Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/2122 E. 2023/308 K. 13.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/2122
KARAR NO : 2023/308

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1068
KARAR NO : 2020/425
DAVA TARİHİ : 14.09.2018
KARAR TARİHİ: 09.07.2020
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 13.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13.02.2023
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.07.2020 tarih ve 2018/1068 Esas, 2020/425 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında imzalanan 20.10.2011 tarihli protokol gereğince, İstanbul …’de bulunan dava dışı … şirketine ait …. Projesindeki işlerin eksiksiz şekilde yapılıp teslim edildiğini, yapılan işlerin kabulünün de davalı tarafça yapılmasına karşın, sözleşme gereği uhdelerinde tutmuş oldukları 78.718,60 TL tutarındaki nakdi teminatın müvekkili şirketin taleplerine rağmen herhangi bir haklı gerekçe göstermeksizin ödenmediğini, bunun üzerine davalı şirket aleyhine 78.718,60 TL tutarındaki teminat bedelinin ödenmesine yönelik yazılı ihtarname gönderildiğini, davalının 20.03.2018 tarihinde tebliğ aldıkları ihtarnameye İzmir 27. Noterliğinin 27.03.2018 tarih ve 06827 yevmiye sayılı karşı ihtarnameleri ile verdikleri cevapta mesnetsiz gerekçelerle ödemenin yapılmadığını, belirli evrakların temini halinde talebin tekrar değerlendirileceği şeklinde alacağı sürüncemede bırakma amaçlı beyanlarda bulunulduğunu, davalı tarafça ödemenin yasal yollara başvurmaksızın yapılmayacağı anlaşıldığından alacağın tahsilini teminen İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün 2018/7710 esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını ancak davalı borçlu tarafça ilamsız takibe yapılan itiraz neticesinde takibin durduğunu ileri sürerek İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün 2018/7710 E. sayılı dosyasına davalı tarafından yapılmış olan itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, davacı taraf ile müvekkili şirket arasında imzalanmış olan 16.03.2012 tarihli uzman ekip ana sözleşmesi ile yüklenicinin yükümlülüklerini yerine getirdiği taktirde sözleşmenin 28.10 maddesi ile 11.1 ve 11.1.4 maddeleri kapsamında gerekli belge ve kayıtları işverene sunması halinde teminatın iade edileceğinin düzenlendiğini, bu maddelerin yerine getirilmemesi halinde tutulan teminatın iade edilmeyeceğinin hükme bağlandığını, sözleşmenin belirtilen bu maddelerinde belirtilen hükümlerin davacı tarafından yerine getirilmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini ve davacının %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, “Yargılama sırasında davacı her ne kadar mahkememize SGK borcu yoktur yazısı ve damga vergisinin ödendiğine dair belge sunmuş ise de davalı aleyhine başlattığı icra takibinden önce sözleşmede belirtilen ve teminatın iadesi için sunulması sözleşmede kararlaştırılan belgeleri davalıya sunduğuna ve böylece davalıyı temerrüde düşürdüğüne dair herhangi bir belge sunmamıştır. Davalı davacının keşide etmiş olduğu ihtara verdiği cevap da teminatı iade etmeyeceğini söylememiş, aksine sözleşme şartları gereğince makbuz ve belgeleri sunması halinde talebin yeniden değerlendirileceğini bildirmiştir. Davacı tarafından yapılması gereken, sözleşmede belirlenen ve davalının sözleşme gereğince teminatın iadesi için sunulmasını istediği belgeleri sunarak teminatın iadesini istemek iken bu yükümlülüğünü yerine getirmeksizin teminatın iadesi için icra takibi başlatmıştır. Teminatın iadesi için gerekli belgeleri davacı davalıya ibraz etmediğinden icra takip tarihi ve dava tarihi itibariyle teminatın iadesi hususunda davalının temerrüde düştüğünden bahsedilemeyeceğinden davanın reddine” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu edilen projeler