Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1928 E. 2023/479 K. 03.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1928
KARAR NO : 2023/479

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/740
KARAR NO : 2020/345
DAVA TARİHİ : 22.06.2018
KARAR TARİHİ : 16.07.2020
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 03.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 03.03.2023

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.07.2020 tarih ve 2018/740 Esas, 2020/345 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında imal edilen konfeksiyon ürünlerinin parça olarak boyanması konusunda şifahi anlaşmaya varıldığını, yapılan anlaşma gereği davacının davalı iş yerine 2460 parça konfeksiyon ürününü sevk ettiğini ve boyama yapılması için beklediğini, boyama yapılmadan önce numuneler gönderildiğini, numunelerden iyi sonuç alındığı düşünülmekle tüm ürünlerin davalı tarafa teslim edildiğini, davacının boya anlaşması yapılan konfeksiyon ürünlerinin satışı maksatlı olarak ABD’ de yapılan bir fuara katıldığını ve masraf yaptığını, fuar sırasında alınan siparişlerin yapılarak parça boyama için davalı tarafa teslim edildiğini, davacının mevcut parça boyaması yapılan işlerin siparişini almak maksadıyla yaptığı masraflar dışında mevcut malların bozuk olmasından kaynaklı olarak da itibar ve müşteri kaybı yaşadığını, davalı tarafa teslim edilen ve işlemlerinin bittiği bildirilen malların teslim alınmakla bir kısım malda boyanın tutmadığı, bir kısım malda da bozulmalar yaşandığının tespit edildiğini, mevcut bozulmaların düzeltilmesi amacı ile davalının da muvafakatı ile başka bir boya firması ile anlaşma yapıldığını, mevcut bozukluğun davalı tarafa iletildiğini, davalı tarafça Ege Üniversitesi Tekstil ve Konfeksiyon Araştırma Merkezinden inceleme talep edildiğini ve malların boyaması sırasında kumaş üzerinde bulunan korumanın tam olarak alınmasına dair bir kimyasal işlemden geçirilmeden boyama yapıldığından dolayı yapılan boyanın tutmadığına dair 13.02.2018 tarihli Kom.15/18 sayılı rapor alındığını, raporda da belirtildiği üzere davalı yanca eksik işlem yapıldığını, ürünlerin ilk yıkaması yapıldığında boya kaybına uğradığını, malların yurt dışına ihraç edildiğini ve iadeler gelmeye başladığını, davalının ilk etapta zararı kabullendiğini, malların kendisine faturasının kesilmesini istediğini ve davacı tarafından mal bedelinin bildirildiğini, davalı şirket yetkilisinin bildirilen bedelin yüksek olduğunu ancak boyama için belirlenen bedeli talep etmeyerek bu durumu telafi etmeyi düşündüğünü bildirdiğini, davacının ise malın bedelinin kendisine ödenmesini istediğini ve malı tekrar geri getirmeyerek ithalat için vergilerin ödenmemesi ve yine navlun ödenmemesi yolu ile zararın azaltılmasını talep ettiğini, davalının bu hususu kabul etmediğini, davalıya yapılan ayıp ihbarından kaynaklı mal bedeli olan 134.626,97 USD bedelli 08.05.2018 tarihli faturanın keşide edildiğini, faturanın davalıya elden teslim edilmek istendiğini ancak kabul edilmediğini, faturaların Bornova 2. Noterliği’ nin 09.05.2018 tarih 11420 Yevmiye sayılı ihtarnamesi ekinde gönderildiğini, davalının fatura asıllarını İzmir 27. Noterliği’ nin 17.05.2018 tarih 10256 Yevmiye nolu ihtarnamesi ile iade ettiğini, malların bozuk olması ve müşterilerden iade gelmesinden kaynaklı olarak davacı ile toptan dağıtıcılar arasında ticari ilişkinin bozulduğunu, davacının maldan elden edeceği kardan da mahrum kaldığını, malın toplam bedeli ile malın bir kısmını düzeltmek