Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/573 E. 2021/458 K. 16.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/573
KARAR NO : 2021/458
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1213
KARAR NO : 2018/876
KARAR TARİHİ: 16.10.2018
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 16.04.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 16.05.2021

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16.10.2018 tarih ve 2016/1213 Esas, 2018/876 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirketin 1 takım ”RAL Endüstriyel Fırın” yapımı ve teslimi konusunda anlaştıklarını, anlaşma doğrultusunda davalı şirketin 27.04.2016 tarih ve 08062 nolu, 17.700,00 TL bedelli faturasını müvekkiline verdiğini, müvekkili tarafından fatura bedeli olan 17.700,00 TL ‘nin 7.000,00 TL sinin 24.06.2016 tarihinde ve 10.650,00 TL sinin 25.07.2016 tarihinde makbuz karşılığında ödendiğini, sipariş bedelinin ödenmesine rağmen davalı şirketin yapımını ve teslimini üstlendiği makinayı imal edip teslim etmediğini, bu nedenle Karşıyaka …Noterliği’nin 02.08.2016 tarih ve …. yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edildiğini, ihtarname tebliğine rağmen borcun ödenmemesi üzerine İzmir 10. İcra Müdürlüğü’nün 2016/11595 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi açıldığını, davalı şirketin bu takibe karşı borcu olmadığı gerekçesi ile itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, davalı tarafın itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğunu belirtmiş, davalının İzmir 10. İcra Müdürlüğü’nün 2016/11595 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, % 20 icra inkar tazminatının hüküm altına alınmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, müvekkili şirketin davalı tarafa borçlu olmayıp alacaklı olduğunu, müvekkili şirketin davacının İzmir Karabağlar’da bulunan fason statik boya tesisinin fırın dahil kurulumunu yaptığını, tesiste bulunan çalışmayan makine ve ekipmanları çalışır hale getirerek işi bitirip teslim ettiğini, ayrıca fırın imalatını da yapıp teslim ettiğini, yapılan işlerin toplam tutarı 27.700,00 TL olduğunu, müvekkili şirketin dava dilekçesinde bahsi geçen fatura haricinde 10.000,00-TL daha alacağı bulunduğunu, davacının hesap mutabakatı için defalarca davet edildiğini ancak kötü niyetli olarak mutabakattan kaçındığını, bu nedenlerle müvekkili şirket hakkında açılan takibin haksız olup davacı tarafın itirazın iptali talebinin yerinde olmadığını ayrıca borcu kabul anlamına gelmemek kaydı ile, taraflar arasındaki takip ve dava konusu alacak ve borç ilişkisinin yargılamayı gerektirir nitelikte olması nedeniyle davacı tarafın icra inkar tazminatı isteminin de yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, “…davacı tarafça taraflar arasında RAL Endüstriyel Fırın yapımı konusunda anlaşma sağlandığı, anlaşma doğrultusunda mal bedelinin ödenmesine rağmen fırının teslim edilmediğinden bahisle ödenen bedelin iadesine yönelik olarak davalı hakkında icra takibi başlatıldığı, davalının takibe itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, davacı tarafça itirazın iptaline yönelik olarak eldeki davanın açıldığı, taraflar arasında RAL Endüstriyel Fırın yapımı ve satımı konusunda sözlü sözleşme düzenlendiği, bu konuda taraflar arasında her hangi bir ihtilafın söz konusu olmadığı, taraflar arasındaki ihtilafın mal bedelinin ödenmesine rağmen teslimin yapılıp yapılmadığı noktasında toplandığı, dava konusu edilen ticari ilişki doğrultusunda davalı tarafça 27/04/2016 tarihli, 17.700,00-TL bedelli faturanın düzenlendiği ve faturanın davacı tarafa teslim edildiği, söz konusu faturanın davacı tarafça ticari defterlere kaydedildiği ve bedelinin de ödendiği, faturanın davacı defterine kaydedilmiş olmasının fatura içeriğindeki malın davacıya teslim edildiğine karine oluşturduğu, bu karinenin aksini yani mal teslim edilmeksizin faturanın ticari deftere sehven kaydedildiğinin ve bedelinin sehven ödendiğinin davacı tarafça ispatının gerektiği, bu hususta davacı tarafça usulüne uygun olarak ispat yükününün yerine getirilmediği, davacı tarafça mal teslimine yönelik yemin deliline de dayanılmadığı incelenen tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış, ispat edilemeyen davanın reddine…” şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı yüklenicinin bedelin ödenmiş olmasına rağmen sözlü sözleşme gereğince teslim yükümünü yerine getirmediğini, ispat yükünün davalıda olduğunu, mahkemece ispat külfetinin davacıda olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının edimini ifa etmesi için 02.08.2016 tarihinde ihtarnamede gönderdiğini, davalının son celsede dava konusu fırını teslim etmediğini kabul ettiğini, bu hususun taraf tanıklarının beyanları