için 11.03.2013 tarihinde müteahhit davalı tarafça yapı kullanma izin belgesi alınmış olup, SGK ilişiği kesilmeden ilgili belgenin verilemeyeceğini, 25.02.2019 tarihinde dosyaya sundukları beyanları ile de bu hususu bildirdiklerini, mahkemece sözleşme maddelerinin değerlendirilmesinde hataya düşüldüğünü, sözleşmenin 11.1.4. maddesinde belirtilen hususların iş sahibi tarafından tespit edilmesi halinde işverene belge teslim zorunluluğunun söz konusu olduğuna dair bir hüküm bulunmadığını, yine sözleşmenin 28.7 ve 28.9 maddelerinde de teslime ilişkin bir düzenleme olmayıp, bu belgelerin alma yükümlülüğünün taraflarına ait olduğu yönünde düzenleme olup, dosyaya sundukları belgelerden de anlaşılacağı üzere davacı müvekkilinin davalının iade etmeme gerekçesinde belirtilen belgeleri de aldığını, müvekkili tarafından gerçekleştirilen imalat kapsamında bulunan … şirketine ait … projesine ait müvekkilinin yüklendiği işlerin bitirilerek geçici kabulünün 25.12.2012 tarihinde yapıldığını, ayrıca tüm projeye ilişkin olarak asıl yüklenici olan … şirketi tarafından da projenin 11.03.2013 tarihinde yapı kullanma izin belgesinin de alınmış olması nedeniyle davalı şirkette bulunan nakdi teminatın taraflarına iadesinin gerektiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 11.1, 11.1.4, 28.7, 28.9, 28.10 maddelerindeki düzenlemeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmesi şartı ile teminatın iadesi öngörüldüğünden davacının istinaf itirazlarının reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan davacı tarafından davalıya verilmiş olan nakdi teminata dair yapılan icra takibine itirazın iptali isteğine ilişkindir.
İddia olunan sözleşme ilişkisinin kurulduğu tarih ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan, 6098 Sayılı TBK’nın 470. maddesi, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü; aynı kanunun 471. maddesi,
“Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.” hükmünü; aynı kanunun 479/1. maddesi ise; “İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.” hükmünü düzenlemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 97. maddesi de, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” düzenlemesini içermektedir.

TMK’nın 6. maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup, taraflar iddialarını kanıtlamakla yükümlüdür.
TBK’nun 480.maddesinde;”Bedel götürü olarak belirlenmişse yüklenici, eseri o bedelle meydana getirmekle yükümlüdür. Eser, öngörülenden fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile yüklenici, belirlenen bedelin artırılmasını isteyemez.Ancak, başlangıçta öngörülemeyen veya öngörülebilip de taraflarca göz önünde tutulmayan durumlar,taraflarca belirlenen götürü bedel ile eserin yapılmasına engel olur veya son derece güçleştirirse yüklenici,hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı veya karşı taraftan beklenemediği takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir.”
TBK’nun 481. maddesinde;”Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.”
Hükümleri düzenlenmiştir.
Taraflar arasında imzalanmış olan 16.03.2012 tarihli uzman ekip ana sözleşmesinin incelenmesinde; davacının asıl yüklenici, davalının alt yüklenici ve dava dışı …’ın işveren olduğu, dava dışı …A.Ş.’ye ait … Projesi kapsamında yapılmakta olan anahtar teslim 448 konutun imalatı işinde davacı alt yüklenicinin projenin sosyal tesislerinde, otopark ile ısıtma merkezlerinde, çatı ve cephe kaplamaları ile ince iş imalatlarının yapılması işlerini yüklendiği, davacı alt yüklenici tarafından davalı asıl yükleniciye 78.718,60 TL tutarında nakdi teminat verildiği, bu teminatın iadesine ilişkin sözleşmenin 11, 11.1 vd. maddelerinde hükümler bulunduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacı alt yüklenici, davalı ise asıl yüklenicidir.
