Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/326 E. 2021/837 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/326
KARAR NO : 2021/837
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/239
KARAR NO : 2018/603
KARAR TARİHİ : 30.05.2018
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak
BİRLEŞEN DOSYA : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2015/35 ESAS, 2015/374 KARAR SAYILI
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 01.07.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 13.07.2021

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30.05.2018 tarih ve 2014/239 Esas, 2018/603 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Asıl davada davacı vekili; davalı idareye ait “… ve … Bölge Teknik Amirliği Sorumluluk Alanında bulunan branşman bağlantılarının yenilenmesi ve yeni branşman yapılması” işini aldıklarını, işin 11.12.2013 tarihinde tamamlandığını, idarenin geçici kabul işlemini 01.12.2013 ve 11.12.2013 tarihleri arasındaki imalatlara ait 7 nolu hak edişinin, 30.12.2013 tarihinde düzenlenmesini talep ettiklerini, hakediş süresinden 5 ay sonra hakedişin düzenlenerek bir kısım imalat bedelinin ödenmediğini, geçici kabulün yapılmadığını 5.969,76 m branşman hattı düşüldüğünü ve bu bölümün bedelinin ödenmediğini, hak edişe ihtirazı kayıt koyduklarını, 7 nolu hakedişte yok sayılan branşman işlerinin önceki hakedişlerde ödendiğini, önceki ödemelerin 7 nolu hakediş ile geri alındığını, ayrıca hakedişe ekli 4 sayfalık listede gösterilen 458,30 m branşman hattının bedelinin de ödenmediğini, toplam 6428,06 m branşman hattı bedelinin hiç ödenmediğini, yapılan işlerin projesi olmadığı için sözleşmedeki mahal listeleri, tanım ve tariflere göre yapı denetim görevlileri ve gözlemcilerin talimatları doğrultusunda yapıldığını, branşman hatlarının işletmeye açıldığı günden bu yana sorunsuz çalıştığını, davalının o hatları kullanarak abonelere su sattığını ve para kazandığını, yapılan işlerin davalı idare yetkilileri ile toplantılarda görüşüldüğünü, Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 23 ve 24. maddelerine göre değiştirilmesi veya düzeltilmesi için yazılı veya sözlü bir talimat verilmediğini, yapılan işlerin ataşmanlarla sabit olduğu gibi, her hak edişten önce buna ilişkin haritaların yapılarak onaylandığını, toplam 6.428,06 m branşman bedeli ödenmeyince, buna ilişkin harita bedelinin de ödenmediğini, ara hak edişlere giren çeşitli çaplardaki yapılan imalatların priz kolye kullanılarak yapılmasına rağmen priz kolyesiz fiyatlandırılıp ödendiğini, 257 adet arızaya ait imalatın (arıza tamiri işi) bedelinin hiç ödenmediğini, davalı idare tarafından ödenmeyen toplam bedelin 496.010,56 TL olduğunu, bu miktarın tahsili için 11.12.2013 tarihinde idareye başvurduklarını, bu tarihten 10 gün sonra geçici kabulün yapılması gerektiğinden 21.12.2013 tarihi itibariyle ödemenin yapılması gerektiğini, bu konuda 30.12.2013 tarihinde idareye başvurulmasına ve sözleşmeye göre 45 gün süre verilmesine rağmen ödenmediğinden, idarenin 15.02.2014 tarihinde temerrüde düştüğünü, bu talep kabul edilmediği takdirde idareye başvurdukları 25.04.2014 tarihinden sonra 02.05.2014 tarihi itibariyle davalının temerrüdünün oluştuğunu, işin yapımında alt taşeron …’ye idareden alacaklarını tahsil edemedikleri için ödeme yapamadıklarını ve davanın bu şirkete ihbar edilmesini istediklerini, taşeron …’nin İzmir 5. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4055 Esas sayılı dosyasıyla takibe geçtiğini belirterek KDV hariç davalıdan 496.010,56 TL alacağın 15.02.