Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1772 E. 2023/286 K. 07.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1772
KARAR NO : 2023/286

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1160
KARAR NO : 2020/107
DAVA TARİHİ : 17.10.2017
KARAR TARİHİ: 06.02.2020
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 07.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 07.02.2023
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06.02.2020 tarih ve 2017/1160 Esas, 2020/107 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı arasında icra dosyasında mübrez 24.06.2016 tarih ve D16/067 numaralı sözleşmenin akdedildiğini, ilgili sözleşme gereğince davacı şirketin öncelikli yükümlülüğünün davalı için KOSGEB 2016 yılı Hızlı Büyüyen Kobilerde Kapasite Geliştirme Programı kapsamında yer alan Kobi Gelişim Destek Programından destek çıkartabilmek amacıyla proje hazırlamak olduğunu, davacı şirketin projeyi hazırlamak için gerekli personeli hazır ettiğini, davalı şirketle defalarca görüşmeler yaptığını ve sürekli iletişimde kaldığını, proje hazırlama döneminde üzerine düşen edimleri yerine getirmiş olduğunu, davacı şirket tarafından hazırlanan “Üretim Sürecinin Yenilenmesi ile Kalite-Kapasitenin Arttırılması ve E-Ticaret ile Pazar ve İhracatın Arttırılması” adlı projenin başarılı kabul edilerek desteklenmesine karar verildiğini, davalı yanın hibe sözleşmesini imzalandığını, peşin ödemesi gereken iş takibi bedelini de ödemediğini ve davacı şirketi oyaladığını, buna rağmen davacı şirketin tüm iyi niyetiyle proje devamında gerekli iş takibi edimini yerine getirmiş olduğunu ileri sürerek davalının sözleşme hükümlerine riayet etmeyerek icra takibi başlatılmasına sebebiyet verdiğini, alacağın likit olduğunun açık olduğunu, itirazın davacının haklı alacağını tahsil etmesini geciktirmeye yönelik olduğunu ileri sürerek davanın kabulü ile davalı yanın İzmir 26. İcra Müdürlüğü’nün 2017/12093 sayılı dosyasındaki itirazının iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, %20’den az olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, İzmir 26. İcra Dairesi’nin 2017/12093 E. sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine haksız ve mesnetsiz olarak icra takibi başlatılması üzerine, süresinde ve usulüne uygun yapmış oldukları itiraz neticesinde takibin durdurulmuş olduğunu, icra dosyasına sunmuş oldukları itiraz dilekçesinde belirtmiş oldukları gibi, davalı şirketin alacaklı olduğunu iddia eden davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, taraflar arasında 24.06.2016 tarihinde D16/067 numaralı sözleşmenin imzalandığını, davacı yanın sözleşme gereği üzerine düşen yükümlülüğü KOSGEB 2016 yılı Hızlı Büyüyen Kobilerde Kapasite Geliştirme programı kapsamında yer alan Kobi Gelişim Destek Programından destek çıkartmak amacıyla proje hazırlamak ve devamında proje ile ilgili süreci takip etmek olup, davacı tarafından makine desteği alabilmek için hazırlanan projenin KOSGEB tarafından kabul edildiğini ancak müvekkiline kabul edilen proje ile ilgili olarak herhangi bir destek sağlanmadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre başarılı projelerin açıklama tarihinde ödenecek başarı bedeli olarak 6.000,00 TL ve davacının projenin onaylanmasından sonra yapılması gereken işleri takip etmemesi nedeniyle iş takip bedeli olarak 9.000,00 TL’nin ödenmesi ve ödemenin gününde yapılmaması halinde her geciken gün için 50,00 TL cezai şart talep etmekte haklı olmadığını savunarak davanın reddine ve davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, “İzmir 26. İcra Müdürlüğü’nün 2017/12093 esas sayılı dosyasına davalı tarafından itiraz edilmiş ise de taraflar arası imzalanan 24/06/2016 tarihli ve D16-067 numaralı sözleşmenin ve dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesi neticesinde dava dışı KOSGEB’in 07.11.2016 tarihli kurul toplantısında davalı tarafa yönelik destekleme kararı çıkmasına rağmen sözleşme gereğince başarılı projenin açıklanma tarihinde kararlaştırılan 6.000,00 TL’nin davacı tarafa ödenmediği, iş takibi yönünden davacı tarafın yükümlülüklerini yerine getirdiği ancak davalı tarafın yerine getirmediği ve bu nedenle dava dışı KOSGEB tarafından destek sürecinin sonlandığı anlaşılmakla iş takip bedeli olan 9.000,00 TL’ye davacının hak kazandığı ancak kararlaştırılmasına rağmen davalı tarafça ödenmediği, başarılı bulunan hibe projesi ilan edilmesine rağmen davalı tarafından yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeni ile uygulanamadığından ve ancak uygulanacak olsun yahut olmasın başarı bedelinin davalı tarafın davacı tarafa ödemesinde geciktiği dolayısıyla destekleme kararının çıktığı tarihten itibaren davacı tarafın cezai şart talep edebileceği ve bunun için davalının gecikme sebebi ile temerrüde düştüğü anlaşılmakla davalı tarafından yapılan itirazın reddi ile takibin taleple bağlılık ilkesi gözönüne alınarak 16.500,00 TL asıl alacak ve 1.080,93 TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere 17.580,93 TL alacak üzerinden takibin aynen devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi gereği değişen oranlarda yıllık %9,75 