Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/2263 E. 2023/422 K. 24.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/2263
KARAR NO : 2023/422

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1480
KARAR NO : 2020/181
DAVA TARİHİ : 29.12.2017
KARAR TARİHİ: 05.03.2020
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak
KARAR TARİHİ : 24.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 24.02.2023
İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05.03.2020 tarih ve 2017/1480 Esas, 2020/181 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, müvekkilinin … Lisesi A ve G bloklarının inşaat işini üstlenen müteahhit olduğunu, bu inşaatın makine tesisatı işini ise 29.06.2013 ve 01.09.2013 tarihli iki ayrı yazılı sözleşme ile taşeron sıfatıyla ve davacı müvekkili şirketin idare ile olan sözleşmesindeki makine tesisatı bedeli üzerinden anahtar teslim şeklinde yapılmasına dair davalı alt yükleniciler ile anlaştıklarını, alt yüklenicilerin yapmış olduğu işin sonunda davacı müvekkiline idare tarafından sözleşme içi makine tesisatı imalat bedeli 175.883,91 TL ve sözleşme dışı fazladan yapılan makine tesisatı işleri için ise 19.990,44 TL olmak üzere 195.874,35 TL ve 35.257,38 TL KDV’si ile birlikte toplam 231.131,73 TL tahakkuk ettirilerek ödendiğini, bu nedenle davalıların hak edişleri ile kendilerine davacı müvekkili şirket tarafından ödenmesi gereken miktar olan 231.131,73 TL’den davalılar adına davacı müvekkili şirket tarafından ödenen 7.051,48 TL stopaj bedeli düşüldükten sonra kalan 224.080,25 TL ödenmesi gerektiğini, ancak müvekkili şirketin davalılarla olan hesapları tetkik ettiğinde davalılara bahsi geçen taşeronluk işi karşılığında muhtelif tarihlerde ve muhtelif meblağlarda 37 kalemde banka havalesi, nakit, çek ve malzeme bedeli olarak toplam 252.605,83 TL ödeme yapılması gerektiğinin tespit edildiğini, yapılması gereken bu ödemelerden davalıların muhtelif kalemlerdeki toplam 6.645,83 TL alacağı mahsup edildikten sonra 245.960,00 TL ödeme yapılmış olduğunu ve neticeten davalılara hak ettiklerinden fazla sehven 245.960,00 TL – 224.080,25 TL = 21.879,75 TL fazla ödeme yapıldığının anlaşıldığını, davalılara İzmir 4. Noterliği’nin 12.06.2017 tarih ve 3218 yevmiye nolu ihtarname ile sehven yapılmış olan 21.879,75 TL fazla ödemenin iadesinin talep edildiğini, ancak davalıların noter kanalı ile verdikleri cevapta fazla ödeme aldıklarını inkar ettiklerini, ileri sürerek davacı müvekkili şirket tarafından davalılara sehven yapılan 21.879,75 TL fazla ödemenin temerrüt tarihi olan 13.06.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte alınarak davacı müvekkili şirkete verilmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalılar vekili, davalı müvekkili …’un davacı şirkette sigortalı Makine Mühendisi olarak hizmet verdiğini, fazla ödendiği iddia edilen paranın bu müvekkilinden talep edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacı ile taşeronluk sözleşmesinin … Şti. ile imzalandığını, davanın öncelikli olarak … yönünden husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı aleyhine İzmir 10. İş Mahkemesinin 2015/81 Esas, 2016/47 Karar sayılı dosyası ile açılan işçilik alacaklarına dair davanın da kabul edildiğini ve Yargıtay aşamasında olduğunu, … Şti. yönünden ise; davacı ile aralarında imzalanan sözleşme gereğince … Lisesi A-G Blok’un işyeri Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünün, birim fiyatları baz alınarak sözleşme kapsamındaki imalatın yapıldığını, yapılan iş bedellerinin faturalandırıldığını, faturanın davacı şirkete ibraz edildiğini ve davacı tarafından da ödemenin yapıldığını, davacı tarafından sehven fazla ödeme yapıldığına dair beyanların samimiyetsiz olduğunu, müvekkili şirket tarafından yapılan işin