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, geçici kabulün 21.12.2013 tarihinde yapılmış olduğunun tespitine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Birleşen davada davacı vekili, davalı borçlu … ile 19.06.2013 tarihinde “… Ve … Bölge Teknik Amirliği Görev Alanındaki İçme Suyu Şebekelerinin Onarım İşi” nin yapımı ile ilgili sözleşmenin imza altına alındığını, asıl işverenin … … Genel Müdürlüğü olduğunu, 19.06.2013 tarihli sözleşmede müvekkilinin yapacağı işlerin belirlendiğini, davalının boru ve ek malzemeleri tedarik edeceğini, müvekkilinin ise diğer malzemeleri ve iş makinelerini temin ederek işçilik hizmeti yapacağının kararlaştırıldığını, müvekkiliyle davalı arasındaki 19.06.2013 tarihli sözleşmenin …’ya bildirilmediği bu nedenle müvekkilinin alt yüklenici olarak görülmediğini, davalının … Ve … Bölge Teknik Amirliği Görev Alanındaki İçme Suyu Şebekelerinin Onarım İşinde müvekkiline ödemesi gerekli 6 ve 7 nolu hak edişleri yapmadığını, 6 nolu hak edişin KDV hariç 83.323,00 TL 7 nolu hak edişin KDV hariç 66.408,00 TL olduğunu, davalının 1, 2, 3, 4, 5 nolu hak edişlerde %5 kesinti yaptığını, bu kesintilerin 29.659,36 TL + KDV = 34.998,04 TL olduğunu, müvekkilinin imalatları sözleşmeye uygun olarak yaptığını ve teslim ettiğini, davalının … Genel Müdürlüğü aleyhine İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/239 Esas sayılı dosyasına dava açtığını ve 496.010,56 TL talepte bulunduğunu, bu dilekçesinde 6 nolu hak edişin alındığının anlaşılmasına rağmen müvekkiline ödeme yapılmadığını, 257 adet arızaya ait imalatın müvekkili tarafından yapıldığını, bu işlerin toplam bedelinin 116.842,00 TL + KDV= 137.873,56 TL olduğunu, böylece müvekkilinin davalıdan toplam KDV hariç 296.232,86 TL alacaklı olduğunu, müvekkiline 80.000,00 TL ödeme yapılması nedeniyle geri kalan alacağının 216.232,86 TL kaldığını, bu alacağın ödenmesi için İzmir 5. İcra Müdürlüğünün 2014/4055 E sayılı dosyasıyla takip yaptıklarını, bu takibe davalının itiraz ettiğini, itirazın iptali takibin devamı ve takibe konu edilmeyen 66.500,00 TL alacağın avans faiziyle davalıdan tahsiline ve davalının 149.732,00 TL nin %20′ si tutarında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Asıl davada davalı vekili, davacının “… ve … Bölge Teknik Amirliği Sorumluluk Alanında bulunan branşman bağlantılarının yenilenmesi ve yeni branşman yapılması” işini aldığını, yer tesliminin 20.06.2013 tarihinde yapılıp işin bitim tarihinin 26.05.2014 olduğunu, davacının 11.12.2013 tarihli geçici kabul talepli dilekçesinde belirtilen işlerin yapılmadığından sözleşme ve şartname hükümlerine aykırı eksik ve kusurlar nedeniyle işin geçici kabulünün yapılmadığını, davacının 7 nolu hak edişle ilgili taleplerinin doğru olmadığını, 5.969,76 m branşman hattının sözleşme ve şartname hükümlerine uygun yapılmadığından durumun yükleniciye bildirildiğini, idare tarafından bu eksikliklerini giderilmesinin istendiğini, dolayısıyla davacıya harita bedelinin ödenmediğini, 458,30 m branşman hattı ile ilgili yüklenici ve idarenin ataşmanlar üzerlerinde yapmış olduğu çalışmalar sonucu elde edilen tespitlere göre çıkan miktarın hak edişe ilave edileceği mutabakatına varılmış ise de eksikliklerin giderilmemesi nedeniyle hak edişin yapılmadığını, priz kolyeli branşman imalatının da hak edişe ilavesinin gerçekleştirilmediğini, yüklenicinin bu işin branşman arızalarının giderilmesini bila bedel yapmayı sözlü olarak kabul ettiğini, idare yapım denetim heyeti tarafından yapılan arıza giderimine ilişkin fiyata yüklenicinin itiraz ettiğini, bir adet branşman arıza bedelinin 153,16 TL çıkması karşısında yüklenicinin 780,61-TL talep etmesiyle …na itiraz ettiğini ancak …nun da bunu kabul etmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davalı vekili, davacının “… Ve … Bölge Teknik Amirliği Görev Alanındaki İçme Suyu Şebekelerinin Onarım İşi” yapılması konusunda müvekkiliyle taşeronluk sözleşmesi imzaladığını, işi bitirip geçici kabul yapılmasına karşın …’nun ödeme yapmadığını, bu nedenle davacıya ödeme yapılamadığını, davacının İzmir 5. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4055 Esas sayılı dosyasında 149.731,00 TL talep ettiğini ancak alacak miktarını davada 216.232,86 TL’ye çıkarıldığını, itirazın iptali davasında alacak davasında olduğu gibi miktarı arttıramayacağını, esas yönünden de davacının taşeronluk sözleşmesine uygun iş yapmadığını, oluşan zarardan sorumlu olduğunu, … tarafından yapılan kesintilerin davacının alacağından mahsup edileceğini, 6 nolu hak edişin davacıya ödendiğini, sözleşmenin 7. maddesine göre ödemenin idarenin hak edişler karşılığı olarak yükleniciye ödeme yaptığı günden itibaren 7 gün sonra taşerona ödeme yapılacağının belirtildiğini, idarenin henüz kendilerine ödeme yapmaması nedeniyle davacıya ödeme yapamadıklarını, davacının alacağının henüz istenebilir olmadığını, vadesi gelmeyen bir alacak için icra takibi ve alacak davası açılamayacağını, faiz talep edilemeyeceğini, kötü niyetli olmadıklarını, belirterek icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesini ve %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, “…taraflar arasında “… Ve … Bölge Teknik Amirliği Görev Alanındaki İçme Suyu Şebekelerinin Onarım İşi” için 12.06.2013 tarihli yapılan sözleşme ile Y.