Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/2181 E. 2023/420 K. 24.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/2181
KARAR NO : 2023/420

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1316
KARAR NO : 2020/381
DAVA TARİHİ : 06.11.2018
KARAR TARİHİ: 02.07.2020
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak
KARAR TARİHİ : 24.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 24.02.2023
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02.07.2020 tarih ve 2018/1316 Esas, 2020/381 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, davalı şirketin … İli, … İlçesi, … Mahallesi … ada … parselde inşa edilecek … isimli özel okul inşaatının yapım işini bir bütün olarak yüklenici sıfatıyla üstlendiğini, davalı tarafça yapılacak bu inşaatın havalandırma sistemine ilişkin kısımlarının ise davalı ile yapılan sözleşmeler karşılığı müvekkilinin anahtar teslimi şeklinde üstlendiğini, yani yapılacak işlerin malzeme ve işçiliğinin müvekkilince karşılanacağını, taraflar arasında 01.03.2017 tarihli sözleşme imzalanmış ise de daha sonra inşaat projesinin revize olması sebebiyle yapılan bu sözleşmenin de revize edildiğini, revize edilmiş sözleşmenin 17.04.2017 tarihli ve 140.000,00 TL bedelli sözleşme olduğunu, yürürlükte olan sözleşmenin de bu sözleşme olduğunu, bu sözleşmenin ifası içerisinde ve inşaat henüz devam ederken davalı tarafın sözleşmede yazılı işlerin dışında bir takım işlerin de yapılmasını müvekkilden istediğini ve işleri süresinde yetiştirmek adına müvekkiline tam yetki verdiğini, bu yetkiye ve taraflar arasındaki sözlü anlaşmaya göre müvekkilinin yapılacak olan tüm işleri yapacağını, yapılan bu işlerin listelenmesi ile bedellerinin müvekkiline ödeneceğini, müvekkilinin sözleşme ile üstlendiği işleri ve yine sözleşme dışında yapılması zorunlu olan diğer işleri tamamlayarak 17.09.2017 tarihinde teslim ettiğini, sözleşme dışı yapılan işlerin de liste halinde davalı tarafa sunulduğunu, davalı tarafça hiçbir itiraz olmaksızın teslim alındığını, davalı tarafından toplam 138.000,00 TL ödeme yapıldığını ve başkaca ödeme yapılmadığını, bu durumda sözleşme kapsamında yapılan işler ile ilgili olarak 2.000,00 TL eksik ödeme yapıldığı gibi sözleşme dışı yapılan işler ile ilgili olarak da hiçbir ödeme yapılmadığını, müvekkili tarafından yapılan işlere ilişkin malzeme ve işçilik bedelini gösteren faturaların davalı tarafa tebliğ edildiğini, 14.06.2017 tarih ve 064687 sıra nolu fatura ile 22.06.2017 tarih ve 064688 sıra nolu faturaların davalı tarafından kabul edildiğini, ancak 03.04.2018 tarih ve 064724 ve 064725 sıra nolu faturaların PTT kanalıyla iadeli taahhütlü olarak geri iade edildiğini ileri sürerek sözleşme kapsamında ödenmeyen ve yine sözleşme dışı işler nedeniyle ödenmeyen bedellere ilişkin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla eksik ödenen toplam 36.777,27 TL’nin ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, 17.04.2017 tarihli sözleşme ile müvekkilinin yapımını üstlendiği özel okul inşaatının havalandırma sistemleri, tüm ekipmanlar ve malzeme ile beraber işçilik montajı da dahil anahtar teslim KDV dahil 140.000,00 TL götürü bedelle yapılması hususunda davacı taşeron firma ile anlaşma yapıldığını, bu nedenle davacı tarafın sözleşme konusu içerisinde kalan işlerden kaynaklı olarak ilave bedel talep etmesinin hukuki bir dayanağının