Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/2189 E. 2023/133 K. 20.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/2189
KARAR NO : 2023/133

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1445
KARAR NO : 2020/197
DAVA TARİHİ : 13.12.2016
KARAR TARİHİ : 06.03.2020
DAVANIN KONUSU : İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 20.01.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20.01.2023

İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.03.2020 tarih 2016/1445 E – 2020/197 K sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … Müdürlüğü vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, davalılardan çekin lehdarı olan … ile müvekkili şirket arasında 200.000 m² halı imalatı hususunda anlaşıldığını, müvekkili tarafından davalıya 600.000,00 TL bedelli çek keşide edilerek verildiğini, ancak davalının müvekkilinin siparişlerini yerine getirmemesi üzerine 02.11.2016 ve 18.11.2016 tarihli iki adet protokol yapılarak sipariş edilen malların teslim edilmeyeceğinin ve zararın … tarafından giderileceğinin belirtildiğini, davalı …’e verilen çeklerden 7 tanesinin diğer davalı … A.Ş’ye verildiğini, ifanın imkansız hale gelmesi nedeniyle teslim edilen çeklerin bedelsiz kaldığını, çeklerin davalı bankaya cirolandığını, davalı bankanın iyiniyetli olmadığını ileri sürerek, çeklerle ilgili olarak müvekkilinin davalılara 350.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı … A.Ş vekili, dava konusu çeklerin lehdar … tarafından temlik cirosu ile müvekkili bankaya devredildiğini, illetten mücerretlik ilkesi uyarınca senette yer alan hak ile bu hakkın oluşmasına neden olan temel borç ilişkisi arasında bir bağlılık olmadığını, davacının diğer davalıya borcu bulunmadığı yönündeki iddiasını müvekkiline karşı öne sürmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketin kabul etmiş sayıldığı 02.11.2016 tarihli protokol ve 18.11.2016 tarihli ek protokol içeriği ile birlikte davalının, dava konusu olan çeklerin karşılığı siparişleri davacıya teslim etmediği, böylece çeklerin bedelsiz kaldığı, davacının dava konusu tüm bu çekler yönünden davalı şirkete borcunun bulunmadığı, dosya içerisinde bulunan çekler incelendiğinde İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 24.09.2019 tarihli rapora göre dava konusu çeklerden 30.12.2017 keşide tarihli 6995019 numaralı 50.000,00 TL bedelli olan çek üzerindeki “yıl” hanesindeki “7” rakamının “6” rakamına dönüştürülerek çekteki keşide tarihinin tahrif edildiği ve çekin kambiyo senedi niteliğini kaybettiği, bu çek yönünden davacının, davalı banka hakkında açtığı davasında da haklı görüldüğü, diğer çeklere gelince; davalı-lehtar şirket tarafından davalı bankaya devredilen çeklerdeki ciroda “rehin cirosuna” ilişkin herhangi bir kaydın bulunmadığı, bu durumda davalı-lehtar şirketin söz konusu cirosunun 6102 sayılı TTK’nın 818/1-d maddesinin göndermesiyle 684/1. maddesi gereğince temlik cirosu olduğu, yetkili ve meşru hamil olan davalı bankanın çeklere dayalı tüm hakları kullanabileceği gerekçesiyle, davacının, davalılardan … Şti. hakkındaki davasının tam, davalı … A.Ş. hakkındaki davasının ise kısmen kabulü ile dava konusu …’e ait 30.12.2017 keşide tarihli 6995019 numaralı 50.000,00 TL bedelli çek nedeniyle davacının, davalılara borçlu olmadığının tespiti ile çek bedelinin davacı tarafça ödenmiş olması nedeniyle 50.000,00 TL’nin 30.12.2017 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan istirdadına, davacının, davalı … A.Ş. hakkındaki fazlaya ilişkin isteğinin reddine, dava konusu …’e ait 30.06.2017 keşide tarihli 6995013 numaralı 50.000,00 TL bedelli, 30.07.2017 keşide tarihli 6995014 numaralı 50.000,00 TL bedelli, 30.08.2017 keşide tarihli 6995015 numaralı 50.000,00 TL bedelli, 30.09.2017 keşide tarihli 6995016 numaralı 50.000,00 TL bedelli, 30.10.2017 keşide tarihli 6995017 numaralı 50.000,00 TL bedelli ve 30.11.2017 keşide tarihli 6995018 numaralı 50.000,00 TL bedelli çekler nedeniyle davacının, davalı … Şti.’ye borçlu olmadığının tespiti ile çek bedellerinin davacı tarafça ödenmiş olması nedeniyle toplam 300.000,00 TL’nin 50.000,00 TL’sinin 07.07.2017 tarihinden itibaren, 50.000,00 TL’sinin 31.07.2017 tarihinden itibaren, 50.000,00 TL’sinin 05.09.2017 tarihinden itibaren, 50.000,00 TL’sinin 02.10.2017 tarihinden itibaren, 50.000,00 TL’sinin 30.10.2017 tarihinden itibaren, 50.000,00 TL’sinin 30.11.2017 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalı … Şti.’den istirdadına karar verilmiştir.