İ.G.Ş. kapsamında davacı asıl yüklenici olan …’nin asıl dava yönünden ihtilaf konusu olan 5.969,76 metre branşman hattının sözleşme ve şartname hükümlerine uygun yapılıp yapılmadığı, 458,30 metre branşman hat bağlantısının ise hiç ödenmediği, çeşitli çaplarda priz kolye kullanılarak yapılan imalatların priz kolyesiz fiyatlandırılıp eksik ödeme yapıldığı, 257 adet arızaya ait tamir işinin bedelinin ödenmediğine ilişkin uyuşmazlıkların değerlendirildiği ve bunlardan davacının eksiksiz olarak tamamladığını, davalının ise eksikli olduğunu belirttiği 5.969,76 metre branşman hattının tek bir hendekten birden fazla hat geçirilmesi sebebiyle yapıldığı, bu halde 7 nolu hak edişte …’nun davacıya yüklenen kusur gözetilerek eksik yapılan alt iş kalemlerinin düşülmesiyle ödemesi gereken miktarın KDV hariç 43.110,71 TL olduğu, davacının eksiksiz olarak tamamladığı ve hak edişe alınmadığını belirttiği 458,30 metre branşman hattının ise ilk 5 hak edişte metrajda dikkate alınıp 7 nolu hak ediş metrajında bulunmayan branşman bağlantısının 458,30 metre olmayıp 166,60 metre olması nedeniyle davacının KDV hariç 8.114,41 TL alacaklı olduğunu, davacının yaptığı imalatın priz kolye/kolyesiz yapıldığına ilişkin herhangi bir tespit dosyada bulunmadığı, yine davacı şirkete yaptırılan tamir işleri bedelinin de Y.İ.G.Ş. kapsamında olan işlerden olmadığı, 7 nolu hak ediş kapsamında bulunmadığı ancak vekaletsiz iş görme hükümlerine göre bu işi yaptığı ve alacağı talep etmekte hakkı bulunduğu tespit edilmekle davacının toplam alacağının KDV hariç 51.225,12 TL + 55.516,56 TL = 106.741,68 TL olduğu, yine harita bedeli olarak da KDV hariç 23.879,04 TL yi talep edebileceği, böylece toplam alacağının 130.620,72 TL talep edebileceği, KDV ile ilgili olarak henüz fatura düzenlemediğinden alacağın oluşmadığı, temerrüt faizinin de 02.05.2014 tarihinden itibaren avans faizi ile talep edilebileceği belirlenmiştir.
Birleşen dava yönünden ise; birleşen dosya davacısı …’nin … ile yapmış olduğu sözleşme gereği 6 nolu hak ediş için üstlenici … hak ediş bedelini tahsil edip bu alacaktan davacının payına düşen ve kesinti yapılması gerekli olan kısımlar mahsup edildiğinden sonra kalan 80.000 TL’lik kısım, (75.000 TL çek ve 5.000 TL nakit olarak toplam 80.000 TL) ödendiği için bu konudaki talebinin de yerinde olmadığı, davacının gerek itirazın iptali ve gerekse icra takibine konu edilmeyen 66.500 TL alacağının alacak davasının şartları doğmadığı zira davalı …’nin henüz …’den alacağını tahsil edemediği ve bu nedenle sözleşmenin 7. maddesindeki şartların doğmadığı, yine taraflar arasındaki sözleşmenin 7. maddesine göre birleşen dosyadaki sözleşme kapsamında kalan ve icra takibine konu yapılan 149.732,00 TL lik iş bedelinin ise sözleşmenin 7. maddesi kapsamında henüz vadesi gelmediğinden yani üstlenici, yüklenici, davalı …’nin işveren idare …’den alacağını hak edişler kapsamında alamadığından (7 nolu hak ediş için), aynı zamanda birleşen dosya yönünden davacının defter ve kayıtlarında alacaklı olmadığı, davacının defter ve kayıtlarında davalı … ye 4.590,02 TL borçlu olduğu, davacı kayıtlarında davalı …’nin tüm faturaların ödenmiş olduğu, takip ve dava tarihi itibariyle alacağının bulunmadığını ayrıca vekaletsiz iş görme hükümlerine göre yapılan 132 adet tamir bedeli işinin de taraflar arasındaki sözleşmenin Avans Ödemeleri Hak Edişler Ve Ödeme Şekli başlıklı 7. maddesinde ödemelerin idarenin yaptığı tarihten itibaren taşeronlara ödenmesinin düzenlendiği, 132 adet iş için ise henüz bir ödeme yapılmadığı, zaten asıl davanın konusunun da bu olduğu, belirlendiğinden davacının bu hak edişten doğan alacakları için açılan davanın henüz temerrüt şartları oluşmadığından bu konudaki taleplerinin REDDİNE…” şeklinde gerekçe ile asıl davada davacının davasını kısmen kabulü ile davacının davalı idareden KDV hariç 130.620,72 TL alacaklı olduğu tespit edilmekle bu miktarın davalının temerrüde düştüğü 02.05.