Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/2148 E. 2023/263 K. 06.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/2148
KARAR NO : 2023/263

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/251
KARAR NO : 2020/67
DAVA TARİHİ : 21.02.2017
KARAR TARİHİ : 28.01.2020
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak
KARAR TARİHİ : 06.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06.02.2023

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28.01.2020 tarih ve 2017/251 Esas, 2020/67 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili ile davalının 26.09.2016 tarihinde … İli, … İlçesi … ada … parselde kayıtlı gayrimenkul üzerine inşa edilecek olan … Yeni Hizmet Binası İnşaatı kaba yapı işlerinin yapılması konusunda sözleşme imzaladıklarını, müvekkilinin sözleşmeye uygun olarak temel işine başladığını, 5 gün gibi kısa bir sürede deniz seviyesinin 18 metre altında deniz suyunun içinde 234 ton demir döşendiğini ve 2080 m3 beton dökülmesinin başarı ile gerçekleştirildiğini, bu durumun 13.10.2016 tarihli 1 nolu hak edişte belli olduğunu, müvekkilinin kendisiyle ilgili olmayan boru söküm işi nedeniyle 21 gün süre ile işe devam edemediğini ancak işçilerin ücretlerini ödemek zorunda kaldığını, boru söküm süresince müvekkilinin çalışamamasının sebebinin sökülen boruların sahaya konması ve gün içinde taşınamaması olduğunu, bölgeye taşıma kabiliyetine haiz araçlarının saat 21.00’de girebildiğini, işin durduğu dönemde müvekkilinin inşaat alanına 75.230,00 TL’lik kalıp kaplama malzemesi getirdiğini, boru söküm işi biter bitmez çalışmaya başladığını, esasen kara kalıp ile yapılabilecek perde beton kalıbının davalı şirket yetkilisi şantiye şefi … tarafından ısrar edilmesi ve sözleşmenin feshi ile tehdit etmesi nedeniyle peri kalıp olarak yapıldığını, bunun müvekiline ek maliyet getirdiğini, müvekkilinin … A.Ş’ den 150.172,22 TL’lik kalıp malzemesi kiralamak zorunda kaldığını, kiralanan kalıp malzemesinin bir kısmının davalı tarafından müvekkilinin adı ile … A.Ş’ye iade edildiğini, işe yeniden başlanıldığında izolasyon duvarının sözleşme kapsamında olmamasına rağmen müvekkilinin işi hızlandırmak adına çelik karkas imalat ve montajlar yapılıp zemin hazırlanarak işi çabuklaştırdığını ve zaman kazandırdığını, bu işlemden sonra tek taraflı perde kalıbı çakılarak demir döşendiği ve hiç bir problem yaşanmadan beton döküldüğünü, bu ekstra iş ile ilgili ödemelerin müvekkili tarafından yapıldığını ancak davalı şirket tarafından 1 ve 2. hak edişlere sokulmak suretiyle müvekkilinin mağdur edildiğini, zira 2. hak edişin henüz taraflarca imzalanıp ödenmediğini, şantiye şefi …’ün yerine işe başlayan …’ın mümkün olmayan bir sürede ara katlarının bitirilmesini talep ederek protokol hazırlayarak müvekkilini protokolü imzalamaya zorladığını, müvekkilinin protokolü kabul etmeyince, müvekkilini maillerle tehdit etmeye başladığını, ayrıca sözleşmeye göre her ay hak ediş yapılması gerekirken geciktirilmek suretiyle müvekkilinin işi devamının engellenmeye çalışıldığını, müvekkilince ek protokolün kabul edilmemesi nedeninin mümkün olmayan bir süre öngörülüp cezai şartlar getirilmiş olması olduğunu, davacının ilk boru sökümünde 21 gün beklemek zorunda kaldığı için kurduğu ekip ile ikinci tabliye boru sökümüne destek verdiğini ve bu defa boru söküm işinin 7 günde tamamlandığını, müvekkilinin boru sökümüne destek için kurduğu ekibe 12.000,00 TL ödediğini, bu iş için 1.939,39 TL tutarında sarf malzemesi kullandığını, 700,00 TL menlif kira bedeli, işçilerin SGK, yemek ve servis bedeli olarak da yaklaşık 2.000,00 TL ödediğini, buna rağmen davalı tarafından müvekkiline 11.000,00 TL tutarında fatura kesilerek bu miktar ödeme yapılmasının istenildiğini ve ikinci hak edişe dahil edildiğini, müvekkilinin sözleşme dışı iş sebebiyle 16.639,39 TL ödediğini, sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedildiğini çünkü davalı şirketin yönetim kurulu başkanı ve şantiye şefinin