Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1979 E. 2022/2364 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1979
KARAR NO : 2022/2364

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/116
KARAR NO : 2020/389
DAVA TARİHİ : 26.01.2018
KARAR TARİHİ : 03.07.2020
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 30.12.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 06.01.2023

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.07.2020 tarih 2018/116 Esas, 2020/389 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, müvekkili şirketin … … … asfaltı No: …’de bulunan taşınmazı üzerine yapılacak fabrika binası inşaatı işini 02.08.2017 tarihli sözleşme ile davalıya verdiğini, sözleşmenin 7. maddesi gereğince çalışan işçilerin SGK primleri ile gelir vergilerinin yüklenici davalı firmaya ait olduğunu, söz konusu fabrika inşaatında çalışan işçilerle ilgili SGK primlerinin yatırılmadığının SGK tarafından söz konusu iş nedeniyle müvekkili şirket hakkında icra takibine girişildiğinde anlaşıldığını, müvekkilinin bu nedenle takibe konu 71.476,37 TL’yi ödemek zorunda kaldığını, bu nedenle davalı hakkında Kemalpaşa İcra Müdürlüğünün 2017/1122 esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, davalının SGK primlerinin ödendiğinden bahisle itiraz ettiğini, herhangi bir ödeme dekontunun ibraz edilmediğini, itirazın haksız ve kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, davalının Kemalpaşa İcra Müdürlüğünün 2017/1122 esas sayılı dosyasında gerçekleştirdiği itirazın iptaline, takibin devamına, %20 inkar tazminatına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, söz konusu işi için ilgili prim borçlarının tamamının ödendiğini, davacının davalı şirketle olan sözleşmesi sona erdikten sonra işveren davacının 4.42200101135394203510-57 sayılı SGK iş yeri dosyası üzerinden işlem yaptığını, dava konusu borcun bu dosyaya ait olduğunu, bu dosya ile müvekkilinin bağlantısının bulunmadığını, her ne kadar müvekkili şirketin dosyada iş yeri müteahhidi olarak görünmekte ise de müvekkili şirketin prim borçlarından sorumluluğunun yapılan işin miktarı ile sınırlı olduğunu, SGK başmüfettişliğinin raporunun da bu yönde olduğunu, taraflar arasındaki iş ilişkisinin 31.03.2008 tarihinde sona erdiğini, davacının 12.05.2010 tarihine kadar işe başka müteahhit firmalarla devam ettiğini, bu tarihte yapı kullanma izin belgesi aldığını, bu belgede müvekkili şirketin imzasının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan raporun dosya içeriği ile uyumlu denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının Kemalpaşa İcra Müdürlüğünün 2017/1122 Esas sayılı dosyasından yapılan icra takibine itirazının kısmen iptali ile, 1.667,40-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, şartları oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; aşamalardaki beyanları tekrarla bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı gibi ek rapor taleplerinin de reddedilerek karar verildiğini, İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/817 esas ve 2012/296 karar sayılı dosyasından anlaşılacağı üzere işin neredeyse tamamının davalı firma tarafından gerçekleştirildiğini, müvekkili firma tarafından … parselde bulunan prefabrik fabrika binasının tamamının yapımının davalı firmaya verildiğini, yani yapılacak işin tamamı için davalı firma ile anlaşma sağlanıldığını, davalı firma tarafından ise işin tamamı bitirilmediğinden davalının tamamlayamadığı kısmın sadece müvekkili firma tarafından tamamlattırıldığını, nihayetinde sözkonusu inşaat bir fabrika binası inşaatı olup, bu seviyeden belirlenen iş için davalı tarafın 8.640,84 TL işçilik bildiriminde bulunurken kalan %15,84’lük kısım için müvekkil firma tarafından 12.165,60 TL işçilik bildiriminde bulunulduğu gözönünde bulundurulduğunda bilirkişi raporunda bu sonuca nasıl varıldığının anlaşılamadığını, bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağı gibi teknik anlamda faturaların incelenmesi hususları da gözönünde bulundurulduğunda ayrıca mali müşavir bir bilirkişinin incelemesine ihtiyaç duyulduğu yönündeki itirazlarının da değerlendirilmeyerek hüküm tesis edildiğini, gerekçeli şekilde hüküm kurulmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; aşamalardaki beyanları tekrarla birbiriyle çelişmeyen iki adet SGK başmüfettiş raporu dosyaya sunulmuş iken davacının istinaf talebinin yersiz olduğunu belirterek, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karara karşı davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuştur.
Anayasanın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK’nın 297. (Mülga HUMK’nın 381, 388 ve 389.) ve 27. maddeleri gereğince Mahkeme kararları gerekçeli olmalıdır. Mahkemece hüküm kurulurken davacı talepleri ve tarafların gösterdikleri delilleri toplanıp her biri ayrı ayrı değerlendirilerek, bu taleplerin hangilerinin kabul edildiği ya da edilmediğinin nedenleriyle birlikte açıklanıp, tartışılarak denetime elverişli gerekçeli bir karar verilmesi gerekir. Gerekçeli karar hakkı A.İ.H.S’nin 6. maddesi kapsamında adil yargılanma hakkı ile ilgilidir. Bu husus da dosyanın iadesi sebebidir. Mahkemece gerekçelendirilmeksizin ve bilirkişi raporuna atıf yapılarak karar verildiği görülmekle denetlenebilir bir karardan bahsetmek mümkün değildir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince gerekçesiz bir şekilde karar verilmiş olması nedeniyle, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.07.2020 tarih 2018/116 Esas, 2020/389 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
6-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere 30.12.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.