maksadı ile yapılan masraflarında tazmin edilmesi için dava açılması zarureti hasıl olduğunu ayrıca davacının mevcut malların fuarda tanıtılması için harcadığı bedeller yanında mevcut müşterilerini kaybetmiş olması da dikkate alındığında davacının manevi yönden de zarara uğradığını, davalı tarafça davacıya ait olan ve ihraç edilen 2460 parça konfeksiyon malının boyama ve yıkamasında hatalı işlem yaparak malların ticari olarak faydasız hale gelmesine neden olunduğundan mal bedeli olan 134.626,97 USD’ nin fatura tarihinden itibaren dövize uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte tahsil zamanındaki kur üzerinden davalıdan tahsiline, bir kısım malın düzeltilmesi için harcanmış olan 6.796,08 USD bedelin fatura tarihinden itibaren dövize uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte tahsil zamanındaki kur üzerinden davalıdan tahsiline, davacının müşteri ve itibar kaybından dolayı 50.000,00 USD manevi tazminatın dava tarihinden itibaren döviz mevduatına uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte tahsil zamanındaki kur üzerinden davalıdan tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, davalı şirketin davacı tarafından gönderilen kumaşlara davacının talimatları doğrultusunda işlem yaptığını, davacı beyanlarından anlaşılacağı üzere işlem görmüş kumaşlara 3. bir şirket tarafından tamamen tekniğe aykırı olarak düzeltme adı altında işlem yapıldığını, bu işlemden davalının sorumlu tutulamayacağını, davanın öncelikle husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, davacı tarafça davalı taraftan teslim alınan ürünlerin ayıplı olduğundan bahisle zararın tazmininin istendiğini ayıbın davacı taraf beyanlarına göre mal tesliminde fark edildiğini, mal teslimi sırasında ayıp bulunmadığının açık olduğunu ancak herhangi bir kabul anlamına gelmemek üzere hatalı ürün varsa fark edilerek uygulamada davalı şirkete gönderilerek tamiri yapılmakta olduğundan davacı tarafın ayıp iddiasının dinlenilmesi imkanı bulunulmadığını, yine de davacının var ise hatalı ürünleri davalıya iki günlük yasal süre içerisinde bildirmiş olması gerekirken herhangi bir ihbarda bulunmadığını hatta yasanın ön gördüğü 8 günlük sürede de herhangi bir bildirimde bulunulmadığını, süreler geçtikten sonra Bornova 2. Noterliği’nin 09.05.2018 tarih 11420 yevmiye sayılı ihtarnamesinin 15.05.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, bu hususunda zaman aşımı süresini ortadan kaldırmadığını, davanın zaman aşımından reddinin gerektiğini, Ege Üniversitesi Tekstil ve Konfeksiyon Araştırma merkezinin Kom.15/18 numaralı raporunda problemin ön terbiyenin iyi yapılmamış olmasından yada kumaşın hidrofob olmasından kaynaklanabileceğinin belirtildiğini, ön terbiye işleminin standart bir işlem olup tek bir şekilde yapıldığını ve her kumaşa aynı işlem uygulandığını, gönderilen kumaşların hidrofob olması nedeniyle yapılan ön terbiyenin üzerine yağlı boya işlemininde verimli bir şekilde gerçekleşmesinin mümkün olmadığının gözüktüğünü bu hususun davacı şirketin hatalı kumaş kullanmasından kaynaklandığını, boyama işlemini bilenlerin boyamayı takiben yıkamanın yapıldığı ve bu aşamada hatalı üretim var ise ortaya çıkacağını bildiklerini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, “davacı tarafça davacı şirket tarafından üretilen konfeksiyon ürünlerinin davalı şirket tarafından boyamasının yapılması konusunda taraflar arasında sözlü sözleşme yapıldığı, sözleşme doğrultusunda davalı tarafça boyama işleminin yapıldığı ancak yapılan işlemin