Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/615 E. 2021/599 K. 21.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/615
KARAR NO : 2021/599
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/51
KARAR NO : 2018/579
KARAR TARİHİ : 13.12.2018

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 21.05.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 21.05.2021

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13.12.2018 tarih 2018/51 Esas – 2018/579 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı arasında akdedilen ve öncesinde yapılan diğer sözleşmelerin devamı olan 01.01.2016 – 31.12.2016 tarihleri arasında geçerli olan taşeronluk sözleşmesinin taraflarca tekrar yenilenmediğinden 31.12.2016 tarihinde sona erdiğini, yapılan sözleşmeler gereği 31.12.2016 tarihine kadar müvekkiline yapılan ödemelerden teminat adı altında düzenli kesintiler yapıldığını, bu kesintilerin sözleşme sonunda müvekkili şirkete ödenmesi gerekirken ödenmediğini, müvekkili şirkete taşeron sıfatıyla yaptırılan işlerde hazırlanan istihkaklarda ve müvekkili tarafından kesilen faturaların ödenmesi sırasında çalışan işçilerin SGK ödemeleri ve maaşlarının kaynakta kesilmesine rağmen ayrıca teminat adı altında kesintiler de yapıldığını, bu sebeple müvekkili şirketin işçilerin SGK primlerine ve maaşlarına ilişkin borcu bulunmadığını, bu sebeple davalı şirkete gönderdikleri İzmir … Noterliği’nin 24.01.2017 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesine rağmen müvekkili şirketçe kesilen teminatın iade edilmediğini, Aliağa İcra Müdürlüğü’nün 2017/3962 esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi yapıldığını, borçlunun süresinde itiraz ederek takibi durdurduğunu ileri sürerek, Aliağa İcra Müdürlüğü’nün 2017/3692 esas sayılı icra dosyasında takibe konu 277.313,60 TL alacağın ferileri ile birlikte takibine yapılan itirazın iptaline ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, alacağın zamanaşımına uğradığını, 01.01.2016 tarihli sözleşmenin 9.2 maddesinde “Kat’i teminat işin bitimini müteakip veya sözleşmenin feshedilmesi halinde SGK ve Vergi Dairesinden alacağı “borcu yoktur” yazılarını …’a vermesinden sonra ve teminatı ilgilendiren başka hususlar kalmamış ise Yüklenici’ye iade edilecektir.” düzenlemesi bulunup davacı tarafından resmi kurumlardan borcu yoktur yazılarını almadan dava açmasının iyiniyet ve usul hükümlerine aykırı olduğunu, davacının onlarca çalışanına ücret alacaklarını ödemediğini, müvekkili şirketin Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü İzmir Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü tarafından onlarca idari denetim ve ücret takip dosyasına maruz kaldığını, ödeme yapmak zorunda kaldığını, yapılan kesintilerin iadesi ve teminatın iadesi istemlerinin sözleşme gereği mümkün olmadığını, taraflar arasındaki akdin ifası sırasında meydana gelen kazalardan ve ücret alacaklarından kaynaklı derdest durumda olan İş Hukukundan kaynaklanan davalar bulunduğunu, bu nedenle teminatın iadesinin mümkün olmadığını, davacının öncelikle sözleşme gereği çalışanlarına doğmuş ve doğması kuvvetle muhtemel borçlarını temizlemesi, çalışanlarına ödeme yapması ve ibralarını alması gerektiğini, bu davalarda davacı şirket ile şirket sahibi …’in müşterek ve müteselsil kefil olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının yüklendiği işyerinde çalışan bir kısım işçi tarafından Aliağa İş Mahkemesi’nin 2015/112 E.; 2016/653 E.; 2015/397 E.; 2015/247 E.sayılı dosyalar ile davalar açıldığı, 2015/112 E.sayılı dosyanın sonuçlandığı ve diğerlerinin sonuçlanmadığı, davalı üst işveren ve davacı alt işveren sıfatıyla bu dosyalarda taraf oldukları, mahkemece davacı ve davalı aleyhine bir karar verilmesi halinde davacının da borçlu olacağı, bu durumda davalının rücu’an bu alacakları talep etme hakkının olacağı kanaati ile kesilen 277.313,60 TL teminatın sözleşmenin 9/2. madde hükmü kapsamında davacıya ödenmesinin henüz mümkün olmayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketle yapılan sözleşmeler gereği 31.12.2016 tarihine kadar müvekkiline yapılan ödemelerden teminat adı altında düzenli kesintiler yapıldığını ve bu kesintilerin sözleşme sonunda müvekkili şirkete ödenmesi gerekirken ödenmediğini, müvekkili şirkete taşaron sıfatıyla yaptırılan işlerde hazırlanan istihkaklarda ve müvekkili tarafından kesilen