müvekkilinin çalışanı kalfa …’i ayartmak suretiyle müvekkilini devre dışı bırakmaya başladıklarını ve ikinci tabyanın tamamlanmasından sonra müvekilinin ekibinin … olarak çalıştırmaya devam ettiklerini, müvekkilinin devre dışı kaldığını, sözleşmenin fiili olarak feshedildiğini, şantiyede müvekkilininden başka davalı … ve … tarafından günlük puantaj tutulduğu ancak müvekkilinin tuttuğu puantajın hazırlanan hak edişte dikkate alınmayıp davalı şirketin tuttuğu puantaj ile müvekkiline yüklenen kesintiler şişirilmek suretiyle müvekkilinin sözleşmeyi feshe zorlandığını, 03.12.2016 tarihli 2 numaralı hak edişte hizmet kesintileri adı altında 24.175,34 TL kesinti yapıldığını, gösterilen hizmetlerin müvekkilinin işi ile ilgisinin bulunmadığını, müvekkilinin bu sebeple ikinci hak edişi imzalamadığını, sözleşmeye göre her ay yapılan iş ile ilgili hak ediş hazırlanması gerekirken 13.10.2016 tarihinde hak ediş hazırlanarak taraflarca imzalandığını, ödemenin sözleşmede ön görüldüğü gibi defaten ve nakten değil vadeli çekler ile yapıldığını, sonraki aylarda hak ediş yapılıp ödeme yapılmadığını, müvekkkilinin talebine rağmen şantiye alanına getirilmiş olduğu malzemelerin teslim edilmediğini, bu malzemenin davalı tarafından kullanıldığını, bu konuda İzmir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/10 D.iş sayılı dosyası ile tespit yapıldığını, sözleşmenin, sözleşmedeki şartlar ile devam edip tamamlanamaması nedeniyle müvekkilinin kâr mahrumiyetine uğradığını, müvekkilinin yapabileceği kârın bilirkişi tarafından hesaplanabileceğini ileri sürerek, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile müvekkilinin sözleşme dışı yapmış olduğu boru söküm işi ile ilgili ödediği 16.639,39TL’nin, davalı şirkette kalan malzemeler için 100.000,00 TL’nin müvekkilince yapılmış olup, hak edişi yapılmayan işler ile ilgili 100.000,00 TL’nin, sözleşmenin feshi sebebiyle mahrum kalınan kâr bedeli olarak 100.000,00 TL’nin ve müvekkilinin kumlama makinesi ile ilgili yaptığı masraf ve davalının ödemesi arasındaki fark olan 4.000,00TL’ nin davalıdan ticari faizleriyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesi ile yapılan işlerden hak edişi ve ödemesi yapılmayanlarla ilgili taleplerini 106.202,79 TL, mahrum kalınan kâr talebini 101.562,92 TL olarak arttırmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının iş programına uymaması ve sözleşme şartlarına açıkça aykırı davranması sebebiyle sözleşmenin feshedildiğini, fesih tarihine kadar müvekkilinin sürekli olarak davacının eksiklerini tamamladığını ve destek olduğunu, inşaatta kullanılan vincin dahi müvekkilince temin edildiğini, dava dilekçesindeki iddiaların gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin hem yazılı (mailler yolu ile) hem de sözlü olarak defalarca iş programına uyulması konusunda uyarmasına rağmen davacının edimlerini yerine getirmediğini, işverinin yazılı uyarıları karşısında yüklenici olan müvekkilinin projenin zamanında tamamlanması ve terminlere uyulması konusunda davacı ile yapmış olduğu teşeronluk sözleşmesindeki fesih hakkını kullanarak davacının sözleşmesini fesh ettiğini, malzemelerin bir kısmının inşaatta kullanıldığı ve bedelinin hak edişte gösterilerek davacıya ödendiğini, davacının … A.Ş’ den kiraladığı ve iade etmesi gereken kalıp malzemelerini fesihten sonra tüm masrafları müvekkilince karşılanarak … A.