Karara karşı davalı … Müdürlüğü vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı … Müdürlüğü vekili vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın kısmen kabul kısmen ret olduğu göz önüne alınarak tüm harcın (yatırılmış ve yatırılacak) davalılardan tahsiline karar verilmesinin özellikle banka aleyhine dava konusu yedi çekten sadece bir çek yönünden kabul kararı verilmiş iken tüm harçtan sorumlu tutulmalarının hukuka aykırı olduğunu, ayrıca keşide tarihinde tahrifat yapılması durumunda Yargıtayın çeki geçersiz saymadığı, keşide tarihinde tahrifat varsa gerçek tarih saptanarak ibrazın süresinde olup olmadığının tespiti gerektiğine dair kararları bulunduğunu, somut olayda ibraz süresinin geçtiği düşünülse dahi TTK’nın 814. maddesi gereğince ibraz süresinin bitiminden itibaren üç yıl içinde çekin keşide tarihindeki 2016 yılının 2017 olduğu ve tahrifatla değiştirildiği kabul edilse bile halen üç yıllık başvuru süresinin bitmediğini, keşideciden talepte bulunabileceklerini, bu sebeple söz konusu çekten dolayı meşru hamil olan bankanın alacaklı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesi sunmamıştır.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan yükleniciye ve yetkili hamile karşı istirdat isteğine ilişkindir. Davacı iş sahibi, davalı … yüklenici ve davalı banka ise hamildir.
Mahkemece, davalı … yönünden açılan davanın kabulüne, diğer davalı … A.Ş aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karara karşı davalı … A.Ş vekili tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davacı ile davalı … arasındaki sözleşme niteliği itibarıyla eser sözleşmesi olup yüklenicinin imalat bedeline hak kazanabilmesi için sözleşme ile üstlendiği edimini eksiksiz olarak tamamlayıp teslim etmesi gerekir. Eser sözleşmelerinde teslim, yüklenicinin tamamladığı eseri sözleşmeyi ifa etmek niyeti ile iş sahibinin fiili hakimiyetine geçirmesi olarak tanımlanmaktadır. Dosyaya sunulan davacı ve davalı yüklenici tarafından imzalanan 02.11.2016 tarihli “Protokol” başlıklı ve 18.11.2016 tarihli “Ek Protokol” başlıklı belgeler ile yüklenici tarafından sözleşme konusu eserin teslim edilmediği anlaşılmaktadır. Kaldı ki mahkeme kararına davalı yüklenicinin bir istinafı da bulunmamaktadır.
Olayda çözümlenmesi gereken husus, davaya konu edilen ve mahkemece davalı bankanın da sorumluluğuna gidilen çek nedeniyle davalı hamil bankanın iyi niyetli kabul edilip edilmeyeceği konusundadır.
Davacı iş sahibi ile davalı yüklenici … arasında akdî ilişkinin kurulduğu tarihte yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 687/1. maddesi hükmü gereğince, senetlerin keşidecisi, ilk hamil ile kendi arasında doğrudan doğruya mevcut olan ve sözleşme ilişkilerine dayanan def’ileri senetlerin haklı (meşru) hamiline karşı ileri süremez. Ancak, borçlu keşideci tarafından, davalı hamilin senetleri iktisap ederken tamamen ya da kısmen bedelsiz olduklarını bile bile borçlu keşidecinin zararına hareket etmiş olduğunun yasal delillerle kanıtlanmış olması durumunda; davalı haklı sayılamaz ve dolayısıyla borçlu keşideci çek hamiline karşı iş bu çekten ötürü sorumlu tutulamaz.
Yerleşik Yargıtay İçtihat ve uygulamaları ile doktrinde hamilin senedi kötü niyetle iktisap ettiğinin her türlü delille, bu arada tanık beyanı ile de ispat edilebileceği kabul edilmektedir.
Gerek doktrinde ve gerekse de uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekârlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”,“senedin zamanaşımına uğramış bulunması” gibi def’iler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir.
Bu nedenledir ki, borçlunun hamil/alacaklıya karşı senet metninde sahtekârlık (tahrifat) iddiası mutlak def’idir ve mahkemece bu iddia incelenmelidir.