usulüne uygun olmadığı ve bundan dolayı zarar oluştuğundan bahisle oluşan maddi ve manevi zararın giderilmesine yönelik olarak davalı hakkında mahkememize dava açıldığı, taraflar arasında davacı tarafından imal edilen konfeksiyon ürünlerinin parçalı olarak boyanması konusunda davalı ile sözlü anlaşmaya varıldığı, anlaşma doğrultusunda davacıya ait 2460 adet konfeksiyon ürününün davalı tarafından boyama işleminin yerine getirildiği, davalı tarafça boyama işleminin usulüne uygun yerine getirilmediği, boyanan malların yurt dışına ihraç edildiği, ihraç edilen ürünlerin hatalı olduğundan bahisle yurt dışındaki firmalar tarafından malların iade edildiğinin belirtilerek oluşan zarar yönünden 572.945,46 TL’lik fatura düzenlenerek faturanın davalı tarafa tebliğ edildiği, davalı tarafça söz konusu faturanın davacıya iade edildiği, davacı tarafından üretilen tekstil ürünlerinin kumaşının yeterli emme kabiliyetine sahip olmayan bir kumaş olduğu, dava konusu edilen ayıbın kumaş yetersizliğinden kaynaklanan bir ayıp olduğu, söz konusu ayıbın davalının boyaması ile oluştuğunu söylemenin mümkün olmadığının alınan bilirkişi kurulu raporu ile belirlendiği, yine bilirkişi kurulu raporunda belirtildiği üzere yabancı müşteri reklamasyon bildirimlerinden belirlenen imalat hatalarının emtianın üretiminde belirtilen kumaşların kalitesinde düşük olduğu, bazı ürünlerin numuneden farklı olduğu, bir grup modellerde giysinin üzerindeki çizginin yönünün hatalı çalışıldığı, keten grup renklerinin değişik ve numune renginden farklı olduğu, kendi siparişlerine ait olmayan bir çok ürün geldiği, bir çok tasarımların kumaşları ve renklerinin kendi numunelerinki gibi olmadığı şeklinde 6 ana gruptan oluştuğu, söz konusu bu hata ve ayıpların davacının sorumluluğunda olan sorunlar olup davalının yapmış olduğu boyama işlemi ile ilgisinin bulunmadığı , tüm bu hususlar göz önüne alındığında dava konusu malların ve buna ilişkin davalı aleyhine düzenlenen 572.945,46 TL lik ayıplı ürün açıklamalı faturalar içeriği malların davalının hatasından dolayı ayıplı hale geldiğini söylemenin mümkün olmadığı, davacının bahse konu malları görülen ayıpları ile birlikte yurtdışı alıcılarına göndermesi ve bu alıcılardan reklamasyon cezası almasında davalının kusurlu bulunmadığı ve davacı tarafça açılan maddi ve manevi tazminat davasının kabulüne ilişkin koşulların oluşmadığı incelenen tüm dosya kapsamıyla anlaşılmış, davanın reddine” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava açarken bilirkişi delili dışında başka delillere de dayandıklarını, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinden önce davalı tarafın malın bozulmasının hemen akabinde Ege Üniversitesi Tekstil Mühendisliği bölümünden rapor aldığını, bu raporda da açıkça boyama işleminin kumaşın hidrofillik özelliği yeterince kaldırılmadan boyama işleminin yapılmasından kaynaklandığının bildirildiğini, mahkemece alınan kök raporda da aynı görüşe dayanıldığını ancak, kumaşların boyamaya elverişli olmadığı gibi bir gerekçe ile de kusurun davacı müvekkiline atfedildiğini, mahkemece alınan kök rapor ile ek raporun birbiri ile çelişir şekilde olması nedeniyle hükme esas alınamayacağını, aynı bilirkişilerin düzenlediği kök rapor ile ek rapor arasında mevcut olan çelişki giderilmeden karar verilmesinin yerinde olmadığını ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap vermemiştir.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı imalata ilişkin bedel iadesi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.