Ş’ye iade edildiğini, müvekkilinin elinde davacıya ait malzemelerin bulunmadığını, davacının kalıp malzemeleri ile kiralama bedeline ilişkin taleplerinin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ” davalı tarafça sözleşmenin davacının iş programına uymadığı ve edimlerini yerine getirmediği gerekçesi ile fesih edildiği, işte gecikme olduğunun davacı tarafça da kabul edildiği ve gecikmenin kendisi ile ilgili olmayan boru söküm işinden kaynaklandığını belirttiği ancak söz konusu boru söküm işinin sözleşmenin 11/1 maddesinde belirtildiği üzere iş programı dahilinde kabul edilecek olup ekstra süre uzatımı talep edilemeyeceği, davacının gecikmeye ilişkin savunmasının dayanaksız olduğu, dosyada mevcut Mail yazışmalarında iş programında gecikmeler olduğu, sözleşmeye uygun imalat yapılmadığı, kusurlu iş yapıldığı ve mevcut imalata zarar verildiği yönünde yazışmalar bulunduğu bu yazışmalar göz önüne alındığında davalının taraflar arasındaki sözleşmeyi sözleşmenin 32. Maddesi kapsamında fesih ettiği, feshin haklı fesih niteliğinde olduğu ve sözleşmenin 32.2 maddesi gereğince işin tasfiyesi niteliğinde hesap kesme hak ediş raporunun düzenlenmesi gerektiği, sözleşme doğrultusunda taraflarca böyle bir hesap kesme hakedişinin düzenlenmediği, mahkememizce alınan bilirkişi kurulu rapor ve ek raporlarının hesap kesme hakedişi niteliğinde bulunduğu, bilirkişi kurulu 2 ek raporu göz önüne alındığında davacı tarafça sözleşme dışı fazladan yapılan boru söküm bedel işinin 15.299,39 TL , ödenmeyen iş bedelinin 106.202,79 TL ve davalı şirketin davacı şirketten aldığı inşaat ve sarf malzemeleri bedelinin 94.149,06 TL olduğu ve davacının toplam alacağının 215.651,24 TL tutarında olduğu, davacının dava dilekçesinde kar kaybı talep ettiği ancak davalı tarafça yapılan feshin haklı fesih olduğu ve işin tasfiyesinin yapılması gerektiği anlaşıldığından davacının kar kaybı talep edemeyeceği, davacının dava dilekçesinde ayrıca kumlama makinası ile ilgili yapılan masraflar yönünden de talepte bulunduğu ancak söz konusu talebin davacı vekili tarafından 28.02.2019 tarihli celsede HMK 123. Maddesi kapsamında geriye alındığı ve geriye alınma talebinin davalı tarafça da kabul edildiği ” şeklinde gerekçe ile davanın kısmen kabulü ile, 215.651,24 TL’nin 209.448,45 TL’lik bölümüne dava tarihi olan 21.02.2017 tarihinden geriye kalan 6.202,79 TL’lik bölümüne ıslah tarihi olan 22.11.2019 tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının kumlama makinesi ile ilgili masraf talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; boru söküm işinin müvekkili olan alt taşeronun işi olmadığını, işin normal süresinin çok ötesine uzadığını, boru sökümü devam ederken sökülen boruların şantiye sahasına biriktirilmesi nedeni ile müvekkilinin hiçbir şekilde çalışma ya da iş için hazırlık yapma imkanının olmadığını, programındaki gecikmenin nedeninin hiçbir şekilde müvekkili olmadığını, zira bir sonraki boru söküm işini müvekkilinin üstlendiğini ve makul sürede tamamladığını, kaldı ki, sözleşmenin dört ayı aşkın süresi bulunduğunu, aksama davalı şirketten kaynaklansa da telafisinin mümkün olduğunu, davalının sözleşmedeki sürelerde hak ediş yapıp ödeme yapmamakla müvekkilini müşkil durumda bıraktığını, bunun da ayrı bir aksama nedeni olduğunu, hakediş hazırlanıp, müvekkiline ödeme yapılmayınca müvekkilinin de çalışanlarına düzenli ödeme yapamadığını, en önemlisi, davalının, müvekkilinin işi bıraktırdığı ekibini ertesi gün işe başlatarak müvekkilinin çalışanları (yani ekibi) ile işe devam ettiğini, gecikme müvekkilinden kaynaklanıyor ise, müvekkili çalışanlarının yeterince ve gereği gibi iş yapmadıklarının kabulü gerektiğini, ancak müvekkilinin ekibi ile işe devam edilmesinin bu iddiayı çürüttüğünü istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkili alt teşeron ile davalı işveren arasında 26.09.2016 tarihinde … ada … parselde kayıtlı gayrimenkul üzerine inşa edilecek olan … Yeni Hizmet Binası İnşaatı kaba yapı işlerinin yapılması konusunda sözleşme imzaladıklarını, davalı tarafından sökülen boruların şantiye alında bırakılması nedeniyle davalıdan kaynaklanan sebeple işte 21 gün gecikme olduğunu, müvekkilinin ikinci tabliyenin tamamlanmasından sonra davalının müvekkilinin ekibini ayarttığını ve ekibinin … bünyesinde çalıştırdığını, müvekkilinin bu suretle fiili olarak devre dışı kaldığını, puantajların gereği gibi düzenlenmediğini, her ay yapılan işle ilgili hak ediş düzenlenmesi ödemelerin defaten ve nakten ödenmesi gerekirken vadeli çekle yapıldığını, sonraki aylarda hakediş