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen davada davacının davalı ile yapmış olduğu sözleşme kapsamında sözleşmenin 7. maddesine göre davalının temerrüde düşmesi için …’den hak edişleri tahsil etmesi ve 7 gün içerisinde davacıya ödeme yapması gerektiği, ancak henüz davalının hak edişten doğmuş bir borcu bulunmadığından davacının itirazın iptali ve alacak talebine ilişkin davasının reddine, davalının itirazın iptali davasına ilişkin kötü niyet tazminat talebinin şartları gerçekleşmediğinden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin, dava konusunu bütün sınırlarıyla ve açıkça belirlemeden, bilirkişinin cevaplaması gereken soruları tam olarak belirlemeden, hukuki değerlendirme yapmaksızın raporu karar haline getirdiğini, iddialarının hukuki değerlendirmesinin yapılmadığını, bilirkişilerce de, yaptıkları işlerde eksik/kusur tutanağı tutulmadığı, bu amaçla taraflarına bir tebligat yapılmadığı kabul edildiği halde, eksik/kusurlu işlere ilişkin Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin (YİGŞ) 24. maddesinin uygulanamayacağı, Borçlar Yasası’nın 477. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmediğini, bir hendekten birden fazla boru geçirilebileceği yönündeki hukuki itirazlarına mahkemenin ilgisiz kaldığını, bu davada asla uygulanmaması gereken 24. maddeye göre bilirkişilerce hazırlanan raporu aynen karara geçirdiğini, davada keşif yapılmadığı halde keşif yapıldığının belirtildiğini, dava konusu işlerin, davalı idarenin kontrol elemanlarının gözetiminde yapıldığını, aynı gün işletmeye açıldığını, bilirkişilerin de kabul ettiği kullanılır durumdaki işlerin idarece de uygun bulunarak parasının ödendiğini, ortalama 3 ay sonra “sözleşmeye aykırı” gibi soyut bir iddiayla, tespit ve ihtarat yapılmadan ödenen paranın diğer alacaklarından kesilmek suretiyle geri alındığını, yaptıkları işlerin her iki taraf yetkililerinin de imzaladığı ataşmanlarla sabit olduğunu, ataşmanların işin yapıldığına ilişkin yazılı (kesin) delil olduğunu, hiç kimsenin ataşmanları değiştiremiyeceği gibi, ataşmanlara göre yapıldığı kabul edilerek parası ödenen işlerin yapılmadığı iddia edilip yapılan ödemeleri de geri alamayacağını, yaptıkları işlerde gizli ayıp olduğu savunulmadığına göre, 477. maddeye göre yaptıkları işin idarece kabul edildiğini, sorumluluklarının kalmadığını ve bedelinin sözleşmeye göre ödenmesi gerektiğini, bu hususun mahkemece hiç değerlendirilmediğini, kararda 477. maddenin neden uygun görülmediğinin tartışılmadığını, mahkemenin eksik hukuki değerlendirme ile karar verdiğini, davanın esasının sözleşmenin ve eklerinin (YÎGŞ, teknik şartname vs.) hukuki değerlendirmesinin doğru yapılması ve uygulanmasından ibaret olduğunu, mahkemenin öncelikli görevinin 24. maddenin hukuki yorumunu yaparak eksik/kusur olup olmadığına karar vermek olduğunu, mahkemenin hukuki değerlendirmesinin tamamen yanlış olduğunu, sözleşmeye göre açılan alacak davasında sebepsiz zenginleşme gerekçesini anlamanın mümkün olmadığını, sözleşmeye göre birim fiyat üzerinden alacak hesabında ısrar etmelerine rağmen, ikinci bilirkişi raporunda branşman bağlantısı işi için fiyat analizinin olmadığı belirtilince davalı idarece mahkemeye gönderilmediğinden fiyat analizlerinin itiraz dilekçeleri ekinde sunulduğunu, böyle bir alacak hesabını kabul etmemelerine rağmen, bilirkişinin mantığına göre mahkemenin bilirkişiden bu analizlere göre ek rapor istemesi gerektiğini, eksik tahkikatla karar verildiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Asıl davada davalı … (…) Genel Müdürlüğü vekili vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararına dayanak olan bilirkişi raporunda, branşman arıza bedelinin 420,58 TL/adet olarak hesaplanması gerektiğinin belirtildiğini ve