Dava dilekçesinin incelenmesinde; davacıya ait kumaşların boyanmasına ilişkin davalı yüklenici tarafından gerçekleştirilen imalatın ayıplı olması nedeniyle ticari olarak kumaşlardan faydalanmanın imkansız hale gelmesi nedeniyle boyama işlemi yapılan kumaşların bedeli olan 134.626,97 USD’nin davalı yükleniciden tahsili, bir kısım kumaşların düzeltilmesi için dava dışı bir firmaya yeniden boyama yaptırılarak harcanmış olan 6.796,08 USD’nin davalı yükleniciden tahsili ve dava konusu kumaşların ihracat yapılarak yurt dışına gönderilmesi sonucu ayıplı çıkan kumaşlar nedeniyle davacının ticari itibarının zedelenmesi nedeniyle 50.000,00 USD manevi tazminatın davalıdan tahsili yönünde dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava dilekçesinde belirtilen kumaşların bedeli olan 134.626,97 USD ile bir kısım kumaşların düzeltilmesi için harcanın 6.796,08 USD’den oluşan toplam 141.423,05 USD’nin dava tarihindeki kur üzerinden hesaplanan 671.618,06 TL dava değeri gösterilmek suretiyle bu değerin 1/4’üne tekabül eden 11.469,56 TL nispi peşin harç yatırıldığı, dava dilekçesinde talep edilen 50.000,00 USD manevi tazminatın dava tarihindeki kur üzerinden hesaplanan 237.450,00 TL yönünden ise herhangi bir harç yatırılmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacının hem maddi tazminat hem de manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Kamu düzeni yönünden yapılan incelemede;
492 Sayılı Harçlar Kanunu Hükümlerine göre; yargı işlemlerinde bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanlar yargı harçlarına tabidir (2.madde). Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev’i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır (15 madde). Değer tayini mümkün olan hallerde dava dilekçelerinde değer gösterilmesi mecburidir. Gösterilmemişse davacıya tespit ettirilir. Tespitten kaçınma halinde, dava dilekçesi muameleye konmaz(16/3 madde). Noksan tespit edilen değerler hakkında 30’uncu madde hükmü uygulanır (16/4 madde). Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı nispetler üzerinden alınır (21 madde). (1) sayılı tarifede yazılı nispi karar ve ilam harcının 1/4’ü peşin alınır (28.madde).Yargılama sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesine bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o oturum için için yargılamaya devam olunur, takip eden oturuma kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150. maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın işleme konulması noksan harcın ödenmesine bağlıdır(30.madde). Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz (32.madde). HMK.120/1 maddesine göre de davacı, yargılama harçlarını mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.
Davacı vekilinin dava açarken dava dilekçesinde kumaş bedeli ve bir kısım kumaşın düzeltilmesi için harcanan bedel toplamı olan 141.423,05 USD’nin dava tarihindeki kur üzerinden hesaplama yapılarak 671.618,06 TL miktarı dava değeri olarak gösterdiği, bu nedenle peşin harç ve başvurma harcının bu değer üzerinden yatırıldığı, Harçlar Kanunun 32. maddesi uyarınca yargı işlemlerinden alıncak harç yatırılmadıkça müteakip işlemler yapılamaz düzenlemesinin bulunduğu ancak, dava dilekçesinde ayrıca 50.000,00 USD manevi tazminat talebinde de bulunduğu, bu nedenle bu miktar üzerinden de nispi peşin harç yatırması gerektiği, dava tarihindeki kur üzerinden hesaplama yapıldığında manevi tazminat talebinin de 237.450,00 TL’ye tekabül ettiği, bu itibarla davacının dava dilekçesindeki manevi tazminat talebine ilişkin 237.450,00 TL dava değerine göre yatırılması gereken nispi harcın 1/4’nü olan 4.055,05 TL’nin bir sonraki celseye kadar yatırılması hususunda davacı tarafa süre verilmesi, yatırılması halinde işin esasının incelenerek karar verilmesi, aksi halde harç yatırılmadığı takdirde Harçlar Kanunun 30. maddesi gözetilerek 6100 sayılı HMK’unun 150. maddesi gereğince dava dosyasının işlemden kaldırılıp 3 ay içerisinde harcın tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği bu hususun kamu düzenine ilişkin olduğu anlaşılmakla yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, davacının esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin kamu düzeni nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin kamu düzeni nedeniyle KABULÜNE,
2-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.07.2020 tarih ve 2018/740 Esas, 2020/345 Karar sayılı kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-4 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvuran davacıya ilk derece mahkemesince İADESİNE,
5-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde DİKKATE ALINMASINA,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti taktirine YER OLMADIĞINA,
7-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen TEBLİĞE ÇIKARILMASINA,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere 03.03.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.