faturaların ödenmesi sırasında çalışan işçilerin SGK ödemeleri ve maaşlarının kaynakta kesilmesine rağmen ayrıca teminat adı altında kesintiler de yapıldığını, bu sebeple müvekkili şirketin işçilerin SGK primlerine ve maaşlarına ilişkin borcu bulunmadığını, bilirkişi raporuna yaptıkları itirazlarının mahkemece nazara alınmadığını, taraflar arasında yapılan sözleşmenin 8. maddesinde ödemelerin aylık hak edişler halinde fatura karşılığı müteakip ayın sonuna kadar … tarafından ödeneceğini, işçi ücret ve alacakları ile teminatlarının yüklenici tarafından karşılanacağını, yüklenicinin hakediş faturasından önce işçi ücretleri, muhtasar vergiler, SGK primleri, KDV’lerin ve diğer yasal kesintilerinin ödendiğine dair belgelerini ibrazından sonra hakedişlerinin ödeneceğinin belirtilmiş olup müvekkiline ödenen hakedişlerden tüm bu ödemeler mahsup edildikten sonra ve teminat kesintisi de yapıldıktan sonra kalan bakiyenin fatura karşılığı olarak ödendiğini, bu sebeple davalının kendisi adına sorumluluk doğacak tüm kesintileri yaptıktan sonra müvekkiline istihkakları ödediğini, davalı yönünden sözleşmeden doğan müvekkili ile ilgili bir borç olmadığını, zaten SSK borcunun olmadığının da tespit edildiğini, müvekkilinin davalının sorumlu olması muhtemel muhtasar vergilerin tamamının kaynakta kesilerek ödenmiş olup müvekkilinin borcunun kendisine ait KDV borcu olduğunu, bu borçtan davalının sorumluluğunun sözkonusu olmadığını, kaldı ki müvekkilinin bu borcu da yapılandırmış olup ödeme çabasında olduğunu, bu borçla ilgili olarak davalıya yöneltilmiş bir ödeme emri veya alacak ihtarı olmadığını, bu yönden bilirkişi sonuç kısmında yer alan vergi borcunun teminatın iadesine imkan vermediğine ilişkin kısmını kabul etmediklerini, bilirkişilerin işçiler tarafından açılmış olan bir kısım davalarla ilgili olarak işveren aleyhine sonuçlanması durumunda davalı …’ın sorumluluğu doğacağından teminatın iadesi yönünden engel teşkil ettiğini beyan ettiğini, sorumluluğun doğması değil bu sorumluluğun müvekkili şirketle illiyet bağının olmasının önemli olduğunu, müvekkili şirket yönünden illiyet bağının mevcut olmadığını, derdest olan iş davalarından … tarafından açılan Aliağa İş Mahkemesi’nin 2015/397 esas sayılı dosyasında inceleme yapıldığında, müvekkili şirkette bu şahsın çalışmadığını ve işten ayrıldığı tarihten sonra sözkonusu şirketin kurularak davalı … ile sözleşme yapıldığı göz önüne alındığında müvekkili şirket yönünden davalı …’ye bir sorumluluk yüklemediğini ve müvekkili şirket ile bu şahsın alacak ilişkisi olmadığının açıkça görüleceğini, alacağı 2014 yılından öncesine ait olduğunu, Aliağa İş Mahkemesi’nde 2016/653 esas sayılı dosyasında devam eden ve … tarafından açılan iş kazasına tazminat davasının ve yine Aliağa Cumhuriyet Savcılığı’nın 2014/2770 esas sayılı dosyasında devam eden tahkikatının müvekkili şirketle bir ilgisi olmadığını, olayın 2014 yılında ve … adi şirketle yapılan taşaronluk sözleşmesi sırasında meydana gelmiş bir kaza olup müvekkili şirketin olayın tarafı olmadığını, zira müvekkili …’nin 09.12.2014 tarihinde kurulmuş olup bilirkişi raporunda da müvekkili şirkette çalıştığına dair bir belgeye rastlanmadığını belirtmesine rağmen sorumlu tutularak teminatın iadesine engel teşkil ettiğinin beyan edilmesinin raporu çelişkili hale soktuğunu, yine Aliağa İş Mahkemesi’nin 2015/112 esas sayılı dosyasında da …’nın iş akdinden doğan alacak davası açmış ise de, bilirkişi raporunda müvekkili şirket ile hiçbir ilgisinin olmadığını ve …’e ait işyerinde çalıştığını, ancak bu şahsın yaptığı iş ile müvekkili şirketin yaptığı işin aynı olduğunu saptadığını beyan ederek müvekkil şirkette hiç çalışmayan ve hatta o tarihte kurulmamış olan kendi özel tüzel kişiliği olan davacı şirketi sorumlu saydığını, bu sebeple bilirkişinin bu beyanının kabul edilemeyeceğini, yine Aliağa İş Mahkemesi’nde 2015/247 esas sayılı dosyasında davacı olan …’in kısa bir süre yaklaşık 1 hafta kadar müvekkili şirkette çalıştıktan sonra işe gelmemesi sebebiyle iş akdi sonlandığından ve kıdem tazminatı hak etmediğinden kendisine ödeme yapılmadığını, bu davada diğer davalıların sorumluluğunun söz konusu olduğunu, bu davaların tamamının 2015 yılı öncesine ait olup davacı şirketin kuruluşundan sonra yapılan kesintilerin tamamının 2015 – 2016 yıllarına ait olduğunu, bu sebeple bu davaların müvekkili