maliyetinin yapılacak keşifle tespit edilebileceğini, yine tarafların ticari kayıtlarındaki mevcut faturalar ile de sabit olduğunu, davacının iki adet hakediş yapıp son 3. hakedişi yapması gerekirken bu hakediş yapılmadan eksik ödeme yaptığını, müvekkilinin davacı ile yaptığı işte zarar ettiğini, faturalar karşılığı ödenmesi gereken bir kısım ödemelerini dahi alamadığını, taraflar arasındaki sözleşme 2013 yılında yapılmış ve imalat tamamlanmış olmasına rağmen davacının 2018 yılına kadar hiçbir talepte bulunmadığını, dava konusu ettiği sehven fazla ödendiği iddia edilen rakam için 2016 yılında ihtarname gönderdiğini, davanın zamanaşımı yönünden de reddinin gerektiğini ileri sürerek davanın öncelikle zamanaşımı yönünden reddine, … yönünden taraf sıfatı olmadığından husumet yönünden reddine ve diğer müvekkili yönünden esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, “davacı asıl yüklenici …. Şti. ile taşeron davalı … arasında imzalanmış olan 29.06.2013 tarihli eser sözleşmesi ile taşeron davalı …’un, davacının taahhüdü altında yaptırmakta olduğu … ili, … İlçesi, … Mahallesindeki Anadolu Lisesi A ve G Blok İnşaatı işine ait Makine (Sıhhi–Kalorifer-Müşterek-Sığınak-Havalandırma) Tesisatı işlerini yapmayı üstlendiği, davalı taşeronun söz konusu işi anahtar teslimi esasına göre, dava dışı İdare ile davacı arasında imzalanan sözleşmedeki makine tesisat bedeli üzerinden yapmayı kabul ve taahhüt ettiği, bu kez davacı şirket ile taşeron davalı … ve davalı …. Şti. Arasında 01.09.2013 Tarihli Sözleşme Eki tutanağın imzalandığı, tutanakta “… Lisesi A ve G Blok İnşaatları Mekanik Tesisat İşlerinin davalı …’ un ortağı olduğu … Şti. tarafından yapılmakta olduğu, davalı … adına yapılmış olan ödemelerin de davalı …. Şti.’ ne yapılmış sayılacağı, işin faturasının davalı …. Şti. tarafından tanzim edileceğini, aynı sözleşmenin her iki tarafı da bağlayıcı olduğunun” imza altına alındığı, eser sözleşmesi ve eki niteliğindeki tutanak içeriği dikkate alındığında, her iki davalının da makine tesisatı işinin yapılmasından davacı asıl yükleniciye karşı sorumlu olduğu, 01.09.2013 Tarihli Sözleşme Eki tutanağın borcun nakli niteliğinde olmadığından davalı taşeron …’un ilk sözleşme ile davacıya yüklendiği iş yönünden sorumluluğunun devam ettiği, mahkememizce alınan bilirkişi heyeti kök ve ek raporunun dosya kapsamına uygun ve hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu, buna göre dava dışı idare tarafından davacıya 20.02.2014 tarihli 08 numaralı son hakedişte makine tesisat işi için 175.883,91 TL, sözleşme dışı Makine Tesisat İşleri için ise 19.990,44 TL tahakkuk ettirilerek ödendiği, 29.06.2013 tarihli eser sözleşmesi ile 01.09.2013 tarihli sözleşme eki tutanak uyarınca iş bedeli olarak dava dışı iş sahibi idare ile davacı arasındaki ana sözleşmedeki bedel olacağı kararlaştırıldığından davalı alt taşeronlar tarafından sözleşme kapsamında yapılan işler ve sözleşme dışı ek işler karşılığı davacı tarafından davalılara ödenmesi gereken iş bedeli miktarının toplam 224.080,25 TL olduğu, davalı şirketin eser sözleşmesine konu iş kapsamında davacı adına düzenlediği faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının dava dilekçesindeki kabulüne göre 4.202,92 TL ve 2.442,91 TL iş dışı ödemelerin (dava dilekçesinin 3. Bendinde toplam 6.645,83 TL davalı alacağı olarak bahsedilen) davalıların hak ettiği eser bedelinden mahsup edilmemesi gerektiği, buna göre bilirkişi heyetine dahil olan mali müşavir bilirkişinin tarafların ticari deter ve kayıtları üzerinde yapmış olduğu inceleme neticesinde, davacı şirket banka hesabından 07.06.2013 tarihinde “…’nın …’a ön ödemesi” açıklaması ile yapılan 5.000,00 TL ödeme ile 01.07.2013 tarihinde “…’nın …’a avans ödemesi,” açıklaması ile yapılan 4.000,00 TL