toplamda 55.516,56 TL branşman arıza bedeli çıkarıldığını, 420,58 TL/adet bedel yüklenici ile idare yapı denetim görevlileri tarafından çıkarılmış ise de İdarece kabul ve onay görülmemiş bir bedel olup, taraflarınca kabul edilmediğini, ortaya çıkan rakamın yüksek olduğunu ve gerçek bedeli yansıtmadığını, idare aleyhine hükmolunan diğer alacak kalemlerini de kabul etmediklerini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin bilirkişi raporunu esas aldığını ve sadece idarenin kabul ettiği rakam dahilinde eksik hesaplama yaptığını, idarenin bilgisayarlarına bakılarak bir rapor tanzim edilmediğini, davalının 257 adet arızanın müvekkili firma tarafından yapıldığını asıl davada ileri sürmesi nedeniyle işin yapıldığının kabul edildiğini, buna ilişkin bedelin … tarafından kendisine ödenmesini istediğini, ortada mahkeme içi ikrarı var iken mahkemece 137 adet arızanın bedelinin hesaplanmasının hukuka aykırı olduğunu, birleşen davada mahkemece davanın kabulü ile arıza bedelinin tamamının müvekkiline ödenmesine karar verilmesi gerekir iken davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin vekaletsiz iş görme hükümlerini kabul etmiş olmasına rağmen bu durumu sözleşmeye bağladığını, sözleşmede bu işle ilgili bir hüküm bulunmadığını, yapılan arızalara ilişkin bedelin sözleşmeye bağlanamayacağını, bilirkişilerin, arıza bedellerinin müvekkiline vekaletsiz iş görme hükümlerine göre ödenmesi gerektiği şeklinde rapor ettiklerini, burada müvekkili tarafından yapılan işlemin sözleşme dışı bir iş olup, müvekkili firmanın davalısı asıl dava davacısı …’nın da müvekilinin 257 adet arıza yaptığını kabul ettiğini, 257 arıza bedelinin asıl dava davacısı …’dan alınarak müvekkiline verilmesi gerektiğini, 1, 2, 3, 4, 5 nolu hakedişlerden davalının kesmiş olduğu % 5 kesinti alacağı ile ilgili olarak; mahkemenin bu konuda bir karar vermediğini, dosyada mübrez hak edişlerde açıkca görüleceği üzere faturaların % 5 kesinti düşüldükten sonra kesildiğini, % 5’lik kesinti toplamının hakedişden düşüldüğünü ve kalan bedelin faturalandırıldığını, taraflar arasında yapılan sözleşmenin 13. maddesinde; bu kesintinin tamamı geçici kabulden sonra idare ile yapılan hak edişin tahakkuk etmesinden sonra taşerona geri ödeneceğinin denildiğini,taraflar arasında yapılan sözleşmenin 13. maddesinde; bu kesintinin tamamı geçici kabulden sonra idare ile yapılan hak edişin tahakkuk etmesinden sonra taşerona geri ödeneceğinin düzenlendiğini, bilirkişi raporunda belirtildiği üzere geçici kabulün yapıldığını, davalı … tarafından 29.659,36 TL hak edişlerden kesinti yapıldığını, yapılan bu kesintilerin müvekkili firmaya ödenmesi gerekir iken ortada hiçbir haklı sebep yok iken ödenmediğini, geçici hak ediş nedeni ile yapılan 29.659,36 TL kesintinin müvekkili firmaya asıl dava davacısı … tarafından ödenmesi gerektiğini, 6 nolu hak ediş gereği 83.323,00 TL alacak ile ilgili olarak;80.000,00 TL davalı ödemesinin, müvekkili tarafından davalının talimatları doğrultusunda yapılan tamirat bedelleri ile ilgili olduğunu, müvekkili tarafından bu ödeme ile ilgili olarak kesilen fatura tarihinde ortada 6 nolu hak ediş olmadığını, ayrıca 6 nolu hak edişin değerinin 83.323,00 +KDV= 98.321,00 TL olduğunu, bu nedenle müvekkili tarafından kesilen faturanın 6 nolu hak ediş ile bir ilgisi bulunmadığını, davalı firmanın 6 nolu hak edişin bedelinin …’nden almış olmasına rağmen müvekkili firmaya ödenmediğini, 7 nolu hakediş gereği 66.408,00 TL alacak ile ilgili olarak; mahkemece sözleşmenin 7. maddesine göre … tarafından davalı …’ye ödeme yapılmadığı için … tarafından müvekkili firmaya ödeme yapılamayacağını bu nedenle muacceliyet şartının oluşmadığını bildirdiğini, sözleşmenin 7. maddesinin ödeme süresini düzenlediğini, idarenin ödeme yapmaması halinde ödemenin yapılmayacağı veya belirli bir tarihte yapılacak şeklinde taraflar arasında düzenlenen sözleşmede bir düzenleme yer almadığını, hüküm olmayan yerlerde Borçlar Kanunu Genel Hükümleri uygulanmak durumunda olduğunu, davaya konu taraflar arasında yapılan sözleşmenin şarta bağlı bir sözleşme olmadığını, sözleşmenin iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olduğunu, Borçlar Kanunu amir hükümleri gereğince sözleşmede edimini ifa eden tarafın diğer taraftan edimin ifasını isteyebileceğini, taraflar arasında yapılan sözleşmede açık bir şekilde müvekkilinin davalı …’nın emir ve talimatları doğrultusunda işi yapacağının yazılı olduğunu, ayrıca davacı …’nin de müvekkilinin yapmış olduğu işin doğru olduğunu cevaplarında bildirdiğini ve …’ya da yapılan işin sözleşmeye uygun olduğunu ve bu işin bedelinin ödenmesi için de huzurdaki davayı açtığını, ortada yapılmış bir hatalı işlem var ise sorumlusunun davalı … olduğunu, …’nin hatalı işleminden dolayı …’nun …’ya para ödememesi ve bunun sonunda sözleşmenin 7. maddesine göre müvekkili firmaya ödeme yapılmayacak denmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkeme tarafından eksik bir inceleme ile deliller değerlendirilmeden hukuka aykırı karar verildiğini belirterek, birleşen davanın reddine ilişkin kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı vekilinin branşman arızaları konusunda belirlenen 420,58 TL/adet bedelin yüklenici ile yapı denetim görevlileri tarafından belirlendiği, idarece kabul ve onay görmediği, kabul edilmediği halde bilirkişi raporunda bu bedel üzerinden hesap yapıldığı gerekçesiyle istinaf talebinde bulunduklarını, mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle istinaf dilekçelerinde de belirttikleri üzere, … ve bilirkişilerin arıza tamirinin sözleşme dışı olduğu konusunda fikir birliği içinde olduklarını, geçerli bir sözleşmesi olmayan, ancak davalı idare lehine yapılıp kabul edilen arıza tamirlerinin bedeli hesaplanırken vekaletsiz işgörme hükümlerinin uygulanması gerektiğini, işin yapıldığı yılın piyasa (rayiç) bedeline göre işin bedelinin hesaplanması gerektiğini, bilirkişilerin arıza tamirinin sözleşme dışı olduğunu kabul ettiklerini, fakat vekaletsiz işgörme esaslarına göre yeniden belirlenecek rayiç bedel üzerinden hesap yapmak yerine, sözleşmedeki birim fiyatlara göre hesap yaptıklarını, taleplerinin her branşman arızası için 780,61 TL iken 420,58 TL üzerinden hesap yapıldığını, yani sözleşme dışı olduğunu herkesin kabul ettiği arıza tamiri işlerinde sözleşme birim fiyatlarına göre hesap yapıldığını, bu durumun da açıkça yasaya aykırı olduğunu savunmuştur.
Birleşen davada davacı vekilinin istinafına gelince; 257 adet arıza tamir bedelini asıl işveren … Genel Müdürlüğü’nden asıl davada istediklerini, … Genel Müdürlüğü’nün arıza sayısına itiraz ettiğini ve sayıyı 132 olarak bildirdiğini, itirazlarına rağmen bu sayıya göre karar verildiğini, davacı lehine ikrar olarak kabul edilemeyeceğini, asıl davada mahkemenin taraflarının lehine 132 arıza tamiri yapıldığını kabul ederken, birleşen davada 257 arıza tamiri yapıldığının kabul edilemeyeceğini, davacı vekilinin bu yöndeki itirazlarının yersiz olduğunu, dava konusu işler için asıl işveren … tarafından taraflarına ödeme yapılmadığı için taşeronluk sözleşmesinin 7. maddesine göre davacıya ödeme yapmadıklarını, kararda belirtildiği gibi davacının iddia ettiği alacağın söz konusu maddeye göre muaccel olmadığını, taraflarının davacıya ödeme yapmasının asıl işveren …’nun ödeme yapması şartına bağlı olduğunu, yine taşeronluk sözleşmesine göre davacı taşeron işi asıl işveren … ile yaptıkları sözleşme ve eklerine uygun olarak yapacağını ve …’nun kabulünün esas olacağını, tüm bu nedenlerle mahkeme kararı birleşen dava yönünden yasaya uygun olup, birleşen davanın davacısı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Asıl davada davalı … (….) Genel Müdürlüğü vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın usule ilişkin gerekçelerinin yersiz ve dayanaksız olduğunu, hukukun dışındaki hususlarda bilirkişi raporu alınmasının, raporların mahkemenin denetiminden geçmediği anlamına gelmediğini, ancak teknik hususlar dışında hukuki niteleme hakkının Hakime ait olup, mahkemelerin tarafların hukuki nitelemeleri ile bağlı olmadığının bilinen bir usul kuralı olduğunu, davacı tarafın YİGŞ’nin 24. maddesine aykırı davranıldığı yönündeki iddialarının hukuka ve tekniğe uygun olmayıp, gerçeği de yansıtmadığını, davacı tarafın yapmadığı bir işin