oranında avans faiz uygulanmasına, alacak yargılamayı gerektirdiğinden davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin reddine ve neticede davanın kabulüne” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; icra inkar tazminatının yasal şartları oluştuğundan yerel mahkemece bu taleplerinin reddi yönünde verilen kararının yerinde olmadığını, İİK’nun 67/2 maddesi gereğince davalı borçlunun sözleşmeye imza attığı zaman muacceliyet tarihinden itibaren ödemesi gereken ücretlerinin mahiyetini tek başına bilebilecek duruma geldiğini, söz konusu alacağın icra takibi esnasında, sabit ve belirlenebilir olduğundan likit olduğunu, mahkemece borçlunun başlatılan takibe itirazının haksız olduğunun sabit bulunduğunu, dolayısıyla yerel mahkemenin alacağın yargılamayı gerektirdiği diğer bir anlamla yasal şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle alacağın %20’sinden az olmamak üzere talep edilen icra inkar tazminatının reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın sözleşme gereği olarak üzerine düşen yükümlülüğü KOSGEB 2016 yılı Hızlı Büyüyen Kobilerde Kapasite Geliştirme programı kapsamında yer alan Kobi Gelişim Destek Programından destek çıkartmak amacıyla proje hazırladığını ve devamında proje ile ilgili süreci takip ettiğini, davacı tarafından makine desteği alabilmek için hazırlanan projenin KOSGEB tarafından kabul edildiğini ancak müvekkiline kabul edilen proje ile ilgili olarak herhangi bir destek sağlanmadığını, dolayısıyla karşılıklı olarak imza altına alınmış olan işbu sözleşmenin gereklerinin öncelikle davacı tarafından yerine getirilmediğini, davacı tarafça yerine getirilmeyen sözleşme hükümlerinin içeriği gereği müvekkili şirkete yöneltilen bedellerin müvekkili şirketin bu sözleşmeden herhangi bir ekonomik fayda sağlamadığını, davacı şirketin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirip getirmediği incelenmeksizin kurulan hükmün bozulması gerektiğini, müvekkili şirketin ödemiş olduğu 2.000,00 TL’nin tarafların kabulünde olup, iş takip bedeli olarak talep edilen 9.000,00 TL’den mahsubunun yapılmadığını, mahkemece davacıya ödenen bedelin değerlendirme dışı tutulduğunu, KOSGEB tarafından kabul edilen projeyle ilgili olarak projenin kabul edilmesinden sonraki sürecin davacı tarafından takip edilmemiş olması sebebiyle davacı tarafından iş takip bedeli olarak 9.000,00 TL talep edilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, mahkemece faiz başlangıç tarihinin de hatalı belirlendiğini, davacı firmanın İzmir 26. İcra Müdürlüğü’nün 2017/12093 E sayılı dosyasından talep etmiş olduğu 1.080,93 TL işlemiş faizin hukuki bir temeli olmadığını, bilirkişi raporunda tarafların resmi defter ve belgelerinde dava konusu ile ilgili olarak herhangi bir kaydın bulunmadığı tespit edilmiş olmasına rağmen mahkemece bu hususun gerekçelendirilmediğini, KOSGEB tarafından kabul edilen projeyle ilgili olarak projenin kabul edilmesinden sonraki sürecin davacı firma tarafından takip edilmemiş olması nedeniyle davacı firmanın iş takip bedeli olarak 9.000,00 TL talep etmesinin hakkaniyet aykırı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre; müvekkili şirketin yükümlülüğünün, davalı için KOSGEB 2016 yılı Hızlı Büyüyen Kobilerde Kapasite Geliştirme programı kapsamında yer alan Kobi Gelişim Destek programından destek çıkartabilmek amacıyla proje hazırlamak, projenin başarılı bulunduğu takdirde takibini sağlamak, yargılama esnasında sunulan belgelerle projenin hazırlandığını,n sabit olduğunu ve projenin KOSGEB tarafından başarılı bulunduğunu, uygulamaya konularak takibinin yapıldığının da ispat edildiğini, ayrıca müvekkili şirketin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, yerel mahkemece ilgili kurumlara yazılan müzekkerelere gelen cevabi yazılar ile de kanıtlandığını, davalının istinaf dilekçesinde, davacı müvekkili şirkete 2.000,00 TL ödeme yaptığını ve bu bedelin yerel mahkemece değerlendirme dışı tutulup iş takip bedelinden mahsup edilmediği belirtilmiş ise de; davalı tarafın ödediği bedelin “proje hazırlama ve teslim bedeli” olduğunu, davaya konu alacak kalemlerinin içinde olmadığını, ayrıca davalının istinaf dilekçesinde alacak kalemlerinden olan başarı bedelini kabul etmiş görünmekle birlikte davaya konu miktarın tamamını istinaf ederek çelişkili iddialarda bulunduğunu ve bu durumun davalı yanın haksız ve kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, alacağın varlığının yalnızca ticari defterlerle kanıtlanacağına ilişkin görüşe de katılmanın mümkün olmadığını, defterlerin delil türlerinden sadece biri olduğunu, dosyaya sunulan tarafların imzası olan sözleşmenin, toplanan delillerin ve imzalı belgelerin alacağın varlığını kanıtlar nitelikte olduğunu savunarak davalının istinaf itirazlarının reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; dava konusu alacağın yargılama ile ortaya çıkarılabilecek nitelikte olduğunu ve bu haliyle alacağın likit olmadığını, mahkemece icra inkar tazminatı yönünden verilmiş olan kararın yerinde olduğunu savunarak davacının istinaf itirazlarının reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali isteğine ilişkindir.