bulunmadığını, TBK’nun 480.maddesi kapsamında yüklenicinin belirlenen bedelin arttırılmasını isteyemeyeceğini, müvekkili tarafından davacının dilekçesinde de belirtildiği üzere 138.000,00 TL ödeme yapıldığını ancak davacının sözleşme kapsamında toplam 49.992,65 TL’lik iki adet fatura düzenlediğini, daha sonradan sözleşme bedelini aşacak şekilde davacı tarafından düzenlenerek gönderilen faturalara yasal süresi içerisinde itiraz edilerek iade edildiğini, davacının sözleşme bakiyesi olan 2.000,00 TL’lik bahsi geçen faturayı usulüne uygun olarak düzenleyip göndermemesi nedeniyle dava tarihi itibariyle sözleşmenin bakiye miktarını ve davacı tarafından yapılan sözleşme dışı imalat bulunmaması nedeniyle başkaca talep edeceği bir hakkı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, “Taraflar arasındaki sözleşme iki tarafa da borç yükleyen bir sözleşmedir. Davacının yükümlülüğü sözleşmede belirlenen işi yapmak olduğu gibi bu işe ilişkin faturayı da usulüne ve gerçeğe uygun şekilde düzenlemektir. Davalının yükümlülüğü ise işin bedelini ödemektir. Davacı usulüne ve gerçeğe uygun bir fatura düzenlememişken davalı 138.000,00 TL ödemede bulunmuştur. Bu durumdan sözleşme gereğince bakiye 2.000,00 TL’nin davalı tarafça ödenmesi için ifada bulunması gereken (sözleşmeye uygun fatura kesmesi) davacı iken davacı fatura kesme edimini usule ve gerçeğe uygun bir şekilde ifa etmemiştir. Ayrıca fazla yapılan işe ilişkin olarak da davacı talep etmesi gereken gerçek bedel üzerinden fatura düzenlemediğinden davalının temerrüdünden bahsetmek söz konusu olamayacaktır. Davacı ancak usulüne ve gerçeğe uygun fatura düzenleyerek bakiye bedeli isteyebileceğinden gerek dava tarihi itibari ile gerekse karar tarihi itibari ile davacı fatura kesme edimini usulüne uygun şekilde yerine getirmediğinden davanın reddine” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından sözleşme kapsamında yapılan imalat ile sözleşme dışı yapılan imalatları da kapsayacak şekilde düzenlenmiş olan faturalara ilişkin olarak davalı tarafça yapılması gereken işin faturayı kabul ettikten sonra haksız olarak talep edildiğini düşündüğü miktar bakımından iade faturası düzenlenmesi gerektiğini, bu şekilde KDV yönünden herhangi bir zarara uğramasının mümkün olmayacağını, kaldı ki davalı tarafın bu yöne ilişkin bir itirazının bulunmadığını, davalının KDV ödememek için gerekli düzenlemeleri yapmasının her zaman mümkün olduğunu, mahkemenin red gerekçesinin mantığa aykırı olduğunu, davalının açmış olduğu herhangi bir karşı dava da bulunmadığını, mahkemece sanki karşı bir dava varmış gibi davalının KDV yönünden zarara uğradığı tespit edilmek suretiyle müvekkilinin alacağından mahsup edilmiş olmasının da hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanmış olan sözleşme kapsamında KDV dahil 140.000,00 TL götürü bedelle ve anahtar teslimi şeklinde sözleşmenin yerine getirilmesi gerektiğini, TBK’nun 480.maddesi gereğince davacının sözleşme kapsamında tüm imalatı gerçekleştirmesi gerektiğini, yapmış olduğu sözleşme dışı fazla imalat olmayıp, yapılan tüm imalatların götürü bedelli sözleşme kapsamında kaldığını, davacı tarafından sözleşme kapsamında fatura düzenlenmediğini, mahkemenin kararının yerinde olduğunu, davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacak ile sözleşme dışı yapılan imalata ilişkin alacak isteğine ilişkindir.