bedelini talep ettiğini, eksik işin ne olduğunun bilirkişi raporlarının tamamında tespit edidiğini ve hesaplamalarının yapıldığını, davacı yüklenicinin, 5969,76 metre branşman imalatı sırasında her bir boru için ayrı hendek açıtığını ve döşenmiş gibi hesap yaparak ve hakediş talep ettiğini, oysa açılan bir hendek içine birden fazla boru döşendiğini, ancak 5969,76 metre kaplama kırılması, kesilmesi, sökülmesi, kazı yapılması, geri dolgu yapılması vs. gibi yapılmayan imalat bedeli istendiğini, bilirkişi raporlarının tamamında bu hususla ilgili hesaplama, gerçekte açılan hendek ve döşenen boru vs. metraj ve miktarlarına göre yapıldığını, aksi durum yüklenicinin sebepsiz zenginleşmesine yol açtığını, davacı tarafın priz kolyeli imalat ile ilgili iddialarının soyut ve dayanaksız olduğunu, priz kolyeli ve priz kolyesiz imalatların listesinin 30.01.2015 tarihli İdare yazısıyla dava dosyasına sunulduğunu, davacı tarafın ise iddialarını ispata yönelik belgesinin bulunmadığını, davacı tarafın 15.02.2014 tarihinden itibaren faiz talebinde bulunmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın iddialarının aksine taraflar arasında belirlenmiş kesin bir vade bulunmadığını ve usulüne uygun temerrüd gerçekleşmediğini belirterek, istinaf talebinde bulunan taraflarının taleplerinin reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesi gerektiğini savunmuştur.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, asıl yüklenici tarafından iş sahibi aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak, birleşen dava taşeron tarafından asıl yüklenici (iş sahibi) aleyhine açılan itirazın iptali ve alacak isteğine ilişkindir.
Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm asıl davada davacı ve davalı vekilleri ile birleşen dosyada davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen nedenlerle istinaf edilmiştir.
Asıl davada; davacı yüklenici ile davalı iş sahibi … arasında; “… Ve … Bölge Teknik Amirliği Sorumluluk Alanında Bulunan Branşman Bağlantılarının Yenilenmesi ve Yeni Branşman Yapılması” işine ilişkin olarak düzenlenen eser sözleşmesine konu işin 11.12.2013 tarihinde tamamlandığı, davacının aynı tarihli dilekçe ile davalı idareden işin geçici kabulünün yapılması talebinde bulunduğu, idarenin 25.12.2013 tarihli yazısı ile tamamlanması gereken eksiklikleri bildirerek bu eksikliklerin tamamlanmasından sonra geçici kabulün yapılacağının belirtildiği gibi 16.01.2014 tarihli yazı ile de sözleşme hükümlerine uymayan imalatların bulunmasından dolayı incelemelerin devam etmesi nedeniyle geçici kabulün inceleme bitince yapılabileceğinin belirtildiği, 09.09.2014 tarihinde düzenlenen tutanak ile geçici kabul tarihinin 26.05.2014 kabul edildiği belirtilmiş ise de tutanağın, dava konusu olan 5.969,76 m ile ilgili olarak tek hendekte birden fazla branşman imalatı bulunması nedeniyle bu kısım hariç olmak üzere diğer işlerin geçici kabule uygun olarak yapıldığının kabulü ile ve davacının da eldeki dava nedeniyle ihtirazi kayıt koyarak imzaladıkları anlaşılmıştır.
Asıl davada uyuşmazlık, 5.969,76 m branşman hattında, tek hendekten birden fazla branşman hattı geçirilmiş olmasının sözleşmeye uygun olup olmadığı, yapılan imalatın iş sahibi tarafından kabule engel olmaması nedeniyle ödenmesi gereken iş bedeli ile harita bedelinin tespiti, 458,30 m branşman hattı imalatının tespiti ile ödenmesi gereken iş ve harita bedelinin tespiti, 10.662,62 m hattın branşman bağlantısının priz kolyeli olarak ödenmesi gereken bedelinin priz kolyesiz imalat bedeli olarak ödenmiş olması nedeniyle imalatın priz kolyeli olarak yapılıp yapılmadığı ve 257 adet arıza tamirat bedelinin ödenmesine ilişkindir.
Her ne kadar mahkemece verilen karar taraf vekilleri tarafından yukarıda belirtilen nedenlerle istinaf edilmiş ise de; gerek asıl davada ve gerekse birleşen davada taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Her iki dosyada da uyuşmazlık, işin sözleşme ve eklerine uygun biçimde yapılarak teslim edilip edilmediği, ayıplı ve eksik iş bulunup bulunmadığı, bir başka anlatımla talep edilen iş bedellerinin hüküm altına alınıp alınamayacağına ilişkindir.