ödemenin dava konusu iş bedeline mahsuben yapılan ödemeler olduğu, davacının ticari defterlerinde ödeme olarak kaydedilmekle birlikte davalı şirket kayıtlarında yer almayan ve davalı tarafından düzenlenen 18.01.2014 tarihli tahsilat makbuzuna dayanan (1.500,00 TL + 5.000,00 TL )=6.500,00 TL ödemenin, yine davacı deftelerine 25.01.2014 tarihinde 3.000,00TL, 03.02.2014 tarihinde 1.500,00 TL ve 08.02.2014 tarihinde 2.000,00TL olarak ödeme olarak kaydedilen ve aynı tarihli tediye makbuzlarına dayanan ödemelerin mükerrer ödeme niletiğinde olmadığı, tahsilat ve tediye makbuzları altındaki imzanın davalı … tarafından inkar edilmediği, davalı tarafça düzenlenen 05.03.2014 tarihli, 084181 no’lu faturanın kapalı olarak düzenlenmesinin fatura bedelinin davalı şirket tarafından tahsil edildiğine karine teşkil ettiği, bu durumda fatura bedelinin ödenmediğini ispat yükünün davalı taraflara düştüğü, davacının bu faturaya mahsuben ticari defterlerine 11.530,11 TL olarak kaydettiği ödemeye dayanak belgenin bulunmamasının ispat yükünü değiştirmeyeceği, davalı taraflarca kapalı fatura bedelinin ödenmediğinin usulüne uygun delillerle ispat edilmediği, buna göre davacının davalılara eser bedeli olarak ödediği 252.605,83 TL ödemeden, davalı alacağı olarak kabul edilen 6.645,83 TL ile ödenmesi gereken eser bedeli olan 224.080,25 TL mahsup edildiğinde, davacının davalılara 21.879,75 TL fazla ödeme yaptığı, temerrüt ihtarının davalı …’a 13.06.2017 tarihinde tebliğ edildiği, diğer davalı adına çıkarılan tebligatın ise bila tebliğ iade edildiği, temerrüt ihtarnamesinde ödeme için 3 günlük süre verilmiş olması karşısında davalı …’un 17.06.2017 tarihi itibariyle, davalı şirketin ise dava tarihi itibariyle temerrüde düştüğü anlaşılmakla davacının davasının kabulüne” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; 20.05.2019 tarihli bilirkişi kök raporunun sonuç kısmında davalı …’a husumet yöneltilemeyeceği hususunda kanaate varılmakla, taktirin mahkemeye ait olduğu yönünde görüş bildirildiğini, bilirkişi raporunda detaylı olarak yapılan incelemeler kapsamında müvekkili …’un davacı şirkette sigortalı çalışan olduğuna dair delillerinin mahkemece değerlendirilmediğini ve müvekkili … yönünden davanın kabulü yönünde kurulan hükmün yerinde olmadığını, diğer müvekkili şirket yönünden ise yine 29.05.2019 tarihli bilirkişi kök raporunun sonuç kısmında davacının davalıdan 28.525,58 TL alacaklı olabileceği, düzenlenen 11.510,11 TL kapalı faturadan kalan bakiye için makbuz ibraz edilmemesi durumunun mahkemenin taktirinde olduğu, ödemenin kabul edilmesi durumunda davacının davalıdan 16.995,47 TL alacaklı olabileceği, davalı müvekkili şirket tarafından düzenlenen 05.03.2014 tarihli 084181 nolu kapalı fatura olarak düzenlenen 11.530,11 TL’nin davacı şirket tarafından tediye makbuzu ibraz edilmemesi halinde mahsup edilmesi gerektiği yönünde görüş bildirildiğini, yine bilirkişi raporuna itirazları üzerine düzenlenen 18.11.2019 tarihli ek raporda 2014 yılı için davalı şirket kayıtlarında görünmeyen 11.530,11 TL ödemenin davacı şirket yetkilisi …’ya yapılan nakten ödeme olduğu, 11.530,11 TL’nin mahsubunun dikkate alınmamasının hatalı olduğu, sonuç itibariyle davacının davalı şirketten 3.849,64 TL alacaklı olabileceği yönünde görüş bildirildiğini ancak yerel mahkemece bilirkişi raporunun aksine eksik incelemeye dayalı hüküm kurulduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; bilirkişi raporlarındaki hatalı ve eksik tespitleri usulüne uygun olarak toplanan yazılı deliller ışığında gideren ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönünde vermiş olduğu karar yerinde olup, davalıların istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan fazla ödenen imalat bedelinin iadesi isteğine ilişkindir.