ime de ispat edildiğini, yemin teklifinin de usulüne uygun olarak yapılmadığını, hangi konuda yemin teklif edileceğine dair açıklamada bulunulmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça dava konusu fırının kendilerine teslim edilmediğinin iddia edildiğini, taraflarınca fırının imal ve teslim edildiğinin cevaben bildirildiğini, cevaplarının davacı tarafın iddiasını inkar niteliğinde olduğundan ispat yükü vakıaya ilişkin lehine hak çıkaran davacı tarafa ait olduğunu, davacının dava konusu fırının teslim edilmediğini ispatlayamadığı gibi taraflarınca fırının teslim edildiğinin kanıtlandığını, tarafların ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinde defterlerin usulune uygun ve birbirini teyit ettiğinin anlaşıldığını, davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarında müvekkili şirkete 50,00 TL borçlu olduğunun tespit edildiğini, dava konusu fırına ait 27.04.2016 tarihli faturanın davacının defterlerinde kayıtlı olduğunun görüldüğünü, fatura içeriğine ve teslim olgusuna ilişkin davacı tarafça süresinde itirazda bulunulmadığını, HMK’nın 222. maddesi gereği davacı şirketin kendi aleyhine delil teşkil eden kendi kayıtlarının aksini tanık ile kanıtlamasının mümkün olmadığını, defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanması gerektiğini, tanık beyanlarının davacı tarafın davasını ispat aracı olarak kullanmasını kabul anlamına gelmemek kaydıyla, yargılama esnasında dinlenen tanık beyanlarında dahi dava konusu fırının teslim edildiğinin kanıtlandığını, aksine davacı tanığı … ve …’nın beyanlarında fırının kendilerine teslim edildiğini açıkca kabul ettiğini, tanık …’in mahkeme huzurunda dava konusu fırının teslim edildiğini ancak dava dışı kabine ilişkin teslimat yapılmadığını beyan ettiğini, davacı tarafın … tarafından fırının teslim edilmediğini kabul ettiği iddiasının da doğru olmadığını, 17.07.2018 tarihli celsede davacı vekilinin teslim konusunda yemin deliline dayanıp dayanmayacağını bildirmek üzere mahkemeden süre aldığını, davacı vekilinin yemin konusunu bildiği duruşma tutanağıyla sabit olduğunu, bu nedenle davacı tarafın hangi konuda yemin teklif edileceğinin bildirilmediği gerekçesini ileri sürerek mahkeme kararının hatalı olduğu iddiasının doğru olmadığını belirterek, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili istemi ile yapılan icra takibine itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içerir bir iş görme akdidir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise, teslim edilen eserin bedelini ödemektir. Niteliği gereğince yüklenicinin bedeli talep edebilmesi yüklenilen işin sözleşme hükümlerine uygun olarak yapılıp teslim edilmesi koşuluna bağlıdır.
Ancak, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura, akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Somut olaya gelince; taraflar arasında davalı yüklenici tarafından 1 takım ”RAL Endüstriyel Fırın” yapımı ve teslimi konusunda sözlü anlaşma yapıldığı konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, sözleşme konusu iş bedeli karşılığı olarak davalı tarafından 27.04.2016 tarihinde düzenlenen ve bilirkişi raporu ile taraf defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu her iki taraf kayıtlarında yer alan ancak davacı defterlerine göre 17.700,00 TL iş bedeli karşılığının ödenmiş olmasına rağmen dava konusu fırının davacı iş sahibine teslim edilip edilmediğine ilişkindir.
Yukarıda değinildiği üzere iş bedelinin ödenmesi için yüklenicinin işi davacı iş sahibine teslim ettiğini kanıtlaması gerekli olup, teslim maddi bir olay olduğundan tanık dahil her türlü delil ile kanıtlanması mümkündür. Ancak taraflar arasında sözleşme ilişkisinin kurulduğu tartışmasız olup, teslimin çekişmeli olduğu, davacının dayandığı 02.08.2016 tarihli ihtarname içeriği ile de sabit olduğu üzere faturaya itiraz edilmediği, fatura bedelinin 24.06.2016 ve 25.07.2016 tarihlerinde ödendiği, düzenlenen faturanın yasal süre içinde itiraz edilmeyerek kesinleştiği, her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olduğu, anılan defterlerin delil niteliğine sahip olduğu, aksinin davacı tarafça kanıtlanamadığı, dosya kapsamına göre davalı tarafından yapılan kabinin boyanmak üzere davacı tarafa teslim edildiği, boyandıktan sonra davalıya iade edildiği, bu aşamadan sonra edimin tamamlanmadığının iddia edildiği, ispat külfetinin bu nedenle davacıya ait olduğundan, mahkemece verilen kararda dairemizce de bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile kalan 23,40 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile, istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 359/(4). maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 16.04.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.