Dosyaya sunulan taraf delilleri ve bilirkişi raporlarına göre; işin geçici kabulünün 09.09.2014 tarihinde yapıldığı ancak, idare tarafından ödemesi yapılmayan branşman hatlarına ilişkin olarak hatalı imalat tutanakları başlığı adı altında metraj cetveli düzenlendiği, davacı yüklenicinin ise işin tamamlanarak teslim edilmiş ve davalı idare tarafından kabul edilerek kullanıma açılmış olması nedeniyle 7 nolu hakedişi ihtirazi kayıt ile imzaladığı, gerçekten de bu 5.969,76 metre branşman hattının mevcut olduğu, ancak bu imalatın bir hendekten birden fazla hat geçirilmek suretiyle gerçekleştirildiği, bu nedenle bilirkişi raporlarında tek hendekten birden fazla boru geçirilmesi halinde fazladan geçirilen branşman hattı için yapılmayan iş ve alt kalemlerin (kaplamanın sökülmesi, nakli, dolgu malzemesinin temin ve sıkıştırılması…vs.) gözetilmeksizin ödeme yapılması halinde yapılmayan iş kalemlerine ilişkin ödeme yapılmış olacağı noktasından hareket edilerek rapor düzenlenmiş olduğu, bir hendekten birden fazla branşman hattı geçirilmesi halinde ne şekilde yapılacağı hususunda düzenleme bulunmakla, bilirkişilerin hesap yaklaşımı dairemizce de benimsenmiştir.
Yapılan imalatın davalı iş sahibi idare tarafından kabul edilerek kullanıma açıldığı, ayıp ihbarında bulunulmadığı savunulmuş ise de yapılmayan iş eksik iş olduğundan ve iş sahibi ayıp ihbarında bulunmaksızın zamanaşımı süresi içerisinde talepte bulunabileceğinden bu iddia da yerinde görülmemiştir.
Bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere, dosyaya ataşman adı altında sunulan belgelerin bünyesinde kroki ve çizim barındırmadığı, bu nedenle yapıldığı iddia edilen işin dosya kapsamına göre bilirkişiler tarafından belinlenen miktarlarına ve yapıldığı sabit olan 5.969,76 metre branşman hattı bedelinin, belirlenen birim fiyata göre yapılmayan imalat yönünden fiyat analizi yapılarak birim fiyat içerisine dahil olan kazı yapılması, kaplamanın kırılması, kesilmesi, sökülmesi…vs işlerin bedelinin iş bedeline dahil edilmemesinde dairemizce de bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davacı yüklenicinin ilk 5 hakedişte metrajda dikkate alınan 7 nolu hakedişte dikkate alınmayan branşman bağlantısının iddia edildiği gibi 584,30 metre olmadığı 166,60 metre olduğu aksinin davacı tarafça kanıtlanamadığı, bu nedenle 166,60 metre üzerinden yapılan bedel tespitinde de bir isabetsizlik bulunmadığı, priz kolyeli imalatların priz kolyesiz olarak kabul edilerek ödeme yapılması nedeniyle açılan dava yönünden de teknik bir husus olmakla ve bilirkişiler tarafından bir saptama yapılamaması, davacının da iddiasını kanıtlayamamış olması nedeniyle verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, branşman arızalarının tamirinin yapılmasının sözleşmeye esas proje içerisinde yer almadığı, bu işin sözleşme konusu işle teknik ve ekonomik yönden bir bağlantısının bulunmadığı, tarafların arıza tamiri yapıldığı konusunda uyuştukları ancak giderilen arıza sayısı konusunda mutabık olmadıkları, bu işle ilgili fiyat analizinin davalı idare tarafından onaylanmamakla birlikte bu bedelin yapılan işin rayiç bedeline uygun olduğu belirtilmiş olmakla ve mahkemece de KDV dahil edilmeksizin bedelin hüküm altına alınmış olması nedeniyle usul ve yasaya uygun bulunmuştur.
Yukarıda belirtilen tüm bu nedenlerle asıl davada davacı ve davalı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Birleşen dosya yönünden ise; mahkemenin de kabulünde olduğu üzere taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre davalı alacağının ödenme koşulları gerçekleşmediğinden verilen kararda dairemizce de bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile kalan 23,40 TL harcın davacı-karşı davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, davacı-karşı davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile, istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Asıl davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 8.922,70 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 2.230,70 TL harcın mahsubu ile kalan 6.692,00 TL harcın asıl davada davalıdan (…’dan) alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-Asıl davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, asıl davada davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile, istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile kalan 14,90 TL harcın birleşen davada davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7-Birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, birleşen davada davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile, istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olan kararın dairemiz yazı işleri müdürlüğü tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 01.07.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.