İddia olunan sözleşme ilişkisinin kurulduğu tarih ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan, 6098 Sayılı TBK’nın 470. maddesi, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü; aynı kanunun 471. maddesi,
“Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.” hükmünü; aynı kanunun 479/1. maddesi ise; “İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.” hükmünü düzenlemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 97. maddesi de, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” düzenlemesini içermektedir.

TMK’nın 6. maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup, taraflar iddialarını kanıtlamakla yükümlüdür.
TBK’nun 480.maddesinde;”Bedel götürü olarak belirlenmişse yüklenici, eseri o bedelle meydana getirmekle yükümlüdür. Eser, öngörülenden fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile yüklenici, belirlenen bedelin artırılmasını isteyemez.Ancak, başlangıçta öngörülemeyen veya öngörülebilip de taraflarca göz önünde tutulmayan durumlar,taraflarca belirlenen götürü bedel ile eserin yapılmasına engel olur veya son derece güçleştirirse yüklenici,hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı veya karşı taraftan beklenemediği takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir.”
TBK’nun 481. maddesinde;”Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.”
Hükümleri düzenlenmiştir.
29.06.2013 tarihli sözleşmenin incelenmesinde; asıl yüklenicinin …Şti., alt yüklenicinin … olduğu, asıl yüklenicinin dava dışı iş sahibine ait … İli, … İlçesi, … Mahallesindeki … Lisesinin A ve G blokların yapılması işini aldığı, bu blokların makine (sıhhi-kalorifer-müşterek-sığınak-havalandırma) tesisatı imalatının sözleşmedeki şartlara uygun olarak taşeron sıfatı ile alt yüklenici … tarafından yapılması hususunda anlaşma sağlandığı, sözleşmenin 8.maddesinde taşeronun söz konusu işi anahtar teslim esasına göre, makine tesisatı işini müteahhidin idare ile olan sözleşmedeki makine tesisatı bedeli üzerinden yapmayı kabul ettiğine dair hüküm bulunduğu anlaşılmaktadır.
01.09.2013 tarihli sözleşme eki tutanak başlıklı belgenin incelenmesinde; “… Lisesi A ve G blok inşaatları mekanik tesisat işleri … adına taşeron sözleşmesi yapılarak anlaşılmıştır. Şimdi ise, …’un ortağı olduğu …. Şti. tarafından yapılmakla olup, … adına yapılmış olan ödemeler de ….Şti.’ne yapılmış sayılacağı işin faturasının …Şti. tarafından tanzim edileceğini, aynı sözleşmenin her iki tarafı da bağlayıcı olduğunu aşağıda imzası olanlar kabul ve beyan ederler.” düzenlemesi bulunmakta olup, tutanağın …Şti., … ve … İnşaat Ltd.Şti. tarafından imzalandığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacı asıl yüklenici, davalılar alt yüklenicidir.
Davacı asıl yüklenici, davalılarla imzalanmış olan 29.06.2013 ve 01.09.2013 tarihli sözleşmeler kapsamında davalı alt yüklenicilerin gerçekleştirdiği imalat bedelinin kendisi ile asıl işveren arasında imzalanmış olan sözleşmede belirlenen miktar üzerinden yapılacağını, bu miktarın ek imalatlarla birlikte toplam 231.131,73 TL olduğunu, bu bedelden alt yükleniciler adına ödenen 7.051,48 TL stopaj bedeli düşüldükten sonra davalı alt yüklenicilere ödenmesi gereken imalat bedelinin 224.080,25 TL olacağını, ancak, davalı alt yüklenicilere imalat bedeli olarak 245.960,00 TL ödeme yaptığını, bu itibarla fazla ödenmiş olan 21.879,75 TL’nin davalılardan tahsilini talep etmektedir.
