.
Somut olayda; davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.
Davalı iş sahibi tarafından satın alındığı anlaşılan ikinci el MR görüntüleme cihazının montaj işinin yapılması hususunda taraflar arasında sözlü eser sözleşmesi kurulduğu sabittir.
Davacı yüklenici, MR cihazının montaj işlemine ilişkin davalı iş sahibi ile anlaştıkları bedelin 57.045,61 TL olduğunu iddia etmekte, davalı iş sahibi ise dava konusu MR görüntüleme cihazının montaj bedelinin 22.000,00 TL olduğunu ve bu bedelin davacıya ödendiğini beyan etmektedir. Bu duruma göre; taraflar arasında bedelde ihtilaf bulunmaktadır.
Davacı yüklenicinin montaj işine ilişkin 24.09.2014 tarih ve 063861 sayılı 57.045,61 TL bedelli faturayı düzenleyerek davalı iş sahibine gönderdiği, davalı iş sahibi tarafından ise 30.09.2014 tarih ve 323117 seri nolu 35.045,61 TL’lik iade faturasının düzenlendiği ve davacı yükleniciye gönderildiği anlaşılmaktadır. Bu duruma göre; taraflar arasında, yapılan montaj işlemine ilişkin 22.000,00 TL’nin ödendiği hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Dosya içerisinde mevcut 12.06.2014 tarihli 457 nolu teknik servis raporu belgesine göre; davacı yüklenici tarafından davalıya ait hastanede dava konusu MR cihazının montaj işinin yapıldığı ve MR cihazının çalışır durumda teslim edildiği ve servis formunun taraflarca da imzalandığı anlaşılmaktadır.
Ancak, dava konusu MR cihazının 12.06.2014 tarihinde montajının gerçekleştirilmesinden sonra davalı iş sahibi 19.06.2014 tarihinde ve 20.06.2014 tarihinde montajı yapılan MR görüntüleme cihazının randımanlı çalışmadığı ve görülen aksaklıkların nelerden ibaret olduğuna dair e-mail vasıtasıyla davacı yükleniciye ayıp ihbarında bulunmuştur.
Davalı iş sahibi, davacı yükleniciye ayıp ihbarında bulunmasına rağmen yüklenici tarafından gerekli müdahalenin yapılmaması üzerine dava dışı … isimli şirkete gerekli onarım işlerinin yaptırıldığını iddia ederek bu onarım ve tamirat işlerine ilişkin 18.07.2014 tarihli teknik tespitlere ilişkin belge ile … şirketi tarafından düzenlenmiş olan faturaları ibraz ettiği görülmektedir.
Bu duruma göre; taraflar arasında sözlü eser sözleşmesi kurulduğu sabit olmakla; davacı yüklenici dava konusu MR cihazının montajını yaparak çalışır vaziyette teslim ettiğini ve montaj bedeli olan 57.045,61 TL’nin tamamını hakettiğini, ancak davalı tarafından 22.000,00 TL ödeme yapılıp bakiye bedelin ödenmediğini, davalı iş sahibi ise montaj bedelinin 22.000,00 TL olduğunu ve bu bedelin ödendiğini, ayrıca davacının montaj işinin ayıplı olması nedeniyle yeniden cihazın kurulumunun 3. bir şirkete yaptırıldığını söyleyerek yapılan bu ikinci montaja ilişkin belgelerini dosyaya ibraz etmiştir.
Bu kapsamda; davacı yüklenicinin 12.06.2014 tarih ve 457 sayılı teknik servis formuna göre; dava konusu MR görüntüleme cihazının montajının yapılarak çalışır vaziyette davalı iş sahibine teslim edildiği anlaşılmakta ise de, montaj ve teslim tarihinden kısa bir süre sonra 19.06.2014 ve 20.06.2014 tarihli davalı iş sahibi tarafından davacı yükleniciye gönderilen e-maillerde montajı yapılan MR cihazında yaşanan görüntüleme aksaklıklarına ilişkin ayıp ihbarında bulunulduğu görülmekle, dosyaya rapor sunan bilirkişi heyetinde yer alan Medical bilirkişinin davalı iş sahibi tarafından gönderilmiş olan e-maillerde belirtilen ayıpların MR cihazının kurulumundan kaynaklı ayıplar olup olmadığı, ayrıca bildirilen bu ayıpların … isimli başka bir firmaya yaptırıldığı belirtilmekle davalı tarafından ibraz edilen ve bu firma tarafından düzenlenmiş olan tespit raporu ve fatura içeriklerinde yapılan onarım ve tamiratların davacı yüklenici tarafından gerçekleştirilmiş olan montaj işleminin ayıplı olmasından kaynaklı onarım ve tamiratlar olup olmadığı hususunun değerlendirilmediği görülmekle bilirkişi heyetinde görev alan Medical bilirkişiden yukarıda belirtilen hususlarda ek rapor alınmak suretiyle davacı yüklenicinin yapmış olduğu montaj işleminin ayıplı olup olmadığı ve varsa ayıp bedeli belirlendikten sonra bu kez de; emsal Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere sözlü eser sözleşmesi ilişkisinde tarafların yapılacak işin bedelini sözleşme sırasında belirlememiş olmaları veya bedelde anlaşamamaları halinde yüklenicinin gerçekleştirdiği imalat bedelinin sözleşme tarihinde ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 481. maddesindeki düzenleme kapsamında montajın yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçleriyle hesaplanacağı kabul edilmiş olup, (mahalli piyasa rayiçleri içerisinde yüklenici karı ve KDV olacağından bunlar bedele ayrıca eklenmeyecektir) bu şekilde yüklenicinin hak edeceği iş bedeli belirlendikten sonra davalı iş sahibinin yapmış olduğu ödemeler ile varsa ayıptan kaynaklanan ve davalı tarafından 3. bir şirkete yaptırılan onarım nedeniyle bu şirkete yapılan ödeme miktarı toplam bedelden mahsup edilerek yüklenicinin talep edebileceği iş bedeli bulunacaktır.
Bu nedenlerle; davacı yüklenicinin yapmış olduğu montaj işlerinde herhangi bir ayıp bulunup bulunmadığı, ayıplı imalat var ise bedelinin ne kadar olduğu yönünde ve yine serbest piyasada dava konusu MR cihazının montajının yapıldığı yıl itibariyle montaj bedelinin ne kadar olacağının tespiti hususunda yukarıda açıklanan kriterler doğrultusunda denetime elverişli rapor alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı karar verilmiş olması yerinde değildir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması nedeniyle, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca davacı ile davalının istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı ile davalının istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.11.2017 tarih ve 2015/394 Esas, 2017/1087 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının istek halinde davacıya ilk derece mahkemesince İADESİNE,
5-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 478,00 TL istinaf nispi karar harcının istek halinde davalıya ilk derece mahkemesince İADESİNE,
6-İstinaf yoluna başvuran davacı ile davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde DİKKATE ALINMASINA,
7-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı ve davalı lehine vekalet ücreti taktirine YER OLMADIĞINA,
8-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen TEBLİĞE ÇIKARILMASINA,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 07.02.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.