İddia olunan sözleşme ilişkisinin kurulduğu tarih ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan, 6098 Sayılı TBK’nın 470. maddesi, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü; aynı kanunun 471. maddesi,
“Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.” hükmünü; aynı kanunun 479/1. maddesi ise; “İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.” hükmünü düzenlemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 97. maddesi de, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” düzenlemesini içermektedir.
TMK’nın 6. maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup, taraflar iddialarını kanıtlamakla yükümlüdür.
TBK’nun 480.maddesinde;”Bedel götürü olarak belirlenmişse yüklenici, eseri o bedelle meydana getirmekle yükümlüdür. Eser, öngörülenden fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile yüklenici, belirlenen bedelin artırılmasını isteyemez.Ancak, başlangıçta öngörülemeyen veya öngörülebilip de taraflarca göz önünde tutulmayan durumlar,taraflarca belirlenen götürü bedel ile eserin yapılmasına engel olur veya son derece güçleştirirse yüklenici,hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı veya karşı taraftan beklenemediği takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir.”
TBK’nun 481. maddesinde;”Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.”
Hükümleri düzenlenmiştir.
17.04.2017 tarihli havalandırma iş yapım sözleşmesinin incelenmesinde; işveren asıl yüklenicinin ….Şti., alt yüklenicinin …. İklimlendirme Isıtma Soğutma Havalandırma Sistemleri-… olduğu, … İli, … İlçesi, … Mahallesi … ada .. parselde inşa edilecek olan okul inşaatının havalandırma sistemlerinin tüm ekipman ve malzeme ile beraber yapım işi olduğu, işin toplam bedeli KDV dahil 140.000,00 TL olup, bu bedelin 15.000,00 TL’sinin çek olarak, kalan kısmının ise haftalık hakedişe göre nakit ödeneceğinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacı alt yüklenici, davalı asıl yüklenicidir.
Davalı asıl yüklenici, dava dışı işverene ait … İli, … İlçesi, … Mahallesi … ada … parsel üzerine yapılacak olan özel okul inşaatının yapılması işini almış ve bu inşaatın havalandırma sistemlerinin tüm ekipman ve malzemesi ile birlikte yapım işini de 17.04.2017 tarihli sözleşme ile davacı alt yükleniciye verdiği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında imzalanmış olan 17.04.2017 tarihli sözleşmenin götürü bedelli sözleşme olduğu, bu sözleşme kapsamında davacı alt yüklenicinin imalatı tamamlayıp davacı asıl yükleniciye teslim ettiği, sözleşme kapsamında davalı asıl yüklenicinin 138.000,00 TL bedeli ödediği, ancak bakiye 2.000,00 TL bedeli ise ödemediği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır.
Davacı alt yüklenici, 17.04.2017 tarihli sözleşme kapsamında ödenmeyen 2.000,00 TL bakiye bedel haricinde sözleşme dışı yapmış olduğu fazla imalatlara ilişkin olarak davalı asıl yüklenici ile sözlü anlaşma yaptıklarını, yazılı sözleşme dışı yapmış olduğu bu imalat bedelinin de ödenmediğini iddia etmektedir.
Davalı asıl yüklenici, davacı alt yüklenici tarafından yapılan tüm imalatların 17.04.2017 tarihli sözleşme kapsamında yapıldığını, alt yüklenici tarafından yapılmış sözleşme dışı herhangi bir imalat bulunmadığını, götürü bedelli sözleşme kapsamında alt yüklenicinin başkaca bir bedel talep edemeyeceğini savunmaktadır.
Mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi heyet raporunda; taraflar arasında imzalanmış olan 17.04.2017 tarihli sözleşme konusu işlerin tamamının yapıldığı ve davalı işveren asıl yükleniciye teslim edildiğinin tespit edildiği, davacı alt yüklenicinin gerçekleştirdiği imalatın tüm işe oranının fiziki seviyesinin %100 olduğu ve bu nedenle 140.000,00 TL götürü iş bedelinin tamamını hakedeceğinin belirtildiği, davacı alt yüklenicinin sözleşme dışı yaptığını iddia ettiği ve dilekçesinin ekinde sunulan iki sayfa ve 17 maddeden oluşan iş kalemlerinin tek tek incelendiği, bunların havalandırma projeleri ile karşılaştırıldığı, davacı tarafından fazla imalat olarak bildirilen imalat kalemlerinden bodrum kattaki 9 adet sınıfta 4 adet menfez olduğunun tespit edildiği, projeye göre sınıflarda ikişer adet menfez yapılması gerektiği, buralara sözleşme dışı ikişer adet daha menfez takıldığı, toplamda 18 adet sözleşme dışı menfez takıldığının tespit edildiği ve sözleşme dışı fazladan yapılan bu imalatın yapıldığı 2017 yılı serbest piyasa rayiçlerine göre toplam bedelinin 3.717,00 TL olduğu, yine 8 adet klima için 16 adet rediksiyon, izoleli 150’lik flex, izoleksiz 150’lik flex imalatlarının da bodrum kattaki menfez sayısı artmış olan 9 adet sınıfta menfezlerin montajı için kullanıldığının tespit edildiği, bu imalatın da sözleşme dışı olduğu ve yapıldığı 2017 yılı serbest piyasa rayiçlerine göre toplam bedelinin 4.094,60 TL olduğu, davacı alt yüklenicinin sözleşme dışı yaptığını iddia ettiği diğer kalemlerin ise taraflar arasında imzalanmış olan sözleşme kapsamında yapılan imalatlar olduğu yönünde förüş bildirilmiştir.
Bu itibarla, mahkemece yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi heyet raporu denetime elverişli olup, hüküm kurmaya yeterli görüldüğünden davacı alt yüklenicinin 17.04.2017 tarihli götürü bedelli sözleşme dışında toplam 7.811,60 TL fazla imalat gerçekleştirdiği, ayrıca 27.04.2017 tarihli götürü bedelli sözleşme kapsamında yaptığı imalatın %100 oranında olduğu ve sözleşme kapsamında belirlenen 140.000,00 TL bedelin tamamını hakettiği, davalı asıl yüklenici tarafından sözleşme kapsamında 138.000,00 TL’nin ödendiği, bakiye 2.000,00 TL iş bedelinin ödenmediği anlaşılmakla, toplam 9.811,68 TL’nin davalıdan tahsili yönünde hüküm kurulması gerekirken yerel mahkemece davanın reddi yönünde kurulan hüküm yerinde olmamıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, talebin ve istinaf sebeplerinin niteliğine göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, dairemizce hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02.07.2020 tarih ve 2018/1316 Esas, 2020/381 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve Dairemizce yeniden HÜKÜM KURULMASINA,
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
Bakiye iş bedeli 2.000,00 TL, fazla imalat bedeli 7.811,68 TL olmak üzere toplam 9.811,68 TL’nin dava tarihi olan 06.11.2018 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
Karar tarihi itibariyle alınması gereken karar ve ilam harcı 670,23 TL olup, peşin alınan 628,07 TL’nin mahsubu ile bakiye 42,16 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat KAYDINA,
Davacı tarafından yatırılan 628,07 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı, 2.114,00 TL keşif ve bilirkişi ücreti, 9,00 TL tebligat gideri, 0,70 TL müzekkere ücreti ve 48,50 TL PTT gideri olmak üzere toplam 2.208,10 TL yargılama giderinden kısmen kabul-kısmen red oranına göre 589,12 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan yargılama giderinin davacının üzerinde BIRAKILMASINA,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından artan kısmın HMK’nın 333. maddesi gereğince yatıran taraflara İADESİNE,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya İADESİNE,
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir KAYDINA,
5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-İstinaf aşamasında yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın ilk derece mahkemesince davacıya İADESİNE,
7-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti taktirine YER OLMADIĞINA,
8-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen TEBLİĞE ÇIKARILMASINA,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzer 24.02.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.