Somut olayda; Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 24.09.2019 tarihli raporu ile dava konusu 6995019 numaralı 50.000,00 TL bedelli … Şubesine ait çek üzerinde tarihte tahrifat yapıldığı anlaşılmıştır. O halde tarihte tahrifat yapılan çekin kambiyo senedi niteliğini yitirdiğinin kabulü (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2008/8087 esas ve 2009/3823 karar sayılı ilamı) ile bu yöndeki tahrifat iddiası mutlak def’i niteliğinde olup iyiniyetli hamile karşı da ileri sürülebileceğinden mahkemece bu çek yönünden davalı iyiniyetli hamil bankanın da sorumluluğuna gidilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Ancak; davalı banka yönünden davanın kabul edilen kısmı dikkate alınarak (50.000,00 TL) karar ve ilam harcının tahsiline karar verilmesi gerekirken aleyhine açılan davanın tamamı kabul edilen diğer davalı şirketle birlikte 350.000,00 TL dava değeri üzerinden belirlenen karar ve ilam harcına hükmedilmesi hatalıdır.
Yine aynı şekilde; davalı banka yönünden kurulan hüküm dikkate alındığında davanın ret-kabul oranı üzerinden davalı bankanın yargılama giderlerine mahkum edilmesi gerekirken yargılama giderlerinin tamamından sorumlu tutulması da doğru değildir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, talebin ve istinaf sebeplerinin niteliğine göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, yeniden talep hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … Müdürlüğü vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06.03.2020 tarih 2016/1445 E – 2020/197 K sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davacının, davalılardan … Şti. hakkındaki davasının TAM KABULÜ, davalı … A.Ş. hakkındaki davasının ise KISMEN KABULÜ ile;
a-Dava konusu …’e ait 30.12.2017 keşide tarihli 6995019 numaralı 50.000,00 TL bedelli çek nedeniyle davacının, davalılara BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİ ile;
Çek bedelinin davacı tarafça ödenmiş olması nedeniyle 50.000,00 TL’nin 30.12.2017 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan İSTİRDADINA,
b-Davacının, davalı … A.Ş. hakkındaki fazlaya ilişkin isteğinin REDDİNE,
c-Dava konusu …’e ait 30.06.2017 keşide tarihli 6995013 numaralı 50.000,00 TL bedelli, 30.07.2017 keşide tarihli 6995014 numaralı 50.000,00 TL bedelli, 30.08.2017 keşide tarihli 6995015 numaralı 50.000,00 TL bedelli, 30.09.2017 keşide tarihli 6995016 numaralı 50.000,00 TL bedelli, 30.10.2017 keşide tarihli 6995017 numaralı 50.000,00 TL bedelli ve 30.11.2017 keşide tarihli 6995018 numaralı 50.000,00 TL bedelli çekler nedeniyle davacının, davalı …. Şti.’ye BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİ ile;
Çek bedellerinin davacı tarafça ödenmiş olması nedeniyle toplam 300.000,00 TL’nin 50.000,00 TL’sinin 07.07.2017 tarihinden itibaren, 50.000,00 TL’sinin 31.07.2017 tarihinden itibaren, 50.000,00 TL’sinin 05.09.2017 tarihinden itibaren, 50.000,00 TL’sinin 02/10/2017 tarihinden itibaren, 50.000,00 TL’sinin 30.10.2017 tarihinden itibaren, 50.000,00 TL’sinin 30.11.2017 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalı … Şti.’den İSTİRDADINA,
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 23.908,50 TL harcın peşin olarak alınan 5.977,13 TL harçtan düşülmesi ile kalan 17.931,37 TL harcın (davalı … A.Ş’nin bu miktarın 2.561,62 TL lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olmak üzere) davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Davacının yatırmış olduğu 29,20 TL’si başvurma harcı, 5.977,13 TL’si peşin harç olmak üzere toplam 6.006,33 TL’nin (davalı … A.Ş’nin bu miktarın 883,08 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olmak üzere) davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının yapmış olduğu 313,25 TL posta-tebligat gideri olan yargılama giderinin (davalı … A.Ş’nin bu miktarın 44,75 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olmak üzere) davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 32.950,00 TL vekalet ücretinin (davalı … A.Ş.’nin bu miktarın 7.300,00 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 29.450,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … A.Ş.’ye verilmesine,
HMK’nın 333. maddesi gereğince, yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının ilgili tarafa İADESİNE,
3-İstinaf yoluna başvuran davalı … Müdürlüğünün ödediği 5.977,12 TL istinaf harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
4-Davalı … Müdürlüğü tarafından yapılan 148,60 TL istinaf yoluna başvuru harcının davacıdan alınarak davalı … Müdürlüğü’ne verilmesine,
5-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olan kararın dairemiz yazı işleri müdürlüğü tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 20.01.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.