yapılıp ödeme yapılmadığı, 2. hak edişin müvekkili aleyhine hükümler içerdiğinden müvekkilince imzalanmadığını, müvekkilinin sözleşme uyarınca edimlerini yerine getirdiği halde davalı tarafından haksız şekilde fesh edildiğini ileri sürerek, alacak ve haksız fesih nedeniyle kâr mahrumiyetine karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili davacının sözleşme programına uymadığını, davacının sözlü ve e-mail yoluyla defalarca uyarıldığı halde edimlerini yerine getirmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yazılı gerekçe ile alacak taleplerinin kısmen kabulüne, kâr mahrumiyeti talebinin ise sözleşmenin 32. maddesi kapsamında haklı olarak fesih ettiği, kâr mahrumiyetini talep edemeyeceği gerekçesiyle reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
6098 Sayılı TBK’nın 470. maddesi, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü; aynı kanunun 471. maddesi,
“Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.” hükmünü; aynı kanunun 479/1. maddesi ise; “İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.” hükmünü düzenlemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 97. maddesi de, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” düzenlemesini içermektedir.
TMK’nın 6. maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup, taraflar iddialarını kanıtlamakla yükümlüdür.
Uyuşmazlık, 26.09.2016 tarihli … ada … parselde kayıtlı gayrimenkul üzerine inşa edilecek olan … Yeni Hizmet Binası İnşaatı kaba yapı işlerinin yapılmasına yönelik sözleşmenin, davalı tarafça feshinin haklı olup olmadığı, iş sahibi kusurlu olarak sözleşmeden dönmüş ise yüklenicinin isteyebileceği olumlu zararın nelerden ibaret olduğuna ilişkindir.
Yargılama sırasında davalı, sözleşmeyi 20.12.2016 tarihinde feshettiklerini beyan etmiş, davacı taraf bu hususta bir itirazda bulunmamıştır.
6098 sayılı TBK’nın 123. maddesi; “Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan biri temerrüde düştüğü takdirde diğeri, borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir veya uygun bir süre verilmesini hâkimden isteyebilir.” hükmüne,
6098 sayılı TBK’nın 124. maddesi ise; “Aşağıdaki durumlarda süre verilmesine gerek yoktur:
1. Borçlunun içinde bulunduğu durumdan veya tutumundan süre verilmesinin etkisiz olacağı anlaşılıyorsa.
2. Borçlunun temerrüdü sonucunda borcun ifası alacaklı için yararsız kalmışsa.
3. Borcun ifasının, belirli bir zamanda veya belirli bir süre içinde gerçekleşmemesi üzerine, ifanın artık kabul edilmeyeceği sözleşmeden anlaşılıyorsa.” hükmüne haizdir.
Davacı yüklenicinin üstlendiği işi yapıp teslim borcu altında olduğu kuşkusuzdur.
Taraflar arasında imzalanan 26.09.2016 tarihli sözleşmenin 11.1 maddesine göre işin süresi madde 10.1’e göre başlangıç tarihinden itibaren 180 takvim günü olarak belirtilmiş, davalı 20.12.2016 tarihi itibariyle sözleşmeyi feshettiğini bildirmiştir.
Mahkemece, sözleşme kapsamında yapılacak işin mahiyeti dikkate alınarak, bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle, sözleşmede yapılması kararlaştırılan işlerin kalan sürede teslim edilebilip edilebileceğinin tespiti ile, davalı iş sahibinin davalı ile arasında kurulmuş olan eser sözleşmesini feshettiğini bildirdiği tarih itibariyle, feshin haklı olup olmadığı, TBK’nun 124. maddesindeki şartların oluşup oluşmadığı hususu değerlendirilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması yerinde olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması nedeniyle, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatindeyim.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28.01.2020 tarih ve 2017/251 Esas, 2020/67 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran davacı vekili tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvuran davacıya iadesine,
5-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
6-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere 06.02.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.