Davalı asıl yüklenici ile dava dışı ..A.Ş. arasında … Projesi ile ilgili sözleşme imzalandığı ve bu sözleşme kapsamında yapılacak olan sosyal tesisler, otopark ile ısıtma merkezlerinin çatı ve cephe kaplamaları ile ince iş imalatlarının davacı alt yüklenici tarafından yerine getirilmesi yönünde davalı asıl yüklenici ile 16.03.2012 tarihli uzman ekip ana sözleşmesi imzalandığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında imzalanmış olan 16.03.2012 tarihli sözleşme kapsamında davacı alt yüklenicinin imalatı tamamlayıp teslim ettiği, davalı asıl yüklenicinin ise sözleşme bedelini ödediği, yapılan imalata dair taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığı sabittir.
Taraflar arasındaki ihtilaf 16.03.2012 tarihli uzman ekip ana sözleşmesi kapsamında davacı alt yüklenici tarafından davalı asıl yükleniciye verilen 78.718,60 TL nakdi teminatın iade edilmemesinden kaynaklanmaktadır.
16.03.2012 tarihli sözleşmenin teminat iadesi başlıklı 11. maddesinde “İşbu sözleşmeye göre alınan ayni teminatlar veya yerine alınmış teminat senetleri veya yerine alınmış teminat çekleri, garanti süresinin sonunda iade edilecektir. Uzman ekibin yaptığı tüm imalatlar malzeme ve işçilikle ilgili garanti süresi 5 yıldır.”
“Kesin kabul teminatı verildi ise ve aylık hak edişlerden kesilen nakdi teminat garanti süresi teminatı verilmesi şartıyla geçici kabul tarihinden itibaren en geç 90 gün sonunda iade edilecektir.”
Hükümleri düzenlenmiştir.
Dosyaya ibraz edilen belgelere göre; davacı alt yüklenicinin yapmış olduğu imalata ilişkin geçici kabulün 25.12.2012 tarihinde yapıldığı, davalı asıl yüklenici tarafından davacı alt yüklenicinin yapmış olduğu imalatları da kapsar şekilde 11.03.2013 tarihinde yapı kullanma izin belgesinin de alındığı, bu itibarla yapı kullanma izin belgesinin alındığı 11.03.2013 tarihinden itibaren sözleşmenin 11. maddesinde belirtilen uzman ekibin imalatlar, malzeme ve işçilikle ilgili taahhüt ettiği 5 yıllık garanti süresinin de dolduğu tarihten sonra 14.03.2018 tarihinde davacı alt yüklenici tarafından teminatın iadesi yönünde davalı asıl yükleniciye ihtarname gönderildiği ancak davalı asıl yüklenicinin nakdi teminatı davacı alt yükleniciye iade etmediği, bu nedenle davacı alt yüklenici tarafından teminat bedeline ilişkin 22.06.2018 tarihinde davalı asıl yüklenici aleyhine icra takibi başlattığı, bu itibarla davalı alt yüklenicinin icra takibine itirazının yerinde olmadığı anlaşıldığından yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi yönünde hüküm kurulmuş olması yerinde değildir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, talebin ve istinaf sebeplerinin niteliğine göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, dairemizce yeniden hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.07.2020 tarih ve 2018/1068 Esas, 2020/425 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve Dairemizce yeniden HÜKÜM KURULMASINA,
Davanın KABULÜ İLE,
Davalının İzmir 27. İcra Müdürlüğünün 2018/7710 Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 78.718,60 TL asıl alacak üzerinden kaldığı yerden DEVAMINA,
Dava konusu teminat miktarı likit olup, asıl alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 15.743,72 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Karar tarihi itibariyle alınması gereken karar ve ilam harcı 5.377,27 TL olup, peşin alınan 950,73 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.426,54 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat KAYDINA,
Davacı tarafından yatırılan 950,73 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvurma harcı ile 118,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 149,40 yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 12.594,97 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından artan kısmın HMK’nın 333. maddesi gereğince yatıran taraflara İADESİNE,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya İADESİNE,
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir KAYDINA,
5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 76,00 tebligat gideri olmak üzere toplam 224,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-İstinaf aşamasında yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın ilk derece mahkemesince davacıya İADESİNE,
7-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti taktirine YER OLMADIĞINA,
8-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen TEBLİĞE ÇIKARILMASINA,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 13.02.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.