Davalılardan … yüklenici sıfatının bulunmadığını, kendisi aleyhine dava açılamayacağını ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, diğer davalı şirket ise; sözleşme kapsamında yapılan imalat bedeli doğrultusunda düzenlemiş oldukları fatura bedeline istinaden ödemelerin yapıldığını, davacı tarafından yapılmış herhangi bir fazla ödemenin bulunmadığını savunmaktadır.
TBK’nun 206. maddesinde; “Sözleşmeye katılma, mevcut bir sözleşmeye taraflardan birinin yanında yer almak üzere, katılan ile bu sözleşmenin tarafları arasında yapılan ve katılanın, yanında yer aldığı tarafla birlikte, onun hak ve borçlarına sahip olması sonucunu doğuran bir anlaşmadır.
Anlaşmadan aksi kararlaştırılmamışsa, sözleşmeye katılan ile yanında yer aldığı taraf, sözleşmenin diğer tarafına karşı müteselsilen alacaklı ve borçlu olurlar.
Sözleşme ile katılmanın geçerliliği, katılma konusu sözleşmenin şekline bağlıdır.” hükmü düzenlenmiştir.
Bu itibarla, davacı asıl yüklenici ile davalı alt yüklenici … arasında imzalanmış olan 29.06.2013 tarihli yazılı eser sözleşmesinden sonra diğer davalı …. şirketi, ilk sözleşmeyi yüklenici sıfatıyla imzalayan … ve asıl yüklenici ….Şti.’nin imzaladıkları 01.09.2013 tarihli sözleşme içeriğine göre davalılardan … şirketinin diğer davalı … yanında sözleşmeye katıldığı ve bu itibarla yüklenici …’un yanında yer alan … şirketinin de onun ile birlikte tüm hak ve borçlara katıldığının ve bu şekilde her iki davalının yapılacak olan imalattan birlikte sorumlu olduklarının kabulü gerekir.
Davacı asıl yüklenici ile dava dışı işveren arasında imzalanmış olan sözleşme kapsamında … Lisesi A ve G blok inşaatlarının anahtar teslim ve, götürü bedel ile 4.461.000,00 TL bedel ile yapılması hususunda anlaşma sağlandığı, yapılacak imalata ilişkin düzenlenen iş grupları icmaline göre makine tesisatı imalat bedelinin 175.883,91 TL olduğunun belirlendiği, davalı yüklenicilerinde davacı asıl yüklenici ile imzalamış oldukları taşeron sözleşmenin 8.maddesinde anahtar teslimi şeklinde asıl yüklenici ile işveren arasında imzalanan sözleşmede belirlenen makine tesisatı imalat bedeli ile işi yapmayı kabul ettikleri, A ve G blokların makine tesisat imalatının sözleşme kapsamında tamamlanıp teslim edildiği, ayrıca davalı yüklenicilerin 26 kalemden ibaret sıhhi tesisat, kalorifer tesisatı ve vitrifiyeden ibaret 19.990,44 TL tutarında ek imalat yaptıklarının da sabit olduğu, bu şekilde bilirkişi raporunda tablo 2 de gösterildiği üzere sözleşme kapsamında yapılan makine tesisat işleri bedeli 175.883,91 TL, sözleşme dışı fazladan yapılan makine tesisat işleri bedeli 19.990,44 TL olup, bu imalat bedellerine KDV’nin eklenmesi ile birlikte davalı yüklenicilere ödenmesi gereken toplam bedelin 231.131,73 TL olduğu, bu bedelden 7.051,48 TL stopaj bedeli mahsup edildiğinde asıl yüklenicinin hak ederek alt yüklenicilere ödemesi gereken bedelin 224.080,25 TL olduğunun anlaşıldığı, ancak davacı asıl yüklenici tarafından davalı alt yüklenicilere değişik tarihlerde toplam 245.960,00 TL ödeme yapıldığının tespit edildiği, bu itibarla davacı asıl yüklenici tarafından davalılar alt yüklenicilere 21.879,75 TL fazla imalat bedeli ödediği anlaşılmakla yerel mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalıların istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılardan alınması gereken istinaf karar harcı 1.494,60 TL olup, peşin alınan 373,65 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.120,95 TL karar harcının ilk derece mahkemesince davalılardan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
3-Davalılar tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir KAYDINA,
4-İstinaf başvurusu nedeni ile davalıların yaptığı giderlerin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti taktirine YER OLMADIĞINA,
6-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen TEBLİĞE ÇIKARILMASINA,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 24.02.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.