İddia olunan sözleşme ilişkisinin kurulduğu tarih ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan, 6098 Sayılı TBK’nın 470. maddesi, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü; aynı kanunun 471. maddesi,
“Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.” hükmünü; aynı kanunun 479/1. maddesi ise; “İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.” hükmünü düzenlemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 97. maddesi de, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” düzenlemesini içermektedir.

TMK’nın 6. maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup, taraflar iddialarını kanıtlamakla yükümlüdür.
TBK’nun 480.maddesinde;”Bedel götürü olarak belirlenmişse yüklenici, eseri o bedelle meydana getirmekle yükümlüdür. Eser, öngörülenden fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile yüklenici, belirlenen bedelin artırılmasını isteyemez.Ancak, başlangıçta öngörülemeyen veya öngörülebilip de taraflarca göz önünde tutulmayan durumlar,taraflarca belirlenen götürü bedel ile eserin yapılmasına engel olur veya son derece güçleştirirse yüklenici,hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı veya karşı taraftan beklenemediği takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir.”
TBK’nun 481. maddesinde;”Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.”
Hükümleri düzenlenmiştir.
24.06.2016 tarihli sözleşmenin incelenmesinde; iş sahibinin …Şti., yüklenicinin …Şti. olduğu, iş sahibi için KOSGEP projesi kapsamında 2016 yılı Hızlı Büyüyen Kobilerde Kapasite Geliştirme programı kapsamında yer alan Kobi Gelişim Destek Programına ilişkin proje hazırlanması ve bu projenin onayından sonra da proje kapsamında ara faaliyet raporlarının hazırlanması ve proje takibinin yapılması hususunda anlaşma sağlandığı, proje hazırlama bedeli 2.000,00 TL olup, bu bedelin peşin olarak ödendiği, projenin başarılı olduğunun ilan edilmesi ve onaylanması durumunda 6.000,00 TL başarı bedeli ile 9.000,00 TL iş takibi bedelinin işveren tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığı, ödemenin yapılmaması halinde işverenin temerrüde düşeceği ve işveren tarafından ödemede gecikilen her gün için 50,00 TL cezai şart ödeneceği yönünde düzenleme yapıldığı anlaşılmaktadır.
İzmir 26. İcra Müdürlüğünün 2017/12093 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının….Şti., borçlunun ….Şti. olduğu, 16.500,00 TL asıl alacak, 1.080,93 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 17.580,93 TL’nin tahsili yönünde ilamsız icra takibi yapıldığı, takibin dayanağının 24.06.2016 tarihli sözleşme gereğince 6.000,00 TL başarı bedeli, 9.000,00 TL iş takibi bedeli, 1.500,00 TL de cezai şarta dayalı alacak olduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği, borçlunun yasal süresi içerisinde borca, işlemiş faize ve tüm fer’ilerine itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın iptali davasının da yasal süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
KOSGEP İzmir Güney Müdürlüğü’nün 15.08.2018 tarihli yazısı ile; …Şti. isimli işletmenin 2015 yılından bu yana KOSGEP nezdinde destek alan aktif bir işletme olduğu, KOBİGEL projesi için 07.11.2016 tarihindeki kurul toplantısında destekleme kararı çıktığını, işletmenin 24.12.2016 tarihinde taahhütnameyi imza sirkülerine uygun bir şekilde imzalayarak KOBİGEL-KOBİ Gelişim Destek Programının başlatıldığını, işletmenin mevzuat kapsamında bu tarihten itibaren 2’şer aylık süreçlerle müdürlüklerine ara faaliyet raporu sunması gerektiğini, birinci ara faaliyet raporunun zamanında sunulduğunu, buna karşın ikinci ara faaliyet raporunun 24.07.2017 ve devam eden 2 aylık süreçte sunmadığını, bu nedenle destek uygulama esasları yönetmeliğinin 13/2 maddesi gereğince kendisine ara faaliyet raporunun sunması yönünden yazı yazıldığını ancak verilen 15 günlük süre içerisinde gereği yapılmayınca adı geçen işletmenin aynı uygulama yönetmeliğinin 13/4 maddesi gereğince kurula sevk edildiği ve 18.08.2017 tarihinde yapılan kurul toplantısında işletmenin destek sürecinin sonlandırıldığı bildirilmiştir.