şirketle bir ilgisinin olmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; halihazırda vergi borçları bulunan davacı şirketin müvekilinin uhdesinde bulunan teminatının iadesini talep edemeyeceğinin açık olduğunu, kaldı ki davacının sorumlu olduğu derdest davalar olduğunu belirterek, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, TBK’nun 470 vd. maddelerine göre açılmış eser sözleşmesi niteliğindeki “…’nin fabrika genelinde genel vinçlerin elektrik konsol ve bara montaj ve kaynak çelik montaj, imalat, iç ve dış aydınlatmalar, vinç yürüme yolları, korkuluk imalat montaj, genel merdiven imalat ve montaj, kapı pencere imalat, montaj, elektrik atölyesi bobin sarma işçiliği, ayrıca verilecek ek işlerin yapımı…” sözleşmesi çerçevesinde kesilen teminat tutarının tahsili konusundaki icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davacının vergi borcu ve işçi alacakları için açılan derdest davaların bulunması nedeniyle teminatın iadesinin şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; karara karşı davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun 29. maddesinde ilama dayanmayan takiplerde alacaklı mahkemeye müracaata mecbur kalırsa, peşin alınan harcın kendisine iade olunacağı veya alacaklının isteği üzerine mahkeme harçlarına mahsup edileceği düzenlenmektedir.
Dava dilekçesinin incelenmesinde davacı/alacaklı vekilinin davanın açılışında yatırılması gereken peşin nispi harçtan icra dosyasına yatırılan peşin harcın mahsubu talebinin bulunmadığı görülmektedir.
492 sayılı Harçlar Kanunu hükümlerine göre: Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1)ayılı tarifede yazılı olanları, yargı harçlarına tabidir (2. md.). Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev’i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır (15. md.). Noksan tespit edilen değerler hakkında 30’uncu madde hükmü uygulanır (16/4. md.). Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı nispetler üzerinden alınır (21. md.). (1) sayılı tarifede yazılı nispi karar ve ilâm harcının 1/4 ü peşin alınır (28. md.). Yargılama sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o oturum için yargılamaya devam olunur, takip eden oturuma kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150. maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın işleme konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır (30. md.). Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz (32. md.). HMK 120/1. maddeye göre de davacı, yargılama harçlarını mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.
Yapılan açıklamalarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; icra takip talebinde 277.313,60 TL asıl alacak, 16.137,37 TL işlemiş faiz, 197,04 TL ihtar gideri ve 10,30 TL ihtar gideri işlemiş faizi olmak üzere toplam 293.658,31 TL alacağın takip tarihinden itibaren asıl alacağa uygulanacak %9 faiziyle tahsili istenmiş, davalı borçlu tarafından borcun tamamına itiraz edilmiştir. Davacı tarafından dava açılırken dava değeri 277.313,60 TL olarak gösterilmiş dava dilekçesinde takibe vaki itirazın iptâli ile alacağın takip dosyasında belirtilen faizi ile birlikte tahsili istenmiştir. Az yukarıda açıklandığı üzere yargı işlemlerinden alınacak harç yatırılmadıkça müteakip işlemler yapılamaz. Davacının icra dosyasına yatırılan peşin harcın mahsubu talebinin bulunmadığı da göz önünde bulundurularak dava değeri olarak gösterilen 277.313,60 TL üzerinden yatırması gereken peşin nisbi harç miktarı 4.735,82 TL olması gerekirken davacı tarafından yatırılan harç miktarı 3.267,54 TL peşin harç ve 280,00 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 3.547,54 TL’dir. Bu nedenle mahkemece yapılacak iş; yatırılması gereken bakiye harç miktarı olan 1.188,28 TL’yi yatırmak üzere davacı tarafa süre verilip yatırılması halinde işin esasını inceleyip karar vermek, aksi halde Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi gözetilerek karar vermekten ibarettir.
Bu durumda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-4 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13.12.2018 tarih 2018/51 Esas – 2018/579 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ve istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
6-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 21.05.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.