Somut olayda; davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
Taraflar arasında imzalanmış olan 24.06.2016 tarihli KOSGEP projesine dair projelerin hazırlanarak ilgili kuruma teslim edilmesi ile projenin onaylanmasından sonra aylık ilerleme raporları ile projenin takibinin davacı yüklenici tarafından yürütüleceği, yüklenicinin bu edimine karşılık davalı işveren tarafından proje hazırlanması için 2.000,00 TL peşin ödeme yapıldığı, projenin onaylanmasından sonra da 6.000,00 TL başarı bedeli ve 9.000,00 TL de iş takibi bedelinin ödeneceği sabittir.
Davacı yüklenici, kendileri tarafından hazırlanan proje ilgili kurum tarafından onaylanmış olmasına rağmen sözleşme kapsamında belirlenen 6.000,00 TL başarı bedeli ile 9.000,00 TL iş takibi bedelinin davalı işveren tarafından ödenmediğini, işverenin temerrüde düşmüş olması nedeniyle ayrıca 1.500,00 TL cezai şartın da ödenmesi gerektiğini, bu bedellerin tahsiline dair icra takibi yaptıklarını ancak davalı işverenin icra takibine itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu iddia ederek icra takibine yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep etmektedir.
Davalı işveren ise; davacı yüklenici tarafından hazırlanan proje onaylandıktan sonra yüklenicinin projenin devamı için gerekli takibi yerine getirmediğini, bu nedenle projenin iptal edildiğini, yüklenicinin yükümlülüklerini yerine getirmemiş olması nedeniyle ücrete hak kazanamayacağını savunmaktadır.
Taraflar arasında 24.06.2016 tarihli sözleşme ile davalı yüklenicinin KOSGEP desteğinden yararlanması yönünde davacı yüklenici tarafından hazırlanan projenin ilgili kuruma sunulması ile bu projenin onaylandığı anlaşılmaktadır. Davacı yüklenicinin proje onayından sonra projenin devamı yönünde ara faaliyet raporlarının hazırlanması ile proje takip işinin sözleşme kapsamında projenin onaylanması üzerine başarı bedeli ile iş takip bedelinin ödenmesi şartıyla yürütüleceğinin düzenlendiği ancak davalı işveren tarafından yüklenici tarafından hazırlanan proje onaylanmış olmasına rağmen başarı bedeli olan 6.000,00 TL ile iş takip bedeli olan 9.000,00 TL’nin ödemediği ve bu nedenle davacı yüklenicinin proje onayından sonra yapması gereken iş takibine ilişkin yükümlülüğünün başlamayacağı hususu da sözleşmede düzenlenmiş olduğundan davalı işverenin proje hazırlanması ile projenin teslim bedeli karşılığında ödediği 2.000,00 TL bedel haricinde davacı yükleniciye herhangi bir ödemede bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece denetime elverişli bilirkişiden alınan asıl rapor ve ek rapor içerikleri de değerlendirilmek suretiyle kurulan hükümde dairemizce bir isabetsizlik görülmemiştir.
Ayrıca, taraflar arasındaki ihtilafın eser sözleşmesinden kaynaklanması ve alacak likit olmayıp yargılama sonucu belirleneceğinden davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi de yerindedir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı ve davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı ve davalının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken istinaf karar harcı 179,90 TL olup, peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 125,50 TL karar harcının ilk derece mahkemesince davacıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir KAYDINA,
4-Davalıdan alınması gereken istinaf karar harcı 1.200,95 TL olup, peşin alınan 54,40 TL maktu ve 245,60 TL nispi olmak üzere toplam 300,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 900,95 TL karar harcının ilk derece mahkemesince davalıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
5-Davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir KAYDINA,
6-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının ve davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
7-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı ve davalı lehine vekalet ücreti taktirine YER OLMADIĞINA,
8-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen TEBLİĞE ÇIKARILMASINA,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 07.02.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.